/— Kadıköyde SON POSTA Muhakkak Bir Define Var Yazan; Hatice Hatip Uzun Boylu d -49 — 14 - 9. 936 lide Şamdala yr,ran Da Mıknatıza Takılmış Çelik Gibi Sürükleniyordu — Çözünlüz kollarımı söz ve- riyorum sakin duracağım birşey yapmayacağım — yalnız kollarımı gözünÜüz. Ve genç kız bıçkıra hiçkıra ağlamaya başladı, Ü -4 V. 8 OLR S0 * e W Yedi haftaya — yakındır. Bu böyle devam edip gidiyordu. Tam yedi — haftadır. Niçin, —neden hapsedildiğinden bihaber burada nerede olduğunu kestiremediği bu köşkte bulunuyordu. Âtıfın evinde bahçenin arka kapısından çıktığı zaman kendini bekliyen bir taksi görmüştü. Otomobilde bir şoför bir de #oförün yanında şu zenci vardı. O zenciyi bir kere de Nor- ton'un yatı Üzerinde gördüğünü hatırlıyordu. Otomobilin içine binmişti ve etomobil âdeta son sür'atle ken- disini o köşkten uzaklaştırmıştı. Gece karanlıktı. Karanlık ge- cede takip ettikleri yolu pek an- lamamıştı. Nihayet bir yerde olo- moblil durmuş. Zenci otomobilin kapısını açmış kendisine — elini uzatmıştı. ve Genç kız otomobi- den aşağıya inmişti. Karanlıkta mevklini tayin ede- miyen genç kız zenciyi takip #etmişti. Upurun ökçeli gece ayakkap- larile biçimsiz dağ yollarını tır- manmak ne zahmetli idi. O zifiri bir karanlıkta çizgileri geceye karışan bu gölgeyl küçük ve kor« kak takip etmişti. Nihayet bir koruya gelmişler koruyu geçmişler.. Metruk hissini veren bir binanın karşısında bir- denbire durmuşlardı. Bu sırada binanın kapısı açı- miş... Uzun boylu bir erkek kar- şılarında belirmiş... Bu erkeği ta- pır gibi olan Kâmran ona doğru Ülerlemiş, ve heyecanlı bir sesle: — Kız kardeşim diye sormuştu kaz kardeşim nerededir. Canh bir Insandan daha fazla üzerine sıkı sıkı kirli bir Amerikan bezi sarılmış bir Iskelete benzeyen uzun ve zayıf erkek fona telâffuz edilen bir Fransızca ile gayet kuru ve amirane: — İçeri giriniz! Demişti. İçeri girmişti... Burası geniş mermer bir taşlıktı. Ortada iki sütun ve iki ayak taş merdi- venle bir sete çıkılıyordu, Kenar- da bir sehpa vardı. Sehpanın üzerinde gümüş bir şamdanın beş kolunda beş mum yanıyordu, Genç kız İçeriye girdikten sonra daha iler!lemekta tereddüt etti, fakat zayıf adam daha kuru ve daha sert bir sesler Buyurunuz dedi. Biraz sonra sofanın ortasında bulunuyordu. Korku ve dehşet içerisinde —arkasından kapanan kapıya baktı. Bu kapı kocaman demir bir kapı idi ve zenci koca- man bir demir kolu kapıya geçir- dikten sonra İri bir anahtarla kapiyı kapadı Kâmran arkaya dönmek için bir hareket yapmıştı. Fakat bu ânda uzun boylu ada- mın seci yine kat'i bir emir gibi: — Buyurun kraradı lerl ayaklarına takılıyordu. Adeta bir. sarhoş gibi — sendeliyerek taş merdivenlere doğru... Yü- rüdü. Sete çıktığı zaman kar- gısındaki duvarın parlak çinilerden yapılmış olduğunu gördü. Bu çinilerin ortasında köşkün hangi tarihte ve hangi sultan tarafından yaptırıldığını bildiren iki mura yaldızlı bir hat ile yazılmıştı. Uzun boylu adam elini kal- dırdı. Şamdani aldı ve yürümeye başladı. Kâmran miknatıs kuvve- tine takılmış bir çelik parçası gibi onun arkasından adeta sürükle- niİyordu. Önünde yürüyen adam, renkli camlı ve yeşil kristal topuzlu yaldızlı bir. kapı açtı. Dar - bir koridora — geldiler. — Koridorun zemini hasır kaplı idi ve ortada eskimiş bir yol halısı uzanıyordu. Sağ duvar tamamile yeşil ve kırmızı - çinllerle süslü idi. Sol duvarda Arabesk işlenmiş dört kapı vardı. Yürüdüler. Bu kapıları geçtiler. Sağa kıvrılan korldorları takip —ederek bir — merdiven başına geldiler. Bu merdiven tahta bir merdivendi ve trabzan- lar nefis ceviz bir oymadandı. Yabancı adam genç kıza bir şey söylemeden aşağıya doğru inmeye başladı. Genç kız bir an mütereddit kaldı... Nereye gidk yorlardı acaba?, Nereye?.. Zayıf adam onun merdiven başında kaldığını anlar anlamaz arkasına baktı ve başile “ geliniz ,, mana- sında bir İşaret yaptı. Genç kıiz arkasını dönmüştü. Arkasında Zenci bir dev gibi ko- caman ve müheykel duruyordu. Ve geçtikleri koridorlar simsiyah ldi. (Arl Bü akşam: ve yarınki Pazar günüü 15,30 da matine ve akşam 9,30 da YENİ OPEPET heyeti tarafından Muhlis Sabahaddin KOÇ KATIMI OÖperet 8 perde. Yazanlar * Bodla ve Vastı Riza Benteleyeni Muhlis Sabahaddin Tepebaşı Belediye Bahçesinde Bu akşam saat 29 de KARAGÖZ Her hafta Perşembe, Cuma, Cumartesi, Pazar akşamları —Ü RL LAİ ÜÜEEÜRE AA DSi İstanbul Belediyesi İlânları Husust İdare emeklilerile öksüzlerinin Eylül 935 Birinci ve Ikinci Teşrin 935 üç aylıkları 16 Eylül 935 Pazartesi günü Istanbul Ziraat Bankasından verilmeğe - başlanacaktır. Aylık — sahiplerinin Bankaya müracaatları, (B.) “5589,, Liman İşleri Genel Direktörlüğünden: Galata rıhtımındaki demir parmaklıklar İçin 345 metre murab- bar galvanize tel ile bu - telleri kaplıyacak 612 metre köşebent pazarlıkla satın alınacağından şartname ahkâmı da'resinde şeraiti lâzimeyi haiz olup teminatı matlubeyi gösterenler pazarlıkla ekslit- meye girebileceklerdir. 1 — Ihale 17 Eylül 935 Salı günü sabahı saat 10 da Liman hanın- daki Gönel Direktörlük Makamında toplanacak Müdürler Encümeninde yapılacaktır. 2 — Eksiltmeye girecekler * 10 nisbetinde teminatı akçesi olan 42,5 lirayı veya bu miktarda bir meblâğı havl hükümetçe teminatları alınan bankaların birinden veya borsada mukayyet rayiç ve mahiyeti itibarlle kabul edilen eshamı Ihale s#aatinden bir saat evvel. Genel bulunacaklardır. Direktörlük — veznesine - tevdi etmiş 3 — Bu baptaki şartname Levazım Şefliğinden talep oluna- caktır. “5497,, İstanbul Limanı Sahil Sıhbiye Merkezi Satınalma Komisyonundan : Merkezimiz ile Çanakkale Sahil Sıhhiye Merkezi ve Urla Ta- haffuzhanesi ambarlarına teslim şartile 452 ton kriple maden kö- mürü ile 48 ton yerli alınacaktır. kok kömürü kapalı zarf usülile — satın A — Tahmin bedeli kriple maden kömürünün tonu 17 ve kok kö- mürünün 20 liradır. B — Kömürlerin şartnamesi Merkezimiz Levazımından parasız alınır. C — Eksiltme 4 birinci teşr'n 1935 Cuma günü saat 15 de Gala- da, Kara Mustafapaşa sokağında Istanbul İlmanı Sahll Sıh- hiye Merkezi satınalma komisyonunda yapılacaktır. D — Ekgsiltme kapalı zarf usulile yapılacaktır. E — Muvakkat teminat parası 649 liradır. - F — Ekgitmeye gireceklerin kömür müteahhidi olduklarına dair Ticaret odasının 935 senesine nit vesikalarını göstermek mec- buriyetindedirler. Aksl takdirde eksiltmeye giremezler. —. Eksiltmeye gireçekler saat 146 - kadar teklif - mektuplarını Eylâl 14 Altın Fışkıran Memleket :4 - HABESİ STAN Fakirlik, Habeşlinin Hi Umurunda Değildir Hep birlikte nehrl geçerken, şİşmanı geçidin tam orta yerinde katırından İndi. Kuşağından, boy- nuzdan yapılmış bir su dan uzak bir noktada suya batı- rarak doldurdu. Yamıma yaklaştı ve tası bana uzattı. Durmadan gülümsüyor, İçmemi rica ediyordu. Nazik, mültefit bir adam olduğu ve bunu sırf bir muhabbet eseri olmak üzere yaptığı anlaşılıyordu. Boynuz kabı elinden aldım ve içindeki suyu son damlasına ka- dar İçtim. — Sonraları, ta Aussan sultanlığına, Danakil çöllerinin kızgın kumları arasında kuruyup kaybolan noktasına kadar mec- rasını takip ettiğim Avaş nehrinin suyunu — ilk içişim İşte böyle olmuştu. Tekrar> yola koyulduğumuz zaman Tigrili dostum yanımda gidiyor. Bana Adouva muharebe meydanında bulduğunu söylediği Vetterli tüfengini gösteriyordu. Bu adama göre Adisababa, dün- yanın en güzel ve harikulâde me- tamı İhtiva eden bir yerdi. Kahe veleri, çeşit çeşit eğlence yerleri, İnsanın dünyada — mevcudiyetini rüyasında bile göremediği eşyalar satan dükkânları vardı. Arada sırada susuyor, çehresine kurnaz, bilmiş bir ifade veriyordu. Bir müddet sonra da gözlerini elbi- semin bir noktasına dikiyor. Ya- vaş — yavaş — yüzüme — doğru kaldırıyor ve — gözlerini — si- zereki bet * Şer, let- sik - Bi, vil - mo-to O diye kesik ke- sik söyleniyor, arkasından da ken- di lisanile bir sürü şeyler söylü- yordu. Anlaşılan, önce geçirmiş olduğu hoş zamanların hâtırasını yadediyordu. Bazan da esef ve huztün ifade eder sürette başını sallıyordu. Acaba bu yeni dos- tum, ecnebi icatlarının memleke- H istilâ etmesi karşısında, yavaş yavaş değişmekte olan eski sade hayat ve Adetlerin hasretinimi çe- kiyordu? Fakat bu mütecesir dakikalar sürmiyor, bir denbire yine neş'eli — halini — alıyor- du. — Acayip — jestlerle — oto- mobilin, bisikletin hareketlerini we tuhaf tuhaf sesler çıkararak bunların motörlerinin, kornaları- nn ve - çınğıraklarının — sedasını toklit ediyor, sür'atle arkasına dönerek, kesik kosik cümlelerle, hamallarmızdan henüz” Adisaba- bayı görmemiş olanlara bu şehrin hârikalarını anlatıyordu. Adisababa, bu saf halk üze- — ( çok eski TLETİZM « Yazsan: L. M. Nesbitt rinde âdeta mıknatıs gibi bir ! sir yapıyor. Yaylaların erke elsun, kadını olsun ergeç bir t sire kapılıp Adisababaya hicr ediyorlar. Fakat bu hicrette s« vet yapmak arzusu veyahut ! ümidi yoktur. Onları oraya 6 rükleyen, sırf moraktır. Serv bu adamların aklına bile gelmiy! birşeydir. Onların — itikatları! göre, fakir olmaları, fakir doğur olmalarından ileri gelmektedi Fakir yaşamak onlar için muka! derdir. ve Allahın bu irade | takdirine karşı gelmek imküânsi dir. Bu adamlar Adisababaj gelince, oradaki kalabalık arası! da kaybolur ve bir tarafa yerli şirler. Nâdiren köylerine avdı ederler. Hava ve hayat şerait alıştıkları hava ve hayat şeraitif uygun oldukça kat'iyyen dallss laya tutulmazlar. Bizim şen Tigri'linin hikâyelı ri, hammallarımızda, bir an evvi Adisababaya kavuşmak hev kamçılıyordu. Ağızlarını bir ks rış açarak, şişman — Tigri'lini hikâyelerini dinliyorlardı. Aralarında. evvelce Adisaba bayı görmüş Olanlar da, bilgilerir göstermek için bu masallara bi sürü de mübalâğalar ekliyorlardı Bu neş'eli yol arkadaşımızı) bazı garp Adetlerini Afri jestlerle tarif edişi bizi gülmekte! katıltıyordu. Adisababada gö lecek fevkalâde şeylerin d bir yabancının duyacağı hayr tasvir etmek için gözlerini birka: saniye kapıyor ve başını şiddeti bir surette yandan yana sallıyo idi. Dilini damağına yapıştırara çıkardığı acayip bir sada ile b şişenin açılışını tarif ediyor bundan sonra da ellerile muhayy bir mayli, yine muhayyel bir bat dağa dökerek ağzıma götürüyo Ve başını yukarıya kaldırara içer gibi yapıyordu. Sonra, ağ bir karış açıyor, stık sık, Adet solur gibl birkaç nefes alıyo gırtlağını - oğuşturuyor, — suralı buruşturuyor — ve bu süretle d sert ve yakıcı bir İçkl içmiş o duğunu anlatmak — İstiyordu. B pandomima da bittikten sonr Adisababada içtiği içkilerin isim lerini sayıyordu!. Kun- yak, Me tak - sa, Mon - ta.... Bundan so! ra da yediği yemeklerin isimleriri sayıyor ve nihayet Adisababada! resmi dairelerde, sabahtan akşı ma kadar masa başında oturu| durmadan okuyan ve yazı yazk| memurların taklidini yapıyordu: (Arkam var) BALKAN OYUNLARI Fenerbahçe Stadında EYLÜL 21 Cumartesi saat 14,30 da 22 Pazar . | de 29 Pazar & 95 de ÜÇ GÜNLÜK TOPLU BİLET Birinci 100, ikinci 50 kuruş Satıldığı yerler: NATTA, Beyoğlu - Galatasaray NATTA, Karaköy- Ziraat Bankası yanında ZEKİ RIZA: Milli -Spor magazası, İstanbul Bahçekapı.