Ön sene zarfında Yahudi pan tİyonları gibi kalbine sokup çıkar dığın kiracılardan biri de;ne olurdu şu Sait Bey o'saydı. Oonda dokunsalar ağlıyacak- tım... Niçin?... Bunu şu anda tahlil tdecek vaziyette değilim. 20 Haziran Hönuno vapirsuda. Şu defteri elime aldığım za- Mman, benden uzaklaşan Napoliye ton defa olarak baktım. ÂAz kak tın öfkeme mağlup olarak: — Napolil, Sana (güzel Napo- L) diyenler, ahmaktır. Sen, abus çehreli hasla bir ihtiyardan başka bir geye benzemiyorsun. Diye bağıracaktım. Nasıl bağırmıyayım!. Herkese tennet olan - bilmem ki güzel mi, girkin mi- bu çehir, Adeta bana bir zindan oldu. Hay allah kahretsin; keşke o tecrübeye — hiç kalkışmasaydım. bir hayal kırılması karşısın- da kaldım ki; sanki kafamın orta- #ına yediğim bir yumrukla ser- Semledim, sırt Üstü yuvarlandım. Artık İzzetinefsimi, kadınlık gururumu, genç kızlığımın - ve açık söyleyeyim, herkesin ballan- dıra ballandıra sena ettiği - bütün haşmet ve teravetini ayaklar ale tında çiğneyerek : — Sait Beyl.. Zatlâlinizi pek _Bıyııdîıı. Ve hattâ, bir miktar da tevdim. Lütfen bana desti izdiva- #Bnızı uzatmak zahmelinde bulur Dur. musunuz. Diyecek te değildim yal.. Amma bu kabahat kimde?.. Doğrudan doğruya bende... Birisi ma çıksa da: — Hey apdall. Daha mek- tepten aldığın diplomanın altın- daki İimzaların mürekkebi - bile kurumadı. Hayat denilen şu kar- makarışık dikenli yolun ucuna hentiz iskarpininin weu bile dokan- Mmadı. Sen kim; İnsanları tecrübe #etmek kim?.. İşte, kaş yapayım derken göz — çıkarırsın; Allahın tdun gibi yaratığı böyle bir adamla karşılaştıktan sonra, hay- Tetinden şaşakalıram. Dese.. Ve hattâ, — şöylece kulaklarımı çekip enseme de kuv- Vetlice bir şamar İndirse, hemen: — Ver elini öpeyim. Diyeceğim. Belki günün birinde gu defte- Timl okuyup ta: — Niçin? Diyen olur. Onun için bunun Sebebini, şurada kısacacık İzah #deyim. Dün, neticesiz. kalan mülâka- fimızin — verdiği asabiyetle bu Receyi çok fena geçirdim. Ayni zamanda babamdam tekrar uzun Müddet ayrı kalacağıma da Hzül- Mmekte idim. Bu hislerin altında ezile ezile babam, babamın birkaç dostu, Madam Margrit, konsoloshanenin başkâtibi, kavas, kapıcısı arasında Vapura girdim. O, henüz meydan- da yoktu. Bu akşam Romaya #vdete mecbur olduğu için burada resmi İşlerini bilirmek için Uğraşıyordu. Vapurun — hareketinden — bir Çtyrek kadar evvel geldi. Her Zamanki gibi mütebessim ve zarif tavurlu idi. - Haltâ, benimle be- Taberce vapura gelmek şerefini kazanamadığına teessüf edecek kadar da nezaket gösterdi. Ben, yani ahmak Emel, son bir Ümide kapılmaktan nefsimi menedemedim. Kendimce tesirli sandığım bir vasıtaya müracaat ettim, Şairâne bir vaziyet ihdas ederek onun son hissini öğren- mek istedim. Bir bahane ile kü- peştenin kenarına çektim. Bir müddet denize ve ufuklara ba- karak mânâh bir süküt gösterdim. Ve sonra en İâtif ve en sehhar bir poz aldığıma kanl olarak gözlerimi onun gözlerine çevirdim! — Sait Bey!.. Bana söyleye- cek başka bir şeyiniz yok mu?.. Dedim. Nazeninim ne cevap verse be- yenirsiniz?, Sanki, sefir hazretle- rinin elli beşlik refikai muhtere- melerini teşyi ediyorlarmış gibi : — Efendiml.. Hayırlı ve neşeli seyahatler temenni ederim. Demez mi?.. Behey aptal adaml. Haydi benden; benim gençliğimden, gü- zelliğimden, taravetimden; eh, iyi kötü malümat ve fikirlerimden bir şey anlamadın diyelim.. Hiç olmazsa! — Efendim!.. On gün kadar süren arkadaşlığımız, bende şöyle bir tesir bıraktı; böyle bir iz ya- rattı. Rica ederim, bu tatlı hatı- rayı — Ööldürmeyelim. Ara sıra, biribirimize mektup gönderelim. Filân diye bir şeyler söyle... Açık — söyliyeyim — vesselâm; bu adam ya, benimla mükemme- len alay etti. Veyahut, - bilmi- yorum niçin - beni tahkir etmek istedi. Yoksa, hiç bukadar kaba- hk olur mu'! Şimdi hükmediyorum ki; bu erkekler, hakikaten çok — çeşidi zarif şeyler. Kimi, mütecasir ve küstah. Kimi de, ya böyle ah« mak veyahut kapalı — bir kutu. Yavaş yavaş, müdire e mualli- meo Annanın sözlerine geliyorum: — Hepsinin de canı cehen- nemel.. £7 Haziran Çiftehavuzlar Vapurda, bu gece heyecandan hiç uyuyamamıştım. Çünkü, üç buçuk- gsenedenberi — mütehassir olduğum bu eşsiz. İstanbula ve beni okadar #even halama ka- vuşacaktım. Sabahleyin erkenden, güver- teye fırladım. Vapurda, daha hâlâ herkes uyuyordu. Bütün ge- zinti yerleri bomboştu. Ufukta, Istanbulun beyaz minareleri yük- seliyordu. Kollarımı küpeşteye dayadım. Gittikçe büyüyen ve genişleyen bu ulu Şşehri zevkle temâşâya başladım. Okadar dalmışım ki; arkamdan; — Matmazell. Müsaade bı- yurursanız size dürbünümü tak- takdim edeyim. Sözlerini işitir işitmez, birden- bire sıçradım. Başımı çevirdiğim zaman senelerce deniz ve güneşle yuğurulan tunç renkli bir çehre ile karşılaştım, Bu çehrenin sabibi yapurun İkinci kaptanı id. Bu adam bütün yolculuğumuzda, ter- biye ve nezaketi ile herkesi mem- nun etmişti. Selâmlaştık, konuşmaya baş- ladık. ' ÇArkası var) Sıcak yaz günlerinde, soğuk kış günlerini — hatırlatan manzara bir Gün PAZAR Hut 30 23 HAZİRAN 935 49 Rumi 10 Haziran — 1851 V. Vakıt |Exant |(Vasa V4 |4 2)| Akşam l3 — İ 19 a &a1 |izıs| Yatn |2 64 |27 48 8 32 | 16 160 | tmsük | 6 25 |2 08 Parls, 22 ( A.A ) — İngiliz Bakanı Eden buraya gelmiş ve Lavalla görüş- müştür. len'le dün öğleden sonraki ko- ıı:ııııı mütsakip — gazetecileri kabul eden Lava! bunlara demiştir ki: — “ Konuşma'arımızda tam bir içtenlik ( samimiyet ) vardı. Eden, İagiliz - Alman deniz uzlaşmasındaki son İngiliz durumunun İçyüzünü an- lattı, ben dö kendisine, Fransanın bu husustaki ibtiraz kayıtlarını bildir- dim, Avrupa durumunun Fransı ile İngiltere arasında sıkı - bir elbirliği gerektirdiğini kabul etmekte uyuş- tak. , Görüşmeler bugün de devam edecektir. Eden, bu sabah Londradan yeni talimat alacak ve bunları, ye- mekte, Lavale bildirecektir. Eden öğleden sonra deniz bakanı ecektir. Haber verildi- me göre İngiltere hava lokarnosu: istemekte, Fransa lae, güvenliğe ilişik olan bütün m ü rin birden kotarılmasını gözeten 3 Şubat tarihli bildiriğin prensiplerine tamamile bağlı kalmaktadır. Bilhassa bundan ötürüdür ki, Eden, hükümetinden yemi talimat istemiştir. Turfanda | İngîl - Alman Deniz An- laşmasından Sonra... Şimdi De İngiliz - Fransız - İtalyan Görüşmeleri Başlıyor Paristeki İngilir çevenleri, Edenin, ancak Romaya gidip geldikten sonra Levale kesin bir cevap verebileceğini sanıyorlar. Dân, İtalyan « Habeş meselesi görüşülmemiştir. Bu mesele, Edenin Musolini İl& görüşeceği meselelârin başlıcasıdır. “Tan, Diyor Ki : Peris, 22 (A.A.) — B. Edenla Pa« rise yaptığı göreti tefsir eden Tan gai zetesi diyor kiş “ Deniz işlerine düzen verilmesle nin, İngilterenin güvenliği için he şeyden daha gerekli olduğunu pek iyi anlıyoruz. Lâkin İngiliz dostlari. maz da anlamalıdırlar ki, Almanyanın kara silâhlarının da düzen — altına girmesi Frânsa için de, bütün Avrupâ ulusları —için de, ayal — derecede önemlidir. Streza ve Cenevrenin — elbirliği siyanası ile esasen uydurulman güç olan şimdiki İngiliz diplomasi md- todlarının, — bizden — ziyade — sakin - İhtiyat - ve Üsnomal - Fevkalüdi « Özenle harekete zevkedecek mahli» yette olduğunu değerlemek, Eden gibi, Avrupamın durumusu çok - İyi bilen bir mdam için kabil değili Karpuz Yazın tamamile geldiğinin bir delili de turfanda karpuzuğ Istanbulda görünmesi ve bu yemiş kafilesinin de artık şarımızg sökünetmiş bulunmasıdır. Şu halde, denize rahat rahat girm: mümkündür. Çünkü karpuzun kabuğu suya düşmüştür. İBDANK ASA