20 Haziran 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

20 Haziran 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan : Seyfi — Deli Aslan Tefrika No, sıt Ölüm Makinel_eıj İşlemeye Başlamıştı.. Bir tek tüfenk sesi! O anda” ayrı ayrı yerden - bir tüfenk sesi, blr tüfenk sesi daha! — Subuska, Subuskal! Allah, Allah! — Allah, Subuskal Işte ölüm makinesl İşlemiye başladı: Önce ayrılmış ellişer kişilik ç serdengeçti bölüğü ayrı ayrı yerlerden — yalınkılıç - düşmanın bağrına daldılar. Alman - Macar ordusunda hay- kırışmalar, koşmalar, tüfenk, ta- banca sesleri var. Sönmek Üzere olan ateşlere tekmeler — vurularak — parlatılıyor, fakat — inatçı, — kalın karanlık hâlâ her şeyi, olup biteni gözden saklıyor. Yalnız, elli bin düşmanın içine dalan yüz elli serdengeçtinin nâra- Ları, silâh sesleri, almanca, ma- carca boğuk, sert kumandalar, birkaç hurra, bu cehennem karan- hığında boğuşan iki korkunç devin hızlı, kavurucu soluğu gibi, ordu- gâhın —Üzerinde uçuyor, alçalıp yükseliyor, toplanıp dalgalanıyor. Düşman karmakarışık,.. —Üç dört baskın ve boğuşma cephesl Arasında ne yana koşacağını şa- gırmış gibl çalkalanıyor... Tayfun — fırtınasile tokatlanan kara, düşün- tesiz bir deniz gibi... Türklerin ana baskın kolu, bin ikl yüz kadar kırılmaz kılıca varan Üç alay tam piskolojik anın geldiğini anlıyor ve o zaman uzan yarma kolu pek iyi bilinen, pek “ustaca seçilmiş tümseksiz gçukursuz arazl Üzerinde - fırtına — e titreyip sallanan sık bir ormana düşen yıldırım gibi - düşmamıa — en amansız, en umulmayan yerine — Baplanıyor.. Gözlerini uğuşturan, silâhlarını Arayan, hangi yana koşacağımı, — toplanacağını şaşıran — düşman iizileri, çerilerin savaş baltaları, sipahilerin kılıçları, “ deli ,, lerin dikenli topuzları ile ezllip kırılı- yorlar; eğerinin Üstüne sıçramak için elini yanındaki atının boy- muna koyan bir Macarın sahtiyan — gurhlı. kolu ta omuz başından — üçüyor, dayama — çatalımı yere saplayarak ağır tüfeğini yerleş- tirmiş ve fitilini yakmaya çalışan dev gövdeli bir Alman tüfekcinin beş bir- “ Deli ,, neferinin topuzu ile çürük kabak gibi darmadağın oluyor. Demir adamlar ilerliyorlar.. — İleri, Subuska, ileri! — Koman kurtlarım!, — Allah, Allahi, Büyük ölüm silindiri karanlık içinde yuvarlanıp gidiyor. Sıra ile yanan birkaç ordugâh atoşinin ışıkları Alman topçusuna ve tüfekçisine birdenbire, demir- den bir kale gibi sıkı ve sert bir Türk alayının siyrilmiş kılıçlarla F :iüııenmiç ön dizisini gösteriyor. A'man tüfekçisi ateş ediyor, bu avada birkaç ta top patlıyor. — Türk alayının başında bir gedik, — wusulanlarla döşenmiş bir dar sekak açılıyor gibi oldu. Fakat yelnız bu kadar. O anda gedik ölü.erin, yaralıların üstünde yine — kapanıyor vn Türk alayı yıldırım — gübi topların, tüfekçilerin üzerine “uğultulu bir dalga gibi yıkılıyor. — Artık na top sesi, ne tü'ek sesil., Türk kılıcı, Türk baltası düş- man hattının bu patçasında top- — çayu, tüfekçiyi - doğruyor, *kıyma gibi kıyiyor. Ve o anda bu kıyamet gecesl yerinde Türkçe —bir kumanda gürlüyor :— — Ateşlere, aşığa, — toplara yakın gitme yok. Sağa çarh, kurtlarım ! Alay kocaman, korkunç bir ejder gibi, başını birden sağa kıvırıyor. ve kıliçli mizraklı demir kıvrımlarını şangırdatarak karan- lıkta düşmanın en zayıf yerini bulup dalıyör !.. Işte şimdi düşmanın zırlı de- lindi. O kadar düşündüren düş- man topçu ve tüfekçi hattı ya- rildi; kırıkları yerlere - saçılmış yatıyor. Artık ejder keskin dişle- rini zirhin altındaki — yumuşak ete saplamıştır. Denemeleri çok, görgüleri çok bir takım düşman kumandanları, ileri gelen Alman ve Macar şövalyeleri kendilerini oldukça toplamışlardır. Gerçekten büyük yiğitlikler göstererek şaşkınlığın önüne geçmek, karışmış askere düzen vermek için çalışıyorlar... Bu işi epeyce de başardılar. An- cak onların başlarındaki en kötü iş bu boğuşma, bu karanlık için- de ne olduğunu bir türlü anlaya- mamalarıdır; o kadar ki: Bu bas- kının kaleden bir huruç hareketi değli, kaleye yetişmekte olan bir imdat kuvvetinin dışarıdan yapık- mış bir baskını olduğuna İnana- gakları geliyor. Ne hücumun ne yandan geldiğini, ne de hücum edenlerin ne kadar — olduğunu anlayamıyorlar; her yandan silâh sesi, silâh şakırtısı, haykırışlar, kişnemeler ve iİniltiler.. Her yan- dan: — Subuska, Subuska! — Allah, Subuska! Bağırışmaları geliyor... Bir aralık Macar beyi (Rezin oğlu ) ile karşılaşan ( Nadajdi ), ona hiddetle haykırıyor: — Olamaz, olamaz!. Bunlar Subuskallar değil! Sarı Şahin sarp yuvasını bomboş — birakıp bütün kuvvetini karanlık gecede kumara koyacak adam değildir. ( Rezin Oğlu ) anlaşılmaz söz- lerle, şaşkınca kollarını kaldırıyor ve birkaç beyzadesile kılıçların ve tulgaların kıvılcımlar - saçtığı bir yere doğru atılıyor... Bu gace boğuşmasını, yiğitli- ğin, askerliğin bu büyük Öörneği okuyucularımıza daha uzun anlat- mağı gerek bulmuyorur; şukadar söyliyelim ki: gün açılırken Türk- lerin birbirinin izi Üstünde döğü- şen Üç süvari alayı elli bin düş- manın yaptığı muhasara hattını yarmıştı. Üç saat süren bu döğüş- te düşmandatı altı bin kişi yere serilmiş, ölülerden yapılmış kal- dırım üstünden yürüyen Türkler en sonra düşman ordugâhının ar- kasındaki ovaya çıkmıştlı. Düşman ordusundan Macarlar çok can kaybetmişlerdi;. çünkü Şahin Beyin yaptığı plâna göre muhasara hattını takviye len Alman topçusu ve tüfekçisi ile boş yere uğraşılımyacak; - oular yalancı hücum ile kandırılıp uğ- raştırılacaktı; © sırada büyük bas- kın kolu da en zayıf ve umulmaz bir yerden topçu ve. tüfekçi -hat- tını yarıp arkadan Macar ordu- suna âcdeta çevirmeye benzer bir manevra ile hücum edecekti, her kesin bildiği gibi Alman topçu- sunun ve yaya tüfekçisinin o yıl- dırım gibi Türk atlım arkasından gidebilmek için harekete ka- biliyeti yoktu. Hat yarılıp ta -ovaya düşüldüğü zaman başlıca SON POSTA Ressamın Buluşları W Ev sahibi — (Ressama| Nisan ayı kirası için benim portromi .yaptın, atlattın ? Mayıs aylığı için de karımın resmini yaptın ?. Peki Haziran aylığı için ne yapacaksın? — Bir çocuğun olmasını bek- liyeceğim |. İstanbul BORSASI 1.T. L. için Nev - yerk 0,79$ Pi 1206 9,665 47146 837414 2 45V0 648578 KAT 19,0630 ESHAM ve KTLL. için Viyana 4, 124 Madrit Berlla | Vargova Peşte Bükreş Belgrat Londra Ka Gü0lü$ Moskora ,, 1055,00 TAHVİLÂT Amsterdam Prag Lira İş Bank.(Namaj 750 » iHümile) 9,50 * (dücm'e) Yü | Lira Bomon!t B 18033 latikranı — Büzm İstizram Dahllt D4,25 Osmarlı Bani, 2130 | Düyanu Mu, — Dü Gclünik —. 5ç— | Bağdal tertip T ex7o Şirkeli Hayriye 15,50 n Mellş 1050 | Reji Anadalı WGOV. 25,50 | Tramvay » K GÖP. 2619 / Rehtim Anade'a W 100V 42,50 | Üsküdar we Terkon MurKr.Fo.1886 1z7, MESKÜKÂT |("| Kurüş 043 | (Hamlış 1082 | (Reşat) 645 | (Vakli) 1625 Hen | İnce beşibirlik a'tım ÖL Heseane — ga Baskaet (O4 B.) 229 Kaln beşibirlik altan VCümhariysi, —00z5 | Vahit) — . Ss00 (Asla) 1625 V) Borsa harlet — Paris Borsası Paris, 19 (A.A.) — 18 Haziran tarihli borsa durumu: Değerler borsasının durumu dünkü gibidir. Fransız ulusalfon- dolari yükselmiye devüm etmekte, değişik gelirli değerler İse gerile- mektedir. Başta Süveyş, Rio, Royal olmak Üzere, arsıulusal de- ğerlerin bir çoğu da gerilemiştir. Macar — atlısile vuruşulacaktı. Geride cak —Alman ve Hırvat yaya askeri Subuska için- de kapış (yağma| a ve sandıkları gibi genç Türk kadınlarına kavuş- mıya koştukları zaman yanar da- ğın ağzına ayaklarile girmiş ola- caklardı! Subuska kumandanlarının işte bütün bu düşündükleri, hiç ol- mazsa düşündüklerinin en mühimi olan bu ilk parçası İstedikleri gibi yapılmıştı. Biraz sonra doğacak güneş her yanı aydınlattığı zaman, Türk- ler, düşmanın kısımıküllisinden kurtulmuşlar, “ it cengi ,, | ric'at muharebesi | ederek yıldız ufuk- larına doğru yükselen tatlı bayırı | çıkıyorlardı. Kumandanların hepsi zabitlerin en çoğu bölüklerinin ba- şında, yaralı bereli iseler de, sağ tdiler. Tatlı bayırda büyük kolun başında giden ve sol kolundaki | bir tavurla mektubunu Haziran 20 HIKA YE Si Go L E LA 4 Nakleden : Hatice Hatip —— Keşke Yanlışlık Olmasa İdi Memduha hizmetçi kızın biraz evvel kahvealtı topsisile getirmiş olduğu küçük mektubu, birkaç kere üÜstüste okuyor ve her defa- sında hayreti artıyordu. Mektup ber çay iİçmeye davet edebilir miyim?, Eğer bana — bu bir iki saatı — verecek olursanız çok bahtiyar olacağım. Muzaffer Şerki Memduha, Muzaffer Şevkiyi tanıyordu. Bu sevimli ressamı bir kaç gün evvel bir baloda gör- müştü. O gece onunla birkaç kere dans etmiş olan bu genç oldukça hoşuna gitmişti. Fakat bu kadar sathi bir tanışmadan sonra aralarında hiçbir hususiyot bülunmıyan bu küstah genç nasıl oluyordu da ona böyle bir mek- tup yazmıya ve onu evine davet etmeye cesaret ediyordu. Memduhanın aklı işte buna ermiyordu. Ve bunun için tepsinin önündan kalkarak yazıhanesinin başına geçti ve kalemli eline ala- rak bir mektup yazmıya başladı. Alnı kırışmıştı. Efendim; Meoktubunuz beni hem şaşırttı ham de kırdı. Nasıl oluyor da- benim gibi namuslu bir kadına bu tarzı r mek- tap yazabiliyorsunuz... Siz beni yalnız bir defa gördünüz ve ben sizinle alâka- dar olduğumu gösteren hiçbir harekette bulunmadım. Şimden sonra utanınız da sizinle tanışmış — olmasına hiçbir ehemmiyet atfetmeyen bu kadını bun- dan sonra rahatsız. - etmeye kalkış- mayınız. Memduha kendinden memnun bitirdi. Doğrusu bu mektup pek güzel bir mektuptu; ifadesi de istediği derecede soğuk ve kat'i İdi. Fakat acaba lüzumundan farz- la sert mi yazmiştı? Canım, niha- yet şu Muzaffer Şevkl gayet se- vimli bir gençti, çok hoş bir insandı !.. Belki de onu bu kadar şiddetle azarlamak biraxz fazla idi!.. Bu kadar vert olmadan da ona bir ders verilemez miydi sanki?.. O hentiz, o kadar gençti ki... Ve Memduha ona yeniden şu mektubu yazarken dudakları- nın ucunda anlayan ve müsamaha eden bir gülümseme vardı : Azizim Bay Muzaffer Şevki',; Mektubunuz. beni — çok mütoesalr etti. Biz kadınlar &n evvel beğenildi- Kgimlizi, “ sonru sevildiğimizi hissetmek * isteriz. Halbuki bix birbirimiz! bir de- facık gördük ve böylerolduğu — halde | #iz benden hemen evinize gelmekliğimi istiyorsunuz... Hayır dostum size gele. miyeceğim. Fakat siz bana bu fena mektubu- nuzu unutturmak - İsterseniz — bu Çar- şamba akşamı **,, — sölarethanesine gelip benimle dansediniz. -Fakat başı- nızdaki münasebetsiz düşünceleri at- mak şartile- çok, çok selâmlar. Vemduha Evet bu mektup çok iyi o muş, adeta diplomatça yazılmıştı. 'Tehlike de işte onun böyle fazla diplomatça oluşunda idi. Genç ressam bü mektubu okuyunca kendisinin bir kaç de- falar böyle mektup yazmış oldu- ğuna ihtimal verebilecekti. Hem resmi bir baloda buluş- —— ——— ——— yarayı bağlıyan Şahin Bey gör- gülü gözile bütün kuvvetlerini şöylece gözden geçirdi, Yanında: ki bölük başılardan birine : — Bana dört'yüz kadar yol- daşımız eksik görünüyor. dedi. Bölük başı da oldukları yük- sekçe yerden aşağıya bakıyordu: ( arkası var ) makta ne mana vardı?. Daha kü- çük bir yerde ufak bir pastanede buluşmak daha doğru değil miydi?. Fakat, bir kahvehanede görül- mek ihtimali pek ziyadeydi. Kendi gibi tecrübesiz bir kadın için çok ihtiyatlı hareket etmek dedikodu- dan çekinmek lâzımdı. Zihnen pek meşgul olan Mem- duha dalgin, dalgin >bir sigara yaktı ve Üçüncü mektubunu yaz- mağa başladı: evgili Muzaffer arın size geleceğim... Fa- kat...,, Tam bu aralık telefon çaldı. Telefonda konuşan Muzaffer Şevki idi: — Affedersiniz Bayan, diyor- du. Gayet fena bir yanlışlık yap- tım. Annemin bir dostuna kendi- sini davet etmek için bir mektup yazmıştım, size de geçen gecekl baloda, benimle lütfen dans etti- ğginiz için bir teşekkür mektubu.. Dalgınlıkla bu iki mektubun zarflarını birbirine karıştırmışım, Çok utandım ve çok betbahtım, rica ederim beni affediniz,,.. Genç kadının çehresi hiddet- ten kızarımış: — Estağfurullah... Dedi, esasen bir yanışlık, olduğunu anlamıştım. Telefonu kapadıktan — sonra dudakları arasından: — Budala dedi.. Aramızda ne tatlı bir macera başlayabilirdi. Veliç mektubu da küçük, kt- çük yırtarak kâğıt sepetinin içine attı. — Konyalı Bir Sporcu Bisikletle Üç Günde Şehrimize Geldi Rauf bisikleti ile beraber Yukarıda resminl gördüğünüz genç, Konya bisiklet birincisl K. Rauf'tur. Kendisi üç gün evvel Konyadan çıkmış, 750 kilometre- lik yolu arızasır olarak katettik- ten sonra şehrimize gelmiştir. Bu arada Yolu Üzerine düşen şehir- lerden Akşehir, Bolvadin, Aziziye, Eskişehir, Bozöyük —Bursa ve Yalovaya —uğramış, — buralarda seyahatinin doğruluğu Üzerinde muvasalat, saat ve günlerini tas- tik ettirmiştir. Genç sporcu İstan- bulda yapılacak iken tehir edilen büyük — bisiklet turona — İştirak etmek için bu seyahati İhtiyar eylemiştir. Konyalı genç şehrimiz- den ayrılmış, ayni yol Üzerinde dönüş seyahatine çıkmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: