7 Ağustos 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

7 Ağustos 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

T Ağustos —hi eee A Gd T DA e güüü ada | Türkiye Hergün Bu Değildir ! F. R. ATAY ea Acaba bugün sergi kelimesin:- den ne anlıyoruz? — Pek az şeyl. Cevabinı ver- Memek için kendimi güç tutu- Yorum, ! Brüksel sergisl eylül sonuna #| kadar sürecektir. Şimdi ağustos “| Ayının başındayız. Sergiye gelip li E:denlerin sayısı, dün, 9 milyon Şİyi geçti. 9,000,000 Avrupalının Brüiksel Bergisinde tanıdığı Türkiye, bir O Tütüncü dükkânından ibarettir. | Sunu da İnhisarlar Bakanlığına orçluyuz. — Memleketinizda yalnız tü- fün mü çıkar? — Türkiyenin halı da yaptığını duyardık.. ' Dükkânımızın iİçine girip çı- aN kanların birçoğundan buna benzer ©Özler duyulmaktadır. Gerçi İnhisarlar Bakanlığı pav« fi Yonunun — güzelliği, düzeni, ve T“rkiye tütün hartası ile, ken- — disinden Tillustration, Le Mois — Ve diğer dergi ve — gazetelerde ahsettirecek kadar muvaffak ol- Muştur. Fakat bu kadardan ne Çıkar? Arsıulusal — Brüksel ser- Bisinde yeni, genç ve ileri Türki- ye, Balkanları — bırakınız, Mısır Ve İranın arkasında kalmıştır. Büyük sergilere memleketler, Yâlnız mal satmak, alıcı bulmak İçin değli, kenallerini fikir girişim Ve teknik kuvvetlerini tanıtmak İçin katılmaktadırlar. * Italyanlar bir reklâm sarayı | Yapmışlardır. Belçika pavyonları- hin bir kısmı müzedir. Fransızlar, Bezici kazanmak için paviyonla- Pinin birtakımını canlı resimler, W fotoğraflar ve kabartmalarla dol- | — durmuşlardır. Acaba biz Türkiyeyi göster- Mmek için 9,000,000 Avrupalıyı bir arada nasıl — toplayabiliriz? — Taplasak bile hepsine birden tür- kiyenin nesini ve neresini göste- rebiliriz ? Bu 9,000,000 dan yüzde kaçı» tin Türkiyede kumral bulundu- ğunu bildiğini sanırsınız? Böyle bir sergide meselâ Ankara tarım #nstitüsü İle kız enstitüsünün birer kabartması, bir demiryolu grafiği, Kayzeri fabrikasının yalnız fotoğ- rafisi, birkaç Beykoz derisi ile bir iki top ipek ve pamuk dokuma göstermek bile büyük bir şeydi. Geç kaldığımız ve sapa dav- randığımız için bir tek tütün ve likör pavyonu için ne kadar para arcadığımızı bilmiyorum. Bunun | İki veya üç misli ile Ankara sergi- lerine benzer bir şey yapabilirdik. Bütün dünya — gazetelerinde ayda, yılda bir defa adımız ge- tiyor. Propaganda için hemen hiç bir şey harcamıyoruz. Hal- buki propaganda parası bugünkü Ayvrupada ulusal müdafaa mas- rafından ayrılmış bir şey değildir. Her sergiye değil, fakat, Paris, Brüksel, Londra gibi merkezlerde 'bir kaç yılda bir tekrarlanan (büyük arsıulusal sergilere tam olarak katılmamız lâzımdır. Yukarda Ankara sergisi sö- zZünü kullandım: Hemen şunu Söylemeliyim ki bizde henüz Bergi tekniği kurulmamıştır. Biz, büyük bir Ayrupalı uzmanın kılavuzluğu ile bir de sergi kad- rTosu — yetiştirmek — zorağındayız. rüksel 'sergisindeki pavyonlar büsbütün yeni bir sanat, sergİ Sanatı eseridirler, b | | | E ı | Bir Doğum “Tan,, arkadaşımızın umumi hesşriyat ve yazı işleri Müdürü Ethem İxet Benice'nin bir kızı Olmuştur. Ana ve babasını tebrik #der, yavruya uzun ve saadetli ömür dileriz. : l Kuvvet ve Ustalık B T y LA KKY eR ea Y VEğEni Pehlivanlık da dahilolduğu halde, hiç bir oyun yalnız kuvvet işi değildir. Kuvvet lâzım bir unsurdur, fakat kâfi değildir. Oyunda muvaffak olmak İçin zekâ, kuvvoet ve ustalığın da birleşmesi lâzımdır. Biz sporlarda Avrupalılarla boy ölçüşemiyorsak, bu, | kuvvetsizliğimizden değil, ustalığımızın azlığındandır. Hayat oyunu da yalnız kuvvetile kotarılamaz. Hayatta kuvvet bellibaşlı muvaffakıyet unsurlarından biridir, fakat bu kuvvete bir de ustalık eklenirse ©o vakit muvaffakıyet yüzde doksan elde edilebilir. — Her işte yalnız küvvetinize güvenmeyiniz, aynı zaman- da İşin ustası olmıya çalışın. DAHİLİ HABERLER Doktorların Sınıflanması Sınıf İşi Bitti İtiraz Safhası Başladı Doktorların —kazanç vergisi İçin sınıflara taksimi işi Etibba Odası heyetini biraz fazla düşün- meye sevketmiştir. Bunun başlıca sebebi kazanç itibarile hangi doktorların fevkalâde sınıfa ayrıl- ması İcap ettiği — meselesidir. Fevkalâde sınıfına ayrılan doktor yılda bin lira maktu vergi vere- cek, bundan başka da beyanname vey irâdı gayrısafi Üzerine yine bir kazanç vergisl ödeyecektir. Doktorların kanaatine göre yılda bin lira ödeyecek babayiğit dok- tor yoktur, en yüksek kazançlı doktorlar — bile ancak 200 lira maktu — vergiye — tâbi — birinci sınıf doktor addedilmelerini İste- mektedirler. Birinci — sınıfa ayrılan bazı saylav doktorlar da birinci sınıfa ayrılmış olmalarına İtiraz etmek- tedirler. Bunlar şimdi kabinele- rinde çalışamadıklarını, Kamutay- daki vazifelerinin geçen yıldaki kazançlarını temine imkân bırak- madığını söylemektedirler. Etibba Odası sınıflara ayırırken doktor- ların bundan evvelki 3 yıllık kazanç vergilerini hesap ederek bu tasnifi yapmıştır. Saylav dok- torlar bu yılki — kazançlarının geçen yıllarla nisbet edilemiye- ceğini söylemektedirler. Birlnci sınıfa ayrılanlar arasın- da adları geçenler şunlardır: M. Kemal, Şakir Ahmet, Hu- lüsi Behçet, Âkil Muhtar, Mazhar Nsman, Neşet Ömer, — Tevfik Ziya, Orhan — Abdi, Mehmet Nurettin. Ikinci sınıfa ayrılan doktor- lar arasında adları geçenler de şunlardır: Nâzım Şakir, Fahrettin Kerim, Fuat, Bahri Ismet, Salih Salt, dişçi Şevket, dişçi Mustafa, Hafız Cemal, Ali Şkürü, Saniyaver, Ali Esat, Osman Şerefettin, Mustafa Şevki, Ali Eşref. Diğer doktorlar Üçünecü sınıfa ayrılmışlardır. Doçentlerin İmtihanı Üniversite Doçentleri bu yıl içinde bir imtihan vermek mec- buriyetindedirler. Talimatnameye göre her Do- çent, Fakülte Dekanının başkan- lığında toplanacak olan bir heyet huzurunda bir tahrir? ve bir de şifahi imtihana tâbidir. — Ancak, ikl ligansı veya doktorası veya- hutta, ilmi neştiyatı olanlar, Fa- t lisinin kararı ile şifahi ıi(:ıltlîıa:ı;:ı: muaf tutulabilecek- lerdir. Dünkü Yangın Başlangıçları Üsküdarda Ihsaniyede Orta sokakta bir yangın başlangıcı olmuş ve söndürülmüştür. Yanan bir mektebin halâsıdır. Bundan başka Cibalide Üzsküplüde bir yangın başlangıcı olmuş, söndü- rülmüştür. Küçükmustafapada bir arsada bulunan otlara düşen bir sigara otları tutuşturmuş, görlülen alevler üzerine kule tarafından itfalye tahrik edilmişse de tutuşan otlar biraz sonra sönmüştür. Bu Memleketin Hakiki Mal Sahibi Evkaftır övle gelişi güzel bir göz atı- lıncî gütüg Istanbulda mal, mülk namına ne varsa evkafındır; diye ortaya bir iddia sürülebilir. Çünkü biz, hepimiz, bütün bina, han, hamam, apartıman sahipleri de dahil olduğu — halde — evka- fin mallarında kiracı vaziyetinde- yiz. Onun için de evkafa İicare, yani kira bedeli adlı bir vergi veririz. Bundan başka evkafın mahlül adlı bir takım binaları ve arsa- ları daha vardır ki bunları kiraya verir ve yahut satar, satarsa biz- den yine eskisl gibi icare namı altında kira parası vergisini alır durur. Şimdi evkafın elinde ne ka- dar mahlül mal varsa, ev, dük- kân, arsa, tarla, hulâsa para ge- tirsin getirmesin, ne var ne yoksa tasfiye edilmesi ve hepsinin mu- hakkak kliraya verilmesi karar- laştırılmıştır. Bu suretle bir iki ay içinde evkafın kiralanmamış bir karış arsası, bir tek çatı arası bile kalmıyacaktır. C Bir öğretmen anlattır « — Bulunduğum İisenin 200 talebesi arasında bir anket yaptım. Tam yüzde 90 gocuğun evinde, kışın, yalnız başına oturup — çalışabileceği bir odası yoktu_ı'. Bütün alile bir tek sobadan hararet bekledikleri için ana, baba, hala, teyze, çocuklar aym odada - toplanırlar ve konu komşu da orüya alınır. Bir köşeye büzülen çocuğun önünde kimya, fizik, riyaziye, tarih kitapları İSTER İNAN İSTER İNAN İSTER İNANMA! ve bir alay not... Yanı başında ablası ut çalar ve tey-« öte yanında küçük kardeşleri oyun zesi şarkı okur; doymıya mahküm. ,, oynar ve haykırışırlar. harıltı, gürültü içinde dera hazırlamıya mahküm, “İkinci bir anket yaptim. Bu 200 talebeden ancak 23 tanesi mektepte mazbut ve derli toplu öğle yemeği yiyorlar. Yüzde 77 çocuk simitle, ekmek kabuğile, ya- hut küçük bir gündeliğin temin edeceği hafif gıda ile İSTER İNANMA! Talebenin yüzde doksanı bu Ozun Kısası | Asıl Olan Mide Midir, Mide Yolu Mu? F, Yiyecek ekmek, aylarca bir lokma et parçası bulamıyan fakir İlkmektep talebelerinin diş'erini tedavi için dispanserler kurulmuş. Benim bildiğim dişleri bozan, çürüten gıdadır. Yiyenler, fakat yediklerinin artıklarını dişlerinin arasından — temizlemiyenlerdir. ki bozuk ve çürük dişli olurlar. O fakir ve yoksul İlkmektep talebe- leri dişlerini — çürütecek — yağlı kuyrukların — belki de ölünceye kadar hasretini — çekecekler ve belki de bu hasreti çeke çeke öleceklerdir. Eğer mutlaka çürük diş teda» visine heves ediliyorsa — o fakir yavrulara her şeyden — önce diş çürütecek ekmek, et, akide şekeri yedirilsin.. Çürük diş arayan ha- yırperverler, Şişlide, Nişantaşında, Taksimde, —Ayaspaşada sıra sıra dizilen apartımanları dolaşsınlar. Oralarda Hacı Bekir lokumile bes- lenen çürük dişli çocuklar pek çoktur. Maamafih şunu peşin söyliye- yim ki ben, çürük diş tedavlel İşinin bir hayırseverlik teşebbü- sBünden doğduğuna İnanıyorum, fakat bundan önce yapılacak iş var, diyorum. Onlara, o yoksul yavrulara yiyecek, ekmek, bir damla kan yapacak sıcak yemek bulalım. Mide yollarını tamirden evvel, bizzat midenin kendisini beslemek yolunu bulalım. Direksiyon Başinda Soyulmak İstenen Şoför Polis, Tokatlıyan otell yanın- daki sokakta takside duran oto- mobillerin gece uykuya dalan şoförlerine musallat olan bir hır- sız. yakalamıştır. Bu; Hüseyin isminde biridir. Hüseyin, bu sokakta otomo- biller içinde uyuklamakta olan, 2371 No.lı otomobil şoförü Muz- tafaya yaklaşmış, elini, ceketinin iç cebindeki cüzdana atmış, tam çıkaracağı bir sırada, Mustafa uyanmış Hüseyini eli cebinde yakalamıştır. © A Bir Doktorun Günlük Çarşamba | Notlarından (*) Meyvaları Nasıl Yemeliyiz Bir hasta müayenehaneme geldi: İkl #enedenberi meyva yemediğini ve midesinin bu taze şeyleri haz- | medemediğinden şikâyet etti. Muayena ettim, izahatını dinledim. Meyvaya karşı olan korkunun bu hâdise bir yaz zamanında fazla karpüz ve kavun yemeden ileri gelen bir bozukluktan ileri geldiği- ni anladım. Bu hastama lâzımgelen ilâcı verdim ve meyvayı nasıl yi- yeceğini de söyledim. Meyvalar daha fazla sabahları aç karnına karpuz, şeftali, kayısı tatlı elma az yemek şartile zgarar ver- mez. Öğle yemeklerinden #sonra soğu- dulmuş ve tazeliğini muhafaza etmiş aynı meyvaları pekâlâ ye- mek mümkündür. Gündüz eti çok sevenlere ve akşam yemeklerinde haftada iki gün yalnız meyva ye- | mekle hazım cihazını yormadan bu bol vitamin küründen pek gü- zel istifade edebileceğini anlatlır . (*) Bu notlariı kesip saklayınız, yahut bir a'büme yapışlırıp kolleksiyon yapıs niz. Sıkinti kamanınırda bu notlar bir doktor gibi İmdadınıza yatişebllir. »

Bu sayıdan diğer sayfalar: