KT Hint Denizlerinde Türkler Yazan: M. Turhan Hadım Süleyman -Piri Rele- Murat Reis Asker Arasında “Veli Dede,,nin Müci- zevi İşlerine Dair Sözler Geçiyordu Çünkü uaskerl az- dı, Arapların da Türklüğe ihanet ederek Şarlkene yar olmaları uran lanıyordu. Bunun- laberaber kaleyi düşmana verme- mek İçin canla € başla çalışıyordu. Fakat bire karşı yüz — nispetinde olan İmparator ordusu, Cezayire hâkim bir mevki de bulunan Salit Yakup tepesini ele geçirmişti, şeh ri bombardıman ediyordu. Işte bu çok müşkül dakikalar- - da Hadım Hasan Beyin — hatırına * Veli Dede geldi, nına giderek elinl öptü, tinel yar- dımını diledi. Dede, zaten heye- can içinde idi, bu yalvarış Üzerine büsbütün köpürdü. Topuzunu ©- muzlayarak tek başına deniz kıyıs sına koştu. O ağır silâhı yedi kere başını Üzerinde döndürdük- ten sonra “ya hayl ,, diye hay- kırarak denize vurdu, geri döndi. Bütün kale halkı dedenin ne “yaptığını merak ile seyrediyor- du. Onun dönüşü üzerinden yarım saat bile geçmeden gökyüzü ka- rardı, eşi görülmemiş bir fırtına başladı, şimşekler çaktı, yıldırım- lar düştü. Deniz altüst oldu ve bu kıyamet sırasında Şarlken donan- ması darmadağın oldu, karada da seller düşman çadırlarını sürük- leyip götürüyordu, topları bile yerlerinde — bırakmıyordu. —Her şey çöle doğru akıp gittiğinden Imparator dahi yiyecek bir lokma ekmek bulamıyacak bir duruma düşmüştü. — Süvarilerin — atları kesilip yeniyordu, fakat donan: manın yarısı batmış, — yarısı da batmak Üzere — bulnnmuş oldü- mdan ordunun Cezayir önünde alması artık imkânsızdı. Bundan ötürü Şarlken geri dönmeye karar verdi, toparlanacak tas tarak ta kalmadığı İçin ıslak, aç ve perk- şan gemilere çekildi, — Türk kılı- cından ve yıldırımdan kurtulabilen askerlerile yurduna kaçtı. Veli Dede büu hâdise Üzerine *'aziz,, sayıldı, ölünce gömüldüğü yere türbe yapıldı. Fransızlar, on dokuzuncu asırda Cezayiri işgale hazırlandıkları vakit Istanbuldaki Tngiliz elçisi Babıaliye gelerek devrin Hariciye Nazırı Pertev Paşaya bu hazırlığı haber vermiş ve Fransızların karaya ayak bas- malarından önce aüel tedbirler alınmasını ihtar etmişti. — Pertev Paşa, bu dostça öğüde şu cevabı verdi. — Fransırzların geleceği varsa görecekleri de vardır. Veli dede hazretleri onların hesabını görlür, pabuçlarını ellerine vorir ! Tagiliz elçisi Veli dedeyi tam- mıiyordu, bilmiyordu, bu sebeple sordu : — Vedi Dede Hazretleri ora- nin kumandanı midir, öyle ise yanındaki asker bir düşmanı kar- şlayacak derecede midir? Burası düşünülmek gerek. Pertev Paşa çok ciddi bir tutumla anlattı * — Veli Dede Evliyadandır, Üç yüz yıl önce İmparator Şarlk- İi e B Selman Rels bu öğüdü yersiz bulmakla be- hemen onun ya- çaber çok titiz olan yoldaşını okşadı... keni Cezayirden kaçırmıştı. Bugün de Fransızları kaçıracaktır. Elçinin şaşkınlıktan ağzı açık kaldı ve kendini toplayınca ye- rinden fırlayıp Hariciye nozırını selâmladı : — Fransızlar, dedi, geç kabk mışlar. Ölülerin elinde bırakılan bu ülkeyi çoktan zaptetmeliydiler ekselâna 1.! — * Rahmetli Rifat Efendi “Tarihi ve coğrafi lügatler,, adını taşıyan güzel eserinde Veli Dede için bir fıkra daha yazar: Fransızlar Cezayirl aldıktan sonra şebri gü- zelleştirmek — yolunda çalışmıya başlamışlar, geniş caddeler aç- mıya girişmişlerdi. Bu işler yapı» hrken Veli Dedenin türbesini de yıkmak icap etti. General Roygo, şehrin ileri gelenlerini yanına çağırt- tı, açılacak yolun Üstüne rastgeldiği için türbeyi yıktıracağını ve bun- dan ötürü mezardaki kemiklerin başka yere kaldırılması lâzımgel- diğini söyledi. Bu emri dinleyen: ler dedenin mezarına el süremi- yeceklerini söyleyince ceneral kız- dı, yaverini çağırdı, türbenin hemen kaldırılmasını emretmek istedi. (Arkası var) Nikâh Töreni Ankara'daki gazeteci arkadaşları- mızdan foto Cemal'in Yozgat Defter- darı Bay — Şeref'in li ile nikâh törenleri evvelki gün — Yozgat'da yapılmıştır.Törende iki tarafın da sev- dikleri birçok ahbapları bulunmuştur. Yenl evlilere saadetler dileriz.. Afiş Ve Reklâm Sergisl Ressam İhap Hulüsi, Bayoğ- lunda Mısır apartımanının birinci katının iki numaralı dalresinde bir afiş ve relâm resimleri sergisl açacaktır. Bir çok mücassese ve ticar! te- şekkülleri alâkadar edeceği şüp- hesiz olan bu sergi Eylülün iki- sinden itibaren üç hafta açık ka- lacak ve duhuliyesiz gezllecektir. Gün » PERŞEMBE 19 EYLÜL 935 137 Ruml 1351 Eylal 6 Vakit |Ezanl |Vasati Güseş İ11 39 5 G# | Akşam 12 Öğle |& se |ID0T| Vet |1 32 Kdladi |g ga | 1s S7 | imsth | 9 48 Arabi 1354 | 19 Cem.hhar Evkat |Esani |Vasati BW 10 48 .. SON POSTA Balkan Güreşçilerile Konuştuk: ( Baştaralı 1 inci yüzde ) öğrenmek istedim: “ — Bence, dedi, güreşte en elzem olan şey, her İşde olduğu gibl kuvvetle tekniki mezcede- bilmektir, Mesolâ, sizin ağır güreşçiniz Çoban Mehmet, fevkalâde kuvet- lidir. Fakat tekniği, kuvvetle mü- tenasip değildir. Kendisinden sıkletçe de, kuv- vetçe de haylı hafif olan bir Yu- goslavla güreşti. O güreşte, Üç dakika içinde yendiği rakibine, kendi yanlış oyunu yüzünden az kalsın tuşla mağlüp olacaktı. Sonra, yine meselâ sizin Saim, teknik bakımından — harikulâde kuvvetli. Hiç kuvvet harcamadan, akla gelmedik oyunlar icat edi- yor ve rakiplerini tehlikeli vazl- yetlere düşürüyor. Fakat kuvve- tinin yetmemesi yüzlünden, birçok oyunlarını tamamlamak imkânın- dan mahrum kalıyor. Atiklik Te Şart Güreşler de, teknik ve kuvvet kadar rol oiîııyııı meziyetlerden birisi de atikliktir. Sizin Nuri, hem pazuları, hem tekniği kuvvetli bir güreşçi. Fakat o da, teknikten ve kuvvetinden kâfi derecede İstifa- de edemiyecek kadar ağır, Bu itibarla, bence, balkan güreşlerine — giren — pehliyanlar içinde, atikliği, teknik ve pazu kuvvetini vücudunda en fazla yerleştirebilmiş olan güreşçi, Yu- nanlı Zaharyadır. Bence, sizin büyük Hüseynin sakatlandığı 72 kiloda balkan şampiyonluğunu — alan Zaharya, kendi katagorisinin dünya şam- piyonluğuna da namzettir. Ne Umuyorlardı ? — Güreşlere girmeden önce umduğunuz notice neydi ? — Biz, Türk'teri ve Romenleri yeneceğimizi ummuyorduk. Fakat üçüncülüğü — bırakmıyacağımıza kanaatimiz Vardı. Aldığımız netice, bu kanaati- mizde yanıldığımızı gösterdi. Şans Meselesi Yalnız, kabul etmek lâzımdır ki, güreşlerde talin de inkâr edilemiyecek kadar mühim bir rolü vardır. Meselâ, sizin Küçük Hüseyin, Yugoslavyalı Todu, altı dakika içinde tuşla yendi. Halbuki Tod, Hüseyini mağ- lüp eden Tojarın karşısında, tam 20 daklka dayandı. Ve meselâ, sizin Çoban Mehmet, iki sene evvel tuşla yenildiği Yugoslayı, 3 dakika içinde tuşla yendi. Bunun gibi, biraz düşünülünce bulunabilecek birçok — misaller, güreşte tesadüfün ve hesapta olmıyan birçok sebeplerin oyna- dığı rolün ehemmiyetini — ispat eder. Bir Bulgar güreşci no diyor? Yugos'lavyalıdan sonra arkam- daki masada oturan Bulgar gü- reşçilerinden birile görüştüm. O: — Biz, diyor, gürete, diğer Balkan milletlerine nisbeten Çok yeniyiz. mağlübiyetimizin sebep- lerini de, bu, kidemsizlikte ara- mak lâzımdır. Gelecek yıl, bu seneki yenil- melerin acısını çıkarmıya çalışa- cağımızda şüphesizdir. Burada uğradığımız hezimet, çalışma gayretimizin artmasına vesile olacaktır. Bizim güreşçiler hakkındaki düşÜünceler Sizin güreşçiler içinde küçük Hüseyin, Yaşar ve Saim Avrupa- nın birinci sınıf güreşçileri aya- rındadırlar. Fakat Yaşarın tek- niki, ezici kuvvetine nisbetle bi- raz noksancadır. Meselâ hamlelerinde, gayet kararssız. davranıyor. Ve tam oyun yapacağı, ve muvaffak ola- cağı sırada bırakıyor. Eğer bu (Dovamı 11 inci yüzde) ——i ei ei Si bi Eylâl 19 -— —e MÜSABAKALI HİKÂYELER e ğ Ev baştan a- şağı ve dikkatle muayene edilin- ce, hırsızın bah- çeye açılan ka- pinın camını İtina ile kesmek sure- tile içeriye gir- miş olduğu am laşıldı. Sivil memur, sordu: — Hizmet » kârlarınız, bu pır« lantaların evinis zin içinde oldu- ğundan haberdar mı idiler? — Kat'iyyenl. Maamafih, sof- rada hixmet eden oda hizmetçisinin, biz pazarlık eder« ken duymuş ol ması muhtemelb- dir, — Adamları- nızın sandık ve sepetlerini araş- tırmamıza müsaâ- de eder misiniz? — Hay hayl Buna esasen ken- dileri de itiraz etmezler. Çok namuslu insanlardır. Bu araştırmalar hiç bir neti- ce vermedi. Hakkalinsaf, komlser- le memur, bu husustaki vazk- telerinin dikkat ve vukufla ifa etmişlerdi. Edindikleri — kanaate göre, hırsız evvelâ Filimor Teras sokağının 21 numaralı evinden işe başlamış ve sonra, ihtimal ki bahçe — duvarlarının üzerinden aşarak 22 numaralı eve gitmişti. Bundan daha basit bir şey ola» mazdı. Bununla beraber, meseleyi bürüyen esrar, kesafetini muha- faza ediyordu. Hırsız, taşların bu iki evde bulunduğunu nereden haber almıştı? Hırsızın, Bay Şimpnın — İşle- rinden zivade Bay Knopfan işle- rine yakından vâkıf bulunduğu, Bay Kuopfu uzaklaştırmak . için, kardeşinin — ismini — âlet et- miş — olmasınden anlaşılıyorda, Ancak bu, pek — zayıf bir iz teşkil ediyordu. Ve evlerin hiç- birisinde, daha mühim bir ipucu * bulmak ta mümkün olmadı. Bu esnada, saat, takriben, sabahın onu Idi. Zabıta memur- ları Bay Şipmanın yanından ay- rıldılar ve Bay Knopf'un avdet edip etmediğini anlamak için 22 No. l1 eve gittiler. Kapıyı kendilerine açan ihti- yar hizmetçi kadın, çarşıdan dö- nüşün, efendisini evde bulduğunu söyledi. Bay Knpof, yemek oda- sında kahvaltı ediyordu. Bu,zat orta yaşlı, sarı be-< nizli, siyah ve kıvırcık saç ve sakallı, — Yahudi — simalı — bir adamdı. Zabıta memurlarının sor- gularına, Alman Yahudisi şives'le ve fevkalâda mezaketle cevap verdi. — Ben, dedi. Robertson'un, avdetimde verdiği kara babere esasen muntazırdım; zira geçen gece bana gönderilen mektup düzme idi. Brayton da doktor Kolins adında bir kimse bulun- madığı gibi, kardeşim de hiç bugüne kadar, bu derece halisıh- hatte olmamıştır.. Ümit ederim ki ça 5n A d Filimor Terns'tâ Hırsızlık ... ŞÜphell $i birlikte yore yuvarlandı. ——— sın Üzerine atıldı, bu mektubu bana gönderen habisi yakında ele geçirirsiniz. Bu sabah, Pürhiddet, ilk trene atlayıp, he men buraya koştum. Zavallı Ro: bertson kendini fana bhalde Üşüt- müş.. Evimde yapılan bu hırsız- hıktan gördüğüm zarar çok önem- lidir. Eğer, dün gece Mösyü Şipmanla o alışverişi de yapma- miş olsaydım, bugünkü günde büsbütün mahvolmuştum. — Elim- deki taşlar - Allahtan, bir kismını dün gece M. Şipmana sattığım - harikulâde Brezilya pırlantalarile, çok güzel Kap elmasları İdi. Hepsl — çalındı! Sonra, bir de Paris işi, fakat çok İnce İşlenmiş, gayet güzel taklit edilmiş birçok da yalancı taşlar vardı. VAPURCULUK TÜRK ANONİM ŞİRKETİ ISTANBUL ACENTALIĞI Liman Han, Telefonı AR9AU iZMiR SÜRAT YOLU SAKARYA vapuru her hafta PERŞEMBE günleri saat 16 da Istanbuldan IZMIRE ve PAZAR ünleri de IZMIR'den İstanbula Eılkır. MERSİN YOLU IİNÖNÜ vapuru 10 Eylül CUMA günü —saat li de Mersine kadar. Dr. A. KUTiEL Karaköy Topçular caddesi No. 88 * | Taşra Sinemaları Direktörlerine Kemal filim, Halil Kâmil, Opera, Metro ve poli filim imdesi ve piyasının bütün aei rini sıtın aldım, Bu çirmek isteyen taşra sinemaları aaaaneren ee aeL aN LA OA aK ETEEEELARA Soa Posta Mutbması Hapciyak Nndüre — Tet Menyia ; A Na G egi b vad