Matbuatında GÖRDÜKLERİMİZ Efendim, Bizde Pazarlık Yoktur ! Nevyork gazetesi diyor ki: Bir kafile Amerikalı Nevyork Hmanında, — Nor- D;ı!gııı Hir mandla vapuru ile TeRE Parise giden bir İşına ne gelir?| Açs'larını geçir- dikten sonra evlerine dönüyorlar- dı. Yolda konuşurlarken - birisi sordu: . — Bir yolcuyu geçirmeye gi- den adam dalgınlık neticesi va- purda kalırsa ne olur? Konuşanlardan bazıları bu dal- ginin pilot romarkörü ile dönebi- leceğini — söylediler, ları İse bu dalgın yolcunun Fransaya ka- dar gitmek mecburiyetinde kala- cağını iddia ederler. Neticede içlerinden birl Fransız vapur kum- panyasına telefon ederek sorar. Şu cevabı alır: — “Bu dalgın yoleu Fransaya kadar gider, işgal ettiği kamara ncı İse onun Ücretini verir, fazla olarak kaçak telâkki edi- leceğinden bir ay hapis yatar.,, Fakat acaba her memlekette, her vapur kampanyasında adat böyle midir? Meraklı adam bu kere de A- man vapur. kumpanyasına müra- caat ederek sorar: — Tesadüfen sizin memleke- tinize gitsem ve sizin vapuru- nuzda bulunsam biletsiz olduğum kaç gün hapls yatarım? Fransız- lar bana bir aydan bahsettiler. Telefonun öteki ucunda Al- man memuru birkaç saniye dü- şünür, anlaşılan — suali pek iyi halledememiş olacak ki şu ce- vabı verir: ». — Efendim, bizde yoktur. Yunanistanda : pazarlık İngiliz Gemileri Patrasta Atina, 26 (A. A,) — Patras kör- fezine beş İnılllı denizaltı gemisi miştir. Holandada : Fırtınadan 16 Kişi Öldü Amsterdam, 26 (A. A.) — Ülkenin altında kulan bir. kadım ezilerek Ölmüş ve rüzgürin giddetinden Gtürü direksiyonları kullanamıyan üç blsik- letçi olomobil. ve tramvay a'tında kalarak ölmüş'erdir. Cenevrede : Memel Hakkında Bir Bildirik Cenevre, 26 (A. A.), Memel statü- sünü teahhüt eden üÜç devlet hukuk- şinasları Berline gönderilmek üzere bir bildir g hazırlamışlardır. lecek Iaancaları hatırlatmakta ve Alman hükümetini de, ayni şekilde tam bir bitaraflık muhafazasına davet etmek- tedir. Almanlar Memell Istilâ Etmiyecekler Berlin, 26 (A.A.) — Süel kuvvet- ler toplamış olan m Memeli istilâ etmek — ni iduklarına deir Stokholm clal demokra- ten, gazetesi tarafından verilen haber roemi kaynaktan yalanlamaktadır. Macaristanda: Gömböş Uçakla Berline Gitti Peşte, 26 (A.A.) — Gömböş uçakla Borline gitmiştir. Ne zaman döneceği belli olmamakla beraber, haftanın sonundan — Öneo gelmiyeceği anlaşılmaktadır. Londrada 'Bir Deopo Yandı Londra, 26 (A. A.) — Times mebri üzerinde ve içerisinde yığınlarlı n kauçuk bulunan yedi katlı büyük bir depodan yangın çıkmıştır, 300 itfalye neferi 8 saat uğraştıktan sonra bu yangımı ancak bastırabilmişlerdir. İki Uçak Çarpıştı Veraaillös, 26 (A. A.) — İki avcı uçağı çarpışmış ve paraşütü uçağa takılan pilotlardan biri yere düşerek Blmlştür. zit ANASININ ecin Tefrika No: 100 Geldiğim gündenberi size karşı »büyük bir sompati duyuyorum. Yüksek bir kadınsınız. Fakat çok tesssül ederim ki bugüne kadar olan vazifemi yarından sonra bırakmak mocbur'yetinde kalıyorum. En büyük kederim, sizden uzaklaş- mak