ğ' - Sultanlarının en o tanılmışı _Piı'l Relisş - Hint Denizlerinde| Türkler Murat Reis - Yazan : I.k'l'ıırhııı Hadim Sü!yman Gücerat Hükümdarı Nelerle Uğraşıyor _1_ Portakal Çiçeği — Yine mi portakal çiçeğini düşünüyorsunuz Ulu Sultan ? '— Evet, onu düşünüyorum. Tahtımı unutup onu düşünlüyorum, bahtımı unutup onu düşünüyorum, Tanrımı unutup onu düşlüüliyor — Değer mi Ulu Sultan? Eni boyu bir çiçek, hem de bize yabancı bir çiçek. Blllıııılııı D gibi tanılmıyan çiçekten de kâ- çınmak gerek. Gül olur, yap- rağında ağu yaşar. Portakal çi- — çeğinin de sizi hasta yapmasın- dan korkarım. — Öğüt yeri değil Ru- mi. Gözümde hep o çiçele yaşıyor. Kulağımda onun sesi, burnumda onun koku« su, yüreğimde onun atoeşi var. Ben bu çiçeği göğel- me takmazsam ölürüm, — Sizi sevmeyenler, çe- kemeyenler ölsün. Bir çiçek için candan mı geçecekel- niz ? — Doğrusu bu sözü size yakıştıramadım, — Canan için can feda etmek aşk dininde farz» dır Rumi. — Ben o dini tanımadım Ulu Sultan. Kıpkızıl dinsizim. Bana ilkin can, sonra canan gerek. Böyle konuşanlar Gücerat Sultanı Bahadir Şah İile onun birkaç yıldanberi kendine vezir edindiği Osmanlı Türklerinden Sefer Reis idi. On altıncı asrın ortasında yazısız bir roman hayatı yaşayan Sefer, bir ikli bin Türk ile yüz binlerle Yemenliyi yenmiş, — Zübeydde hükümdarlık sürmüştü. Istanbul, Türk gücünü —kendi - hesabına kullanan bu yiğit adamı gidermek iİstedi, Yemene asker yolladı. Sefer de bir iki yıllık beyliğini bırakıp Gücerat top- raklarına geçti, Rumi adını takı- narak o Ülke, hükümdarına vezir oldu. Yemende saltanat süren Seferin Ahmedâbâd şehrindeki vezirliği de — sultanlıktan — ayırt edilemezdi. Çünkü söz onundu, hüküm onundu. Nitekim Bahadir Şah gönilindekl aşk için bile —— ondan yardım dileyordu. - Fakat “Portakal çiçeği,, diye anılan kadın kimdi?.. Gücerat güçlüsü, —en olan Bahadir Şah, ne yüzden bu derece aşka kapılmıştı? (Ötedenberi bilinen, görünen bir kakikat vardır: Kadın başları tac önünde —eğiliri. —Hükümdearlar sevmiş olsalar bile ağlamazlar, inlemezler. Belki ağlatırlar, İnle- tirler. Halbuki Bahadir Şah, £ fer Relse söylediklerinden an- A — Te şildığı üzere, acınacak bir du- — rusndadır. Yanıyor ve yanık yanık — Bayıklıyor. Okuyucularımı Üzmemek için Ü — hemen söyleyeyim: Portakal çiçeği, — -bu hikâyenin doğmaya başladığı günlerde Hint denizini ellerinde | tutan Portekizlilerin Gücerat kı- yılarında bulundurdukları büyük İ bir filo kumandanının, Emznuel — Dö Suza'mın kızkördeşi “Jan,, dır. Emenuel dö Suza, Lir elça- | | bukluğu ue geçirmiş — ve topraklarına ayak atmayı tasare lamıya başlamıştı. Gücerat ülkesi Hindistanın bir yanıdır. Portekiz- liler, adı henliz dillerde gezmekte Diu adasını ele oradan Güceorat ve altın, elmas, gümüş diyarı tanılarak ağız sulandırmakta olan Amerika — gibi — Hindistanı da inciden, zümrütten, yakuttan ya- pılmış bir ülke sanıyorlardı ve buralarını sağdan, soldan sararak ılı geçirmek istiyorlardı. Emanuüel dö Suza, iştı bıı yaman ülkenin bayrakdarlarından * biri idi. Ancak Hindistan ve Gücerat o sırada Türk kanı taşıyan — hükümdarların — Idaresi aitında bulunuyordu. Onları Ame- rika yerlilerinin başında bulunan biçareler gibi bir avuç tuzla, bir. tutam mavi boncukla - aldatmak mümkün değildi. Harp gemilerini karada — yürütmeye de imkân yoktu. O halde düşünülen işi başarmak iİçin başka yollardan yürümek ve söz gelimi Hint ülke- sindeki küçük hükümdarları biri- birine düşürmek, en güçlülerile dostlaşıp onu boğuşanların Üze- rine saldırmak, bu suretle bula- nacak suda balık avlamak lâzım- geliyordu. Emanuel dö Suza, kendilerinden sonra oralara gelecek ve kendi- lerini atacak olan İngilizleri de imrendirebilecek bir biçimda işe sarıldı, Gücerat — topraklarında bir fitne ocağı kurup olanca ustalığile onu kaynatmıya girişti. Diu adasını beş on top ku- | maş, birkaç güzel kılıç ve bir iki yakışıklı halayık vererek Bahadir Şahtan sözde kiralamıştı. Fakat ada üzerinde yaptığı İstihkâmlar, kaleler bu nazik kiracının orayı | benimsediğisi apaçık gösteriyordu. ÇArk sı varl - Temmuz 1 Şilt Maçlarının Dömifinali ( Baştarafı 9 uncu yüzde | vinin müdafaaya verdiği pas Mu- zaffere kadar geldi. Küçük bir pasla Şerefe giden top otuz. yar- da kadar bir mesafeden 26 1ncı dakikada Vefa kalesine girdi.. Oyundaki gayretl ser::İmayan Vefa topu Beşiktaş kalesi önünde dolaştırdığı bir sırada korner hattı Üzerinde Feyzinin bir hatası tehlikell bir firikike — maloldu. Otuzuncu dakikada — Hakkıdan Şerefe geçen bir pas ikinci defa Vefa kalesine girdi.. Hâkim bir oyun çıkaran Ve- fanın iki gol yemesine rTağmen yaptığı bütün akınlar güzel kom- binezonlarla geçiyordü. - Kırkıncı dakikada Beşiktaşın üstüste çek- | tiği şütlerin birini direk bir diğe- rini de korner kurtardı. Kırk üçüncü dakikada Vefa sol açığının ortaladığı top mer- | keza oradan sağ İçe geçti. Kaleci ile karşı karşıya kalan oyuncunun güzel bir şütü direğe çarparak geri geldi. Tekrar vurulan top yükseklerden dışarı gitti. Beşiktaşın hücumile başlayan ikinci devre Hakkının güzel bir gütile ilk dakikada hemen bir tehlike yaptı. Pek az sonra hâki- miyeti temin eden Vefalılar o kadar canlı ve kuvvetli hücumlar yap- | mağa başladılar ki Beşiktaş kalesi önünde her akınları başlı başına tehlikeli dakikalarla geçiyordu... Pek acemi bir oyuncu olan sol içlerinin ayaklarına takılan - top her — defasında — tam tehlike merkezi önünde toplanıyor — ve gelişi güzel — vurulan — top da rasgele oraya buraya gidiyordu. Yirmi beşinci dakikada sağdan sola, ayaktan ayağa dolaşan top Beşiktaş kalesine ancak ofsayt olarak girdi. Tam bir dakika gonra aynı şekilde Beşiktaş kale- #ine girecek yer arayan top bizi bulmuş gibi Beşiktaş — kalesine girdi. Bukadar mlütcadeleden son- ra iki bir vaziyete giren Vefalı- ' mesafede de bir dünya | lar gayretlerini okadar çoğalttı- lar ki Gazinin kale içlerine ka- dar götürdüğü topu — hafif bir vuruşla direğe — sürtünmeseydi oyunda beraberlik temin ıdılmıı olacaktı. Son dakikalara kadar Vefanın / canlı ve hâkim bir oyunu maçın ikinci devresinde büyük bir heye- - can doğurmuştur. Dört noksan Zoyuncusile Vefanın — gösterdiği gayret kaydedilmiye değer blr muvaffakiyettir. , Beşiktaşı Mehmet All Hüınil | Nuri, Faruk, Hasan, Feyzi, Hayatl Hakkı, Muzaffer, Şeref Eşref, Vefa: Şevket, Saim, Hüzseyin, Yahya, Süleyman, Münir, Mustafa, Lü'fi, Gazi, Enver, Cemal: maçı Galatasaraydan Suphi idare etti. Spor Âleminde Müessif "Bir Hâdise — - —v-—'-_———.