n *î j 3 Temuz BON POŞTA ' —H Ekmekçile Ihtiyar Pişirici, E Mahkemelerde Serhoşmuş Ve Uygunsuzluk Yapmış Melek adında bir kadın orta- hkta uygunsuz sözler söylemekten ve serhoş olarak dolaşmaktan suçlu olarak tutulmuş ve mahke- meye verilmiştir. Melek hak ye rinde kendini müdafaa ediyor ve atfolunan sözleri — söylemediğini iddia ediyordu. Mahkeme, onun bu iddialarını vârit görmedi 3 ay hapis yatmasına, 100 lira da ağır para cezası vermesine karar verdi, Sırnaşık Bir Âşık Mı? Hayriye, Ihsandan davacıdır. Iddiası şudur: Bu genç benli her zaman ta- kip ediyor. Yalnız takip etse bir şey değil, Ustelik bir de her poz- da resmimi alıyor. Maksadının ne olduğunu bilmiyorum amma onun bu tarzda hareketinden sı kılıyorum, Suçlu Ihsana gelince; o, bu Isnadı. kabul etmemektedir. Bu genci suçlu çıkarabilecek delil ise bu genç hakkında yapılan şikâyet Üzerine götürüldüğü — karakolda yok olmuştur. Yani iddiaya göre Ihsan, karakola çağrılınca hemen fotoğraf makinasının — kapağını Açmış ve : ; — Bakınız demiş; hiç çekil- miş resim varmı? Ve böylece resim çekilmiş ve — çekilmemiş filimler aydınlığı görür görmez bozulmuşlardır. Bu Eşya Çalınmış Mı, Hedi- ye Mi Edilmiş ? Profesör Hamit Nafizin yanın da mürebbiye olarak çalışırken ayrılan — Avusturya — tebaasından Tepebaşında, Polonya sokağında oturan madam Pertanın hırsızlık suçundan duruşması devam ediyor. Dün, Sultanahmet sulh ceza mahkemesine, madam Pertadan alınıp Müderris Hamit Nafize ait oldukları Iddia edilen bavul, bazı eşya, bilezik, gümüş tabaka ve saire mahkemeye getirilmiş ve dinlenilen şahitlere gösterilmiştir. Profesör Hamit Nafiz hak yerinde yoktu. Şahitlerden madam Anna, bu eşyanın madam Pertaya pro- fesör tarafından hediye edildiğini söyledi. Fakat kat't kanaat hasıl olmadığından mahkeme karar vermedi. Karar, bazı — şahitler daha dinlendikten #sonra verile- cektir. ÜLKEYİ BU TUN Sikdon Posta Bürün ÜLKEYİ HER wı?' :oıtâ:: r Kahvesinde srar Fısıldar Gibi, Kulağımıza Eğildi Ve: Bu Pahalılıktan Fırıncılar Gayfi Keseyi Doldurdular! Dedi Kopçalı hocanın Hasan, bu yıla melmekte gediyo.. Gayrl kiseyi doldurmuş, emmisi rahmet olalı Üç ay olmadı, Hasana tor- pak, bağ, bahçe bırakmış.. Hasan sırtını pekledi, gedüp bağa bah- çeye oturacah, gismet didün mü böyle goniyo gardaş!.. Kırçıl saçlı, kırçıl ufak sakallı ekmekçi, bir ayağının pabucunu çıkardı ve hafifçe sallanarak ve bu ayağı altına sokup bağdaş oturdu. Tahtakalede ekmekçilerin kah- vesi de, hani eski devir mahalle kahvelerine taş çıkartır. Kocamış, geniş dallı çınarlar altında — küçücek — masacıklar. Arka'ıksız — iskemleler.. — Üzerl küçük kilim parçalarile — örtülü duvarlara Alili, Hasanlı, * illâlk- lâh ,, hi levhalar, eski bir gazete- den kesilmiş dudağında kirezler sarkan bir kızcağız.. biz içeriye girince, — peykelerde, — arkalıksız sandalyelerde oturan ekmekçiler şöyle İütfen oynaşmadılar bile.. karşı kösede, Ihtiyar bir ekmekçi genç İrisi bir delikanlıya nasihat vermek — gürürile — böbürlenerek anlatıyordu: — Tuz ekmek hakkı bu.. nidecen?, Düşmez galkmaz bir Allah.. bugüne bugün elinde altın bilezük va.. nire gitsen, yüzün gara çıkmaz evvel Allah.. emme, elin garımına, gızına da güven olmaz oğul ... Garı cinsi, depti mi, deper. Yüzügoyun düşlün mü düşersin |.. Kocamış çınar altlarına sa- bahtan bir haylı su dökmüşler.. Karasinekler öteye beriye uçuşup duruyorlar, masalarda gece uy- kusuna doyamamış — ekmekçiler yar. Bir masaya biz de oturduk, ortalığa şöyle bir * Merhaba !.. ,, sarkıttık. Etraftan homurdanır gibi ce- vap verdiler: — Merhaba, Merhaba !.. Arasıra çınar altlarında otu- ran küme küme — kalabalıklar içinden bir ses yükseliyor: — Merzifonlu Osman'ın pişi- ricisi idün emme.. — bir aya var- macı, ekmeğin mayasını bozdun gardaş, övüneceksen, bi başkasile övün gayrı.. Kahvede — suyumuzu getiren kahveci, bize Süleyman isminde eski bir ekmekçiyi de — çağırdı. Gözlernin içinde senelerin ekmek rengi sinmiş, vücudu — bükülmüş olan ihtiyar, cebinden pas tutmuş bir tabaka — çıkardı, bir tütün sardı ve ağaç ağızlığına sigara- sını iyice yerleştirerek baktı; w Gayri efendi, bizden haber galmadı. Boğün şurda 70 kişl varız, iş bekliyoz. Bir melhametli çıbıp ta; “Niydunuz, ne yapıyonuz!.,, Demiyor. Ekmekçilik eskidendi. Benim zamanımda bu kahvelerde İşi olanlar toplanıp yarenlik ederdi. Şimdi işsizler doplanıyo. Niden deyi sival edersen, ben sağa di- rem ki, artuk İş furuncunun elin- de galdi. Üç beş furuncu bir olup gafamıza — çöküveriyorlar. Otuz kuruşa yevmiye dadiler mi, var gayri sen ayak dire, O aca- mi oğlanları bulup çalıştırıyor. Sen mayayı boz muyun, ekmeği çatlatmıyon, kabuğunu yumuşak yapıyon, hamuru ekşitmeyon, kim dinler. Maksat bunlar değül Ba- yım, —ahüliye bozuk ekmek yutturmak. — Peki ağam sen bu ekmek pahalılığına ne dersin?, Ihtiyar çok şeyler biliyormuş gibi başını şöyle iki tara'a salladı. Sonra kendi kendine mırıldanarak uzun bir lâhavle çekti, — Gayri söylenme bana, Ga- rının fendini garıya sor anlatsın derler. Ben zanaattan olduğum- dan ötürü söyliyemem. Emme.. ST AKVİM Gün ÇARŞAMBA Hu S1 8 TEMMUZ 935 — 59 Arabi ORumi 1351 | 1 Rebillahar 1354 Haziran 20 Vakit ıııı_ıı Vasati| Vaktt |Caani (Vasati| 33 27 16 18 Güneş | 6& Öğle ( 4283 ikindi |8 34 Alışamı Vat kasâik 2 —| :9 46 | 203 |20 47 | 62024 Kotamış çınar gölgelerinde dertleşen ek- ri homurdandı —Kopçalı ho- canın Hasan, gitmelini vur- dü gayri!.. Bir — başkası seslendi; — Kâzınm wı- tanın — firinine Bu ekmek pahalılığından fırırcı» lar gayri keseyi doldurdular. Ben sana bir şey diyiverem mi? Belediye bu İşlere bakmıyor. İstanbulda her fırınin kendine göre bir deposu vardır. Fırmcı buğday düşünmez unlarmı bu farına yıgar. yükselinciyedek un almaz. Üç ay evvel buğday çok düşmüştü benim çalıştığım fırın tam altı aylık un aldı. Bugün buğday yükseldi diye piyasadan un alan fırın var mı diyon bayım? Ne gezer. Şimcicek — fırıncılar ekmek başına tam Üç buçuk, 4 kuruş kazanıyorlar! Ihtiyar aynı çok bilmişlik ile başını salladı: — Ben bu İşte ekmek bekli- yom bayım, daha çok şeyler diverirdim emme, gayrı bana da melhamet idün!.. Serin ağaç altlarında toplanan ekmekçiler böyle sabahtan ak- şamlara kadar burada bekleyor larmış. Bir kaç da dellalları var- mış, fırıncılara işçi lâzım olunca buradan gelip toplarlarmış. Kahvenin tütün ve kahvetel- vesi kokan havasında, ta karşı köşede uzanan genç, traşsız yüzlü bir de'ikanlı gözlerini kapamış, ağır ağır bir şarkı mırıldaniyor: Saçlarının örgüsüne asılam anam.. Yar gülünün kokusuna...... Ihtiyar ekmekçi yüzüme dik- katle bakıyordu : — Sana bir şey diverem mi?. Belediye fırıncıları boş bırakmasa, hbalk — böyle iziyet — çekmez. Amma ne hikmettir, depolarda iğın yığın eski onlar olduğu :ııglıdı eâımek narhla pahalılar- * -SW gt MNN GA ÇAA İ CA N mokçilerden bi-| Sııla 7T Hangi Mektebe Gireceksiniz ? Mülkiye Mektebi Mülkiye mektebine lise mezun: ları alınır. Taliplerin yaşları 18 den küçük 25 ten büyük olmaması lâzımdır. Mektebe girmek İsteyen- ler bir istidaya sağlamlık ve çiçek aşısı raporları, altı fotoğraf, hü- viyet cüzdanı ve lise şahadetna- mesinin asıllarım ilâve ederek Eyiülden itibaren Yıldızdaki mek- tep müdürlüğüne müracaat etme- leri lâzımdır. Müracaat müddeti 25 Eylülde biter, Taşrada olanlar bu tarihte mektepte bulanmalıdır. İsteklilerden kadrodan fazla çıktığı takdirde talebe arasında edebiyat, felsefe, içtimaiyat, riya- ziye, tabilye, tarih, coğrafya ve ecnebi dillerden seçme imtihanı yapılır. Askeri Tıbbiye Mektebi Bu yıl da mektebin tıp kısmına kadronun müsaadesi nisbetinde tam devreli lise mezunlarından pek iyi ve Iyi derecede bulunan talebe kabul edilecektir. Pek iyi derecelerden, sıhht halleri tam ve kabul şeraltine uygun olanlar Eylül ayında kabul edilir. Iyi derecelerden İstenildiğlin- den fazla talip çıktığı takdirde müsabaka imtihanı yapılır Imtihanlar fransızca, Almanca ve ingilizce, riyaziye, fizik, tabliye ve vınumi kimyadan yapılır. Okuyucularıma Cevaplarım Adana Seyhanda F. O.yet Yaşınız müsaaittir. — San'at mekteplerinden — birine — giriniz. Mektep hem leyli hem de mec- canidir. Istanbul, İzmir, Ankara- da üç tane vardır. Sizin için Ankara sanayi mektebi müna- giptir. Bulunduğunuz yerin asker- lik şubesine başvuracak olursanır, bu mektep hakkında malümat almış olursunuz. * Adanada posta Seyyar memuru Samiden Niyasiye: Sizin yapacağınız yukardaki okuyucu arkadaşınız gibi hareket etmektir. Siz de Ankaraya için bir istidayı diğer evraka rapten bu- lunduğunuz yerin askerlik şube- sine başvurunuz. — * * Kouya Aksarayında — ortamektepte 114 Hüssüye: Zonguldak maden meslek mek- tebi 1934 yılında kapanmıştır. * Fakişehir Tuzpazarında yağcı Hü- seyin vasıtasile Ahmet Pek Şene: Sizin için en iyi mektep Eski- şehir hava mektebidir. Fakat bu seneyi geçirmemeniz lâzımdır. 17 Haziran tarihli gazetemizde bu mektebin kayıt ve kabul şartlarını etraflıca yazdık. Alıp okuyunuz ve hazırlayacağınız istida — ve dırıiliyor. evrakınızla Eskişehir hava mek- O bunları — anlatırken — çinar | tebine müracaat ediniz. altlarında çömelmiş oturan, küme | —ai aa ae nnn küme toplanan ekmekçiler sağlı sallu dedikodu yapıyorlar. yıkık bir duvar altında dinlenenlerden | biri elini kolunu sal'ayarak anla- tiyor: — Sıvaslı Mistifayı bilmiyo- nuz mu?. Fırıncı Kâzım ustanın kızına gözel gorundu da, usta kızı viriverdi. Şimcidek hem ortak oldu, hem de yeni bir fırın açtı- lar. — 45 DOYÇE ORİENT BANK Dresdner Bank Şubesi Merkezi; Berlin Türkiyedeki şubeleri: Galata - istanbul - izmir Deoposu: İm. 1ötün Gümrüğü *» Her türlü banka işi *