t Hint Denizlerinde Türkler Hadım Süleyman -Piri Rols- Murat Reis Piri Reis Şeref Kadar Servetin De Kutlu Bir Şey Olduğuna Piri vele ger- çekten kendini ya- rmişti, geç 'Ünlerin de- tarihini kalcme almak ve © meyande dayıs sının — yaptıklarını da bir eyi can«e landırmak İstiyore du. Yazılacak çok ve pek çok şey vardı. Her geçen günün şerefli bir hatırayı uzağa ate ması, yeni savaşa ların eskilerini w« mutlurması — onun gücüne gidiyordu. Bilgen denizci, her- kesin eliade geze- bilecek ve herke. sin dilinde ves ola- eak bir kitap yaz- mak kaygusile dal- ginleşip gidiyordu. Arasıra içine bir ergi de geliyor. du. Yaşıtmak İstediği çanlı bâdise- ler, şanlı adlar arasında kendinin ya- rattığı işlerin ve kendi adının da bu- lunmasını istemekten geri ka'amıyor- du, deysına İmreniyordu. Onu pek yüksek tanımakla beraber ayni yük- sekliğe yetişmeyi de özlüyordu. Bu özlem içine yayılınca — düşüncel başka bir. yol alıyordu, — gözü engin ufuklar rlamaya baş'ıyordu: Korkunç #avaşlar, parlak — zaferler, zengin hazinelerle dolu ufuklar! Zengin hazineleri. Pirl Reis, gerelf kadar servetin de kutlu bir gey eldu- guna kanaat besliyordu. Hattâ para« nin geref ve göhret yaratacağına da İmanıyordu. Ona bu kanaati veren hadiseler bir değil, on değil, belki yüzdü. Söz gelimi Barbarosun Venes dik kıyılarına yaptığı bir. akından dönüşünü göz Önüne getiriyordu. Bü- yük amiral o dönüş sırasında İsten- bulun biç görmediği bir alayla saraya gitmişti. Alayın önünde en seçkin güzellerden bin kız yürüyordu. Bun« lar baştan ayağa kadar İpek ve sırma içinde idi, ellerinde birer tabak altın taşıyorlardı. Arkalarından, kırmızı çu- hadan yapılma zarif kostümler giydi- vilm'ş ikiyüz genç köle geliyordu. Bunların da ellerinde altın Bütdaklar, küseler, tabaklar, sürahiler vardı. Da- hâ sonra omuzlarında bir torba altın bulunan 30 köle, oaların ardında birer torba gümüş akçe taşıyan 200 — köle ve en sonra sırtlarında İkişer top çu- ha olduğu halde 2000 esir şövalye yürüdü'üyordu. Ba bin kazı, dört yüz ötuz köleyi, İki bin şövalyeyi Barba- ros tek bir akında yakalamıştı. Onun kendi yoldaşlarına dağıttığı — kızlar, köleler, altınlar, gümüşler şu hesapta yoktu ve elbette onlar, saraya veri- lenlerden daha çoklu. Piri reisin İmrone İmrene hatırla. dığı bu hadise on yıllık blr işti. Şimdi hâlk ve hele halkı, Barbarosun Venedik kıyılarında göz- terdiği bahadirliği anmıyordu bile. Fakat onun İstanbula dönüşte kur- duğu alayı unutmuyordu, hergün anıp duruyordu. Demek ki serveti temsil eden herşey, bir xaferin hatırasından daha fazla yaşıyordu, o halde servetin kendi nasıl cazibeli olmazdıl.. Piri rela dayıslle -henüz pek genç iken- haylı dolaşmıştı, Izpanya kiyi» larında, Akdenizin her — köşesinde yelken — kullanmış, dümda — idare etmişti. Gemi süverisi ve amiral mfatile yaptığı gezişler dahi yıllarca sürmüştü. Fakat büyük bir servet sahibi — olamamıştı. Çünkü —deniz Üzerinde para değil, bilgi aramıştı. Yaradılışında okumiya, yazmıya bü- yük bir hevesi vardı. Bumdan ötürü ömrünü hergününü “birşey öğren. mek,, yolunda sarfetmişti. —Ancak şimdi bu hayatın biraz sakat geçtiğini Pirl Rels gerçektan kendini yazıya verimişti... SON POSTA Balkan Şenlik- leri Bugün Başlıyoa ( Baştaralı 1 inci yüzde ) Pazartesi — günü: Yazan: M. Turhan Eminönü, — Galatasaray Kanaat Besliyordu 5 konulacaktır. Çarşamba — günü den Taksime sim — bahçesinde yapılacaktır. istasyondan girerken: bağırmış, autuk — söylemiştir. bir düşüncesizlikti. Piri Rels bu düşünceler sırasında, Örgek tutup İmrendiği büyüklerin paraya pula değer verdiklerini de hatırlamıyor değildi. Sözgelim! Kemal Relis, Üç beş yüz altından artık bir miras bırakmamıştı. Altmış yıl deniz- leri harasca kesen, koca — koca ülkeleri vergiye bağlayan Barbarosun ise öldüğü gün iki bin kö'esi ve altmış bia altını vardı. Fakat onlar, yıpranmaz bir servet terk etmişlerdi; göhretl. Kendisi ne o şöhrete ermişli; me de para * topliyabilmişti, * Gerçi tanılmış bir denizci idi, Lâkin taşıdığı O, Ööbürlerininkine göre, Akdenizin yanında Van gölü kadar küçük kab- yordu. Bundan dolayı bütün bırsile karar — veriyordu. İlk fırsatta hem Şöbretini yükseltecek, hem hazineler düzecektil . Beri tarafta Recep Reis, Pirt Beyle yaptığı konuşmadan doğma iç şaş- kınlığını gideremiyordu, candan dostu ve silâh arkadaşı Selman Rolse dert yanıyordu. — Vallahi kardeş, dilim durdu, kanım kurudu. Bizim Piri Bey olmaz şeyler düşünüyor, inanılmaz şeyler konuşuyor. Hamsi — balığının — kılıca, uakumrunun yunusa İmrendiğini hiç te sezmemişti. (Arkam var) ı Onu boşlamakğözücü, nedamet verici şu beyannameyi neşretmiştir: İstanbul Hemşerilerine kıymet - bilen sürecektir. Muhiddin Ürtündağ ——SCc T e — —— —— e e — —— —e ı Emlâk ve Eytam Bankası ilânları I 16-9-935 tarihine müsadif Pazartesi gününden itibaren başlayacak olan Kış vezne çalışma saatleri aşağıda yazılmıştır. Sabah :10-12 Akşam ; 14 - 16 Tarsus American Colleye Amerikan Erkek Lisesi Tedrisat 1 Birinci T: lar. 'Tam dövrelt lise olduğu Kültür bakanlığınca tasdik edilmiştir. Türkçe, İngilizce, Franmzeca okunur. Ticaret dersleri vardır. Leylif Ücret 220 Hira, noharl Ücret 40 Ulradır. Fazla malümat için direktörlüğe müracaat. Kayıt muamelesi yapılmaktadır. —— Beşiktaş Orman İdaresinden : Müsadereli emvalden Fındıklıda 141550 kilo meşe odunu ile 175 demet çalı ve Kemer Burgazda 1250 kilo Meşe kömürü ile 200 kilo odun ve iki baltanın arttırma İle satılıktır. Isteklilerin Beşiktaş Orman Idaresine ve ihale günü 24 Eylül 935 saat 14 de Beyoğlu K.ılyıılııılıtııiı müteşekkil arttırma ve satış komisyonuna gelmeleri. Dr. ETEM VASSA : Sinir ve akıl hastalıklari mütehassısı anlıyordu. Serrat de, ayrı bir gerefti. | — Cağnleğlu Orhan B.apartıması Tek27099 Ev. Kadiköy Bahariye İleri sekak TeL8079 Guruplar serbest kalacak, salı günü gurup- lar Gülhane parkında toplanacak, yolile gidilerek Anıta her millet namına bayrak çekiş sırasile bir çelenk Yalovaya gidilecek, Perşembe günü saat 18 buçukta Galatasaray lisesin- kadar bir fener alayı yapılacak, 20 Eylülde Bele- diye bahçesinde Balkan murah- has'arı şerefine Pergünt piyesi temsil ediecek, 21 Eylülde Feacr stadında merasim yapılacak ve gece Eeylerbeyi sarayında balo verilecektir. 22 Eylülde guruplar serbest kalacak, 23 Eylülde Tak- balk — gecesi Dün Yunan ve Bulgar grup- ları da gelmişlerdir. Bulgar grapu — Horra, horra Türkiye diye tezahurat yapılmış, kar- şılayıcılardan Emir oğlu Ziya bir Akşam da Ödemiş efeleri ve zeybek heyeti gelmiştir. Istanbul ilbayı Muhiddin f)okhdıi Istanbullulara hitaben Bütün dünyanın en güzel şe- hirlerinden biri olduğuna şüphe olmiyan İstanbulun bu zenginliğini insanlarta gözleri önüne yaymak, yurtdaş ve yabancı bu nimetten herkese nasip ver- meok için alınması düşünülen muh- telif tedbirler arasında festival şenlikleri tertip edilmesi muvafık görülmüştür. Festival bu akşam Büyükadada Yat kulübünde bap- hyacak ve fasıla ile bir hafta Istanbula ve Istanbulluya fazla bir hayır fazla bir menfaat getir- miye de matuf olan bu teşebbü- sün behemhal muvaffak olması lâzımdır. Onun için bilhassa bütün Istanbul hemşarilerinin ve yurtdaş- ların bu teşebbüsü sevmeleri, ku- rumların, ellerinden gelen hiç bir yardımı esirgememelerini ve şen- liklere bütün güçlerile Iştirak et- melerini sayın halkımızdan dilerim. İslanbul Valisi ve Belediye Relsi bi G — 10 ilk kânun günü, koyu sisli bir havada, akşam saat altı su- larında, Tüburi'den gelen 55 nu- maralı katar, bir saat teahhürle gelmişti. Birinci mevki yolcuların dan biri, o ara rıhtım üzerinde bulunan Böklanda seslenmişti. Bu yolcu, geniş bir kürke sa- rılmıştı ve başında * kocaman bir kürk kalpak taşıyordu. Üzerleri (F. S.) markalı müteaddit bavulları vardı. Bunlardan yalnız ufak bir tanesini kendi eline alarak, diğer- lerinin bir arabaya yükletilmesini hamala emretmişti. Eşyanın hepsi arabaya yorleş- tirildikten sonra, yolcu hamalın parasını ödedi ve arabacıya da beklemesini tenbih ederek, yine elinde ufak çantasile, birinci mevki bekleme salonuna doğrü yürü- müştü. Ceymis Bökland: — Bir müddet arabacının ya- nında kaldım ve onunla, sisten ve trenlerin geçikmesinden ko- nuştum; dedi; sonra Southamton ekspresinde — gelmekte olduğu haber verildiğinden, oradan uzak- laştım. Hâkim, yabancı adamın, bekle- me odasına doğru yürüdüğü vakit saatin kaç idüginl anlamak için çok ısrar etti. Hamal, elifi elifine altıyı çeyrek geçtiğini söyledi. Avukat, bu defa da - sual sormadı. Arabacıyı çağırdılar. Bunun da ifadesi hamalın ifadesinin aynı idi. Bilhassa, kürklü adamın ken- disini tutup, beklemesini tenbih ettiği saat hususunda mutabık bulundular. Zavallı adamcağız filhakika beklemişti. Hattâ sisin içinde okadar beklemişti ki, bir aralık, eşyayı emanet bürosuna teslim etmiye niyetlenirken, dokuza çey- rek kala sularında, kürklü ve kalpaklı zat avdet etmiş ve ara- baya binip, Ritz oteline çek- tirmişti. Yine bu sefer de avukat hiç- bir. şey söylemedi. Müttehim Smethörst İse uyuklamıya başla- mıştı, Öyle sanırım ki, bu derece lâkayt ne bir müttehim ne de bir avukat görülmüştür. Bundan sonraki şahit, polisler- den Tomas Taylor, 10 ilk Kânun günü öğle Üzeri, istasyo- nun bekleme odalarında dolaşıp da Tilburi ve Savutend rıhtımı üzerinde trenlerin gelmesini kok- lüyor hisalni veren kıyafetsiz ve saçı sakalı bakımsız bir adamın nazarı dikkatini celbetmiş oldu- ğunu söyledi. Biribirlerini asla tanımıyan iki başka şahit de, aynı günde, saat altıyı çeyrek geçe kararlarında, aynı adamı birinc! mevki bekleme salonunda birçok dolaştıktan son- ra, o anda oraya giren kürklü ve kalpaklı bir zate karşı gidip ko- nuştuğunu gördüklerini; bunların ne konuştuklarım duymadıklarını; müteakiben iki adamın birlikte oradan — uzaklaştıklarını; — fakat hangi istikamete gittiklerini kim- senin bilmediğini söylediler. Bu esnada, kendini toplayan müttehim — avukatının kulağına eğilip birşeyler fısladı; avukat da başını tastik makamında sallıya- rak gülümsedi. Ritx otelinin müstahdemleri, Bir Esıraı'l Meraklısı R MÜSABAKALI HİKÂYELER Fransızcadan Hediye Veriyoruz! l' “ Son Posta,, evvelki günden | itibaren gu sütunlarda bir seri | müsabakalı hikâye neşrine başladı. Bu hikâyeler, beheri 3, 4 gün sür |) mek üzere 19 tanedir. Her hikâ- | yenin sonunda o hikâyenin netice» sini karl tahmla edip yazacak ve 12 sini birden adres ile birlikte | bize yollıyacuktır. Hiküyelerin ne- | ticeleri, 19 ncisi — bittikten bir | hafta sonra meşredilecek ve tab- minlerinde en çok isabet edenlere birer hediye verilecektir. Bu hedi- | | yeler gu suretle takdim edilecektiri Birinciye: Bir gümüş kol saati. İkinciyor , ,, — cep enati ( kadınsa çantası ). Üçüncüye: Bir fotoğraf makinesi Onuncuya kadar birer masa — saati onuncudan £0 nciye kadat birer mürekkepli — kalem, — 20 noiden #onrakilere muhtelif küçük hedi- yeler.. ğ kânun, Çarşamba günü akşami saat 9,30 sularında ve birçok — eşya ile, açık bir arabada otele geldiğine şehadet ettiler. i Şahitler bundan ibaretti. Bunu — müteakip Vladivostok polis direk* törünün bir mektubu okundu. — Direktör, Smethörstün, sonradan Rus tabiiyetini ihraz etmiş bir adam olduğunu bildiriyor, bak- — kında bilinen şeyleri ve ezclmle — ticaretini devrederek Çarskoye — Solo yatile yolculuğa çıktığını teyit ediyor ve onun hakkında birçok methüi senada bulunuyordu Pek seçkin kimselerden müte" — gekkil dinleyiciler — kütlesi, Sir Artür — laglevud'un — müdafaaya başlamasını — sabırsızlıkla bekler mekte İdi, j Bilirsiniz ki bu zat, zamanı* mızın en zarif”avukatıdır. Hal ve tavırları, lâkırdıyı istihfafkârane bir eda ile sürüyerek konuşmas! meşhurdur. ve bütün dünyadü taklit edilmektedir. Ancak bu sefer, dava çetin İdi! Avukat zarif bir tavırla ayağt kalkıp ta söze başladığı zamamı — Sibiryalı milyoner âdetâ darağa* — cına kadar çıkmış gibi iİdi. Dinleyiciler arasında gülüm — semeler oldu. Hezimete ılııj"h koşarken takmılan bazı tayırlaf — bilhassa sinirlere dokunur. > Lâkin bu anadan doğma ak“ tör hiçbir — istical — göstermedi Yalnız, muhakkirâne edasile şunü söyledi: — Vilyam — Kerşov adındâ birisini 10 Ilkkânunda çarşambâ günü akşamı saat 6,15 ile 8,40 arasmda katletmiş olmakla Ittir ham edilmekteyiz; öyle mi? Bet buna — karşılık, maktül Vilyam Kerşovu, 16 ilk kânun çarşambâ günü öğle üzeri, yanl katlindef altı gün sonra canlı olarak görel — İki şahit ikame edeceğim! ; Bu iddianın yaptığı tesiri tah” mın edebilirsiniz! Bu, birdenbirt: mahkeme salonunda bir bombâ gibi patlıyordu. Başkan bile afak lamıştı. Ben ömrümde bu derec? şaşırmış bir. halk ile karşılar madım, ğ Bana gelince, esasen bu dıv4 — hakkıdda ben kat't bir kanast hasıl etmiş olduğum için hiçbir suretle hayret etmedim. —— Ğ 3 e d z S a Tw Şreki kon KI İRi |G | Hd | bize |e n 1 K” İt |an K ' 5 Tsh Tam | Yai d Kin | : & hi | Mti. İ bar a Nu b İ bi BN ;.'. FF CF E, SESETE PF F3£