k E Kıyı Kadıköyde da Işıklar Yama, D Muhakkak Bir Define Var Yazanı Hatice Hatip M9. 985 mm i enizdeki Sandallar Yavaş Yavaş SON POSTA Sahillere Yaklaşıyor, Fener, Denizi Aydınlatıyordu İsmetin önünde fişler bir kö turlarla beraber bir buçuk saatı me balinde idi, Lâmi kan ter içerisinde idi. İkisi de başlarını kapıya bile çevirmediler. Her halde hizmetçi geldi. Kahve filân getirdi zanunda (İdiler Lâmi bağrıyordu: — Iki bop daha vereceksin. Demin parayı bozamadın. — Allah Allah hangi iki bop. — Kolay gele. — Mersi... Mersl... ne yapıyorsun? — Ne yapacağım, file yorum... — Bir şey söyle, manyer mi ediyorsun... — İşte söyledim... Kırk... Aç- tam... — Kırk mi... Gördüm... — Kaç küğit istiyorsun? — Kolay gele ayol bize bak- mak yok mu? Amma da kumarbaz şeylerdi. — Dur... Dur... Kaç kâğıt Is- tiyorsun ? — Ben istemem kendinize bakınız. — Ik... ? — Ay yine mi sanki üçlün var... Yine kaşe ettin... — E ne diyorsun? — Iki kâğıt alan söylesin ba kayım. — Bop. — Kâfi biraz da bize bakınız. — Dar Allah aşkına bir de- kika... — Restin, — Senin okadar restin yok ki senin restin olsun... Restin ne var, — Üçytüz.... — Üçyüzü görüyorum. — Kara as... — Floş ruvayal. — Sen adeta kâğıt yapıyor sun İsmet. — A... Deli terbiyesiz. . Lâml başımı kaldırdı ve hay retle: — A A Osman? — Benim olduğum bir şey değil fakat bak sana bir de mk safir getirdim. Yüzümüze bile bakmasın. — Görmüyor musun... Lâmlin yol parasını kazanıyorum. — Allah... Allah... Bu ne?.. — Sus ömrümde bu kadar heyecanlı oyun oynamadım. Lâmiin yüzü kızarmıştı. — Arkadaşım Turgut... — Beyefendiyi biliyorum. El- sik olmasınlar bugece bizi bek- leyeceklerini vadetmişlerdi, — Kuzum ne oldu?... ; — Ne olduğu malüm. — Bence değil... — Sonra anlatırım. ' Lâmi; ğ — Haydi deminki oyun saç- ma idi başbaşa okadar büyük oyun oynanır mi? — Niye oynanmasın * — Onu saymayız.. haydi ma- demki dört kişiyiz. — Benim de uykum yok... Sen ne dersin Turgut bizimle oynar mısın, Turgut santine baktı; — &öir sastilik senns kazanır sam da ka,bedersem de bir saat E Lâmla edi- Dedi sen misin geçmemeli, — Peki, * Sabah şafak sökmüştü uya nan hizmetçi onlara çay yaptı... Ve Turgut kıza: — Aşağıda sarnıçın başında duran efendiye söyle, yerini ter- ketsin, “yer alti yolundan gitsin, oradaki arkadaşlara ne olup ol madığım sorsun, mühim bir şey varsa gelip hemen bana haber versinler... Yoksa çekilip gitsinler, — Peki efendim. Lâml büyük bir sevinçle: — Oh beyim, dedi. Teşek- kürler ederim. Ziyanda olduğum için kalkmak niyetinde değildim. — Osmanl ben sekiz vapuw- rile iniyorum. Tam saat yedi buçukta kalkarız olur mu? — Âla.. Âla... Çünkü malâm ya.. iki gün sonra yola çıkacağım, yol param mevzuubahs, Ve oynadılar, , — Bir kadeh daha içeriz. — Hay... Hay... — Garson İki rakı daha... Duble, — Baş üstüne Paşam... Küçük (OModada © gazinoda idiler.. Deniz banyosundan çıkan son müşteriler ellerindeki havlu- ları sallayarak, ilerleyip gidiyor- lardı. Akşam epey kararmıştı. Kıyıda ışıklar yanıyor. De mizdeki sandallar yavaş, yavaş sahillere o yaklaşıyordu. Fenerin ışığı denizin üstünde kırışıyordu. Büyük Moda iskelesindeki gazi- nolarda çalman musiki sesi on- “lara kadar aksediyordu. — Şerefe.. — Şerefe.. Bir az daha İçtiler.. Turgut kadehini masaya bıraktıt — Demek bu genç kızı uzun senelerdenberi tanıyordun öyle mi Diye sordu. Öteki verdi; — Üç sene kadar var.. Fakat o zaman onu ben tanıyordum fakat onunla tanışmıyorduk. Zan- nederim o sene yazı geçirmeye Bebeğe gelmişlerdi. Ben de sik sık Bebeğe gidiyordum. Onu kız kardeşile görüyordum. İkisi beraber san- cevap birlikte dalla akşamları denize çıkar lardı. Biz de futalarımızla onların arkasına düşerdik. — Demek kızın kardeşleri de var öyle mi? — Evet dört kardeşmişler.,. — Dört kız kardeş mi? — Hayır iki kız kardeşdiğer ilkdsl de erkek, — ALA evvelâ erkeklerden bahsedelim... Tanımadığın orkek- ten. — Kim olduğunu bilmiyorum dedim ya, Zannederim biri mü- bendismiş.. Anadoluda bir yerde bir müteahkit yannda imiş evli imiş... — Pekâlâ.. ya ikinci kardeş.. — İkinci ağabey... Sana on dan bahsettim ya.., Rezil züppe- nin biri..iGüya mlmarmış. İşsiz güçsüz bir şey... Şimdiye kadar kimse onun bir ev değil bir kü- mes yaptığını görmemiş. — Ne ile yaşar. — Ne ile olacak... Babasının parasile, — Babasının parasile mi?. Çok Onların babaları zengin mk dir?... — Bilmiyorum zannetmem... Maamafih hayatları iyidir.. Mü- reffehen yaşarlar... — Babaları ne kazanır... Ne- rede çalışır ?, — Çalıştığım zannetmiyorum... (Arkası var) TAKVİM Gün CUMA Hisir 30 27 EYLÜL 9as 1;5 Arabi 1364 Ruml 1351 77 Cemlihar Eytai 4 Erkat JEsani (Vasatii Vakit JErasi Vay Güneş ni BU) 3 S2 İ Ayam iz Öğle (6604/1805) Yatar li37)9 33 Malak | 9 37 | is az) amsik İşe v4l04 12 senmaserrererassnsasasermensne saasmsesan mma sansansemmE EnA Tepebaşı Şehir Tiyatrosunda ATILAY 0 ni İl MC NUN Ul LULU eden konuklar şerefine 27-9-905 CUMA akşamı 21de KONSER Kosservatuvar tarafından Yüksek Balık Enstitüsü / Direktörlüğünden : Enetitü ihtiyacı için açık eksiltme usulle 2090 kilo petrol ve 600 kilo benzin alınacaktır. Muhammen bedeli (704) liradır. Mu- vakkat teminat mikdarı 52 lira 80 kuruştur. Ihale 2/10/935 tarihi. ne müsadif çarşamba günü saat 15 te Istanbul Vilâyet binasında satınalma komisyonunda yapılacaktır. Şartname Balta Ilmanında kâin Enstitü idare memurluğundan verilir. (6624) Türk Hava kurumu BÜYÜK PİYANGOSU Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmiştir. 19.cu Tertip 6. cı Keşide 11 1. ci Teşrin 935 dedir. Büyük ikramiye: 200.000 vrar Ayrıca :30.000, 20.000, 15.000, 12.000, 10.000 liralık ikramiyelerle beheri (30.000) liralık #ki mükâfat vardır. Sovyet Dostlarımıza En £ Z Kuvvetli Takımı Kurulacak Eyi 27 Karşı Hazırlanıyoruz Futbol Futbolcular, Sovyet takımına karşı böyle hazırlanıyorlar ( Baştarajı 1 inci yüzde ) Onların da altlarında kalma“ mak ahdinde olan güreşçilerimiz, daha yeni kazandıkları zaferlerin sarhoşluğundan çoktan ayıldılar. Şimdi Yakacıktaki kamplarıt- da birbirlerile kapışarak ter dö- küp duruyorlar. * * Futbolcular Fulbolcularımızın da boş dur- duklarnı sanmayın. Onlar da © güreşçilermizden aşağı kalmamak azmindeler. Ve Modadaki kamplarında, Istidatlarıı ve kabiliyetlerini bi- leyorlar. Dün, onların yatıp kalktıkları Mano pansiyonuna girdiğin ze man saat sekizdi. Futbo'cuları, büyük bir iştah- lâ kahvoltı ederken buldum. Başlarında Fenerbshçe kulü- bünün usta antrenörü Elliot, ve en eski Türk futbolcularından Nüzhet Abbas vardı. Bana: — Tam. dedi, zamanında gel din. Şimdi doğru stadyoma gidi- yoruz. İdınanlarımızın görürsün. kk Kimler Var? Ve az sonra, hep birlikte Fe- ner stadına yollanırken, istediğim izahatı verdi: — Kampta, üçü Güneş kulü- biinden, (beşi Galatasnraydan, yedisi Fenarbahçeden. dördü Be- şiktaştan, Biri Istanbulspordan ve biri Vefadan olmak üzere 21 futbolcu var. Güneşliler Rasih, Reşat, Faruk, Galatasaraylılar o Avni, Cid Necdet, Lütfi, (İbrahim birde Münevver. Fenerliler Yaşar, Esat, Meh: met Reşat, Niyazi, Fikret, kaleci Necdet ve Naci, Faruk, o Hüsnü, Feysi, Şeref. lstanbulapord lan Hasan, Vefa dan da Muhteşem var. kırmış Fakat takımın, mevcut futbol- cülerin şöhretlerine, kıdemlerine değ kazeşitaki pahemalarda göe- vadi id BLİUyYEete, gayrete ve inkişafa göre tespil edileceği muhakkaktır. Bu itibar. , maç günü ortaya, herkesi şasırtacak bir takımın çıkarılması çok mümkündür. **k* Ne İçki, Ne Sigara, Ne De Kadır Fakat bana öyle gelir ki, se- yireiler takımın alacağı umulma- dık şekilden ziyade, o umulmadık kadro ila çıkan takımın göstere- ceği muvaffakiyete şaşacaklardır. Çünkü mükemmel bir formda bulunan çocuklar, en bedbin in- sanları bile kuvvetli ümitlere dü- şörecek kadar canla başla çalr Şiyorlar. Hepsi de manen ve maddeten sıhhatta. Muntazam hayat, mun tazam idman ve iyi gıda, hepsini çelikleştirdi. Okadar ki, kurulmuş kutu cambazları odeta kablarına siğe- mıyorlar. Ne sıgara var, ne içki, ne de kadın. Halbukl kampta olmasalar, bunlara karşı yüzde yüz tövbekâr kalamıyacakları muliakkak. “O AnirenörUslalığı Sonra iş güç yüzünden, idınan- lari da sermiye mecbur kalacak- lar, Getelik de içlerinde, kâfi de- recede gıda alamiyacak kadar fakir olanlar vardır. Bütün bu fona sebeplerin or- tadan kaldırılışma, İngiliz anire- nörün büyük kabiliyetini ustah- ğını ve kıymetini de ilâve edersek takımın bu kamp sayesinde eri- geceği mükemmeliyeti tahminde güçlük çekmezsin. Birbirlerine iyice alışmalarının oynayacağı mühim rolü de unutma, Çünkü şimdiye kadarki maçlara çıkan devşirme takımlar, anlaşı- mamazlık yüzünden, ric'at eder- ken rin vermiş ordulara dö- ii Müşterek ve devamlı idman: lar sayesinde bu çok mühim zaaf ta ortadan kaldırılmış oluyor. * Kuvvetli Bir Takım Hazırlanıyor Bu itibarla, bu ai — kacak © di temsil — e. mukayese olunamıyacak (bir kuvvette ve mükemmeliyettedir. Üzerine alcı- ğı bu işi çok yürekten benimse- diğini her halile belirten Nüzhet Abbasın ulkbin sözlerinden, Türk futbolcuların, Ruslar karşısında geçirecekleri imtihana en müsalt şartlar içinde çıkacakları anlaş hıyar. Bu itibarla 21 futbolcuya 20 küsur günde sarfedilecek olan 1500 kirayı tamamile mahalline harcanmış saymak lâzımdır. © - Dezamı 7 süzdü | |