Bu Değildir ! F.R. ATAY —a Acaba bugün sergi kelimesin: den ne anlıyoruz? » — Pek az şeyl. Cevabını ver» Memek için kendimi güç tutur Yorum. Brüksel sergisl eylül sonuna kadar sürecektir. Şimdi ağustos Ayının başındayız. Sergiye gelip denlerin sayısı, dün, 9 milyon İyi geçti. 9,000,000 Avrupalının Brüksel Bergisinde tanıdığı Türkiye, bir tütüncü dükkânından — ibarettir. mu da İnhisarlar Bakanlığına Orçluyuz. — Memleketinizde yalnız tü- fün mü çıkar? — Türkiyenin halı da yaptığını düyardık.. Dükkânımızın içine girip çe kanların birçoğundan buna benzer ÜÖzler duyulmaktadır. Gerçi İnhisarlar Bakanlığı pav: Onunun — güzelliği, düzeni, ve Ürkiye tütün hartası ile, kem disinden Villustration, Le Mois Ve diğer dergi ve — gazetelerde hsettirecek kadar muvaffak ol- MBuştur. Fakat bu kadardan ne $ıkar? Arsıulusal — Brüksel ser- #isinde yeni, genç ve ileri Türkk ye, Balkanları — bırakınız, Misir Ve Iranın arkasınde kalmıştır. Büyük sergilere memleketler, Yalnız mal satmak, alıcı bulmak İçin değli, kendilerini fikir girişim Ve teknik kuvvetlerini tanıtmak İçin katılmaktadırlar. Italyanlar bir reklâm sarayı Yapmışlardır. Belçika pavyonları- Bin bir kısmı müzedir. Fransızlar, Bezici kazanmak için paviyonla- finin birtakımını canlı resimler, fotoğraflar ve kabartmalarla dol- durmuşlardır. Acaba biz Türkiyeyi göster- mek için 9,000,000 Avrupalıyı ir arada nasıl — toplayabiliriz? 'oplasak bile hepsine birden tür« kiyenin nesini ve neresini göste- Pebiliriz ? Bu 9,000,000 dan yüzde kaçı» Ain Türkiyede kumral bulundu- ğunu bildiğini sarırsınız? Böyle bir sergide meselâ Ankara tarım #nstitüsü İle kız enstitüstnün birer kabartması, bir demiryolu grafiği, Kayserl fabrikasının yalnız fotoğ» rafisi, birkaç Beykoz derisi ile bir iki top ipek ve pamuk dokuma Bgöstermek bile büyük bir şeydi. Geç kaldığımız ve sapa dav- Tandığımız için bir tek tütün ve likör pavyonu için ne kadar para harcadığımızı bilmiyorum. Bunun İki veya üç misli ile Ankara sergi- lerine benzer bir şey yapabilirdik. Bütün dünya gazetelerinde ayda, yılda bir defa adımız ge- tiyor. Propaganda için hemen hiç bir şey harcamıyoruz. Hal- buki propaganda parası bugünkü Avrupada ulusal müdafaa mas- rafından ayrılmış bir şey değildir. Her sergiye değil, fakat, Paris, Brüksel, Londra gibi merkezlerde Vhlr kaç yılda bir tekrarlanan ıbü)—l)k arsıulusal sergilere tam Olarak katılmamız lâzımdır. Yukarda Ankara sergisi eö- Zünü kullandım: Hemen şunu Söylemeliyim ki bizde henüz Bergi tekniği kurulmamışlır. Biz, büyük bir Avrupalı uzmanın kılavuzluğu ile bir de sergi kad- Tosu — yetiştirmek — zorağındayız. Brüksel “sergisindeki pavyonlar büsbütün yeni bir sanat, sergi Banalı eseridirler, Bir Doğum arkadaşımızın umumi heyriyat ve yazı işleri Müdürü Ethem İzet Benice'nin bir kızı tlmuştur. Ana ve babasını tebrik #de, yavruya uzün ve saadetli Ömür dileriz, “Tan,, Resimli Makale W Kuvvet ve Ustalık 2 Na Ğ Pehlivanlık da dahilolduğu halde, hiç bir oyan yalmız kuvvet işi değildir. Kuvvet lâzım bir unsurdur, fakat kâfi değildir. Oyunda muvaffak olmak İçin sekâ, kuvvet ve uslalığın da birleşmesi lâzımdır. Ş Biz eporlarda Avrupalılarla boy ölçüşemiyorsak, bu, kuvvetsizliğimizden değil, ustalığımızın arzlığındandır. DAHİLİ HABERLER Hayat oyunu da yalaız kuvvetile kotarılamaz. Hayatta t bellibaşlı mı =';:vnuı bl:hdı ustalık eklenirse o vakit muvaffakıyet yüzde doksan elde edilebilir. Her işte yalnız kuvvetinize güvenmeyiniz, aynı zaman- da İşin ustası olmiya çalışın. Hakıyet unsurlarından biridir, fakat Doktorların Sınıflanması Sınıf Işi Bitti Itiraz Safhası Başladı Doktorların — kazanç vergisi için sınıflara taksimi işi Etibba Odası heyetini birax fazla düşün- meye sevketmiştir. Bunun başlıca sebebi — kazanç itibarile hangi doktorların fevkalâde sınıfa ayrıl- ması icap ettiği — meselesidir. Fevkalâde sınıfına ayrılan doktor yılda bin lira maktu vergi vere- cek, bundan başka da beyanname vey irâdı gayrısafi üzerine yine bir kazanç vergisi ödeyecektir. Doktorların kanaatine göre yılda bin llra ödeyecek babayiğit dok- tor yoktur, en yüksek kazançlı doktorlar — bile ancak 200 lira maktu — vergiye — tâbi — birinci sınıf doktor addedilmelerini iste- mektedirler. Birinci — sımıfa ayrılan bazı saylav doktorlar da birinci sınıfa ayrılmış olmalarına İtiraz etmek- tedirler. Bunlar şimdi kabinele- rinde çalışamadıklarını, Kamutay- daki vazifelerinin geçen yıldaki kazançlarını temine imkân bırak- madığını söylemektedirler. Etibba Odası sınıflara ayırırken doktor- ların buandan evvelki 3 yıllık kazanç vergilerini hesap ederek bu tasnifi yapmıştır. Saylav dok- torlar bu yılki — kazançlarının geçen yıllarla nisbet edilemiye- ceğini söylemektedirler. Birlaci sınıfa ayrılanlar arasın- da adları geçenler şunlardır: M. Kemal, Şakir Ahmet, Hu- lüsi Behçet, Âkil Muhtar, Mazhar Nasman, Neşet Ömer, — Tevfik Ziya, Orhan — Abdi, Mehmet Nurettin. Ikâncl sınıfa ayrılan doöktor- is Bir üğretmen anlattır * . Bulunduğum lisenin 200 — talebesi arasında bir anket yaptım. Tam yüzde 90 çocuğun evinde, kışın, yaltız başına oturup — çalışabileceği bir odası yoktur. Bütün alle bir tek sobadan hararet bekledikleri için ana, baba, hala, teyzo, çocuklar aymı odada - toplanırlar ve konu komşu da oraya alınır. Bir köşeye büztilen çocuğun önünde kimya, fizik, riyaciye, tarih kitapları 1İSTER İNAN .-7 TER İNAN lar arasında adları geçenler de şunlardır: Nâzım Şakir, Fahrettin Kerim, Fuat, Bahri İsmet, Salih Salt, dişçi Şevket, dişçi Mustafa, Hafız Doçentlerin İmtihanı Üniversite Doçentleri bu yıl içinde bir imtihan vermek mec- buriyetindedirler. Talimatnameye göre her Do- çent, Fakülte Dekanının başkan- lığında toplanacak olan bir Iıey;l buzurunda bir tahrir? ve bir de şifahi İmtihana tâbidir. — Ancak, iki llgansı veya doktorası veya- hutta, ilmi neşriyatı olanlar, Fa- külte meclisinin kararı ile şifahi imtihandan muaf — tutulabilecek- lerdir. öyle gelişi güzel bir göz ah- lıııc? ı);mı: Istanbulda mal, mülk namına ne varsa evkafındır; diye ortaya bir iddla sürülebilir. Çünkü biz, hepimiz, bütün bina, han, hamam, apartıman sahipleri de dahil —olduğu — halde — evka- fın mallarında kiracı vaziyetinde- yiz. Onun için de evkafa icare, yani kira bedeli adlı bir vergi veririz. Bundan başka evkafın mahlül adlı bir takım binaları ve arsı- ları daha vardır ki bunları kiraya İSTER ı | Cemal, Ali Şklürü, Saniyaver, Ali Esat, Osman Şerefettin, Mustafa Şevki, All Eşref. Diğer doktorlar Üçünecü sınıfa ayrılmışlardır. Dünkü Yangın Başlangıçları Üsküdarda Ihsaniyede Orta sokakta bir yangın başlangıcı olmuş ve söndürülmüştür. Yanan bir mektebin halâsıdır. Bundan başka Cibalide Üsküplüde bir yangın başlangıcı olmuş, söndü- rülmüştür. Küçükmustafapada bir arsada bulunan otlara düşen bir sigara otları tutuşturmuş, görülen nlevler Özerine kule tarafından itfaiye tahrik edilmişse de tutuşan otlar biraz sonra sönmüştür. Bu Memleketin Hakiki Mal Sahibi Evkaftır verir ve yahut satar, satarsa biz- den yine eskisl gibi icare namı altında kira parası vergisini alır durur. Şimdi evkafın elinde ne ka- dar mahlül mal varsa, ev, düke kân, arsa, tarla, hulâsa para ge- tirsin getirmesin, ne var ne yoksa tasfiye edilmesi ve hepsinin mu- hakkak kiraya verilmesi karar- laştırılmıştır. Bu suretle bir iki ay içinde evkafın kiralanmamış bir karış arması, bir tek çatı arası bile kalmıyacaktır. İNANMA! ve bir alay not... Yanı başında ablam ut çalar ve teye » zesi yarkı okur, öte yanında küçük kardeşleri oyun Oynar ve haykırışırlar. harıltı, gürültü içinde dere hazırlamıya mahküm. “İkinci bir anket yaptım. Bu 900 talebeden Ancak 23 tanesi mektepte mazbüut ve derli toplu öğle yemeği yiyorlar. Yüzde 77 çocuk elmitle, ekmek kabuğile, ya- hut küçük bir gündeliğin temin edeceği hafif gıda ile doymuya mahküm. doksanı bu benin yüzde İSTER İNANMA! n a | Sözün Kısası | || Asıl Olan j Mide Midir, j Mide Yolu Mu? ğ F Yiyecek ekmek, aylarca bir : lokma et parçası bulamıyan fakir İkmektep talebelerinin dişerini tedavi için dispanserler kurulmuş. Benim bildiğim dişleri bozan, çürüten gıdadır. Yiyenler, fakat yediklerinin artıklarını dişlerinin arasından — temizlemiyenlerdir. ki bozuk ve çürük dişli olurlar. O fakir ve yoksul İlkmektep talebe- leri dişlerini — çürütecek — yağlı kuyrukların — belki de ölünceye kadar hasretini — çekecekler ve belki de bu hasreti çeke çeke öleceklerdir. Eğer mutlaka çürük diş teda» vlsine heves ediliyorsa — © fakir yavrulara her şeyden — önce diş çürütecek ekmek, et, akide şekeri yedirilsin. Çürük diş arayan ba- yırperverler, Şişlide, Nişantaşında, Taksimde, —Ayaspaşada sıra sıra dizilen apartımanları dolaşsınlar. Oralarda Hacı Bekir lokumile bes- lenen çürük dişli çocuklar pek çoktur. Maamafih şunu peşin söyliye- yim ki ben, çürük diş tedavisi işinin bir. hayırseverlik teşebbi- sünden doğduğuna İnanıyorum, fakat bundan önce yapılacak iş var, diyorum. Onlara, o yoksul yavrulara yiyecek, ekmek, bir damla kan yapacak sıcak yemek bulalım. Mide yollarını tamirden evvel, bizzat midenin kendisini beslemek yolunu bulalım. Direksiyon Başında Soyulmak İstenen Şoför Polis, Tokatlıyan otell yanın- daki sokakta takside duran oto- mobillerin gece uykuya dalan şoförlerine musallat olan bir hır- sız. yakalamıştı.. Bu; Hüseyin isminde biridir. Hüseyin, bu sokakta otomo- biller içinde uyuklamakta olan, 2371 No. l1 otomobil şoförü Mus- tafaya yaklaşmış, elini, ceketinin iç cebindeki cüzdana atmış, tam çıkaracağı bir sırada, Mustafa uyanmış Hüseyini eli cebinde yakalamıştır. r Bir Doktorun Günlük Notlarından (*) Meyvaları Nasıl Yemeliyiz Bir hasta müayenehaneme geldi: İki senedenberi meyva yemediğini ve midesinin bu tazo şeyleri haz- medemediğinden şikâyet etti. Muayene ettim, izahatını dinledim. Moyvaya karşı olan korkunun bu hâdise bir yaz zamanında (fazla karpuz ve kavun yemeden ileri gelen bir bozukluktan ileri geldiği- ni anladım. Bu hastama lüzimgelen - y sabahları aç karnına karpuz, şeftali, kayısı tatlı elma az yemek şartile zarar ver- mez. Öğle yemeklerinden #sonra soğu- dülmüş ve — tazeliğini muhafaza etmiş aym meyvaları pekâlâ ye- mek mümkündür. Gündüz eti çok sevenlere ve akşam yemeklerinde haftada iki gün yalnız meyva ye- mekle hazım cıhazını yormadan bu bol vitamin küründen pek gü zel istifade edebileceğini anlattır , ——MMMMMM—MMM—M—MMMM—MM—M———— (©) Bu ı kesip saklayınta, yabul bir a'büme kollekeiyon yapı. g. Sikinti samanınızda ba notlar bir dökter gibi İmdadınıza yatişebilir.