5 Haziran 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

' Börü Haziran İ Bir Hakaret Suçu Mahkemelerde Ahmet, Kemalden davacıdır, Iddiaya göre Kemal; Ahmedi maddel mahsusa tayin ederek tahkir etmekle suçludur. Uzun tahkikat sonunda Kemalin bu suçu işlediği mahkemece anlaşıl- miış ve bu son duruşmada cezası kesilmiştir. Kemal üç ay hapis yatacak, davacıya 50 lira tazmi- nat verecek, Aayrıca 50 lira da ceza ödeyecektir. Tehdit Etmemiş Nâsır adlı bir genç, Kız İisesi talebesinden Handan adında bir kızı takip ve ölümle — tehdit etmekle suçlu olarak mahkemeye verilmişti. Ikinci sulh cezada bakılan bu dava sona ermiştir. Nâsırın genç kızı tehdidi sabit görülemediğin- den beraetine karar verlimiştir. Suçlu Da Cezalandı, Davacı Da... Ihsan; — döğüldüğünü — Iddia ederek Bekiri dava etmişti. Mu- hakemelerine bakıldı. Hüâdisede her iki tarafın da birbirini döv- düğü, kabahatin hem Bekire, hem de davacı İhsana ait bulun- duğu görüldüğünden mahkeme Ihsanla Bekirin her ikisine de pa- ra cezesi kesll ve — kararını bildirdi. Hakkı Olmadan Garsonluk Etmiş İrar tebeasından Ahmet adın- da birisi mahkemeye get'rilerek — Sorguya çekilmiştir. Ahmet Kum- kapıda — Mihranın — kahvesinde garsonluk etmekle suçludur. Çün- kü yabancı milletten olanların — garsonluk etmeleri yasaktır. Ah- met müdafaasında : — I&âtanbula yeni — geldim. Yabancılar için bir çok işleri yasak etmişler. Bundan haberim olmadı. Bilmiyerek yaptım, De- miştir. Reis : — Kanun herkese ayrı ayrı tebliğ edilmez. Ilân ve neşir edi- lir. Senin öğrenmen lâzım gelirdi.. Diyerek on lira ceza kesmiştir. Tamamami saraa DOYÇE ORİENT BANK Dresdner Bank Şubasi Merkezi: Berlin Türkiyedeki şubeleri: Gılâtı - Istanbul - izmir Deposu: İst. Vütün Gümrüğü * Her türlü banka işi * ae T BUTÜN ÜLKEYİ pgğâşgıvmzsmız S ŞUTUN ÜLKEYİ HERGÜN DOLAŞIR SÖON POSTA SSi 9 —e e ae Bütün düren İngiltereyi Öldürülenin Genç Zevcesi İle Genç Şoförü Suçu Ayrı Ayrı Üzerlerine Alıyorlar. Eiri Ötekini Kurtarmak Ümidile Muhakemenin 1İlk Celse- sinde Kimsenin Bekleme- diği Bir Tiyatro Perdesi.. Londra, 30 (Mayıs) — Faclanın Üç aktörü var Firincisi Mistr Rattenbury adında 67 yaş.nda, zengin ve ihtiyar bir mimardır ki, başı kalın bir sopa ila parçalanmış olarak evinde ölü bulunmuştur. Facianın ikinci elemanı ölenin genç, xzarif tahsil görmüş karısıdır ki : — Kocamı ben öldürdüm, de- bu hayat trajedi- " sinde rol oynayan Üçüncü şahıs mektedir. Bu ise, ölenin şoförü, 19 ya- şında sarı saçlı mavi gözlü genç bir adamdır ki: —| — Kadının hiç suçu yok, efendimi öldüren benim, demekte, kendi kendini it- tiham etmekte- dir. Ölenin zengin, ki- bar yüksek bir muhite mensup olmasını, zev- cesinin — güzelliğinden başka bestekârlık ile tanınmış bir sima bulun: masını buna ilâve ediniz, hâdisenin ne kadar merak uyandırmış — olabileceğini tahmin edersiniz : — Gerçekten katil kim- dir? Genç çocuk mu, yok- sa genç kadın mı? Bu dakikada Ingiltere, Al- manyanın silâhlanmasından ziyade bu mesele ile meşguldür. Üü . Size daha evvel - yazdığım mektuplarda da İIngiliz kanun- undan ve İngiliz mahkemesin- den daima hürmetle bahsetmiş olduğumu belki hatırlarsınız. Bana bu hürmeti veren İngiliz kanunu- nun ve İngiliz mahkemesinin hu- Busiyetidir. İngiliz kanunu bir suçluya kendisini müdafaa ede- bilmesi için ne kadar kolaylık varsa hepsini de verir ve maznu- nu sonuna kadat masum farzeder. Bu masumiyetin meydana çıkması için onunla birlikte çalışır. Fakat bir defa da suç, itiraz götürmez bir şekilde mdydana çıktı mı ce- za,ı azami şiddetle verir. İngiliz mahkemesine gelince o, - hiçbir tesir astında kalmaz, mutlak su- rette bitaraftır. Ben bu bitaraflığın ilk nümu- nesini bugün mahkeme salonunun kapısında — gördüm. Muhakeme okadar çok ilgi uyandırmıştı ki, dinlemek isteyenler yer bulabil- mek için alaca karanlıkta gelmeye başladılar. Kapırın önü dolup taşacaktı, belki de itişip kakışma olzcaktı. Nöbet bekleyen polis memuru derhal defterini çıkardı ve gelenlerin adlarını yazmıya koyuldu, biraz sonra sıra ile bu isimleri okuyacak, birer birer İçe- riye bırakacaktır. Salon doluncıya kadar. * Old Bailey cinayet mahkeme- sine mahsus geriş salonun dip tarafında, zeminden beş altı ayak yükseklikte üç tarafı camla kaplı bir loca vardı. İki maznun burada, tamamen serbest olarak otura- caklar, kendilerine ait davanın nas'| görülmekte olduğunu bir seyirci gibi seyredeceklerdir. Celse açılırken risin soracağı müÜstesna tek cümlenin cevabı olmak üÜzere söz söylemeye hak- ları yoktur. Meselede, isterlerse ancak şahit sıfatile söz alabilirler. Muhakemeyi idare edecek olan hâkim Humpkrey an'aneye uyarak İçeriye başında beyaz peruka, ar- kasında sırınalı elbise ve elinde bir demet çiçekle, mızraklı çifte mübaşirin arkasından girdi, kür- süsüne oturdu ve önce kadına hitap etti: — Suçlu musunuz? — Hayır! Sonra erkeğe sordu: — Suçlu musunuz? — Hayırl | Bu suale verilen cevabın hu- susi bir ehemmiyeti vardır. Zi- ra maznun suçlu olduğunu Bsöy- lerse mahkemeye lüzum kalmar. Derhal idama mahküm edilir. Aksi halde muhakeme edilecek ve kararı jüri heyeti verecektir. Zira bir adam gerçekten bir ci- nayet işlemiş, işlediğini de söyle- miş olabilir. Bu kendisini suçsuz görmesine mani değildir. * Bu ilk sorguyu müteakip mltd- delüumümi Conson söz aldı: — Jüri Üüyeleri, size hatırla- tayım ki İngilz kanununa göre maznunlar masumluklarını ispat etmek mecburiyetinde değildirler. On'arın suçlu olduklarını göster- mek sadece iddia makamına dü- şer. Eğer biz bunu yapamazsak, sizi yüzde yüz ikna edemezsek, küçük' bir tereddüdünüz kalırsa vazifeniz beraet kararını vermek- tir. İngiliz kanunu yüzde bir ih- timal ile bir masumun mahküm olmasındansa yüzde doksan dü- kuz suçlu olan bir katilin serbest kalmasını tercih eder. * Müddeiumumi vazifeyi anlat- Misis Kattenbury ile şoförü.. Mistr Ratte.;lı)ı:ı:ny;;i Kimdir ? Öl- tıktan sonra kendi Üzerine düşen İşe geçti: — Geçen Martın 24 ncü gü- Dü gecesi Misis Rattenbury ile şoförü Stoner birlik olarak Mistr Rattenbury'i öldürdüler ve gelen polis memurlarına da, cinayetin dışardan gelmiş bir adam tara- fından yapılmış olduğunu söyle- mek suüretile işin içinden çıkmak İstediler. Bu iddiayı size muhte- lif şekillerde ispat edeceğim. Fa- kat şimdi bu kadınla genç şo- förü arasındaki — münasebetten bahsedeyim: Hâdiseden beş gün — önce Misis Rattenbury şoförü Ston ile — birliktte Londraya — git- tiler, büyük bir otele indiler ve iki kardeş gibi görünerek bi- tişik iki oda tuttular. Sonra ter- zileri dolaştılar, şoföre yepyeni elbiseler yaptırttılar ve bir de elmas yüzük aldılar. Aralarındaki münasebet, bir hanımle şoförünün münasebetinden fazla samimi İdi. Şimdi size hazırladığım şahbitleri dinleteceğim. ,, : * İçeriye — çağırılan ilk şahit Keith Johnes de, bu zat ölenin yeğeni idi. Amcasının 7 yıl evvel, zevcesİnin Ölmesi ve 7 yaşında bir çocuka yalnz kalması üzerine ikiaci defa şimdi suç u mevk.inde buluran kadınla evlendiğini ve ondan da G6 yaşında bir erkek çocuğu dünyaya geldiğini söyle- di.. Müddelumumi ile müdafaa avukatları bu zate fazla bir şey sormiya lüzum görmediler. Çıktı. * Ikinci şahit genç şoför Sto- ner'la büyük annesi idi ve haki- kate sadık kalmak için torununu ittiham edecek bir ifade vermek mecburiyetinde kaldı: — Torunum Martin 24 üncü günü bana geldi, bahçede bir sopa gördü, İstedi; aldı. Cinayete vasıta olan sopa reisin önündeydi, kadına gös- terdiler: — Bu muydu? — Evet. Sonra da ahlâk noktasından Iİ Tariht Fıkra | İlk Gazete İlk gazetenin nerede ve hangi yıl çıktığını araştıran meraklı bir adamın vardığı netice — şudur: Avrupada ilk gazete 1609da Stras burgta çıktı. Ikinci gazete 1631de Pariste basıldı. 1725te Nevyork, 1750 de Roma ve 1793de Atina iik gazeteyi gördü. Fakat yer- yüzünde ilk gazeteyi basan Çin- lilerdir. ve Kiogk - Pas adını taşıyan bu gazete, milâdın 219un- cu yılında yazılıyordu. Araştırına güzel amma ortaya atılan hüküm, bence sakat. Çün- kü gazete yüzlerce, binlerce, on binlerce, ve darısı bizim gazeteleriz başına, yüz binlerce basılan ha- vadis varakası demektir. Çinliler, | matbaacılığın var olmadığı günler- de nasıl gazete çıkarabilirlerdi? Sonra Çin ülkesi üçüncü asırdan başlıyarak uzun devreler Türk Pas gazetesinin çıktığı söylenen yıllarda da Çinde topa Türkleri ve Türk medeniyeti hüküm sürt- yordu. Bu iki büyük nok' 1 1 45 vlece işaret edip tarihin şah.t 'yine sÜz çevirirsek ilk gazetenin A .. 'yada (1600) de basıldığını görür:.. Bu gazetenin adı Gazette de France dır. Doktor Renaudot tarafından meydana kanulmuştur. Renodo, dedikoduya düşkün olan müşteri- lerine yaranmak İçin öteden be- riden topladığı haberleri yazar, düzünelerle kopye eder ve evlere dağıtırdı. Bu işin bası makinesile ve bir düzen altında yapılması halinde kazanç getireceğini dü- şündü, Kardinal da Richelietü'ye gidip fikrini söyledi ve onun yar- dımile Gazette de France'ı çıkar- mıya başladı. Kardinal bu gaze- teye hem havadis, hem yazı ve- riyordu. Görülüyor ya, her merak ehli- nin ortaya attığı söz, tarihe uygun- düşmüyor. İlk — gazete “İşinde de haylı sakatlık var. Bu sebeple duyduklarımızı, okuduk- larımızı ve hatta gördüklerimizi sıkı sıkıya elden geçirip gerçekle yalanı ayırt etmiye çalışmalıyız, Ulu orta inanmak doğru değii. M. T. Tan torununun gson derece iyi huylu olduğunu söyledi. Avukat: — Torununuzda Misis Ratten bury'nin hizmetine girdikten son- ra bir değişiklik gördünüz. mü? — Evet, fazla zayıflıyor, sa- rarıp soluyordu, hanımının çocuğu çok çalıştırdığına hükmettim. y Üçüncü şahit genç bir kadın- dı, Misis Rattenbury'nin hizmet- çisi, yahut ta “nedimesi,, idi ve aralarında garip bir senli benlilik vardı, yekdiğerine hep “sevgilim,, diye hitap ederlerdi. Bunun için bu kadının ifadesi çok göze çarptı: — Cinayeti yapan şofördür, bana kendisi söyledi, Mistr Ratten bury'nin karısını öptüğünü göre müş, son derece kızmış, kıskan« mış, bizzat anlattı. Misis Rattenbury'nin hâdise- deki rolü bir şahit olmaktan iba- rettir.. Fakat şoförü ©o derece | seviyordu ki suçu üzerine almak istemiştir. Eunu da bana kendisi söyleci. Size muhakemenin ikinci cel- sesini de anlatacağım. A_—ı-ıâ,iığ—.-.—_-:x.îx:i__iA:ıg S n ah nüfuzu altında yaşamıştır. Kiogk- İN ia A endldndi

Bu sayıdan diğer sayfalar: