20. Şubat SON PosTA AMERİKALI KALI BİR POLİS HAFİYESİNİN HATIRATI Haydut Kadın Amerikayı senelerce titretti, “çarpışmak için sönmez ir arzum var,, diyordu. Nihayet elektirikli sandal- i . yede can verdi ve âşıkı ile beraber gömüldü b Bir İngiliz gazetesi, Amerikalı po- lis hafiyesi Lionel Şort'un hatıratı- nı neşre başlamıştır. Bu hatırat bir çok vak'alardan mürekkeptir. Bun- | ları biz de parça parça neşredece- ğiz: Şüpheli bir otomobil polis nokta- sını aşmıştı! Halbuki bir Şevrole ile hareket eden bir erkek ile kadının haydutluk yüzünden tevkif edil - meleri için emir çıkmıştı. Noktadaki polis telefona sarıla - rak ilerideki noktaya geçtiğini bildirdi. İki zabıta memuru tabancalarını| çekerek beklediler. Bir dakika geçmeden otomobil göründü. Arabayı bir delikanlı sü- rüyor, yanı başında bir kız oturu - yor ve otomobilin arka tarafında bir erkek daha görünüyordu. Bir bakıma göre, bir-aile gezme- ğe çıkmıştı. Polis Pol, otomobile, durmak için işaret verdi. Ve şoförün vesikasını görmek istedi. Şoför arabanın ka - Pısını açarak dışarıya atladı. Yanı başındaki kız, vakit kaçırmadan $i- lâhını çekti ve polis Pol yaralanarak yere yuvarlandı. Yanımdaki polis Mor da alnında bir kurşun yiye - rek ölen arkadaşının yanıbaşına yıkılmıştı. Genç kadın bu işi yaptıktan son- xa yerine döndü, ve şoför polis me- murlarının cesedini yol üzerinden çekerek yerine geçti ve arabayı ye- niden sürdü. Artık haydut kadının işi zabıta ile zekâ yarışına girmek ve elle - rinden kurtulmaktı. Gide gide, Ver- Şinenin batı tarafındaki Viling'e vardılar, Genç haydut kadının sile- *i burada yaşıyordu. Dört yaşında - ki oğlu da buradaydı. Çocuk henüz dör yaşında olmakla beraber ana- #ihin ve dostunun çalıp çırpmaktan a bir şey yapmadıklarını görü - Yordu, Yalnız otomobilin arka te - Tafında oturan adam, kaybolmuş - tu, * Bu adamları biraz daha takip et- Meden önce kim olduklarını tetkik pe Henüz yirmi yaşmda olan genç kadın, bütün Amerikada demir ren, yahut iki silâhh İren diye ta - Binmıştı. Âdeti eline düşen kurban- Hayatta Gördüklerimiz | m cüce denecek kadar kısa boylu, niz bir şey. Diğeri, cam kavanoz ibi Snlak başlı bir külhanbeyi: de ivan eli değnekli ihtiyar bir ka- ki, | Bunların hangisinden — davacısın bez nam?.. >— Çapkınların ikisinden de oğlum. > Ne yaptılar?. me — Hele şu ışıldak başlı çapkın yok iç ondan acımı oğlum, ahrette iki © Yakanda kalır yoksa. ö — Sana ne yaptılar nine?. ba Mec demez, gündüz demez. So- a ayak sesi düysam namazımı ya ilarsam, nedir bu çektiğim ev - “Ne Yapblar onu söyle nine? Yalaz Ben, dini bir. sözü bir kadınım. Mapz ân bilmem, anladın mi yav - Şevrolenin | 4 hr? bir de yok yere namusumu berbat ede- cekler yavrum. ce camımın altında ah ve vah ediyor. Kapat bu edepsizlerin ağzını evlâdım. kin dolaşır, durur. Ben ona dişi kedimi bile vermem. #4 * larını iki tabanca ile karşılamaktı. Ona demir İren denilmesinin sebebi ise, soğuk kanlılığını kaybetmeden çalıp çırpması idi. İren on beş ya- şında evlenmiş, ve Şröser adlı bir adama varmıştı. Bir zaman sonra şoför Glen ile tanıştı. Glen âile sa- hibi bir adamdı, fakat günün birin de bir kadını çiğnedi, kadın kurtul- dıysa da Glen kurtulamadı. Çünkü çiğnenen kadın İrendi. Ve bu adam, onun yüzünden ailesini tomobil çalmışlar, Jo namında bi - rile de tanışarak onun vasıtasile si » lâh ve saire tedarik ederek haydut- luğa başlamışlardı. Bunların taciz etmedikleri yer yoktu. Çalıyor, çırpıyor, adam öl - dürüyor, zabıta memurları yaralı - yor, fakat bir türlü ele geçirilemi * yorlardı. Herkesi gözü yılmıştı. Genç kadının attığı her kurşun mu- hakkak isabet ediyor, ve onu yiyen- ler, muhakkak devriliyorlardı. * Fakat talih bu çeşit haydutlara uzun bir zaman yâr olmaz. Günün birinde bunlar takip edilirken (Fe nik) e düştüler ve başka sığınacak | yer bulamiyarak çöle saptılar. Oto-| mobili çölde fazla sürmeğe yahut geri dönmeğe imkân yoktu. Otomo- bili bırakarak dağlara doğru kaçtı- lar. Akşam olunca acıktılar ve su - sadılar. İçlerinde en çok mukavemet ede- ni İrendi. O gece dağda kaldılar. Fakat gün doğar doğmaz, tayyare - ler takibe çıktı ve İren teslim olmak İlânı Aşk — Peki onu anladık, derdini anlat. — A, oğlum dert daha nasıl anlatı- — Bu adamlar sana ne yaptılar ca- — Konu komşu babamın kızları mı, — Ne olmuş nine?. — Bu bacaksızı koluna takıp her ge — Neden böyle yapıyorlar? — Neden olacak, abayı vurmuş çap- — Kime bu işler?. — İlâhi oğlum bana mı olacaktı, Torununa, torunuma, Muazzez FAİK bıraktı ve | ondan ayrılmaz oldu. İkisi on bir ©-| i söylediler. istemiyerek bütün kurşunlarını at - tı, Ancak kolu yaralanarak yere, düştükten sonra teslim oldu. * Memleket bu kadından o kadar bizar olmuştu ki onu yakalayana| 3000 dolar vadedilmişti. Bu mükâ - fat zabıtaya gitti. Kadım ile âşıkı bir kaç katilden maznun oldukları için zabıtadan adliyeye devredildiler. ! İren mahkemede şu sözleri söy -| ledi: — Hırsızlık etmek, beni takip e - denlerle çarpışmak için içimde ye - nilmez bir ihtiras var! Avukatlar Glen'i müdafaa etti - İer ve bu kadının onu baştan çıkar- Idığını, onu cinayete sürüklediğini Fakat bu iki haydudu da elektrik- li sandalyadân kurtarmağa imkân bulunamadı ve ikisi de hükmü giy - diler. Kadının küçük oğlu anasına ge - tirildiği zaman onun oğluna şu söz. leri söylediği işitildi: — Oğlum! Öleceğim, fakat kork:| muyorum !» | Hüküm 1931 yılının 23 şubat gü- nü infaz edildi. İrenin bütün vasiyeti âşıkile bir - ilikte gömülmekti. İren, Pensilvonyoda | elektrikli! sandalyeye oturtulan ilk kadındı, | Sabahleyin 5.30 da iki cani uyu-| yorlardı. Uyandırıldılar ve İren mahkümların gömleğini giydi. Fa - ikat ipek çoraplarını ayağına geçir « meyi, ve dudaklarını boyamayı u - nutmadı. Sonra sağlam adımlarla yürüdü ve ölüm odasına girdi. Elektrikli sandalyeye O sükünetle oturdu ve gözlerini yumdu. Beş dakika sonra her sey bitmiş - ti. Yedi dakika sonra sıra arkadaşı: na geldi. Kadının vasiyeti mucibince iki - si de birlikte gömüldüler. serammemanananamaran emearassmanaemsnsmesasaz. Eminönü Halkevinden: Cuma günü saat (77,30) da profesör Ragıp Hulüsi tarafından (Bugünkü Tür - kiye türkçesi) konulu bir konferans vesi- İecektir. Bn konferans bütün yurttaşlara a- çıktı. K Toplantılar, Davetler ) Müsam. Tehiri C.H. P. Beyazı! unundan: Ha - vanın fenalığından iü tehir edilmiş o- lan partimiz müsemeresi"cuma' günü ak - şar Şehzadebaşında (Ferah) sinemada verilecektir. İbiraz daha anlayalım da istediği - İki vasıtalar icat edilmiştir. lalır, gramofon sesleri zapteder. Ve | bu iki vasıta bu işleri insan kafasın-| Sayfa 7 Makine adam bizim gibi | Âlimler “ tabi, biz insanlar da birer makine değil miyiz ?,, Diyorlar İnsanlar, Konuşan, gören, işiten, bir çok şeyleri insan kafasın - dan daha iyi hatırlı - yan, el ile yapılan işle- ri kolaylıkla başaran makineler icat etmiş bulunuyorlar. Düşünen bir robot icat edilmiyecek mi a- DUYUY: DAHA caba? Fakat son günlerde Jinsan da bir makine de- ğil mi? Makineleri dü- şündürmenin yolu bu - lunamaz mi? Gibi su- allerin sorulduğuna ba- kılırsa, bu işin bir ko- layı de - mektir. Bazı fen adam- larına göre yaşayan her şeyi fizik ve kimya meselesi yap « mak mümkündür. Bunlara «yaşa - mak nedir?» diye soruldu mu «biraz durun, hele şu atomların iç yüzünü bulunuyor, niz cevabı veririz!» diyorlar. Bu cevaba bakıp ta ilim adamla- rının hiç bir şey izah edemedikleri- ni zannetmeyin. Bilâkis bunlara in- san yalnız bir makine değil, bir fab. rika değil, bir sanayi kombinasıdır. En küçük guddenin kopyesini çı - karmak için, bütün İngiltere sana- MAKİNELİ ADAM BİZ - DEN DAHA İYİ GÖRÜ - YOR, BİZDEN DAHA İyi OR VE BİZDE İYİ İŞ GÖRÜYOR hücreler, renkler arasındaki en | cüz'i ayrılığı hissediyor. Meselâ bir foto - elektrik cihazı ile kırmızı el « maları seçmek isteseniz, bunların. içine bir tanecik yeşil elma karış - maz. Sonra bunları daha başka iş» lerde de kullanmak mümkündür. Meselâ görünmiyen bir şua bir ka « | pıya doğru tutuluyor ve bu şua sa- | yesinde her önüne gelen kapı der - hal açılıyor ve duran adam geçtik - ten sonra tekrar kapaniyor. Hararetin her değişikliğini his - yiinin çalışması bile kâfi gelmiyor. seden termostatlar da çok mühim | Fen adamı bize, bir ferde ait si- nirlerin bir sanayide 1000 elektriği hamle yaptığını, bu bamlelerden her birinin kimyevi faaliyetler ya - parak ya gözü siyirttiğini, yahut eli veya parmağı oynattığını söy - lerler. Fakat ilim adamları bugün! 12 milyar bücreli bir insan beyni! yapmaktan âcizdirler. Tabiat bile bu işi ancak milyonlarca sene son - ra tekmilliyebildi. Bununla beraber düşünen ma - kinenin yapılmak üzere olduğunu söylemek te mümkündür. Mikrofon, makineye işitmek kud- retini verdi. Foto-elektrik hücreler- se ona görmek imkânını vermiş bu- lunuyor. Yalnız henüz kullanan! bir makine yok. Fakan insanın te -| masından daha çok hassas mihani- Fotoğraf makinesi manzaraları| dan daha mazbut bir şekilde yapar. Hayvanlar yiyecek bir şey gör - düler mi ağızları sulanır. Ağızın sulanması, bir reflekstir. Asabi ci- haz, ağzı sulandıran maddeyi, kö- peklerde, düşünmeden salıverir. Fakat faraza köpeğinizi yemek ver- dikçe, bir çıngırak çalmağa, veya bir ışık yakmağa alıştırırsanız, çın- gırak çaldıkça veya ışık yandıkça ağzı yine sulanır. Bu da reflekstir, fakat bir şarta tâbi olduğu için ona uşartlı refleks» o denilir. Elektrik mühendisleri, bu gibi şartlar daire - sinde ayni şeyi yapıyorlar. Sonra foto - elektrik hücreler var. Bazı kimyevi maddeler, hafif dal - galara karşı son derece hassastır. Yani zıya, elektriki hamlelere çev - tilebiliyor. Bu yolda yapılan cihazlar saye - sinde sesli filmler yapmak, telsiz - le resimleri bir yerden bir yere gön- dermek imkânı hâsıl oldu. . İ işleri yapıyorlar. Bunlar fırınların hararetini ayni derecede mubafa - zaya çalışıyor ve bu işe en mükem - mel surette nezaret ediyorlar. Robot pilotlar ise, insan gibi dak gınlık göstermeden tayyarelerin, gemilerin hareketlerini kontrol edi. yorlar. Bunlara yol gösterilmesi kâ- fidir. Hesap makineleri, med ve cezri hesap eden makineler, bir tek yan « lış yapmadan kendilerine verilen | işleri görüyorlar. 4 Bir telefon numarasını çevirdik - ten sonra o numaranın 900.000 nu- mara içinden çıkıp istediğimizi buk duğunu her dakika görüyoruz. Bu sayede makine kulak, göz, kafa ve | elin yaptığı işleri yapmış oluyor. Mütehassıslar, bugün hayatta ol. mayan ve kim oldukları bilinmiyen kimselerin seslerini © yakalıyarak “© bunları yeniden konuşturuyo”lar. 3 Yakında bu yüzden resim artistleri gibi ses artistleri çıkacak. Hülâsa günün birinde bir mütehassıs bir tw kım maddeleri istihlâk ve otomik kudretle hareket eder kendi eşini, kendisi makineden eşini meydana | getirecek ve işte o zaman robotlar yer yüzüne hükümran olacaklar! (Deyli Herald) TAKViM 3 Arabi sene 1354 Şubat 7 Ratat sene | 1352 20 ği İse sein PERŞEMBE ei Fakat bu cihazlar, türlü türlü şe- ir de ayr Bunlardaki e