İ Bir Hakaret Suçu Ahmet, Kemealden davacıdır, lddiaya göre Kemal; Ahm_ıdi maddel mahsusa tayin ederek tahbkir etmekle suçludur. Uzun tahkikat sonunda Kemalin bu suçu işlediği mahkemece anlaşıl- miş ve bu son duruşmada cezası kesilmiştir. Kemal üç ay hapis yatacak, davacıya 50 lira tazmi- nat verecek, ayrıca 50 lira da ceza Ödeyecektir. Tehdit Etmemiş Nâsır adlı bir genç, Kız İisesi talebesinden Handan adında bir kızı takip ve ölümle — tehdit etmekle suçlu olarak mahkemeye verilmişti. Ikinci sulh cezada bakılan bu dava sona ermiştir. Nâsırın genç kızı tehdidi sabit görülemediğin- den beraetine karar verlimiştir. Suçlu Da Cozalandı, Davacı Da... Ihsan; — döğüldüğünü — iddia ederek Bekiri dava etmişti. Mu- hakemelerine bakıldı. Hâdisede her iki tarafın da birbirini döv- düğü, kabahatin hem Bekire, hem de davacı İhsana ait bulun- duğu görüldüğünden mahkeme Ihsanla Bekirin her ikisine de pa- ra cezesi kesil ve — kararını bildirdi. Hakkı Olmadan Garsonluk Etmiş İrarr tebeasından Ahmet adın- da birisi mahkemeye get'rilerek #orguya çekilmiştir. Ahmet Kum- kapıda — Mihranın — kahvesinde garsonluk etmekle suçludur. Çün- yabancı milletten olanların garsonluk etmeleri yasaktır. Ah- Mmet müdafaasında : — İstanbula yeni — geldim. Yabancılar için bir çok işleri Yasak etmişler. Bundan haberim olmadı. Bilmiyerek yaptım. De- Miştir, Reis : — Kanun herkese ayrı ayrı tebliğ edilmez. İlân ve neşir edi- lir. Senin öğrenmen lâzım gelirdi.. Diyerek on lira ceza kesmiştir. BAA DOYÇE ORİENT BANK Dresdner Bank Şubasi Merkezi: Berlha Türkiyedeki şubelerir Galata - İstanbul - izmir Deposu: İst. Vütün Gümrüğü * Her türlü banka işi * M eeeenesennersceacesecaneELEALAARAAAAALAEEREECEEAAEE BUTÜN ÜLKEYİ DOLAŞAMAZSINIZ SAton Posta DAKİ BİR İLÂN Bürün üvkevi nER CÜN DOLAŞIR düren SON' POSTA Ingiltereyi Öldürülenin Genç Zevcesi İle Genç Şoförü Suçu Ayrı Ayrı Üzerlerine Alıyorlar. Firi Ötekini Kurtarmak Ümidile Muhakemenin İlk Celse- sinde Kimsenin Bekleme- diği Bir Tiyatro Perdesi.. Londra, 30 (Mayıs) — Faclanın Üç aktörü EBicincisi Mistr Rattenbury adında 67 yaş nda, zengin ve ihtiyar bir mimardır ki, başı kalın bir sopı parçalanmış olarak evinde ölü bulunmuştur. Facianın ikinci elemanı ölenin genç, zarif tahsil örmüş karısıdır ki : sinde rol oynayan Üçüncü şahıs ise, ölenin şoförü, 19 — ya- şında sarı saçlı mavi gözlü genç bir adamdır ki: — Kadının hiç suçu — — yok, efondimi öldüren benim, demekte, kendi kendini ite tiham etmekte- dir. Ölenin zengin, ki- bar yüksek bir muhite mensup olmasını, zev- cesinin — güzelliğinden başka bestekârlık ile tanınmış bir slma bulune masını buna ilâve ediniz, hâdisenin ne kadar merak uyandırmış — olabileceğini tahmin edersiniz ; — Gerçekten katil kim- dir? Genç çocuk mu, yok- sa genç kadın mı? Bu dakikada lngiltere, AL manyanın silâhlanmasından ziyade bu meszele ile meşgüldür, * Size daha evvel — yazdığım mektuplarda da İIngiliz. kanun- undan ve İngiliz mahkemesin den daima hürmetle bahsetmiş olduğumu belki bhatırlarsınız. Pana bu hürmeti veren İngiliz kanunu- nun ve İngiliz. mahkemesinin hu- susiyetidir. İngiliz. kanunu bir suçluya kendisini müdafaa ede- bilmesi için ne kadar kolaylık varsa hepsini de verir ve maznu- nu sonuna kadat masum farzeder, Bu masumiyetin meydana çıkması için onunla birlikte çalışır. Fakat bir defa da suç, İtiraz