olduğundan hiç şüphe et- meyiniz. Şaşırdım birdenbire: — Fakat ne var Eliza, dedim, niçin bu.. O böyle sorgu karşısında kalacağını hesap etmemişti. Durakladı. Ti — Niçin, dedim. Seni bizden uzaklaştırmaya mecbur eden sebep nedir? Toparlandı. Yüzlü kızarmıştı: — Müsaade ederseniz buna cevap vermiyeyim. Yalnız sizi te- min ederim ki şahsınıza karşı bü- yük saygım ve sevgim vardır. Buna karar verinciyekadar hep sizi düşündüm, Size çok alıştım. Fakat öyle bir vaziyet ki daha fazla kalmama Imkân bırakmıyor. Çok rica ederim bunu sormayın dal Elzının dilinin altında birşey 27/ V / 85 nızı Cahii vardı. Fakat bu terbiyeli kadını söyletmek imkâm yoktu. Yalmız darhal kafamda aydınlanan bir tüpheyi deşmek ihtiyacını duydum. Dedim ki; — Peki Eliza. Seni haklı buk- duğün — kararından — vazgeçirmek İstemem. Yalnız birşey anlamak isterim. — Buyurunuz madam. — Ben farzet ki seyahate çık- mışım. Yalnız olarak. Sen, ben ve çocuğum. Berabar gelirmisin, Kıpkırmızı oldu. Başı göğsüne düştü. İçimdeki şüphe tam hedefini bulmuştu. Titrek bir sesle: — Gelirim madam. Dedi. Artık birşey sormadım. Yahız elimi uzattım: — Peki Eliza. Öyle ise dedi- ğgim gibi yapacağız. Rahat uyu, Ağlayacak gibiydi. Onun omzunu okşadım va odama çekildim. İğrenmiştim. Artık iğrenmiştim. Bu kadar bayağılık, bu kadar kirlilik idra- | SON POSTA Ruzvelte Karşı Ford Cumur Reisliğine Ford Namzet Gösterilecekmiş Cumuriyetçiler, Parti Namına Gös- terilecek Namzeti Bulamıyorlar Londra, 26 (Özel) — Vaşlngtondan bura gazetelerine bildirildiğine göre: Cümhuriyet partisi merkez heyeti, 1936 da yapılacak cümhur reisliği ântihabatında parti namımn& nümzetli- ginl gösterebileceği kimseyi bulama- mış ve çok müşkül bir vaziyote düş- müştür. Hattâ, tu yüzden muhafa- zakâr — cumuriyetçilerle kür demokratlar arasında bir anlaşma çalışıldığı söylenmektedir. çin Üniversite profesörle- ekkep bir grup yet partisi merkez heyetim hayret bir toklifte bulunmuş! ler cümbur releliği için, karşı meşhur. oteomobil fabrikatörü Hanrl Fordu ve ikinci relslik için de demokrat — partisinin en — nüfuzlu Azesından ve bir. Aralık — bütçe heyetinde bulunmuşken 'i aÜİ siyasetini protesto tifa etimiş olan Leula namzetliklerinin — ilânını ektedirler. . Ford daha yakın zumanlarda Cu- muriyelçi olmuştur. Evvelce Wilsona ve Demokrat partisine rey veren bu zat Kulle zamanında Cumuriyet par- tisine intisap etmiş ve © zamandan beri Runı“ idaresinin müthiş bir alayhdarı kosilmişti. %ıildıı Ruzveltin çok — samimi m Douglas, Muhafazaküârlaren muhafara- ograma sadık — kalı maliyeci olarak tanınmı Ancak muhtelif sebeplerden dolayı eÜmhuriyet partisinin Fordu namzet gösteremiyeceği zannedilmektedir. Mubafazakârlar tarafından yapılan teklif, cümhuriyetçilerin teröddüdünü göstermesi Itibarile çok dikkate değer Bunların cumur relsliğine — namret olarak gösterebilecekleri zevat mah- duttur. Bunlar meyanında Herbert Hoover ve Frank Knox gibi adamlar varsada bunların biçbirinin — alyast nüfuzu Ruzveltin. meyvklini — tehdit edecek kadar kuvvetli değildir. Profesörlerin teklifinden, cümhu- riyötçilerin sağ cenahimnın Ayandan Borah'aın gittikçe kuvyvet kazanmasın- dan korktukları ve ona karşı - bir mücadele açmak İstedikleri anlapı- kimi Isyan ettirdi. Eliza Zürihli fakir bir Alman allesinin kızı İdi. Ne bi'eyim ken- dine göre güzeldi de. Bütün bir tpteki klâsik Alman güzellerin den. Fakat onun hafif bir kadın olmadığı muhakkaktı. Hayatını ve ilerisin! kurtarmak için çocuk dadılığı eden bu kızdan şüphe- lenmek - İçin hiçbir. sebep yoktu. Ve onun bu akşamki hali en büyük şahitti. Fakat ne garip tesadüf ki ötekilerin mahmurlaştıktan sonra meydana çıkan hüyiyetlerinden iğrenip eve gelir gelmez onun bu masum “ yüzü ile karşı karşıya gelmiştim. Derler ki aşifte kadın haya-« tından usanan erkekler masum kadın yüzlerini görünce şaha kal- karlar. Beiki de doğrudur. Vaziyet öyle gösteriyor ki Pa- risin kaldırım çiçeklerinden artık zevk alamiyan bizim Aksaray beyi de ( Eliza )nm masum yü- zünü görünce evinin çatısı altında ve karısının havasında olduğunu da unutarak bu pembe şeftali çiçeğini koklamak için hoyratlık etmiş.. Içimden kızgin bir kin kabardı. Hayatta yerleri ve şöhretleri ne olursa olsun ruhları yüksele- miyen, gerilikte, hamlıkta takılıp kalan bu kategorl insanların dü- Cumuriyetçiler tarafından nam- zet gösterileceği söylenen meşhur fabrikatör Ford Fransada : Yahudilerle Ar- bede Oldu Iki Yaralı Var * Parla, 26 (A. A.) — Bir toplantıdan çıkmakta olan “ Fransız dayanışma , birliğinin yüz kadar Üyesi, birçok Yahudi müşterilerin oturmakta olduğu bir kahvenin çamekânlarımı kırmış ve masalarını devirmiş ve ateş etmişler- dir, Yahudiler matrakalarla saldıran- lara karşı gelmiş ve bunlardan ikislai yaralamış'ardır. k Kavga edenlerden çoğunum - polis gelmeden evvel dağılmalarına rağımeco, Üçü silâh taşımadan suçlu olarak 12 kişi yakılanmıştır. zelmelerine imkân yok. Birkaç haftayı evinin sakin ve temiz havası içinde yaşayan bir adam macera ve sefalet dolu dünkü hayatım artık unutmuş, süfli kadın heyecanları geçirmiye doymuş görünüyordu. Demek ki sokakta kaldırımda kadın avcılığına alışkın olanlar için evlerinin çatısı altında boş oturmak kabil değil. Bugüne kadar iki kocamdan da bana sıcak bir bağlılık gör- medim. Bu bir tesadüf mü, yoksa bütün erkekler böyle mi? Bunu tecrübe etmeye İmkân yok.. Fa- kat görüyorum ki hayatıma karı- şan erkeklerle aramızda çözülmez gönül bağlı'ıkları olma onları ve onlarla beraber bını"lgı evlilik hudutlırından uzaklaştırıyor. Ben önce tecrübesizlikle llk kurduğum yuvayı bütün bir önr rü dolduracak kadar kuvvetli ve gen'ş bulmuştum. Küçük bir rüz- gür onu yıkıverdi, Burada mes'ut mu İdim. Benim gaadetim iki haftalık ömrü olan bir dağ aşkı oldu. Ben saadeti bu on beş gün ve on beş gecede tattım. Bu dağ aşkı bana bir batıra bıraktı. Şimdi bütün gönül kabiliyeti yak mız evlât sevgisi etrafına toplanan bir anayım. Kocam, paylaşılacak sofradaki | lanırdı. | köy, VE o BU GÜN | Mektepsiz Kalan Talebe Meselesi Genel Savaş sirssında — birtakiım hayrsever kurullar, yurdumuzun dört yanına adamlar — çıkarırlar, — bitiler yollarlar, bildirikler yağdırırlar, snir boylarında - bakımsız bir durumda - yürt için kanlarımı döken yüksek ruhlu askerler için kışhık çorap, fani'o, gömlek ve don toplamıya savaşırlardı. Dört uzan savaş yılında bu heyırlı iş yapıldı. Fakat, kendim işim içinde bulunduğum için, çok iyi biliyorum, şimdi de içim yana yana hatıriryorum, © kurulların bu tetumları, bu. varışları hep geç kalırdı, bu yüzden çekilen zahmetten, —balkın gönül hoşluğile verdiği armagandan — sinir. - boyün. dakller faydalanamazdı. Çünkü - he- men her yil - kışlık armaganların toplanmasına zemheri — içinde baş- Yazıp — Çizmeler, — köy kasaba — kasaba, şehir gehir toplanan şeyleri ambarlamalar, sonra denkleyip smra döğrü — çıkarmalar antak mayıs ayı sonlarında biterdi ve aekerler, yaz ortamnda fanile giye- miyecekleri için © zahmetler beder olup giderdi. Mektepsiz kalan talebe meselesi de aşağı yukarı buna — benziyor. Mekteplerin açılacağı, deralere baş'a- macağı sırada okul azlığı, Ööğretmen yokluğu ve talebe çokluğu ele alını- yor, mektep ve Öğretmen mıya kalkışılıyor, ortaya yersiz ve ramansız bir. mesele çıkımş, daha doğrusu çıkarılmış oluyor. Benim düşünceme göre “mektep- viz kalan talebe meselesi, diye bir meselenin çıkmasına, eğer dilenirse, meydan verilmemek güyet kolaydır. Çünkü her yıl İlle okullardan kaç talebe çıkacağı bellidir. Nitektm ben bile kültür işlerile uğraşır bir işyar olmadığım halde gazetecilik merakile bu yıl ilk okullardan on bine yakın talebe çıktığını ve bu süretle orta okullurda okuyanlar sayımının altımış beş bine çıktığını Ööğrenmiş bulunu- yorum, Şimdi bu on bin rakamı, hiç ol- mazsa, mart ayı içinde ele alınsaydı eylü! sonunda bir. “Mektepsiz kalan talebe meselesi,, çıkmazdı. Çünkü üç dört ay içinde yeniden mektep mi, yoksa mekteplerde şubeler mt açıla- cağı düşünülür, sessiz ve dedikkodusuz her gey yapılırdı. Bugünün İşi yarına bırakılmaz!. T. Tan yemğimizden başka bir şeyimiz yok. Fakak onu ve beni bağlıyan birkaç ay önce olduğu gibi yalnız konsolosbane memurunun — defte- rindeki kayıttır. Ona karşı biraz mahcup, biraz arkadaştım ve belk! bir parça da şefkatli olabilirdim. Fakat bu onun çok gürültülü geçen maceralı hayatından bana tam ve gerl gitmez bir şekilde dönmesile kabildi. Evimin havasında, — yuvamın çatısı altında beni kızımın dadısı ile aldatmıya kalkan bu adamın artık benimle hiçbir ilişiği kal- mamıştır. Bu iğrenç hâdise okadar &l- nirime dokunmuş ki — gururum değli, insanlığım isyan ediyor. Fakat sinirlerime hâkim olmuya çalışıyorum. Eliza odasına, (Sevengiül) Un - yanına çekildi. Saat on bire geliyor. Kararımı verdim. Içimde artık kökleşmiş bir iman var. Gönül dolusu bir aşkı ölesiye vadeden bir erkeği haya- tıma eş yapmıya İmkân yok. Bel- ki tablat, belki insanlar, belki de hâdiseler hiçbir aşkı, baharı, çiçeği ve gıcıklayıcı kokusu ile yzun zaman yaşatmıyor. Fanilik kaşanlar — için, Ç(Akası var)