Nefesi tıkanmış, bl eklerinde mamıştı. Korku, onu ordu. Ah biran evvel kayıya varsaydı. Gidiyordu. Son gayret ve son kuvvetle gidiyardu. Arkadaki sandal hap aynl sür'atle geliyordu, hep ayni sür' atle... Gece büsbütün İnmişti bu boş denizde ortalık xifiri karan- hktı Kâmran sandalı takip eden sandalın küreklerinden dökülen fosforlu damlalar görüyordu. Gözleri — yaşlarla — dolmuştu. Acaba — sandalma — yetişecekler miydi?. Yine o gece gibi üstüne vahşi bir hırsla atılıp ona müthiş bir fenalık yapacaklar mıydı? Ba- kıyor, sandalı gözetiyordu. Yalaız küreklerin ucunda pırıldaşan fos- | forda — yıldızcıklar © kadar. Birben gecenin içinde gür bir 600 yükseldi: — Hey sandal hey... Dikkat, dikkat... Be canım! ÂAyni zamanda İncecdik sandal kocaman — bir kotranın Üstüne vurdu. Bu sademe He küreği elinden fırlayan genç kız aei acı bağırdı. Biraz sesler kesildi. Sonra bir ses karanlıkta sordu: — Hay ne oldu arkadaş bir yey oldu mu? Genç kız cevap verdi: — Küreğim suya düştü.. ba- na yardım ediniz. — Bo hızla çarpıp ta ahretl boylamadığınız fçin Allaha şükre- diniz... Durunuz telâş etmeyiniz.. şimdi size İp uzafırım... — Amma biraz çabuk olunuz. Kâmramın sesi pek asabi çık- mıştı. Küreksiz ortada kalmıştı ve arkadaki — beyaz sandal da ona pek yaklaşmıştı * Evvelâ kocaman bir el bir fenerle geldi ve foneri sandala doğru uzattı... Denizi ufak bir cisim aydınlat- mıştı. Ve artık tâ yanlarına yaklaş- mış olan beyaz sandal da görün: dü. Seyaz sandalın içinde beyaz kostümlü —kocaman sakallı ve siyah gözlüklü bir adam vardı. görüyordu. -13— atıldı. O ipe p0 kollarını takan genç kızın sandalı bir an içinde birkaç metre ayrıldığı kotraya kadar geldi. — Beni içeri alınız... çabuk benl kotraya alınız. Adeta yalvarıyordu ve Osman Feyzi fenerin ışığında bu perişan gözlerdeki korkuyu —büyük bir hayretle gördü. — Bağlayımız, dala, telâş etme. Genç kız ne İpl, ne de san- dalı, bunların hiçbirini düşünmi- yordu. Tam bu esnada çilte kil- zokli sandal yanlarını âdeta sıyı rarak goçti. Kuzum dedi, ipl san- * Osman Feyzi onu yarı bay- gın bir halde kotraya çekti. Göz- lerini kapamıştı. Şakakları, boyun damarları atıyordu. Osman Feyzi onun gözündeki korkunun mana- sını görmüyor, yalnız ğöğsü Üs- tünde şiddetli vuran kalbini tutu- yordu, delikanlı: — Çok korkmuşsunuz dedi. Genç kız cevap vermiyordu. Hatta etrafına bile bakınmıyordu. Hâlâ kendini kuvvetli, kuvvetli tutan bu kolların arasında, gör- lerl kapalı duruyordu: — Nasıl da şiddetle vurdunuz kotraya sandalın parçalenmade ae sanare — SON POSTA Kadıköyde — Muhakkak Bir Deline Var Yazan ; Halıce Hatip bı-den Gecerzm İçinde Gür Bir Ses Yükseldi : — Sandal, Dikkat Et!.. . Yavaş! Yavaş!.. ı gına |hkndlnlı Fakat — haydi bakayım ne oluyorsunuz? Ah çu genç kızlar.. Ne kadar da çabuk korkarlar.. Bu, kara — değil bir kuza provası bile sayılmaz. Kâüâmran gözlerini açtı.. alnından geçirdi: — Ben ondan korkmam dedi. Ben kazadan korkmam. Eltni — Ya, neden korktunuz? Genç — kiz 'parmağını denize doğru uzattı.. ve hâlâ küreklerinin sesi İşitilen sandalın izini gösterdir l — Ben buudan korktum. Delikanlı çimdi genç kızı yer- | deki battaniyenin üzerine bırak- mışlı: — Size bir terbiyes'zlik mi? yaptılar? diye şiddetle sordu. — Hayır.. Hayır... Bir şey yapmadılar. — Ya, nedan korktunuz?.. Genç kız süstü... — Hâlâ titriyorsunuz. var?.. Kâmran bu suale, Nenlx bir istekle | niz. Saat altıda doktor cevap verdi: — Beni «iz Modaya kadar götürünüz? Genç adam ona hayretle ba- kıyordu. Nesl vardı?.. Neden bu kadar