götürmez bir şekilde mdydana çıktı mı ce- za;ı azami şiddetle verir. İngiliz mahkemesine çelince o, hiçbir tesir altında kalmaz, mutlak su- rette bitaraftır. Ben bu bitaraflığın llk nümu- nesini bugün mahkeme salonunun kapısında — gördüm. Muhakeme okadar çok ilgi uyandırmıştı ki, dinlemek isteyenler yer bulabi- mek alaca karanlıkta gelmeye başladılar. Kapırım önü dolup taşacaktı, belki da itişip kakışma ol-caktı. Nöbet bekleyen polis memura derhal defterini çıkardı ve gelenlerin adlarını yazmıya koyuldu, biraz sonra sıra ile bu isimleri okuyacak, birer birer İçe- riye bırakacaktır. Salon doluncıya kadar. * Old Ba'ley cinayet mahkeme- sine mahsus geriş salonun dip tarafında, zeminden beş altı ayak yükseklikte Üç tarafı camla kaplı bir loca vardı. İki maznun bura a, tamamen serbest olarak otura- caklar, kendilerine ait davanın nas| görülmekte olduğunu bir seyirci gibi seyredeceklerdir. Celse açılırken risin soracağı ocamı ben öldürdüm, de- mektedir. Bu bu hayat trajedi- vâr tek cümlenin cevabı. müstesna olmak Üzere söz söylemeye hak- ları yoktur. Meselede, isterlerse ancak şahit sıfatile söz alabilirler. x Muhakemeyi idare edecek olan hâklm Humpkrey an'aneye uyarak içeriye başında beyaz peruka, ar- kasında sırımalı elbise ve elinde bir demet çiçekle, mızraklı çifte mübaşirin arkasından girdi, kür- süsüne oturdu ve önce kadına hitap etti: — Suçlu musunuz? — Hayırl! Sonra erkeğe sordu: — Suüçlu musunuz? — Hayırl Bu suale verilen cevabın hu- susi bir. ehemmiyeti vardır. Zi- ra maznun suçlü olduğunu söye lerse mahkemeye lüzum kalmaz. Derhal idama mahküm edilir. Aksi halde muhakeme edi'!ecek ve kararı jüri heyeti verecektir. Zira bir adam gerçekten bir. ci- nayet işlemiş, işlediğini de söyle- miş olabilir. Bu kendisini suçsuz görmesine mani değildir. * Bu ilk sorguyu müteakip mütd- delumumi Conson söz aldı: — Jüri Üyeleri, size hatırla- tayım ki İhgilz kanununa göre maznunlar masumluklarını ispat etmek mecburiyetinde değildirler. On'arın suçlu olduklarını göster- mek sadece iddia makamına dü- şer. Eğer biz bunu yapamazsak, sizl yüzde yüz ikna edemezsek, küçük bir tereddüdünüz kalırsa vazifeniz beraet kararını vermek- tir. Ingiliz kanunu yüzde bir ih- timal ile bir. masumun mahküm olmasındansa yüzde doksan do- kuz suçlu olan bir kalilin serbost kalmasını tercih eder. * Müddeivmumi vazifeyi anlat- Mistr Ratte;i);ı:nşr;;'i Kimdir ? Misis Kattenbury ile şoförü.. Öl- tıktan sonra kendi üzerine düşen işe geçti: — Geçen Martın 24 ncül gü- nü gecesi Misls Rattenbury ile şoförü Stoner birlik olarak Mistr Rattenbury'i öldürdüler ve gelen polis memurlarına da, cinayetin dışardan gelmiş bir adam tara- findan yapılmış olduğunu — söyle- mek suretile işin içinden çıkmak istediler. Bu iddiayı size muhte- lf şekillerde ispat edeceğim. Fa- kat şimdi bu kadınla genç şo- förü —arasındaki — münasebetten bahsedeyim: Hâdiseden beş gün önce Misin Rattenbury şoförü Ston ile — birlikte Londraya — git- tiler, büyük bir otele indiler ve iki kardeş gibi görünerek bi- tişik Iİki oda tuttular. Sonra ter- zileri dolaştılar, şoföre yepyeni elbiseler yaptırttılar ve bir de elmas yüzük aldılar. Aralarındaki münasebet, bir hanımle şoförünün münasebetinden fazla samimi idi. Şimdi size hazırladığım şahitleri dinleteceğim. ,, x İçeriye — çağırılan ilk — şahit Keith Johnes de, bu zat ölenin yeğeni idi. Amcasının 7 yıl evvel, zevcesinin ölmesi ve 7 yaşında bir çacuk.a yalnz kalması Üzerine ikiaci defa şimdi suç'u mevk.inde bu'uran kadınla evlendiğini ve ondan da 6 yaşında bir erkek çocuğu dünyaya geldiğini söyle- di. Müddesumum! ile müdafaa avukatları bu zate fazla bir şey sormiya İüzum görmediler. Çıktı. * Ikinci şahit genç şoför Sto- ner'la büyük annesi Idi ve haki- kate sadık kalmak için torununu ittiham edecek bir ifade vermek mecburiyetinde kaldı: — Torunum Martin 24 üncü günü bana geldi, bahçede bir sopa gördü, istedi; aldı. Cinayete vasıta olan sopa reisin önüsdeydi, kadına gös- terdiler: — Bu muydu? — Evet. Sonra da ahlâk noktasından llk Gazete Ilk gazetenin nerede ve hangi yıl çıktığını araştıran meraklı bir adamın vardığı — netice — şudur: Avrapada ilk gazete 1609da Stras burgta çıktı. Ikinci gazete 1631de Pariste basıldı. 1725te Nevyork, 1750 de Roma ve 1793de Atina Ek gazeteyi gördü. Fakat yer- yüzünde ilk gazeteyi basan Çin- lilerdir. ve Kiogk - Pas adını taşıyan bu gazete, milâdın 219un- cu yılında yazılıyordu. Araştırıma güzel amma ortaya atılan hüküm, bence sakat. Çün- kü gazete yüzlerce, binlerce, on binlerce, ve darısı birim gazeteleriz başına, yüz binlerce basılan ha- vadis varakası demektir. Çinliler, matbaacılığın var olmadığı günler- de nasıl gazete çıkarabilirlerdi? Sonra Çin Ülkesi üçüncü asırdan başlıyarak uzun devreler Türk nüfuzu altında yaşamıştır. Kiogk- — Pas gazetesinin çıktığı söylenen yıllarda da Çinde topa Türkleri ve Türk medeniyeti hüküm — sürt- yordu. Bu iki büyük nok!' 1 a göylece işaret edip tarihin şah. yiae vüz çevirirsek ilk gazetenin A . yada (1600) de basıldığını görür-.. Bu gazetenin adı Gazette de France dır. Döktor Renaudot tarafından meydana kanulmuştur. Renodo, dedikoduya düşkün olan müşteri- lerine yaranmak için öteden be- riden topladığı haberleri yazar, düzünelerle kopye eder ve evlere dağıtırdı. Bu işin bası makinesile ve bir düzen Aaltında yapılması halinde kazanç getireceğini di şündü, Kardinal da Richelict'ye gidip fikrini söyledi ve onun yar- dımile Garette de France'ı çıkare mıya başladı. Kardinal bu gaze- teye hem havadis, hem yazı ve- riyordu. Görülüyor ya, her merak ehli nin ortaya attığı söz, terihe üygun düşmüyor. İlk — gazete işinde de haylı sakatlık var. Bu sebeple duyduklarımızı, — okuduk- larımını ve hatta gördüklerimizi sıkı sıkıya elden geçirip gerçekle yalanı ayırt etmiye çalışmalıyız, Ulu orta inanmak doğru değil. M. T. Tan torununun son derece iyi huylu olduğunu söyledi. Avukat: — Torununuzda Misis Ratten bury'nin hizmetine girdikten son- ra bir değişiklik gördünüz mü? — Evet, fazla zayıflıyor, aa« rarıp soluyordu, hanımının çocuğu çok çalıştırdığına hükmettim. * Üçüncü şahit genç bir kadın- dı, Misis Rattenbury'nin hizmet- çisi, yahut ta “nedimesi,, idi ve aralarında garip bir senli benlilik vardı, yekdiğerine hep “sevgilim,, diye hitap ederlerdi. Bunun için bu kadının ifadesi çok göze çarptı: — Cinayeti yapan şofördür, bana kendisi söyledi, Mistr Ratten bury'nin karısını öptüğünü göre müş, son derece kızmış, kıskane mış, bizzat anlattı. j Misis Rattenbury'nin hâdise- * deki rolü bir şahit olmaktan iba- rettir. Fakat şoförü ©o derece seviyordu ki suçu Üzerine almak istemiştir. Eunu da bana kendisi söyledi. Size mthakemen'n ik'nci cek sezini de anlatacağım.