——_———ı—ı — | Baştarafı 9 üncu yllıde 1 mağlüp ederek Amerikalı Tetme- redite ait olan dünya rekorunu kırmak suretile bütün dünyaya kendini tanıtmıştır. Iki hafta sonra Almanyanın Şarlotenburg stadında — meşhur Finlândiyalı Nürmi ile — İsveçli Vide karşı 1000 metre koşan doktor Peltzer dünyanın en bü- yük ikl kaşucusunu geride bırak- mak süretile bu müsabakanın da dünya rekorunu elde ederek büyük bir şöhret kazanmıştı. ÂAy- nı mevsim içinde Pariste Kolom- bo stadında Fransızların en büyük | koşucusu Sera Morten ile 1000 ortalığı -kasıp şampiyonu bu rekoru yaptı.. 1926 yazında — parlıyan Peltzer 1928 Amisterdam olimpi- yadında Almanların 500 ve 800 metrelerde yegâne yıldızı idi. Amisterdam olimpiyat müsa- bakalarında doktor Peltzer 800 metrelik yarışın Dömi finalinde dördüncü olduğu için finala gide- meden müsabaka harlcl — kaldı. Bu müsabakanın — nihat koşu: luşunu — bizim — gibi — teribün- den —seyreden — koca — şampi- yonun çok üzüntülü olduğu ve metrelik yarışta kavuran Alman | kımını takviye etmişti. Memlekette Futbol ( Baştarafı 9 uncu sayfadı) Izmitin kurtuluşu münasebe- tile halkevi tarafından konulan kupa maçı için Akyeşli ile Idman yurdu arasında yapılan dostluk maçını, İdmanyordu -3 kazandı. Akyeşil bu münasebetle Gölcük- ten getirdiği altı oyuncu ile ta- Bunların arasında Vefalı Hasan Fehmi de vardı, Eski sporculardan Fruzanın —.. “ilk sayıyı “idaresinde cereyan eden oyunda TĞmncı dakikada Ak- yeşil, az sonra bocalamıya baş- ladı. Bu suretle 25 inci dakikada Idmanyurdu beraberlik — sayısını kazandı. 3düncü dakikada ikinci golü, az sonra Üçüncü golü yaptı. Ikinci devrede Akyeşil daha İyi oynadı ve penaltıdan bir gol attı. Ergenekon takımi Uşşak, (Hususi) — 934-935 lik maçları devam ediyer Son hafta Ergenekon takımile Turan arasında yapılan maçta Ergenekonlular 8-5 galip gelmiş'erdir. * Sporcularımız bu hafta İzmire gideceklerdir. İ. mek nıy#tındı olmıdığıııı ıöyl.. Şi hazin hazin oturuşu hâlâ güı.ll- mün önündedir. Amisterdam olimpiyadının id- man sâhasında müsabakalardan bir gün evvel antrenörümüz Aleks Abrahan bir münasebet bularak beni doktor Peltzerle tanıştırdı. Pek lâkayt bir surette elimi sıkan dünyanın bu en uzun boylu atleti benim Peştede Macar şampiyonu Barşi ile yaptığım yarışı duyunca pek uzün boyu ile yukarıdan aşağı beni bir haylı süzmlş, sonra elini cebine sokarak avucun: doldurduğu — fıstıkları — yemeğe başlamıştı. Doktor Peltzer — Almanyayiı atletizm âleminde birçok yarışlar- da muvaffakiyetle temsil etmiş, Avusturalyaya yaptığı uzun bir “seyahatte büyük zafer kazanmıştır. Elyevm beden terbiyesi mekte- binde hocalık eden doktor Peltzer mugayıri âr ve haya hareketten dolayı mahkemeye verlilmiştir. « Romanyalı Atletler Gelmediler Dün şehrimize geleceklerini beklediğimiz. Ramanya atletleri son dakikada Galatasaray kull- büne — çektikleri bir — telgrafla pasaport işi yüzünden gelemiye- ceklerini bildirmişlerdir. Romanya atletlerinin İIstanbulda yapacakları | müsabakaların önümüzdeki pazara yapılması ihtimali vardır. 7 Temmuzda yapılacağı ilân edilen Istanbul birincilikleri, Ro- manyalılar geldiği takdirde tehir edi ecektir. İstanbul birincilikleri bu suretle 13 - ve 14 Temmuza — bırakılacaktır. Bir Tenis Maçı Ve.. Bir Düello Daveti Paris, 30 (A.A.) — Şeref jü- risi, te'ııiışi Borotra ile Jurnal ga- 'zetesinde yazıcı B. Didye-Pulen arasında yapılacak düelloyu lü- zumsuz bulmuştur. B. Didye-Pulen, tenisçi Borotra * İçin tahkir edici bir yazı yazmış ve bu yazıya borolra acı bir şe- kilde cevap verdiğinden Didya - Pulen tenisciye şahitlerini yolla- mıştı, B. Didyen - Pulen - jürinin, Borotranın şerefini mevzuubahset- ı