7 Ağustos 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

7 Ağustos 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

11 Sayfa Tefrika No: 66 “YALNIZ GENÇ EIZLAR IÇİN! Gülter, bir anda kızardı. Ba- şim yan tarafa çevirip ellerini Yüzüne kapayarak: — İlaki küçük — hanıml. Ne tuhaf şey soruyorsun. Diye, kısa bir kahkaha baatı. — Bunda tuhaf olacak ne var Gülter? — Bilmem, bana geldi de. — Sana, çşey gelen ciheti ben anladım. Galiba benim soruşum garip geldi, değil mi? — Evet. — E söyle bakalım, biliyor musnü çiftetelli oynamasını ? Halamın eski ve metin aile terbiyesile yetişmiş olan Gülter, kızarıyor, — bozarıyor; — düurdüğü yerde kırım kırım kırılarak — elle- rinl oğuşturüyordu. — Canım söyle. Bunda sıkı« lacak ne var? Bak, ben bile öğrenmek isliyorum. Bu sözlerim, ona büsbütün tuhaf gelmiş olacak ki; — şimdi katıla katıla gülüyor : — AA A. Üstüme iyilik, sağlık.Dün yada inanmam. Hiç siz, çiftetelli oynar mısınız? Diyordu. Onu, güç hal ile ikna etmiş ve şunları söyletebilmiştim, — Ben pek az bilirim, küçük hanımcığım. Amma, Tatar Ayşe, pek güzel oynar. Çamaşırdan sonra bizim adetimizdir. Mutlaka onu oyoatırız. — Nasıl oynatırsınız? — Hanımeföndi duymasın di- ye, mutfak kapısı İle merdiven başındaki camlı kapıları kaparız, Pervin iki elini boru gibi ağzının kenarına — koyar, parmaklarının ucu İle burun deliklerini tıkar, zurna taklidi yapar; Hacı kadın da tepel çalar.. — Tatar Ayşe de oynar; öy- mi? — Evet, - — Bunu güçmü, Gülter?. — Gerdan kırmasile göğüs tHtretmesi biraz zor. — Tatar Ayşe, terzi Nermin kadar güzel oynayabiliyor mu? biraz şey oynamak —A, ilâhi hanımcığım !. Terzl Nerminin oynadığı kaç para eder. Tatar Ayşeyi hep düğünlere çağırıp oynatıyorlar. — Pekâlâ Gülter. Hadi git de işlerine bak, bu konuştuğu- muzu, kimseye söyleme sakın. Gülter; bu konuşmanın ver- diği merakı halledememişti. Odayı terkederken, hayret içinde idi. Doğrusunu söylemek lâzım- gelirse, ben bile gu anda ken- dime hayret eltmekte İdim. Üç gün evvelki düşüncemi, birden- bire nasıl tebdil edivermiştim ? Frav Lilyan'ın mektubunu llk okuduğum zaman onu kaldırmış, bir köşeye atmıştım. Sonra, zih- nime ilişen - cümlelere bakmak | bahanesile birçok defalar çıkar- mış; her defasında baştan sonuna kadar okumayı tekrarlamıştım. Ve her okuyuşta da husust kanaatlerimden birer parça feda #tmiye başlamıştım. Nihayet bu gece dımagımda hasıl olan şu fikirlerle karşılaştım: — Ben; vaziyetimi tek başıma Halbuki Hatıra Sahibi: Emol Rıza T -8 - 935 DA tam onyedi muallime ve bir de müdireden mürekkep onsekiz ki- şilik bir meclis var. Bunlurın hepsi de, feleğin çemberinden geçmiş; her biri, yüzlerce erkeği en Ince eleklerden elemiş, tecrübeli ka- dınlar. Hiç şüphesiz ki benim tek fikrim ve tek mantığım, bunlara galebe edemez. Düşüncelerinin sakat tarafı olsa bile, her halde büsbütün esassız değildir. Bunla- rın tavsiyelerini kabul edersem ne kaybedeceğim?.. Hiç. Fakat böylece dudak büker de bir tarafa atarsam bolki yarın kalbimde bir nedamet hisseyleyeceğim; keşki şunların sözünü dinleseydim, ihti- mal ki faydasını görürdüm; diye- ceğim, Bu yeni fikir, Üç gün evvelki düşüncelerime galebe etmiş ve beni yepyeni bir mecraya sürüklemişti. Mektubu yine açmış; bilmem kaçıncı defa olarak tetkike başlamıştım. Gözlerim birdenbire (A.) maddesi üzerinde karar kılmıştı. Bu mad- de, | terzi Nerminin hangi cazibe kuvveti (Her Ömer)i kendine çekmiştir?) Diye — bir sualden ibaretti. Buna, çok iyl cevap verebili- rim ki bizim (Her Ömer)1 terzi Nermin Hanıma bağlayan cazibe bu kadımın İçkili xzamanındaki şenliği ve şuhluğundan başka bir şey değildi. Çok iyi hatırlıyorum ki, Nermin, kıvıra kıvıra çiftetelli oynamıya — başlayıncaya kadar, kocamın kat'iyyen nazarıdikkatini celbetmemişti. Yoksa, o at sw- ratlı, hantal göğüslü, etleri taş- kın bodur. karının; benimle bir güzellik ve endam rekabetine kalkışması imkân ve ihtimal ha- ricinde İdi. Eh, şu halde?.... Şu halde, kocamı Nerminin elinden sessiz sedasız kurtarmak için, işe bu cihetten başlamak elzemdi. ğ Şimdi burada, beni düşlindü- ren birşey olmuştu. Doğrusu mü- direnin tavsiyesi veçhile koca: min karşısına bir Üçüncü kadın çıkarmaya cesaretim yoktu. Bü- tün düşüncem, bir noktada top- lanıyordu. O da, kocami - terzi Nerminden — çaldırmak için bu rolü bizzat üzerime almak, koe camın — hoşlandığı şeyi bizzat yapmak, onu sımsıkı kendime bağlamak. Kararımı derhal vermiş ve onun için bizim Gülteri isticvap etmiştim. Şimdi ortada bir mesele ka- hyordu. O da, bu çifte telli de nilen maskara şeyi öğrenmek, Hayatımın pek uzun zamanını Avrupada geçirdiğim için bizim milli oyunlar hakkındaki görğüm ve malümatım pek azdı. Yalnız vücudümün gşekli ve — kabiliyeti dolayisiyle, her nevi dans ve vücut hareketlerine, pek büyük istidadım vardı. Onun için bu oyunu daçar çabuk öğreneceğimi ve terzi Nermine galebe edece- ğimi zannediyor ve kendime ce- saret veriyordum. Son kararım şu oldu: (Arkanı var) Ldhistanda Komünistlerin Mahkümiyeti Karakovi, 6 (AA.)— 17 komünist 3 den 6 yıla kadar hapis eezasına | Dedim. Çünkü bana öyle m SON POSTA Dinarlı ile Hasbü Ağustos 7 ihâlimiz O, Cim Londosla Yaptığı Müthiş Gü- reşin Heyecamnı Hâlâ Taşıyor ( Baştarafı 1 imcl yüzde ) Dinarlı, bir göz İşare- tile bize, peşine takılanın bu delikanlı olduğunu ae Tattı. Meğer genç havizade- nin isteği, Dinarlının güreş- lerini organize etmekmiş. Matbaadan çıkarılan bu acemi “Haber,, sariki, ga zetosindekileri, bu — Işi ba- şardığına kandırmış. On- lar da Dinarlının kendi Ida- relerinde — görüşeceğine inanmak gafletini göster- mişler, hattâ, biribirine eklenme resimler neşrede- rek, Dinarlının muharrlr- lerile de görüştüğünü 144 pata kalkışmışlar. Üstelik de bizi kendi mevkilerinde gördüklerini anlatan kara- lamalar sıralamışlar. — Onlar güreş müsa- bakalarından önce, sayfa- larındaki yazıları idare ete seler, sık sık gülünç mev- kle düşmekten kısmen ok- değil, hakemleri bile kaçırabiliriz. Dinarlı güldü: — O güreşin hakemliğine de- ğil, seyrine bile dayanamayanlar olmuş. Çünkü ertesi gün çıkan gazeteler, dört genç kadının, ve ihtiyar bir pehlivanın heyecam dan bayıldıklarını yazdılar! Ben de güldüm: — Birar — daha seyirci de bulamayız! x Nihayet güreşe başladık. Cim Londos, kırmızı çubhayı — görmüş azgın bir buğa gibli — saldırıyor, ve beni ilk hamlelerde — yıkmak Istiyordu. Fakat umduğu kadar kılçıksız olmadığımı anlayınca, hesapsızca harcadığı — kuvvetlerini iktisada başladı. söylersek, Bir uılık.ıyıhhıı-ı yerden Dinarlı, — uzattığım — sigarayı kesildiğini bissettim. Ve kısa | geri çevirerek: süren bir hava seyahatinden ken- — Ben, dedi, ne içki, ne hahve, ne de sigara İçmem! Va çıkardığı çakmakla benim sigaramı yakarak devam etti: ( Memurlar davranmasınlar, Dinar- hını » çakmağı mühürlüdür. ) — Tam doksan dakika süren güreşin son dakikalarında, incinen kaburga kemiğim, fena halde sız- lamaya başlamıştı.Hareket ettikçe dimi, ringin dışında ve tek göz- lüklü ihtiyar bir kadının kuca- ğında buldum. Fakat ben, güreşin heyecanı arasında, ne Üstüne — düştüğüm kadının bayıldığını, ne kaburga kemiklerimin — incindiğini, ne de beş dişimin çatır çatır. kırıldığını duymadım. artan bu sızıdan kısa bir zaman Yine ringe girerken, doktor- | Için olsun kurtulabilmek — için diz lar önlediler ve: çöktüm, ve müdafaaya geçtim. — Delikanlı, — dediler, ringe Tam bu vaziyetteyken, Cim değil, hastaneye girecek halde- | Londos, bir ayağile sol ayağıma sin! vazgeç amdan, kuvvetle bastı, ve iki elile sağ — Dinarlı Mehmet pehlivan | bacağımı kavrayarak — asılmaya kendini kaybetmeden güreş kay- başladı. Maksadı, tıpkı tavuk betmez, dedim. parçalar gibi bacaklarımı ayır- Ve doktorları — iterek mak, yani beni orta yerimden bir ringe atladım. Ondan sonra güreşin ne kadar kızıştığını anlatmak- için, ring hakeminin söylediklerini an- latayım. Müsabakadan birkaç gün sonra karşılaştığımız zaman bana: — Ben dedi, tokatlarınızdan, yumruklarınızdan tekmelerin'zden kurtuluncaya kadar, şişman bir insanın bir yılda dökemiyeceği kadar ter boşaltım. Çünkü siz, dar gelen ringin içinde öyle cirit oynıyordunuz ki, - sıgınacak köşe bulamiyordum. Neticede, kaçmak için köşeden köşeye koşa koşa © hale geldim ki, birar daha devam etseydi, sizlerden önce ben pes diyecektim. Kaçınmasına bile dayanamadığım bu müthiş kav- ğadan sonra, ringden indiğim zaman; dizlerim titiriyordu. Fakat sizi hâlâ ayakta görünce, hayret- ten deli olacaktım. Dinarlının sözünü kestim ver — Bunu yazmasak peblivan. kâğıt gibi yırtmaktı. Ben, bir omuzum — Üzerine yattım ve ikl kolumla onun asık dığı bacağımı kavradım. Kuvvetimin — biraz kesilmesi hayatıma mal olabilirdi. Hakem yanıma sokuldu ve bağırdı : — Dinarlı... Çok — tehlikeli oyuna düştün, Pes de! Ben hakemin cevabını, bütün kuvvetimi toplayıp kendimi kur- tarmakla verdim. Ve Cim Lon- dosun elime geçen ayak bileğini ikâ elimle kavrayarak çektim. BHızla dönünce, vücudü yerden kesilmişti. Ba vayiyetinde dön- miye devam edince ©o etrafımda fırıldak kanadı Ü — uçuyordu. Başımın dönmeye dığını his- sedince onu, olanca kuvvetimle savurdum. Cim Londosun, ring direğine çarpan kafasından çıkan müthiş ses hâlâ kulaklarımdadır. Fakat bir daha doğrulamıya- cağını sandığım Yunanlının - düş- mesile, bacıyatmaz gibl doğrul- ması bir oldu. Ve onun bu en ummadığım bu satırları neşrederek, sa: Mehmet, müharririmize, Skeçkeç denilen Amerikan güreşini tarif ediyor sun kurtulurlardı! deyip geçiyoruz.| şına çıkmayı düşünen rakipleri anda en yaman savleti ya« pışı beni yore yıktı. Yine tehlikeli bir vazle yete düşmüştüm. Ve yine bir omuzum yerdeydi. Maneviyatım o kadar yerindeydi ki, bu açmaz- dan da kurtulacağıma ve ) onu yere vuracağıma kae nidim. Fakat ©o anda, sade ' beni değil bütün seyircileri | İsyana sevkeden bir şey oldu, ve hakem, mağlü- biyetime hükmetti. Dinarlı, cebinden çıe kırdığı gazeteleri önüme yığarak: — Bunlar, dedi, müsa« bakanın ertesi günü çıkan Amerikan gazeteleridir. Ve bilâ istisna hepsi, verilen hükmün haksızlığını ilân etmektedirler. Hatta içlerinden iki tanesi, hakemin bu kararı vermek mukabilinde beş bin dolar rüşvet aldığını yazanlar bile var... Fakat ben, bu yanlışlığı bilfill düzeltmeyi tercih ettim, ve il gün sonra, Cim Landos'dan bi intikam müsabakası İstedim. O, bunu kabul edeceğini vas detti, fakat karşıma dört pehlivağı daha çıkardı, ve: — Bunları yen de öyle! D Ba dört pehlivan, Rayist Marsel, Cim Mek Millen adlarında fiç Amerikandan ve Şikat ismine de dev gibi bir Almandan mü- rekkaepti. Bunlardan bilhassa Rayistil, Cim kadar zorlu bir güreşçiydi,' Hele ringlere dayanıp gerildik» ten sonra — sıçrayıp İki ayağile çeneye attığı müthiş — tekmeleğ Insanı değil, buğayı bile devire- bilirdi deyebilirim. Ben diğer — üçünü de ve 48 dakika süren — bir boğuşmadağ sonre Rayistil'i de yendim. Fakat bunlara rağmen Cim Londos ettiği vaâdi tutmaktan kaçtı ve karşıma çıkmadı ve bu yüzden de mağlübiyetine hükmete tiler, dünya şampiyonluğu unva- nını da bana verdiler. Hattâ muhtelif vasıtalarla ilân edilen bu haber, Berlin radyosu vasıtasile Türkiyeye de duyurul- muştu. Mılbndıld arkadaşlardanbirinin lagllizcesini gayet güzel bulduğu Dinarlıdan Amerikadaki kadınlar. dan gördüğü alâkanın derecesini de öğrenmek istedim. Güldü: — Amerlkan kadınları, spor- cuları sinema yıldızlarından bile fazla severler. O kadarki, güreşlerin sonunda ringden inerken, otuz kırk tanesl birden peşime takılırlar, ve soyune duğum yere kadar gelirlerdi. İçlerinden bazıları adres verir- ler, adres İsterler, ekserisi de, rud'rdikkri resimleri — imzalatıre arı Dinarlı, ayrılmaya — hazırlanır« ken, ciddileşerek Hlâve etti: — Fakat ben — Amerikaya hovardalığa gitmediğim için, bu kabil fırsatları dalma kaçırmayı tercih ettim. Çünkü kadınlarlı çarpışmak, Cim Londosla güreş- meye benzemez. İnsanı bir. daha kalkmamak Üzere yere serelerl Nacl Sadullah Krsai

Bu sayıdan diğer sayfalar: