8 Ağustos 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kadıköyde — 13 — 8- B- 935 Muhakkak Bir Deline Var Yazan ; Hatice Haüp Bırden Gecenin İçmde Gur Bır Ses Yükseldı — Sandal, Dikkat Et!, Yavaş! Yavaş!.. Nefesi tıkanmış, bli'eklerinde kuvvet kalmamıştı. Korku, onu harap ediyordu. Ah biran evvel kayıya varsaydı. Gidiyordu. Son gayret ve son küvvetle gidiyordu. Arkadaki sandal hep ayni ür'atle geliyordu, hep ayni sür' atle... Gece büsbütün İnmişti bu boş denizde ortalık zifiri karan- hıktı Kâmran sandalı takip eden sandealın küreklerinden dökülen foaforlu damlalar görüyordu. Gözleri Acaba — sandalına — yetişecekler miydi?. Yine o gece gibi Üstüne vahşi bir hırsla atılıp ona müthiş bir fenalık yapacaklar mıydı? Ba- * kıyor, sandalı gözetiyordu. Yalnız küreklerin ucunda pırıldaşan fos- forda — yıldızcıklar — görüyordu. O kadar. ' Birben gecenin İçinde gür bir ses yükseldi: — Hey sandal hey... Dikkat, dikkat... Be canım! ÂAyni zamanda İncecik sandal kocaman bir kotranın Üstüne vurdu. Bu sademe İle küreği elinden fırlayan genç kız acı acı bağırdı. Biraz sesler kesildi. Sonra bir ses karanlıkta sordu: — Hay ne oldu arkadaş bir yey oldu mu? » İ Genç kız cevap verdi: — Küreğim suya düştü.. ba- “Ha yardım ediniz.. — Bu hızla çarpıp ta ahreti boylamadığınız İçin Allaha şükre- diniz... Durunuz telâş etmeyiniz.. şimdi size İp uzaftrım... — Amma biraz çabuk olunuz. - Kâmramın sesi pek asabi çık- amıştı. Küreksiz. ortada kahnıştı ve arkadaki — beyaz sandal da ona pek yaklaşmışta Evvelâ kocaman bir el bir -fenerle geldi ve feneri gandala ç doğru uzattı... Denizi ufak bir cisim aydınlat- ınıştı Ve artık tâ yanlarına yaklaş- “mış olan beyaz sandal da görün- dü. Beyaz sandalın içinde beyaz kostlümlü kocaman sakallı ve ,siyah gözlüklü bir adam vardı. Aki tayfa Ü <a r O adam, bir beyaz bir de zencl kürek çekiyorlardı... - Bülün vücudile titreyen Küâmran - gözlerini kapadı. Fakat ayni gamanda gayet mütehayyir ve memnun bir ses: —AL bağırdı. Telâş. içinde bu sesi tammr Siz misiniz diyö yan genç kız sordu: — Benim tabil. Fakat sir... yorum. Fenerli adam — AL Bu de"a şaşmak sırası genç ; kızındı.. Çünkü karşısında Osman “Feysi duruyordu. Bu sırada be- dalım sirzden uzaklaşıyor. — yaz sandal da tam kendi sanda- lının yanına kadar galmişti. Genç kız korzudan titreyen bir sesle : — Aman rica ederim, bana bir ip atınız. — Beni kotranmıza —abnır. Di e yalvardı... Genç adam: — Korkmayınız, dedi. — Fakat rica ederim... San- Genç kız telâşından sandalını , devirecekti. Hemen ona bir lp. yüşlanla ” Alolatıştu. | bir. haylı garip sonunçlar miştir atıldı. O ipe kollarını takan genç kızın sandalı bir an içinde birkaç metre ayrıldığı kotraya kadar geldi. — Benl içeri alınız... Kuzum çabuk benl kotraya alınız. Adeta yalvarıyordu ve Osman Feyzi fenerin ışığında bu perişan gözlerdeki korkuyu büyük bir hayretle güördü. — Bağlayımı, dedi, ipi san- dala, telâş etme. Genç kız ne İpi, ne de san- dalı, bunların hiçbirini düşünmi- | yordu. Tam bu esnada çifte kil- rekli sandal yanlarını âdeta sıyı- rarak geçti. * Osman Feyzi onu yarı bay- gin bir halde kotraya çekti. Göz- lerini kapamıştı. Şakakları, boyun damarları atıyordu. Osman Feyzi onun gözündeki korkunun mana- sını görmüyor, yalnız ğöğsü —Us- tünde şiddetli vuran kalbini tutu- yordu, delikanlı: — Çok korkmuşsunuz dedi.. Genç kız. cevap vermiyordu. Hatta etrafına bile bakınmıyordu. Hâlâ kendini kuvvetli, kuvvetli tutan bu kolların arasında, gör- leri kapalı duruyordu: — — Nasıl da şiddetle vurdunuz | hoh'aya sandalın pırçnhmmıdı— ğına şükredinirz.. Fakat — haydi bakayım ne oluyorsanuz? Ah çu genç kızlar.. Ne kadar da çabuk korkarlar.. Bu, kaza — değil bir kaza provası bile sayılmaz. Kâmran gözlerini açtı.. Elhi alnından geçirdi: — Ben ondan korkmam dedi. Ben kazadan korkmam, — Ya, neden korktunuz? Genç kiz iparmağını denize <doğru uzattı.. ve hâlâ küreklerinin sesi İşitilen sandalın izini gösterdi: — Ben bundan korktum. Delikanlı şimdi genç kızı yer- deki battaniyenin üzerine bırak- mıştı: — Size bir terbiyesizlik mi? yaptılar? diye şiddetle sordu. — Hayır.. Hayır... Bir şey yapmadılar. — Ya, neden korktunuz?., Genç kız suüstu... — Haâlâ titriyorsunuz. var?.. Kâmran bu suale, bir istekle Nenix | cevap verdi: — Beni siz Modaya kadar götürünüz? | | . Genç adam ona hayretle ba- kıyordu. Nesi vardı?.. Neden bu kadar İıoıhııştı? - ÇArkam var) Haliç Şırkehnın Hovardalıgı' Yüksek Memurlara Bol KesedenPara Veriyormuş Zarar Ettiğini Söyleyen Bu Şirkette İş Görmeden Para Alanlar Da Varmış! Son yıllarda kasasını hergün dolgunca bir zararla kapattığı söylenen Ha- : liç — vapurları girketi, — mu- kavele ile üze- rine aldığı te- rine getireme- — diği için, bole- , diyeyegeçmek Mizere — tarihe karışmak - vazl- a A Hesapları -tetkik yetindedir. Son — edilen Haliç şirketı | günlerde şir- —— muhasabecisi m mü. z Salâhattin ları üzerinde yapılan araştırmalar Öğrendiğimize göre, vapur ve fenerl “kendi iskele memüurlarımın aylıkları çok | yüzüne doğru hldıdıı | az olduğu halde şirket merkezin- | de 'çalışan bazı memurların haylı yüksek para aldıkları hayretle görülmüştür. Ayrıca şirketin bazı müba- yaatı çok pahalıya mal ettiği, girkette filen vazife görmeyen birkaç şahsın da her ay muntaza- man dolgun aylıklar aldıkları da anlaşılmaktadır. Diğer taraftan şirket kaptan- larının iddialarına göre, büyük harp yıllarında hükümet emrinde çalışan Haliç vapurlarına kar- şilik olarak şirkete - bir miktar para verilmiştir. Bu paradan bir lr.ısmı npurîırüı çıhıııı hım _ “rd ver- ve taylalara verilmek lâm ken şirket bu cihete hiç yanaş- mamıştır. Büyük harp yıllarında . bu vapurlarda çalışan kaptan ve tayfalar şimdi haklarının öden- mesini İstemektedirler. Emniyet Direktörlüğü 2. Şubesinde a 6 adsibi bir 4 8 Perşembe; 9 Cuma | Apg Cumatesl, 11 Pazar DOLU 'Yazani Ekrem 'Reşlt - İıbıh, l.ılıılnl. Şişliyo tramvay vardır, zt İ ah he di Besteleyen: Cemal Reşit | larla — Ölümlerden Ölüm Beğen! T Greta Garbo Zuppelıgıneı Kurban Gidenler ( Baştarafı 1 incl yüzda ) lerine götürürken cevap verdi: — Doktorlar zayıf düşmüş di- yorlar. Hastanede yatması lâzım- miş. Kadıncağız, ciğerlerinden ko- | erittikten sonra İnler gibi: — Bilmem ki, diye kekeledi, bir aya kalmaz, diyorlar. Hastabakıcı hemşire, çok piş- kin bir alışkanlıkla uzun boylu, bükle saçlı sarışın güzeli soyup yatağına yatırdı ve ilk notlarını almıya başladı: — Nabız 8â4, hararet 38,5, siklet 4i, boy 1,70. Ve goönra yeni hastasına dö- nerek; — Şimdi, dedi, istirahat edi- niz. Saat altıda doktor akşam vizitasına gelecek, sizi muayene | edecek, Hastanenin bu yorgun gözlü i hastası her gözrde ve her gönülde ümit #rayan ezgin bakış- hasta arkadaşlarım süze güze ilk uykusuna daldı 4 Akşam — muayenesini — bitiren doktor, hastabakıcı — hemşireyl yanına çağırdı, ona yeni hasta hakkındaki tenbihlerini not ettir- meye başladı: — Ciğerler bitmiş. Ölüm çok iyileşir, çıkar | yakındır. Nabız gçittkçe yükseli- | yor. Zaten — kızcağızda kalpte harap. Gece ağırlaşıraa — Zeytl kâfuri yapılsın. Doktor bir ümüsiz teşhisten sonra asistanına döndü ve: — Hayret, dedi, hayret edi- yorum. Kızcağız uzun zaman gi- dasız kalmış. Halbuki... Asistan doktordan daha önce davrandı: — Halbuki annesi, hastaneye beş yüz lira yatırmış. Kızı için | her çareye — başvurulsun — diye. Bütün warımı, yoğumu feda ede- ceğim diyor. — Evet.. Ben de ona şaşıyo- rum ya.. zengin bir allenin kızı açlık, gıdasızlık yüzünden verem olup yatağa — düşsün.. — Hayret doğrusu. Asistan, derin tahkikat yap" mış olacak ki şefinin bilgi eksik- Lğini tamamladı: — Yan:lıyorsunuz ÜUstat, de- di, bu güzel kız, moda kurba- nıdır. Daha doğrusu, fedaisidir. Ve asistan bu faclanın kor- kunç hikâyesini perde perde an: latmıya başladı: — Bu kız, dedi, Abdülhami- pas din mabeyn erkânından ... şanın torunu İmiş. Bu gün hayat- ta bir annesi var,. otomobili, kotrası, har şeyi var. Fakat kızcağız üç senedenberl | zayıflık rejimi yaptyormuş. Meşhur sinema yıldızı Gre- ta Garboya — benzemek bhul- yasıma kapılmış, aylarca yeme- miş, içmemiş, haftalarca ağzına bir lokma ekmek girmediği olur- | muş. Bazı günler hiçbir. şey ye- mexmiş. Hulâsa şişmanlamamak ve Greta Garbo gibi incelmek için bünyesini harap edecek vesi- lelerin hiçbirini ihmal etmemiş. siİnema Babasından | milyonlara varan servet kalmış, Bu izahatı hayret sinirlenme- | lerl arasında asİstanının keserek : — Ve, dedi, Greta (Garbo züppeliği nihayet —onu yatağa düşlürmüş. sözünü hiddetle * Genç kız fazla yaşayamazdı. Doktorların dediği gibi, ciğerler verem mikroplarının insafsız hü- cumları karşısında yaşamak İm- kânlarınm — tamamen kaybetmiş, harap olmuştu. Doludizgin dört mala giden bir verem, bu güzel kızı ölümün, yutan ve eriten kucağına attı. Modamın, sİnemanın ve. Greta Garbo züppeliğinin bu — zavallı kurbanı ateşler içinde son nefesl- ni verirken şöyle sayıklıyordu: — Garbo.. Cici Garbo.. Grete kurtar beni,. Tahir Güldiken Tokatlıyanda 3 Bin - Lira Çalınmış ( Baştarafı 1 inci yüzde ) dan alınarak başka bir yere nak- ledildiğini söylemiştir. “ Sarraf Alinin üzerindeki elbi- seden başka dört beş kat daha elbise vardır. : Bunlardan — birinin ı:ı'bîndı 3000 Nra para wardır. Ali, bu * parasım aradığı zaman yerinde yeller estiğini görmüş ve doğru | zabıtaya müracaatla başına ge | Tenleri Anlatmıştır. Zabıta, vaziyeti otel müdür- ) | f : | N i'dırı!htıda”lı—wı bunlar A lüğünden sormuş, filhakika, All- | nin eşyasının bir odadan diğeri- — ve makledildiği teyit edilmiştir. Bunun Üzerine bu nakil İşi yapan odalar servisi müstahdimle- — Tinin sorguya Çekilmelerine zaru- olarak dinlenmişlerdir. Paranın ne olduğunu ne gö- | kikatı derinleştirmekte olup 3000 -— liranın ne şekilde ııııklıgım tese — EHte çılquald:ıdır Üsküdar Kız Ertik “San'at,, Okulu Direktörlüğünden : söRAi06 deç kaşlyarbk. Okula' GECELİ çu talebe yazılacaktır. GECEL[ ücret üç partide alınmak Üüze- re 200 diradır. İşyar çocuklarından yüzde on eksik alınır. Okula ilk ve orta okullardan diplomalı olanlar girebilir. Orta okulu bitirenler dkâ senede diploma alırlar. Yazılmak için PAZARTESİ ve PERŞEMBE g'nnhrl ıhlmıdıı 5) '_p-__ Çi Mabdler 6 !ı-. .—l— —14—-1 klei LA bııı'kıılır 'oklhhm Gez d * ,"İ&d-'.”?—;*!—'?’& Ü iğy'ük dK Ka Li Si L B dinleyen dokter, suçlu — a “W.., :

Bu sayıdan diğer sayfalar: