|Eransız Krizini Hitlerin Nutku |Yoğurmuş nutkunda düşmesi, bir. kamm Alman | NAtbuntina tuhaf sayılabilecak bazı alar ileri sürdürüyor. Bu gazete- İ göre, Fransayı böyle finamsal bir | Gize düşüren Hitlerin nutku olmuştur. tler nutkunu mayısın yirmi birinde İ örlemiş, mayısın yirmi ikisinde | Ptansız buhranının ilk başlangıç &ri yayılmıya başlamıştır. Alman matbuatına göre, bu bulran Bahsus ihdaş edilmiştir. Çüakü Hit- hrin nutku Framsız devlet adamlarını | Yadar müşkül bir mevkle koymuş- |t Ki onlar, Hitlerin sulh hakkındaki AÇik sözleri karşısında Fran '_!ümiyuiıiıı geleyana gel inmiş ve bu vaziyeti ihdas etmişe lr. | — Şimedl Almanya vaziyetin durulma. | Snı bekliyecek ve ondan sonra, j İ siyaset komisyoncularını bertaraf ek Fransız milleti ilş v. j 'ak doğrudan doğruya — konuşa« | *tkmış. Almanya, — şimdi bu — durumu hikliyor. — Süreyya Bulgaristanda Komünistlik A Safyı ( Hususl ) — Hükümet Münle arşı açtığı mücadeleyi #tlendi. lce haklarında Üa cezası in cezaları da ;' &x edilmeye başlanmıştır. Bu vazi- 4 omünistleri endişeye düşürmüş, |İr 'dut haricine kaçmıya başlamışlardır. | ŞtSat zabıta bunları teker teker İ İL"""" dır. Son gönlerde on beş ar komünlat, hudut haricine ka- | Brlarken Tanmışlardır. İki Kraliçe | Bi Eşya Müzayedesinde "Pey Sürüyorlar ğ 'l.:'liuı. 10 ( Husust ) — Geçende Ü Avrupanın en meşhur operatör- | tladen profösör Lorem 8 değerinde ola k mlın Maüzaye |ı.| fııılı. Avrupa: ,k'ııı.,. vi Ğ ._'liıı Elizabât te vardır. İki kraliçe SA Pey sürmektedirler. Tetrikamız j _Elyu kadının tavrı, açık açık p Szarlayıştı. Lâkin Hacer, bunu, t"ll Beye hissetirmeye korktu «4 çok eski bir alışkanlığın ver- q' bir kuvvet ve cesaretle bir kaha atarak ayağa kalktı: —. Hlâhi Ayşe kadıncağım; | an sağ olsun... Bir şişe daha ak, ben, saklamıştım, onu Urum. |. Hacer, şişenin kazaya uğra- ğ ..dltııı © kadar emindi ki bu- | _İorlnıııuı söylemekten çe- Kıyıwdıı. Eger "duygularında » lmiş bila olsa, her şeye rağ- 4 Ayşe kadımı gönderecek, Yye kadın gitmemek - islerse; şitdisi; bir bahane bulup sokağa ı'eık. konyağı alacaktı. a r, başıla jandarma zabi- * İşaret etti: — Bir dakikacık — müsaade N"'lılı değil mi? Tw — Ne demek efendim? Rica im, | ceııç kadın, Ayşe kadını ha- c”k kolundan tuttu ve kendisile te, y “.'&. onu sürükler gibi dışarı #i Çam Tırtılları | Fransa Sosyalistleri Bir ihti- lâle Karşı Hazır Duruyor! Faşistlerle Sıkı Bir Mücadeleye Girişebilecekler Mülhavz (Fransada) 10 — So?ı- list partisi kongresinde genel kâtip Pel For bir söylev vermiş, son seçi- min Fransnda faşistliğin yer alamı- yacağını kıdı!ııdl.iıl söylemiş ve demiştir kiz r kiz Faşlatler Parise hücuma kalı karsa orada İşçi kuvvetleri bunları yenmeye yaneceklerdir. Parla Faşlat- lerin eline geçse bile savaş bitmiş sayılamaz. Böyle bir tehlike karşısın- da cümhuriyeti ve demokrasiyi kur- tarmak içla diğer partiler dövize iltihak edecektir. Bu takdirde Parlse gidesak cepane trenlerini durdurmak gerektir. , Parti önderi Leon Blum'da nevi bir rap: 8 kabul edili gelecek ihi ni tutabilecekleri gtir. Rapı dolgun bir çoklukla beğenilmlştir. Garip Bir Facia Bir Ziyafette Yüz Doktor Zehirlendi Parla, 10 (A. A.) — Amyen geh- rinde toplanan Tıb kongresinde bir ziyafetten senra yüz klgi » e miştir. Bunun bir kıyınç (suikast) olduğu sanılıyor. Londrada Deniz Görüşmeleri Berlin, 10 — Londrada deniz gö- rüşmülerinde bulunan Alman delege- leri buraya dönmüş, Hitlere görüş- melerin — sonuçlarımı —( meticelerini ) bildirmişlerdir. Rusya - Çekoslovakya Arasında Moskova 10 (A.A. ) — Stalin ve leletof Çekoslovak Diş Bakamı B. ener'i kabul etmişlerdir. Konuşmalar Molotof'un odasında olmuş ve B. Litvinof ile Çekoslovak- yanın Moskova elçisi ve Sovyatlerin No Mahmut Yesarl Mutfakta, kısık sesle bağırdı: — Konyak şişesi nerede? Ihtiyar kadın, Hacerin Urper- miş saçlarından , kısık çılıgından frkmüştü, gaşırdı, elile dolabı göslerdi: — Burada... Hacer, gözlerini ihtiyar kadı mnın bebekleri sönük sönük ışılda- yan gözlerine dikmişti; dudakları titriyordu: — Peki, ne diye yalan söyle- din? Ayşe kadın, sesinl çıkarmıyor, içinde gizlediği bir tehditle ona bakıyordu. y Hacer, mutbağın alaca karan- lığında, onun gözlerindeki tehdidi görmüyordu. Tekrar etti: — N'ye yalan söylüyormun? Ihtiyar kadın, başını doğrulttu: — Demir Ağa gelirse?.. Hacer, sağ omuzu üzerinden gözlerini kırpıştırarak baktı. Bu, onun her şeya karar vermiş an- lardaki meydan okuma vaziyeti idi; — Gelirse, na olur? | | Birleşik sosyalistlerin önderi Leon Blum Japonyanın Çok Ağır Bir Notası! Tokyo, 10 (A.A.) — Japonya Çine genl bir ültümatom vermiş- tir, Çin bu ültimatomdaki şart- ları Rebul etmediği takdirde Japon kuvvetleri derhal Garbi Çin arazisine yürüyeceklerdir. Ülümatomun metni von derece gizli tutuluyor. Sovyetlerin Ekim Plânı | Moskova, 10 (A.A.) — Bütün Sov- " yetler Birliğinin Ukbahar ekim plânı $ Haziranda yüzde 99.8 olarak çekleştirilmiştir. gere İtalya,HabeşistanaEnin- Fransa Bir Uzlaşma Teklifi Yaptı Paris, 10 (A.LA) — Habeş Orta iliği İmparatorun tremine kıyınç (evikast ) yapıldığı haberinl tekzip etmiştir. Londradan gelen haberlere göre tren, İmparator tarafından avlanmak için durdurulmuştur. Musolininin — Kagliyari'de verdiği söylevden anlaşıldığına — göre İtalyayı Habeşistana maktan hiç- bir. kuvvet gerl ko; cak, hattâ bu yüzden İtalya, Uluslar Kurumun- dan çıkmayı bile göze alacaktır. Fransa, İtalya » Habeş anlaşama- uslar Kurumu dişarısında | istemektedir. Fransa, başarılması için Hıhıllı- toklif uzlaşma: tanın İtalyaya toprak vermesin! edecektir. Napoli, 10 — Doğu Afrikasına yöniden $00 otomebilel gönderilmek- HRona O AA Bardakylidi Vi gezide bulunan B. Musolini — söyle- Ihtiyar hizmetçi kadın da, Hacer gibi tek omuzunu kaldır- mıştı; o da, herşeye karar vermişe benziyordu. Durdu, genç kadına baktı, sonra, aklından geçenlere gönlü razı olmamış gibi başını silkti ve Hacere yaklaştı: — Kızım, bana düşman gibi bakma... Sesinde, acıyan ve koruyan bir tatlıık vardı. Hacer, önce bu değişikliğin farkına varmadı: — Beon, sana, düşman gibi ml bakıyorum? Ayşe Kadın, Hacerl kolundan tutmuştu ; ses daha yavaş ve daha yumuşaktı : — Öyle, düşman gibi bakı- yorsun... Beni, Ağadan tarafa biliyorsun... Ban, Ağanın çok iyiliğini - gördüm. Emme, on- dan, çok ta çektim... Demir Ağa, buraya padatak gelirse, çok kötü olur. Hacer, bu, yavaş yavaş #söy- lenen yumuşak sesden — kork- muştu : — Ağa, bugün gelemez. Ihtiyar kadın, acır gibi güldü: — Sen, daha Sırma| keselerin Demir Ağayı tanımıyorsun. O, istedi mi, gelir. Sana acıyorum, kızım. Demir Ağa, gelirse, ikinize de kıyar. Yazık değil mi, genç- liğlnize... Zati o çocuk hasta... İçki içmiyor... Gel, sen de içme... “de, Sonunda Saldıracak! Cenup Âmerikasın- * daki Savaş ! Bir Ordu, Olduğu Gibi Esir Edildi Asaompsiyon, 10 (A A) — Şako müuharebesinde Paraguvaylılar, dör- düncü Bolivya ordusunu olduğu gibi etir etmiştir. Diğer yandan Cenubit Amerika hükümetleri iki “anvaşçı devleti uzlaşlırmıya çalışıyorlar. Dünyanın En Büyük Slel Tayyaresi Fransanındır Parla, 10 (A. A.) — Dünyanın en büyük #del (askeri) tayyaresi olan *“Deniz yözbaşını Aris, adındaki uçak 6100 metreye yükselmiştir. Bu kadar büyük bir tayyare için bu yükşeklik bir rekordur. “gnır aşırı genoloy,, telmih etmiş ve demiştir kit “Bu geneloy siyah göm- leklilerin ateşile yanacak gülünç bir heyülâdan başka birşey değildir.,, Hacer, gerilemek üzere Idi, fakat Cevat Beyin karşısında vaziyeti gülünç olacaktı; genç kadın, buna tahammlll edemiye- cekti : — Jandarma zabiti, Demir Ağanın yabancısı değil... Eski ahbabı, dostudur. Ihtiyar kadın, içimi çekti, yor- gün yorgun güldü : — Günah, benden gitti, kızım. Ve gitti, dolaptan konyak #işesini çıkardı, Hacere verdi : — Günah, benden gitti.. Bir- Hk çok bulunmadık, emme, ax vakitte biribirimize 1sındık... Eh, sen, beni kırmadın, incitmedin, gücendirmedin ; ben de senin ha- tırını, her şeyden Üstün tuttüm. Senl kızım gibi sevdim; bağlan- dim.... Kılına - kötülük gelmesini istemem... Demir ağa, gelirse, beni de sağ komaz. Senden başka birisi olsaydı, bohçamı alır, bu- radan çıkar, giderdim. Emme, seni yalnız bırakmıyacağım. Hacerin, omuzunu okşuyordu: — Haydi git, içeride otur... — Ben, göz kulak olacağım. Artık kışmetimize... İhtiyar kadının bu sözleri, Ha- cere dokunmuştu, onun boynuna sarılmak, ağlamak istedl Ayşe kadın, bunu da sezmişti, Hacerl kolundan tuttu, okşar gibi bir sürükleyişle taşlığa çıkarmıştı; Sevgilisini Ailesine Tanıtırsa Bir kızla sevişiyorum. Fakat kız benl ailesine tanıtmak ve nişanlanmak istiyor. Buna razı olmadığım müddeiçe benimle hiçbir yere — gitmeyeceğini, benden hiçbir hediye kabul etmeyece- | ğini söylüyor. Ben kendisini sevdiğimi, yoksa ailesile hiçbir alâkam olmadığını #öylüyorum. “Öyle iso ayrılalım.,, Diyor. Yalnız ikimizi alâkadar etmesi lüzum- gelen bir meseleyi ailesine açmakta ne müna var? Cevat Kız haklıdır. Siz sevginizde samimli İseniz, kızın ailesile tanış- maktan çekinmezsiniz. Bizde bir kız ailenin muvafakatini almadık- ça avlenemer, Onların haberi —) olmadıkça Hlört yaparsa buna namussuzluk gözile bakarlar. Bu sebeple kız doğru düşünüyor. Sizi de samimi olmağa davet ediyor. Neden onun bu samim! isteğini reddediyorsunuz ? * “Geçende babam öldü. — Kimseslz we parasmız kaldim. Hayatımı karanacak bir iş te bilmiyorum. Benden çok yaşlı saki bir tanıdık evlenmemlzi teklif edi- yor. Aradaki yaş farki beni korkutuyor. Şimdiyo kadar çok temiz — bir hayat ca. Yalnızlıktan da korkuyoram, Ne yapayım? s Süheylâ Bence evleniniz. Hayatınız, tam küfvünüzü bulmağa müsait değil. Kaderin — uzattığı eli — sıkmağa mecbursunuz. * “Bir dul kadınla nışanlandım. Ev- Janmek Özereyiz. Fakat bu kadın sna- tınıa kapağı içinde birinci — kocasıma fotoğrafını taşıyor ve dalima taşıyaca- Kgrnt eöylüyor. Ben iliras — ediyorum. Kabul atmek istemiyor, — Evlenmemiz doğru olur mu? Onun bu hareketi dalma eski kocasını hatırlamayı mucip ola- caktır. Bu da aranızda sönmez bir kavga zemini ihdas edecektir. Var geçmezse, onu eski kocasının ruhile başbaşa bırakmanız daha iyi olur. TEYZE genç kadının kulağına fısıldadı: — Ben, öksürdüğüm — zaman #şeyi ortadan kaldır... Çocuğa çaktırmadan yaparsın... Bukada- rını da beceremiyecek değilsin ya? Hacer, ihtiyar kadının yardıe mını, korumasını, sevgiden ziyade kadınlık duygularında buluyordu. Haceri koruyan, ne sevgi, ne de acımaktı, sadece kadınlıktı... Ihtiyar kadın, belki Demir ağaya minnet borçluydu; belki hayatını borçluydu; fakat kadın- hk duyguları, hepsini silmiş, bep- sinin Üstünde yer tutmuştu. Biraz evvel, her şeyli göze alarak odadan fırlayan Hacer, şimdi, daha emniyette olduğu halde, içi ürpererek odaya dön- müştü. Cevat Bey, gülüyordur — Sizin hizmetçi kadın, galiba, biraz fazlaca sersem! Hacer, başını sallayarak gü- lümsedi: — Evet... Çok sersemdir! x Demir ağa, otel sahibi Muhar- rem Beyin uzattığı paketten bir sıgara aldı, yaktı, uzun çubuğuna geçirdi: — Şimdi bana, olduğu gibi, başından sonuna kadar, birer birer anlatın da bakayım, Muharrem Bey... Amma, olduğu gibi, ne bir eksik, ne bir fazla... (Arkası — var)