8 Ağustos ı Hergün Mallarımızı Dışarıya | Tanıtmak İçin j© Xa İmtihanlar NeOlacak © Bir İstatistik Mallarımızı Dışarıya Tanıtmak İçin Mallarımızı dışarıya - tanıtabil- f tek, bugün dışarı satlığımız malın hiç olmazsa iki mislini satmak Mümkündür. Bunu kuru bir iIddia olarak #öylemiyorum. Bir konsolosumu- || tun hosust teşebbüsü üzerine aldı- Hi noticeye güvenerek yazıyorum. Bu zat, Akdeniz sahil şehirle- | ?inden birinde konsolostur. Bulun- : duğu — şehirde — konsoloshaneye | Bağlı bir de ticaret bürosu ihdas #tmiştir. Bu yurt, — Türkiyedekl itün ticaret odalarına müracaat #derek bulundukları mahallin ha- Tice gönderilebllecek ne gibi mal Lulııııdv.ıiııı-n.ı ve bu malları kim- lerin ihraç ettiğini — sormuştur. ler taraftan gelen listeler taznif tdilmiş, basılmış ve o şehirde i- Tacat iİşleriyle uğraşan tüccarlara Könderilerek kendilerinin bu mak lardan hangilerile alâkadar ob dukları — sorulmuştur. — İhracat tüccarları çok alâkadar olmuşlar getirtmek İstedikleri malları bil- dirmişler. Bu suretle o güre ka- dar oşehir vasıtasile getirtilme- Yen 15-20 Türk mahna müşteri bulunduğu anlaşılmış. — Ticaret bürosu, iki taraf ihracat ve Khalâtçılarımı biribine tanıtmış ve Yoktan bir alışverip başlamış. Bu örneği bütün konsolosları- Mızin tatbik ettiğini düşününüz. acat mallarımızın birkaç misll Artacağını — derhal — benim gibi lasdik edersiniz. j | * Ya İmtihanlar Ne Olacak? , Kültür Bakanlığı nihayat mek- Mteplerdeki hastalığı teşhis eder gibi oluyor. Talebenin Imtihanlar- da muvaffak olamamasının sebe- bini, derslerin çok ve fazla ağır oluşunda buluyor. Bu sebeple de derslerin — hafifletilmesi kararla- #yor. ç (, Bu kararda büyük isabet var- dir. Çünkü proğramların kısa bir tetkiki derslerin ne kadar ağır Olduğunu anlamıya kâfidir. Fakat derslerin — ağırlığı yü- Ründen ikmale — kalmış yüzlerce talebe vardır. Derslerin ağırlığı Bıkunlıkçı da — kabul edilince, İkmale kalan bu — talebenin de Mağdur görülmesi İcap eder. Onun İiçin bakanlık dersleri hafifletirken, ikmal imtihanlarına girecek talebenin de - vaziyetini özününde bulundurursa, büyük haksızlığı tamir etmiş olur. * Bir İstatistik Impiryalist bir memleket, gerl Memleketleri, ya Italyanın Habe- #İstanı istilâ otmek iİstemesi — gibi doğrudan doğruya işgale kalkar. Yahut ekonomik nüfuz mıntakası olarak kullanır. Türkiye müstemleke olamaz. Fakat burada hâlâ ekonomik nü- mıntakaları tesis etmek - İsti- Yen impiryalist devletler vardır. Son senelerde Türkiye liman- rına İşliyen bazı vapurların çok- luğuna dikkat ettiniz mi? Istanbulda limana bakınız, on VYapur varsa bunların beşi muay- Yen bir devletin bayrağını taşır. Mamafih size bunu — rakkamla Röstermek daha İyi olur: 1934 genesinde Türk Himan- una 632 gemi uğramış. Bunla- Tn 2181 o devletindir. Bu nle- “bet 1930 senesindenberi aytıdır' Gözümüzü açalım. l SON POSTA — Resimli Makale Tabiat insana göz, kulak ve dil vermiş. Görüp, işitip, konuşalım diye, Fakat te tabia bu kaymetli uzuvları ilı.hol.ı" geyler vardır ki görmemesl d kapayınız. Barı türlü bağlarla ba H iyidir. Edebe uymayan bir manzara gibi. Böyle şeyler olduğu zaman göz'esinizi şeyler vardır ki - işitmesi hoşa gitmez Çirkin bir ses, ahenksiz bir musliki gibi. Fakat birçok DAHİLİ HABERLER insamlara verdiği aalal geyler vardır ki, işidip görü ebi bu çok mühimdiri Görünüz, işidii Fena bir şeyi görmek yeya işitmek ni renclde eder, fakat görlip işittiğinizl söyl: kadar götürebllir. Sözünüzü tartan terazi dalma karşınızda- dır. Onun için yörüp işitmeyi öğreniniz, fakat söylemeyi at söylenmez. Hele ; fekat söylemeyin z. zevkinizi sizi hapse Bıçaklı, Yumruklu Kavga Bir Çocuğun Haşarılığı YüzündenÇıktı Cibalide “Kanlı Medrese,, Is- mi verilen bir medrese vardır. Filhakika arasıra bu medrese- de geçen kanlı — vak'alar eksik olmaz. Dün- de birçocuk yüzünden yine böyle bir hâdise olmuş, Uç kadın, bir erkek biribirlerini ya- ralamışlardır. Hâdise göyle geç- miştir: Medresede oturan Hatlcenin bir çocuğu vardır. Biraz haşarıca olan bu çocuk, bir aralık, kom- şularından Mahmuretin — başına bir taş atarak yaralamıştır. Bunun Üzerine Mahmure, Ha- ticeye müracaat ederek çocuğuna terbiye vermesini eöylemiştir. Hatice, çocukla başa çıkıla- mıyacağını söyleyince Mahmure kızmış, ileri geri söylenmiştir. Bu sefer Haticenin tarafına Asiye Isminde bir kadın Mahmu- renin tarafına da Haydar isminde bir erkek geçmiş, karşılıklı mü- nazaaya koyulmuşlardır. Ağız münakaşası az zamanda büyümüş, kiml eline bir taş, kimi bir sopa, kimi de bir bıçak ala- rak — biribirlerine — yerleştirmeye başlamışlardır. Bu suretle biraz sonra dördü de kafasından, gözünden, rastge- len yörinden yaralı bir halde yetlşenler — tarafından — güçlükle ayrıltılmışlar, polls karakolunun yolunu tutmuşlardır. Şimdi polis, bir çocuk yüzlün: den birbirini yaralayan bu dört adamı tedavi ettirmiş ve hepsini de suçlu olarak sorguya çekmiştir. r 'İSTER İNA Kadıköy su şirketi, senelerce halktan saat demliş almış. bilmem no parası demiş almış, nihayet Bayındırlık bakanlığının müfettişleri işe el koyup da en paraların hakaız olarak alındığı anlaşılınca rın sshiplerine verilmesi lâzımgolmliş. Kadıköy su sosyetesi memurları kapı kapı Or: u beş kuruşu girketten gönderdiler. Fazla ve İSTER İNAN İSTER İNANMA! L aa y ar z ea l ei Define Arayacakmış Dün bir adam Vilâyete müra- caatla Kemerburğazda — define aramak İçin izin istemiştir. Iddia- sına göre bu m pırlanta, elmas, zümrüt ve yakuttan mürek- kep çok zengin blir define bula- caktır. Belediye Kooperatifi Yüzde 3 Temettü Veriyor Belediye koaperatifi yıllık mu- Semte Göre Mektep Her talebenin, kendi semtin- deki mekteplerde okuması İçin, bu yıl öortamokteplerle liselere alınacak talebenin, evvelâ, Kül- tür direktörlüğü tarafından kuru- Jacak olan bir büroya baş vur- maları ve mekteplere bu bürodan havale olunmaları düşünülmektedir. hasebesi yapılmış, ortaklara istih- lâklerinin yüzde Üçü nisbetinde temettü — verilmesi kararlaştırıl- mıştır. Lübnanlı BirSeyyahTürk- lüğü u Polis dün müddeinmumlliye Lübnan — tebaasından — Kudüslü Necmettin oğlu Abdüllâtif adlı bir seyyah teslim etmiştir. Ab- düllâtifin başında uzun ve kırmızı bir fes vardır. Iddin edildiğine göre Türk bükümetini tahkir edi- €i sözler söylemiştir. Abdüllatif isze ben Ütücüye — pantalonlarım wermiştim, Birisini fade etmediler. Türkçe bilmem, hükümete müra- eaat edeceğim dedim onlar bunu hakaret zannetmişler demektedir. Abdüllâtif ikametgâha bağlanarak serbest bırakılmıştır, müddelumu- milik hakkında takibat yapılması için Kamutaydan müsaade İsten- miştir. İSTER parası mühim bi sarfedilebilir. haksız alınan paradan hissenize düşen budur. Diyor. Ve her eve, sadaka dağıtır. gibi, beşer onar kuruş dağıtıyor. Bu beş on kuruşun ne alan içim, ne de voren içla bir ehemmiyeti olmıyabilir. Fakat bunun yekünu İf para tutabilir. ve bu para bayırlı bir işe Yoksa bu şekilde para dağıtmanın ve haıkk yerine getirebileceğine biz İnanmıyoruz, sen dae ey karl Tahkir Etmiş Ercüment Ekrem Talu Da Son Posta Ailesi Arasında Son Posta, Ercümend Ekrem Talu'nun da mesal arkadaşlığını temine muvaffak olmuştur. Bun- dan böyle, herglin, arkadaşımızın fıkraları, Son Posta'nın ** Sözün Kısası ,, süttununda intişar edecek ve muhakkak ki okuyucularımız tarafından zevk ile okunup ara- nacaktır. Son Posta'nın — rübriklerini takviye — hususunda yaptığı ve yapmaktan — hâlt — kalmayacağı fedakârlıkların takdir ile karşı- lanacağı kanaatiledirki bu müj- deyi okuyucularımıza sunuyoruz. İNANMA! Sözün Kısası Başıma Gelenler Ek -Ta Babamın — evinde, — mahalle mektebinde, sokakta.. Mercimek., Evciment.. — Pencimek.. Tercü- man.. Encümen.. Ercimik.. Diye her ağızdan bir türlü hitap duy- maktan sinirlenerek sevmemeye başladığım adıma, yalnız bir tek faziletinin hatıri için kırk seklz yıldır. katlamıy ordum : Koca ülkede benden başka (Ercümend) yoktul Ercümentlik bana, babamın bağışladığı bir imtiyaz gibi idi. Gün oldu, “İstanbulda, Ercüment diye kıp kısacık bir. adrea taşı- yan mektup geldi, beni buldu. Rahat — ediyordum. Ne iltibae korkusu vardı, ne de vebal yüklenmek endişesi.. Gel zaman, git zaman adımı beğenenler, oğluna bu adı ko- yanlar oldu. Bu çocuklar henüs büyük adam sırasına katılma- mışlarken yine ne İse ne İdi. Fakat, maşallah, geliştiler, — 808- yeteye girdiler, meslek sahibi oldu lar, esamileri okunmaya başladı. O kadar çoğaldık ki, bugün, benim de çalıştığım bir gazetede tamam Üç tane (Ercümendiz. Ankara — mahkemesinin kararila adım (Ercümend Ekrem) olarak tesbit edilmiş, soyadı yasasile buna bir de (Talu) katılmış ol« duğa halde, bu ercümendler eka- nimi selâsenin bir yerde taplu bulunması yüzünden çekmediğim kalmıyor. Telefon çaldı da Erct- mendi ml İstediler? Üçümüz bir- den — koşuyoruz. Mektuplarımız karışıyor, bizzat gelip arayanlar, başkasile karşılaşınca kızıyorlar, Ercümentlerden biri ile görlüşe mek isteyip de adresi soranlar, boşuboşuna, — büsbütün — aykırı semtlere kadar taban teptikder sonra : " Affedersiniz, — yanlışlık olmuş, aradığım siz değilsiniz | diyip geriye dönüyorlar. Sonra, öbür adaşlarım, Tanrı sahiplerine bağışlasın, koç yiğit delikanlılardır. Bazen telefonda çınlıyan ve onlara hitap etmek istedikleri sonradan anlaşılan, şen şakrak, tazecik sesler, benim yaş- h başlı varlığıma, geçici bir he- yecan vermekle beraber, hiç de uygun düşmüyor. Şimdi, bütün bunlar elvermi- yormuş gibi, dünkü — gazeteler bir de benim Adadaki evlme gi- ren hırsızlar tarafından — soyuldu: ğumu yazdılar. Akşama kadar : * Geçmiş ol. sun , diyerek bana İlgi gösteren eşin, dostun telefonlarına cevap vermekle vakit geçirdim. Halbuki, soyulan yine ben de- ğgilim. Ressam Erciümend Kemal- dir. Adada oturan da, ceketini, parasını, — bavulunu — çaldıran da odur. Ben bu İşte, yalnız şahsıma, Istanbolun en zengin adamı olmak gibi, yalan da olsa, hoşa giden bir. şöhret izafe — edilmesinden memnun oldum. Fakat sayın hırsızlar sakın buna inanmasınlar. — İnanırlar da evime gelirlerse emekleri boşuna gider. Gelecekleri vakit bana haber versinler : Evin (içini bir- likte araştıralım. Belki onlar ben- den daha kismetli olur da para edecek bir şey bulurlarsa, aramız- da pay ederiz. Ve sayelerinde ben de sevinirlm.. Mamafih, bilenlere de bilme- yenlere de ilân ediyorum: Ben sa- dece ( Ercümend ) değilim. ( Eri cümend Ekrem Talu ) yüm. Beni kaslederken bu üç adı birden kullanmıyanların — vebali — kend- bayualarına,