20 Şubat 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

20 Şubat 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Sayfa SON POVSİ'I'A B Şubat 20 İtalyan zaferi bir bardak suda fırtına imiş! — (Büş tarehı 3 Ha yüzleğ VHL MA Man aa yükselen — dumat İi Bu telgrafta Ras Mulugetta kuv -|sütunları diğer kümelerin de me V_e_i%erinin tamamen cenuba çekilebil -| olduğunu göstermekte ve ağır Habef diği sarahatle yazılıyor. Sebep olarak 'zayiatına delâlet etmektedir. L OLUM MANGA SI | Cemil, Odasında Hayalata Dalmış; Üçüncü Orduya y gösterilen yağmur ve sis ister mevcut| — Royter ajansının w Gönderildiği İlk Zamanların Hatıralarını Yaşıyordu H eee l aa eee eee ee Şallerenaz. uş bulunsun, isterse bir mazeret muhabiri bildiriyor: K rından birinden kahkahalarla cıvilde | — Seninle kavga etmek fikrinde de- | &ibi gösterilsin; 'bizim için ehemmi -| Habeş hükümeti tarafından — da yiyelim, evlâdım. Gece, mehtap var. |şan sesler işitiliyordu. gilim, Cemil efendi. Şuraya, karşıma |Yeti haiz olan şey «bu kuvvetlerin ta- "e!'*dbiî:n bir tebliğde Makalle e:l’ — Olur. Cemil, fosforlu saatine bakmıştı. |otur da iki satır lâkırdı edelim. mamen çekilmiş olmaların dır. De -'fındaki muharebede Habeşlerin yalnı? Kadın, içeri girdi. İçeriden, ' tesi|Saat, iki buçuğa geliyordu. Uzaktan Sonraları büyük — ve kahramanca | mek oluyor ki iki gündenberi İtalyan '31 ölü ve 75 yaralı verdikleri bildiril * yükseldi: kurbağların, Cırcır böceklerinin — ses-|bir müsademede bileğinden korkunç | kaynaklarından gelmekte olan ve mektedir. , —ĞGülteri. leri müz'iç bir cırıltı halinde — uzayıp |bir kurşun yarası alan ve arkadaşları- |Habeşlerin güya on binlerce zayiat ve| Dün Dessie üzerine 30 bomba atı! — Efendim. gidiyordu. nın arasında daima hürmet ve muhab-|esir verdiklerini bildiren haberler ta - miştir. Bu bombardımanı yapan M — Hadi kızım.. Yemekleri de sepe-| — Arkasından, ağır ağır ceketini çı- |betle anılan İbrahim Beyin o andaki |mamen asılsızdır. çak biraz sonra şehir civarına düşmü B — İstersen, akşam yemeğini de ora- B b koy. Akşam yemeğini orada yiyece- h- . : “yor, öteki köşkün damlarını, saçakları- nan sesi yükselmiş — gçehrede çapkın bir eda ile yumukla- | Biz. K Cemil, başını çevirdi. Biri balkon- — da, öteki aşağıda iki kız, daha hâlâ kı- — yıla kırıla gülmektelerdi. —— — Kaeşiml.. Geceleri bahçeye ni- çin çıkmıyorsun?. — Emret te çıkayım, kaeşim... — Tam saat üçte.. — Evet.. — Duvarın kenarında — Evet... — Gül ağacının dibinde. — Evet. — Seni beklerim. — Peki kaeşim. — Ya gelmezsen? ., —AA.A a. Üstüme eyilik sağlık... Artık o kadar da budala mıyım, kae- şim... Hiç senin gibi bir dilber davet eder de.... ; İçeriden bir ses geldi. — Cemil.. Huuu, Cemil... — Geliyorum, anne... — Gel evlâdım. Sivil elbiselerini ha- zırladım. Gel yavrum.... * /— Sandal, yavaş yavaş suları yarıyor; YABHSEKİ beyaz Köşkler gitgide tzak- laşıyardu. — — Aman evlâdım, yavaş.. Kendini Yorma... Üzerinden bir sene geçmez- se; kurşun yarası geçti sayılmazmış. Cemil, kürek çekiyordu. Gözlerini — bir saniye onun üzerinden ayırmayan — annesi, içi titreye titreye böyle söyle- — niyordu. Ağar ağır küreklere asılan Cemil, dudaklarında bir tebessümle yüzünü ' annesine — çeviriyor, ve sonra dalgın — gözlerini sahillerde gezdiriyordu. Sahil, uzaklaşmakta devam ediyor- — du. Köşkler, gittikçe ufalıyordu. Şimdi ağaçlar arasında, kendi — köşklerinin — üst katı görünüyordu. Cemil, gözlerini oradan — ayıramı- — mi arıyordu. — Ve... Arayan gözlerinde; o haziran — güneşinin bol ziyası altında sırma yu- ", mağı gibi parlayan' saçlarla, — kumral — şan bir çift göz tanlanıyordu. x» - Fenerde, ortalık kararıncaya kadar eyi ve sakin — bir vakit geçirmişler; — mehtabin altın nurlarıyla kıvılcımlaşan — denizi yara yara yatsıya doğru köşke dönmüşlerdi. — Cemil, mütemadiyen esniyordu: | — Temiz, deniz havası, bana o ka- — dareyi geldi ki; anne... Vücudum, a- — damakıllı gevşedi. Öyle uykum — var ki... Yirmi dört saat, uyanmadan uyu- yacağım, zannediyorum. — Hadi, allah rahatlık versin, anne... —— —Hadi evlâdım. Allah, sana da ra- kardı. Kapının arkasındaki bir çiviye astı. Boyunbağını çözdü, beyaz patis- ka örtülü konsolun üstüne attı. Yata- ğanın üstüne, boylu boyunca uzandı, gözlerini kapadı. Dimağı, yavaş yıxqf hali; şimdi mülâzım Cemilin gözleri- nin önüne gelmişti.. İhrahim Bey, kaşlarını çatmış; sol elini kalçasına da- yamış, söze başlamıstı: — Nasıl?.. Kontrol, müfettiş, Ajan Zaten biz dünkü yazımızda bu mü- balâğalı haberleri kayt ve hülâsa eder- ken (!) ve (?) işaretlerini koymuş ve bunlara dair mülâhazalarımızın serdi- ni bugüne bırakmıştık. tür. Ha 3ş mahfellerinde verilen malü: mata göre, İtalyanlar Makallenin -ce nubunda yalnız beş kilametre - ileril yebilmişler ve 150 beyaz olmak uzaklara kaydı. sivil : daha bilmem ne, adcarı ile ortada Fakat artık bu hususta bir tek satır. 350 ölü vermişlerdir. Habeşler iki İtak Düşünüyordu... Mektepten çıktığı günden bu güne kadar geçirdiği haya- tın muhtelif hâdiseleri birer birer zih- ninden geçiyordu. Henüz — on dukuz yaşındayken mektepten çıkmıştı. Çek- tiği kur'a, (üçüncü ordu ya çıktığı için doğruca Selânik'e oradan da Manastı- ra gönderilmişti. Beş on gün, kışla hayatı ona çok güç gelmişti. Hattâ, genç bir kız sima- sını andıran kumral çehresine ve narin vücuduna — bakanların gözlerinde in- ce bir istihza manâsı bile — sezmişti.... Pala bıyıklı gürbüz neferler; enli kı- |lıçlarını şakır şakır kışla koridorunda sürükleyen pos bıyıklı alaylı zabitler arasında dolaşmaktan garip bir hicap hissetti... Hattâ bir gün, tabur kuman- danının odasına girerken, taburun kol ağası Debreli Mestan ağanın: — A, bire beyim!.. Dördüncü bö- lüğün üçüncü takımını Kırçovaya nasıl gönderirsin?. Takımın başında — yok, herhangi bir zabit... Yeni mülâzım, da- ha çocuk, vallahi... Gidip te Bulgarlar- la ceviz mi oynayacak?.. Dediğini, kulaklariyle işitmişti. Ve bu sözler onun kalbinde ne acı bir te- sir husule getirmişti. Çocuktu haaa... Fakat çocuk olma- dığını, o çocuk çehresi ve kalbi içinde nasıl bir cevher — taşıdığını; — kolağası Debreli Mestan ağaya çarçabuk ispat etmişti... Kırçovaya gittiğinin tam do- kuzuncu günü, meşhur Bulgar çeteci- si (Plâje) ile yaptığı müsademede, bu müthiş komitecinin çetesini çil yavru- su gibi dağıtmış; dört komiteci Bul- garı kanlar içinde yere sermişti. Onun bu muvalfakiyeti, takımdan bölüğe, bölükten tabura aksettiği za- man, en evvel Kolağası Mestan ağa- | — Tövbe, tövbe.. — Estağfurullah... Bir daha, İstanbul çocuklarına, hâşâ buradan; — mahallebici demiyeceğim. Meğer o, herhangi bir aslan imiş be, aslan. Diye, eski söylediği süze nedamet etmişti. Onun muvaffakiyetleri, böylece te- vali etmişti. Ve artık bütün arkadaşla- yı arasında, çarçabuk temayüz etmişti. lir gün, yine Kırçova civarında büyük bir müsademeden çıktıkları za- man, tarama hareketine iştirâk eden- lerden (mülâzımı evvel İbrahim efen- di) isminde olgun ruhlu bır bölük ku- mandanı, onu bir kenara çekmiş: — Arkadaş!.. Görüyorum ki sen; |henüz ham bir- cevhere benziyorsun. Eğer biraz yontulur, tıraş edilirsen; bu vyatana, bu millete çok büyük hizmet- — hatlik versin. Aman yavrum, pencere-|ler edebilirsin. leri kapamadan yatma. Sütünü içmeyi Demişti... Yontulmak, tıraş — edil- — de unutma... Benim de gözlerimden |mek... Bu kelimeler, onun biraz gücü- — uyku akıyor. Yatsıyı kılayım da, he-|ne gitmişti. O zaman aralarında şöyle — men ben de yatayım. B — dan sonra, artık köşkte ses, sada ke- " Bir kaç kapı gıcırdısı işitilmiş; on- C ğlmünti. — Cemil, orta masasındaki küçük ida- — Telâmbasını üflemiş, doğruca pencere- — nin-önüne gitmişti. Arka köşkün üst kat pencerelerin- aşık görünmüyordu ç ) üY bir muhavere geçmişti: — Ben, yontulmamısş mıyım, yüz- bnç'ım).. — Bunda; darılacak bir şey - yok, yavrum, Yani, ahvali âlamden henüz haberdar değilsin, demek istedim. — Bu da garip... Galiha beni, kur- uncu Hatice hanım gibi gözü kapalı kocakarı zannedi; VM_ dolaşan ecnebi zabitlerinden memnun musun?.. — Hepsinin, allah müstahakını ver- sin.. Hepsi de Bulgarları himaye edi- yorlar. Takibe çıktığımız zaman, bi- zim hareketlerimizi — hilve hüvesine Bulgarlara haber veriyorlar. — Azizim!.. Sen, bLu heriflere kız- ma.. Asıl, bunları başımıza belâ eden- lere kız... Başımıza bu belâları getiren, |hep hükümet.. Hep hükümetin aczı, küdretsizliği. — E.. Vâkıa.. Orası, öyle... — Soruyorum sana.. Bugün.. Hükü- İmet. var mı, yok mu)?.. — Var gibi görünüyor amma?., — Tıpkı, karagöz göstermeliği gibi, değil mi?. Bu Akşamki Program İSTANBUL 18: Tokatliyandan nakil, Telsiz caz. 19: Haberler. 19.15: Piyano konsertosu (List) plâk. 19.35: Sıhhi konferans. Ope- ratör Kâzım İsmail tarafından. 20: Ke - man solo. Stüdyo san'atkârları tarafındun 20.30: Stüdyo orkestraları. 21.30: Son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verile - cektir. A BERLİN 17.30: Eğlenceli konser. 18; Yaylı saz- lar. 18.30: Skeç. 19: Konser, 20.45: Ha- berler, 21.10: Örkestra. 22: Kabare ha - vaları. 23: Haberler. 23.30: Dans müziği. VİYANA 18.35: Müzik. 19.15: — Muhtelif. 20: Haberler. 20.25: Müzik bahsi. 21.45; Piyes, 23: Haberler. 23.10: Konser, PRAG 17.10: Hafif müzik. 20.35: Orkestra. 21.35:; Tiyatro. 23.15: Orkestra. VARŞOVA 17.15: Salon müziği. 18.15: Oda mü « ziği 19: Piyano konseri. 19.30: Konuş« malar. 22: Radyo piyesi 22,35; Leh şar. kıları. 23: Senfonik konser. 24.05: Plâk. MOSKOVA 19.15: Konser, 20: Konaer. 22: Kadın bahisleri. 23: Yabancı dille neşriyat, 18: Radyo orkestrası. 20: — Haberler. 20.15: Şarkılar. 20,45: Plâk. 20.55: Senfonik konser. 23.15: Plâk. BUDAPEŞTE 18.30: Konser, 19.50: Çingene müzi- ği 20.50: Piyes. 22.05: Plâk. 22.30: Ha- berler. 23.30: Yaylı sazlar. 24.20: Caz, LONDRA 18: Muhtelif. 18.45: Org - havaları. 19.15: Müuhtelif. 20.30: Mandolin hava: lan. 21.10: — Muhtelif. — 21.30: 22.25: Plâk. 22.35: Piyano huvalar 23.30: Viyolon havaları. |: Muhtelif. 1.45: Viyolon havaları. 21 Şubat Cuma İstanbul 18: Dans musikisi, 19: Haberler. 19.15; Obua kuvarteti (Mozar) — plâk. — 19.35; Bitmemiş senfoni — (Şubert) plâk. 20; Halk musikisi (Osman pehlivan tarafın- dan). 20.30: Stüdyo orkoştrası. — 21.30: Son haberler. Saat 22 “den sonra Anadolu ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verile- cektir. Konser, tir. bile yazmağı fuzulü addediyoruz. Vaziyeti bir daha tekrar edelim: İtalyanlar, bir dağı işgal etmek su - retiyle ufak bir tabiye muvalfakıyeti kazanmışlardır. Buna zafee demek,, bir meydan muharebesi kazanıldığın- dan bahsetmek, ancak İtalyan halkı - nın böyle haberlere hasret ve asker likten anlamaz - kısmına maneviyat | şiringa etmeğe çalışmak demektir. — | Eğer bu maksat güdülmemişse bu ha- berleri ortaya atanların askerlik tabir- lerinin delâlet ettikleri mânaları dahi bilmekten uzak olduklarını kabul et - mek zarureti vardır. Bu kısa telgrafın ehemmiyeti cidden büyüktür. Çünkü kırk sekiz saatlik gürültü, patırdının bir bardak suda zoraki — bir fırtına yaratmağa çalışmak gayesini güttüğünü açıkça meydana koymuş - tur. Şimdi artık bizdeki muhakeme sü- künetine okuyucularımızın da tama - men hak vereceklerini kabul - edebilir ve bugünkü vaziyetin, askerlik sevk ve idaresi bakımından, ne halde oldu- ğgunu tetkike; bundan sonra da ne gibi hâdiselerin cereyan etmesi bek - lendiğini meydana çıkarmağa devam etmekten başka yapacak bir şey ol - madığını söyleyebiliriz. Yalnız bunu etraflı ve esaslı bir şekilde yapmak ve okuyucularımızın gösterdikleri alâkaya liyakat kazana - bilmek için, nisbeten tafsilâtlı bir kro- ki üzerinde tetkik etmek üzere, bu mütaleaları yarına terkediyoruz. Askeri muharrir: C. D. * Dün Gelen Haberler Makalle, 19 (A.A.) — Raş Mulu- getta kuvvetlerinin ric'atı kesif bir sis yüzünden suhuletle vaki olmuştur. Haber alındığına göre, İtalyan hava filoları tam düşmanı kovalamağa ha - ğa başlıyan yağmurla dolu ve Armba- aradamı kaplıyan kalın sis tabakası yüzünden geri dönmeğe mecbur ol - muşlardır. Bu vaziyetten - istifade &- den Ras Mulugeta bütün kuvvetleri - ni kaçırabilmiştir. Londra, 19 (A.A.) — Royter a- jansının hususi muhabirinden : Her ne kadar Habeşler Makalle ci- varında yalnız. küçük müsademeler vuku bulduğunu bildirmekte iseler de, Ras Mulugetta ordusunun kanlı - bir hezimete uğradığı ve İtalyanlar taar - ruzlarına devam ettikleri takdirde, sü bakanının Antaloda zorlukla tutuna - 4biln:ı:eii şüphe götürmez bir hakikat - Royter ajansının İtalyan şimal or - duları nezdindeki muhabiri telgraf - la bildiriyor: Italyanlar bir taraftan yeni mevzi- lerini faaliyetle tahkim etmekte, diğer yan tankını tahrip etmişlerdir. Sabaha Karşı Gelen Haberler — Muharebe Tekrar Başladı A Adisababa, 19 (A.A.) — Alman &* jansı bildiriyor: Resmit mahfeller, Makalle muhare besi hakkındaki İtalyan tebliğinin kalâde mübalâğalı olduğunu - bildiri yorlar. Bu muharebeye Ras Mulugetta or İi dusundan yalnız bir kaç bin kişi işti - rak etmiştir. - Habeş topçusu da muharebeye işti” rak etmemiştir. Mevcut birkaç top 4 nız istihkâmlara konulmuş bulun maktadır. Makallenin doğu ve doğu cenubundi muharebe tekrar — başlamıştır. cephesinde, tank tuzakları tesisii tekrar başlanmiştır. Cenupta Cenup cephesinde Habeşler Gana* le Doria boyunca hücumlarını Dolo ya kadar ilerletmekte ve İtalyan kıta * ları için zoflıı:llşr'nihdıı etmektedirl. Tebliği ğ Roma, 19 (A.A.) — 130 numarali resmi tebliğ: k Tayyare kuvvetleri cenuba düşman kıtalarını devamlı bombardıman etmektedir. — Üçi kolorduya mensup bazı kıtalar, hiç b mukavemetle karşılanmaksızın Tem * mukametele karşılaşmaksızın Tem * |h bien ve Sokota arasındaki mün 3 hattı üzerinde Gaelaya kadar vi lardır. İmparatorun Hayatına Suikast ü Teşebbüsü Adisababa, 19 (A. A.) — Bu radaki tayyare karargâhı makam ları, imparatorun hayatına karşi İzırlandıkları sırada, şiddetli yağma _':ılm_ıı bir suikst teşebbüsünü ket etmişlerdir. — İmparatorun her 7â man binmekte olduğu ta; t bazı tahribat yapılmıştır. Bu b ta büyük bir ketumiyet mul edilmekle beraber, tayyaredeki ğa kum karıştırılmış ve silind l taraftan da bütün Enderta muharebe sahasında şuraya buraya dağılmış o- lan Habeş ölülerini yakmaktadırlar, İmparator yolu denilen yol boyun - ca Buja vadisini kilamettre- lerce uzakta görülebilen büyük bir çe

Bu sayıdan diğer sayfalar: