İmtihanlar — Of.. Ofl. Kahpe geuçik!, — Ne o Hasan Bey? Yine meraklanmışsın. Yeniden yeniye Sevdalanıyor musun, yoksa? — Haydi, sen de! Zevzekliğin tırası değil, ben kim, sevdalan- mak kim?. — Neden, Hasan Beyciğim? Gönül, kayıt kuyut tonumaz ki.. Armıdır. — Evet amma, benim derdim © değil, Çocukluğum aklıma ge- di, Mektep çağımı özledim. — Me münasebet? beti şu1: Bizim kit- la imtihan vermiş; fınıf geçmiş. Öyle keyfle eve döndü ki, dün akşam.. doğrusu İmrendim. — Senin keyfini yerine geti- Tecek başka şey yok mu, sanki? — Ne söylüyorsun? Dünyada, bilgi kadar, adama kıvanç vere- tek ne vardır? Bakıyorum da, lm şamama kadar oğlancağız, bize vaktile hocalık edenlere ne- Tede ise tağ çıkaracak. — Amma ettin, ha?. Maşallah, akıllıdır.. Bilirim amma, daha dün bir, bugün iki.. Ne öğrene bi Mmiştir? — Karşına al da, kendine gi- Yeniyorsan, bir imtihan da sen et. Görürsün, bak, Asıl cahil kalan ler. Bu koca kafamın İiçine, İlim diye doldurdukları süprün- füyü — düşündükçe, yetiştiğim ©o sıki devirlere lânet ediyorum. Kalenin aslında kavele olduğunu, Müdahalenin müfaale babından Mastar olduğunu, “sat babanın €şşeğini, al bir at! ,, mısramın “fallâtün, failâtön, failât,, veznin- de bulunduğunu, (merâm)ın (A) si elif miktarı çekileceğini öğret- tiler de sanki me oldu?. — Evet Hasan Beyciğim,. hak- sın, Bizim mektep zamanlarımız geçti. — Boş ta söz mü? Denize Pala çaldık. Onun için, yüreğim Yanaraktan, diyorum ki, bugünün Socukları, — yetiştikleri Cümhu- Tiyet devrinin kıymetini bilsinler. kteplerine, derslerine| dört elle — Haydi aslan1.. Sen de yetiş bakalım onlara !.. N - 8Söz verirsin, cayarsın, Her rüzgüra uyarsın, Bu gidişle, güzelim, Çok pişmanlık duyarsın. Avcı — Aslan Üzerime doğru bir atıldı, atılmasile küt!.. Diye Sarılsınlar. İmtihanlarında muvaffak yere düşmesi bir oldu. Slup, sınıflarını mrasile geçtikten Sonra Hasan Bey — Ya.. Başına N hayat denilen dikenli, taşlı | güneş geçmiş olmalı.. MANİLER ü Gittin, daha dönmedin, Bir yıldır görünmedin, Madem kaçacakmışın, Neden: “Beni sevi,, Dedin, mehtaba tek kürek'e çıktığımız- dan, çektiğimiz zahmeti yine kendimiz biliriz. Hayatta muvaf- fakıyet, bahtiyarlık, çalışanlar için- di.. Bilgi adama her hazinenin kapısını kolayca açar. İşte benim de hayıflandığım budur - Keşki çocuk olsaydım da, derim, yeni baştan mektebe girip okusaydım, Ihtiyarlıkta olsun rahat ederdim. Ne dersin? Hasan B. in Damadı Hasan Bey kızını evlendirmişti. Düğüne bizlerde gitmiştik, battâ aradan bir iki hafta — geçtikten sonra, sorduk: — Hasan Bey! Nasıl, kızımız râbat mı? Memnun mu?. Hasan Bey: — Çok rahat.. Çok memnun! dedi. Yalnız bir tek şikâyeti var, amıma ehemmiyetsiz. — Necir? — Kocası ile geçinemiyor. F AF çi Yu bayırın, düz, Üstü. Neden kaçtın, göz üstü? Sen buradan gideli, Kalakaldım yüz Gett. — Ne diyeyim, Hasan Bey? Cevahir yumurtlıyorsun, yinel — Ona ne şülphel.. — Hasan Bey; kocama hekim hava tebdili tavs'ye ediyor... Sinir- lerine acaba Bursa mı iyi gelir, Yalova mı ? — Siz Yalovaya gitmek şartile onu Bursaya gönderin!.. Tasarruf Ederlermiş Son Posta Idare müdürü Bay Halil Lütfi, Hasan Beye sordu: — Hasan Beyl! Sen eski xa- manlarda yetiştin.. Bilirsin. Elek- trikle, havagazı Istanbulda tatbik edilmezden evvel, atalarımız. ne yaparlardı? Hasan Bey, ağır ağır başını| salladı: — Nemi yaparlardı? dedi.. Para biriktirirlerdi, dostum... © Parça Bizim Hasan Beyin katiyen müziksel duyguları yoktur. Bir gün, Bayan Neclânın ça- yına — davetli idi. Ev sahibesi misafirlerine — ikram olsun diye piyano çalarken, Hasan Bey de karşıda büfenin özerine dilim dilim konulmuş nefle bir pastayı dikiz- leyordu. Piyano bitince, Bayan Neclâ, Hasan Beye döndü. — Nasıl? diye sordu.. Beğen- din mi? Hasan Beyin aklı fikri pastada idi. Ağzının suları akarak: — Enfesl. dedi. — O halde, hangi parçayı sevdin? Söylel Hasan Bey, masayı parmağile İşaret ederek: — Şu — baştakini! verdi. & Taksi Hasan Bey, taksiler yeni çık- tığı zaman, bir otomobi'in önünde durup bu aletin ne İşe yaradığını öğrenmek istedi. — Nedir bu? diye sordu. — Taksi.. dediler. — Ne İşe yarar? — Vereceğin parayı yazar. — Nesil yazar? — Birinci 500 metre İçin 26 kuruş, sonrası için de ikişer kuruş yazar, Hasan Bey. Hasan Bey düşündü, düşündü. Cevabını Ve — Öyle ise ben, ilk beş yüz metreyi yayan yürür, sonra oto- mobile binerim.. dedi. KIZIMA Kızım ! Senin ninen çarşaf giyerdi; İmanı gevrerdi kafes ardında, Bak, Tanrı, çok şükür, sâna ne verdi; Büyük devrim oldu güzel yurdunda, xX OĞLUMA Hayatta güler yüz gösterenleri, Daima arayıp, severler oğlum. Dünya bahçesinden, gül derenleri, “Ne hoş adami,, Diye överler oğlum. * Gülorek karşıla her hâdiseyi, Ahla vah doldurmaz boş bir keseyi, Ağlama boşuna, gül, daha eyi, Gülsün artık yüzün, gülsün gözlerin Ağlayan adama güler'er oğlum. Ba yurtta erkek te birdir kadın da » İ p * Kimselerden umma, dileme yardım, 5 Yükselmeğe çalış, ilim, irfanla, Ben kendi kendime bu bale vardım, Yardım et bizlere, akıl, izanla, Söylerdi vaktile, babam, duyardım; lgit, dinle, üğren, her şeyi anla, Fazla sokulanı, teperler oğlum. Başka çesni vardır ilmin tadında. — Hasan Bey acaba patron * diye kime derler?.. Hasan Eey — Patron diye sen işe erken gittiğin zaman geç ge- lene, geç gittiğin zaman da aksi €İbi erken gelen adama derler... Kadrini bil, kızım, sen bu günlerin. Dünyada yücedir senin de yerin; * Ne kimselere baş, ne de kuyruk ol, Sen kendi başına, kendin buyruk ol Sırasında okşa, bazan yumruk ol, Alçalma, başını ezerler oğlum! Eyi kullan sen bu hürriyetini, İspat et fazlını, meziyetini, Devam ettirsinler faziletini, Senden yetişecek evlâtların da !