korkmuştu?. (Arkamı var) Haliç Şirketinin Hovardalığı ! Yüksek Memurlara Bol KesedenParaVeriyormuş Zarar Ettiğini Söyleyen Bu Şirkette İş Görmeden Para Alanlar Da Varmış! Son yıllarda kasasını hergün | ve taylalara verilmek lürmgelir- dolgunca bir söylenen Ha- vapurları zararla kapattığı O adam, bir beyaz bir de zenci | ikl tayfa kürek çekiyorlardı... Bülün vücudile titreyen Kâmran gözlerini kapadı. Fakat ayni zamanda gayet mütechayyir ve memnun bir ses: —AL. Siz bağırdı. Telâş içinde bu sesi tanımı- yan genç kız sordu: — Benim tabil. Fakat sir... Siz kimsiniz ?... Ben sizi gör mü- yorum. Fenerli adam fenerl kendi yüzüne doğru kaldırdı: —AL, Bu de"a şaşmak sirası genç kızındı.. Çünkü karşısında Osman Feysâ duruyordu. Bu sırada bu- yaz candal da tam kendi sanda- hnın yanıma kadar galmişti. Genç kız korsudan titreyen bir sesle : — Aman rica ederim, bana bir ip abınız. —Beni kotramıza misiniz — diye ahnız. Di © yalvardı... Genç adam: — Korkmayınız, dedi. — Fakat rica ederim... “dalım tizden uzaklaşıyor. , Genç kız telâşından sandalını ,devirecekti. Hemen ona bir Ip San- rine getireme- diği için, bole- | diyeyegeçmek üzere — tarihe karışmak - vazl- yetindedir. Son günlerde — şir- muhasebecisi ketin masraf- Balâbaltin ları üzerinde yapılan araştırmalar bir haylı garip sonunçlar — ver- miştir. Öğrendiğimize göre, vapur ve iskele memurlarımın aylıkları çok az olduğu halde şirket merkezin- de çalışan bazı memurların haylı yüksek para aldıkları hayretle görülmüştür. Aynca şirkelin bazı müba- yantı çok pahalıya mal ettiği, girkette filen vazife görmeyen birkaç şahaın da her ay muntaza- man dolgun aylıklar aldıkları da anlaşılmaktadır. Diğer taraftan şirket kaptan- larının iddialarına göre, büyük harp yıllarında hükümet emrinde çalışan Haliç - vapurlarına kar- şilik olarak şirkete -bir miktar para verilmiştir. Bu paradan bir kısmı vapurlarda çalışan kaptan Hesapları tetkik edilen Haliç şirketi ken şirket bu cihete hiç yanaş- mamıştır. Büyük harp yıllarında , bu vapurlarda çalışan kaptan ve tayfalar şimdi haklarının öden- mesini İstemektedirler. Emniyet Direktörlüğü 2. Şubesinde | Baştaralı 1 inci yüzde ) l de, bir suçla çocuğun kaçma- sına sebebiyet verdiği iddiasiyle be di Ai Sen GaDee a atmış beyan ederek emniyet direktö- rüne gikâyet etmiş, bu çikâyetler, Istanbuldaki — emniyet müfettişle- rine havale — edilmiş, tahkikalın neticesine kadar da Cemale izin verilmiştir. Gerek şikâyette bulunan genç gerek ikinci şube memurların- dan İsmall müfettişlikçe isticrap edilmişlerdir. Tahkikat neticesinin alacağı şekle göre, Cemal hak- kında bir karar verilecektir. Tepobaşı Belediye bahçesinde 8 Perşembe 9 Cuma 10 Cumatesi, 11 Pazar *Yazanı Ekrem Reşit | Besteleyenı Cemal Keşit Bebek, İstanbul, Şişliye tramvay wazdır, Ölümlerden Ölüm Beğen! Greta Garbo Züppeliğine Kurban Gidenler ( Baştarafı 1 inel yüzde ) lerine götürürken cevap verdi: — Doktorlar zayıf düşmüş di- yorlar. Hastanede yatması lâzıme mış, Kadıncağız, ciğerlerinden ko- pan bıçkırığı veremli — sinesinde erittikten sonra İnler gibit — Bilmem ki, diye kekeledi, bir aya kalmaz, — iyileşir, çıkar diyorlar, Hastabakıcı hemşire, çok piş- kin bir alışkanlıkla ozun boylu, | bükle saçk sarışın güzeli soyup yatağına yatırdı ve ilk notlarını almıya başladı: — Nabız Sâ, hararet 38,5, siklet 41, boy 1,70. Ve sonra yeni hastasına dö- nerek; — Şimdi, dedi, istirahat edi- akşam vizitasına gelecek, sizi muayene edecek. Hastanenin bu yorgun gözlü yeni hastısı her gözde ve her 'gb'nmdı Bmit arayan ezgin bakış- larla hasta arkadaşlarını süze süze Ük uykusuna daldı. * Akşam —muayenesini bitiren doktor, hastabakıcı — hemşireyl yanına çağırdı, ona yeni hasta hakkındaki tenbihlerini not ettir- meye başladı: — Ciğerler bitmiş. Ölüm çok yakındır. Nabız gittkçe yükseli- yor. Zaten — kızcağızda kalpte harap. Gece ağırlaşırsa Zeyil küfuri yapılan. Doktor bir. ümiütsiz teşhisten sonra asistanına döndü ve: — Hayret, dedi, hayret edi- yorum. Kırcağız uzun zaman ge dasız kalimış. Halbuki... Asistan doktordun daha önce davrandı: — Halbuki annesi, hastaneye beş yüz Tira yatırmış. Kızı için her çareye — başvurulsun — diye. Bütün varımı, yoğumu feda ede- ceğim diyor. — Evet.. Ben de ona şaşıyo- rom ya., ıugiıı bir allenin kıu açlık, gıdasızlık yüzünden verem | olup yatağa — düşsün.. — Hayret | doğrusu. Asistan, derin tahkikat yap» mış olacak ki şefinin bilgi eksik- Eğini tamamladı: — Yandlıyorsunuz. Ustat, de di, bu güzel kız, moda kurba- nıdır. Daha doğrusu, — sinema fedaisidir. Ve asistan bu faclanın kor- kunç hikâyesini perde perde an« latmıya başladı: — Bu kız, dedi, Abdülhami- din mabeya erkânmdan ... pa- şamın torunu imiş. Bu gün hayat- ta bir annesi var, Babasından müyonlara varan serret kalmış, otomobili, kotrası, her şeyl var. Fakat kızcağız üç senedenberi zayıflık rejimi yaptyormuş. Meşhbur - sinema yıldızı. Gre- ta Gazboya benzemek — bul- yasına — kapılmış, aylarca yeme- miş, içmemiş, haftalarca ağzına bir lokma ekmek girmediği olur- muş. Bazı günler hiçbir. şey ye- mexmiş. Hulâsa şişmanlamamak ve Greta Garbo gibi incelmek için bünyesini harap edecek vesi- lelerin hiçbirini ihmal etmemiş. Bu Hzahatı hayret sinirlenme- lerl arasında dinleyen dokter, asİstanının — sözünü hiddetle keserek : — Ve, dedi, Grota Garbo züppeliği nihayet —onu yatağa düşürmüş. * Genç kaz fazla yaşayamazdı. Doktorların dediği gibi, ciğerler verem mikroplarının insafsız hü- cumları karşısında yaşamak İme kânların — tamamen kaybetmiş, barap olmuşta. Doludizgin dört mala giden bir verem, bu güzel kızı ölümün, yutan ve eriten kucağına atlı. Modanın, sinemanın ve. Greta Garbo züppeliğinin bu — zavall kurbanı ateşler içinde son nefesi- ni verirken şöyle sayıklıyordu: — Garbo., Cici Garbo.. Greta kurtar beni. Tahir Güldiken z — a Tokatlıyanda 3 Bin Lira Çalınmış ( Baştaralı 1 inci yüzde ) dan ahnarak başka bir yere nak- ledildiğini söylemiştir. - Sarraf Alinin üzerindeki elbi- seden başka dört beş kat daha elbiso vardır. Bunlardan — birinin — cebinde 3000 Hra para wardır. Ali, bu parasım aradığı zaman yerinde yeller estiğini görmüş ve doğru zabıtaya müracaatla başına ge- Yenlari anlatmıştır. , lüğünden sormuş, filhakika, Al- nin eşyasının bir odadan — diğerl- re nakledildiği teyit edilmiştir. Bunun Üzerine bu nakil işi yapan odalar servisi müstahdimle- rinin sorguya çekilmelerine zarı- ret hasıl olmuş ve bunlar - suçlu olarak dinlenmişlerdir. Paranın ne olduğunu ne gö- ren, ve de bilen yoktur. Polis tah- kikatı derinleştirmekte olup 3000 liranın me şekilde aşırıldığını tes- Zabıta, vaziyeti otel müdür- | Hite çalışmaktadır. “Üsküdar Kız Ertik “San'at,, Okulu Direktörlüğünden : 1BNB/i935 dem başlıyarâk Okula. GECELİ »e günüünü talebe yazılacaktır. GECEL[ Gcret üç partide alınmak Üce- ve 200 diradır. Işyar çocuklarından yüzde on eksik alınır. Okula llk ve orta okullardan diplomalı olanlar girebilir. Orta okulu bitirenler İld senede diploma alırlar. Yazılmak için PAZARTESI ve PERŞEMBE günleri dokuzdan beşe kadar okula baş vurulmalıdır. “4557, "