*k f i p. K Teafrik No: 27 Fakat bu adam Adolf Zweiss olamazdı. İmkânı yoktu. Miralayın çehresi yine sertleştl — «Beni Alman casusu oldu- ğuna mı inandırmak istiyorsun ?» < — «Odada başkaları olmasa idi size daha fazla izahat verebi- lirdim,» E — “Boşuna beni aldatmağa uğraşma. Söylüyeceklerini doğru dürüst söyle, yoksa seni şimdi kurşuna dizdiririm.,, — “Nasıl isterseniz öyle yar pımız, - Size doğruyu — söyledim. ha da birçok şeyler söylüyebi- İrim.,, i Miralay Wicek şüphell nazar- larla bakıyordu. Acaba karşısın- dakinin düşündüğü ne olabilirdi? Muhafızlar odadan çıkmca kaç- mağa mı teşebbüs edecekti? He- rifin.. söylediklerine inanmıyordu. Fakat, hakikati ve bu adamın nereden, kimin tarafından geldi- ğgini öğrenmek İstiyordu. Korkak da değildi. Önünde duran casus- tan hem daha iri, hem de daha kuvvetli Idi Sert bir sesle : — “Ellerini bağlayınız,, dedi. “ Bu İş bittikten sonra taban- casını çıkarıp masanın Üzerize koydu ve muhafızlara kapının / dışarısında beklemelerini emretti. — Müuhafızlar odadan — çıkmca Steele'e döndü: —" Şimdi söylüyeceklerini ser- bestçe söylüyebilirsin. Yalnız ya- lan dolan istemem. Beni kolay kolay aldatamazsın, Hem de sö- zünü kısa kes. Çünkü bakacak bundan mühim işlerim var.,, Dedi. Steele bütün soğukkanlılığını muhafaza etmekte idi: — “ Size hakikati söyledim ,, Dedi. “Son muharebede Alman casusu iİdim, Nasıl çalıştığıma ge- lince, istihbarat dairesindeki dos- yamdan — anlaşılabilir. Harpten sonra herkes benim kim olduğu- mu öğrendi. Gelecek muharebede memleketime faydam — dokuna- bilmek için ortadan kaybolmak- lığım lâzımgeliyordu. Ben de öyle yaptım ve © zamandanberi de Adolf — Zvelss ismini — herkes unuttu, ,, < Şayanı İtimat Bir Casus — “O zamandanberi de baş- ka bir memleketin casusu imiş gibi yaşıyorsun öyle mi ?,, — “Gizlenmek için bundan daha iyi bir çare var mı? Ge- ç lecek harp - başladığı zaman İn- f gilterenin Entellicene Saervisinde bulunacağım. Hem bana okadar itimatları var ki tasavvur edemez- Biniz... Zaten s0on senelerde Ber- linde İngiliz casusu ak bulu- nuyordum, Bu suretle iyaya me kadar hizmet siz de takdir edersiniz zannederim.,, — “Ya öldürdüğünüz adam?,, — “İngilizlerin bir sözü var- dır. Ömlet yemek isteyen, yumur- taları kırmaktan çekinmez derler.,, — * Fakat öldürdüğün adam | — da senin milletinden idi. Öz va- tandaşın idi.,, — “Bana buraya — gelmeyi emrettiler. Iki şeyden birini yap- mak mecburiyetinde — idim. Ya buraya gelecekt'm, yahut ta yirmi e a )W senelik sâyın bütün semerelerini feda edecektim, Bittabi buraya gelmeyi tercih ettim. Zaten avdet ettiğimde kendilerine başkaların- dan da alabilecekleri malâümattan fazla bitşey söylüyecek Geğilim. Bu meyanda bir adam ölmüş... Ne çıkar? Belki de yehği seneye varmadan milyonlarca adam öle- cek, Ben hayalımda her İşi tam yapmayı öğrendim. Muvaffakiyetin yegâne sırrı da budur.,, — * Söylediklerinin bir tek kelimesine — bile inanmıyorum. Hepsi yalan.,, — “ Bilâkis hepsi de doğru.. Hem ne bacet... Bunların ispatı da kolay.,, * Ben de o fikirdeyim..,, Miralay Wleck muhafızları çe- ğırdı ve Steele'i göstererek. — “Bu adamı götürünüz ve iyi muhafaza ediniz. Öğleye doğru kurşuna dizilecektir. Kaçarsa, hiç bir mazeret dinlemem. Onun ye- rine sizi idam ederim.,, Dedi. Muhafızlar çıkınca derhal Ber- line telefon etti. Kendisine bir saat zarfında istediği malümatı vereceklerini söylediler, Aradan henliz bir saat geç- meden karargühdaki telgraf mer- kezinden alman şu telgrafı mira- laya getirdi'er: —* Adolf Zıelss 1919 senesi mayısında ortadan kaybolmuştur. En küçük bir şüpheniz varsa maznunu idam etmeyip hüviyeti- nin tesbili için derhal buraya gönderiniz.,, Bu telgraf miralayın hiç te hoşuna gitmedi. Homurdanarak: — “Herif şimdilik yine kelle- sial kurtardı,, dedi, Beş on dakika sonra bir tel- graf daha geldi: — “Adolf Zweisa ,, in sağ kasığında doğduğu — zamandan” SON POSTA UB ...1.,..“....'.»'... 18 - S- 1935 kalma bir leke, çenesinin altımnda bir yara yeri ve sol omuzunda da siyah bir bon vardır. Bu İşa- retler kat'i hüviyetini tesbit için kâfidir. Ona göre maznunu ya; tahliye veya idam ediniz.., Bu defa miralayın dudakla- rında müstehzi bir tebesstim do- laştı. Maznunun tekrar — getirik / mesini emretti. Sir Geoffrey Lavrence Norlan geceki uçuşu, geçirdikleri sergüzeştleri ve Stecle ne variyette — bıraktığını uzuün uzadıya anlatıyor ve İngilterenin Prag sefiri Sir Geoffrey Culluden onu dikkat ve heyecanla din- liyordu. Sıra Perdita'nın bavulundan çıkan kâğıtlara —gelince Selir Lavrece'in Bunları alıkoymamak bususundaki kararını tamamile tasvip etti. Hattâ bunda okadar ileri gitti ki Lavrence sonradan bulunan ve ©o sırada cebinde bulunan kâğıttan bahsetmemeyi “daha muvaf.k buldu. Fakat Lâavrence iki genç kadını İngilttereye avdete ikna etmek İstediğini söyleyince, Sir Geoffrey tavrını değiştirdi : — Geri mi göndermek isti- yorsun ? dedi. Niçin? Ortalıkta biraz gerginlik var diye mi? Hem Lady Chipperton ağustosta bu- radan gittiktenberi yüzüne bakı- lacak bir Ingiliz. kadını görmedim Langton da avdet etmelerini mi İstiyor dedin ? Varsın istesin.. Bu, bizim onun arzusunu yerine getirmekliğimizi istilcam etmez kil. Daediğin gibi onları bu akşam buraya yemeğe getirmeyi ihmal etme. Münasip birkaç kişi daha davet et. landayı ve genç ve şakrak karısını çağır.. Fakat azizim Norton hberşeydeon evvel sana uyku lâzım. Haydi git biraz uyu,,, ( Arkam var ) Ihtikâr Yapanlara Karşı Koymalıyız ! ( Baştarafı 1 inci yüzde ) danda iken kontrplâk bugün tam ( 225 ) liraya satılmaktadır. Yeni Bir Fabrika Yerli kontrplâkların Hat ve kalitesinden memnun olmıyan ma- rangozlar bundan altı ay evvel Ankaraya bir heyet yollıyarak şikayette bulunmuşlar, ve kontplâ- kın hariçten de ithaline müsaade istemişlerdi. bakanlığı bu dilekleri kabul etmiştir ve bu- gün kontplâk ithalâtı yapılmak- tadır. Öğrendiğimize göre, yakında yeni bir fabrika açılacaktır. Bu fabrika açıldıktan sonra ihtikâr kendiliğinden meydane çıkacak ve mobelya sanayiinin inkişafına meydan verdiren şimdiki fiat ve kalite güçlükleri her halde orta- dan kalkacaktır. izinsiz İlâç Satmış Veznecllerde 18 No.lı dükkâ- nn sahibi Hüsamettin, izinsiz ilâç satmak suçundan Adliyeye veril- miş ve birincl ceza mahkemesin- de sorguya çeklimiştir. Hüsamettin sattığı şeyin İlâç olmayıp mısir püskülü olduğunu söylüyor. Polisler Silâh Atma Talimleri Yapacaklar Bütün polis memurlarının silâh talimleri yapmaları kararlaştırıl- mış ve bu talimlere dün başlan- mıştır. Devlet Demiryolları ve Limanları Işletme Umum idarasi ilânları Şimdiye kadar nakil ücretleri çıkış İstasyonlarınca peşin alı- narak taşınan yaş sebze ve meyvalar tüccara bir kolaylık olmak üzere bundan böyle gönderenlerin dileğine göre nakil ücretleri varış istasyonlarında alınmak üzere de kabul ve nakledilebilecektir. (2632) Mayıs 18 Hai | NE KONUŞUYORLAR? | 1 — Bugün canım çok sıkılıyor. 2 — Piyangodan kazandığımız para ile blr ev yapluralım ma ? 3 — Getirdiğin şu hediye benl çok seriadirdi. 4 — Yarın müzeleri germağe gidecak miyiz ? 500 Lira Veriyoruz 30 gün devam etmak Üzere Nisanın £2 sinde başlıyan müsabakamız de« vam etmektedir. Tafallâtmı şimdiye kadar defantla neşrettik. Müsabaka- mın hitamile beraber neticelerin ta- ayyün edebilmesi için bu tafsilât tekrar edilecektir. Şimdilik şu ka- dar aöylüyelim ki aşağıki kuponu kesiniz ve şu yukardaki rtamin al- tındaki dört yazıdan hangisini bu resme uygun buluyorsanız onu ku- pona işaret ediniz. İstediğimiz zaman bize, bu (30) kuponu gönderirsiniz. Müsabaka Kuponu Resim Numarası: 27 Sadaka Ve Dilencilik Meselesi Hacı Mehmet, Yazılara Cevap Veriyor Dilencilik kanınun yasak et- tiği fenalıklar arasındadır. İstan» bul polisi zaman zaman dilenci- lerle mücadele eder, onları ya- kalar, mahkemeye verir. Gazete- ler de dilencilik mücadelesile her fırsatta uğraşırlar. Fakat iş ya- pamıyacak derecede el ve ayak- tan sakat olanların sadaka kabul etmesi dilencilik midir? Buna “evet, veya “hayır,, denilebilir. Ancak bir adam ne kadar sakat ve alil olursa olsun, cemiyet için- de sadaka toplaması bugün için kabul edilebilecek bir - vaziyet değildir. Devletin sosyal yardım kurumları vardır. Bu gibiler hab kın merhametinden — değil, bu sosyal yardım kurumlarımın özer- lerine aldıkları yardım vazifesin- .den istifade etmek mecburiye- tindedirler. Bu satırlar bizim şu mevzu- daki düşüncemizi anlatmış oluyor. Şimdi gelelim geçende gazetemiz- de yazdığımız bir yazıya. O yazıda Hacı Mehmet adın- da birinin sadaka kabul ettiği balde bugün ev, arsa sahibi bu- lunduğunu söylüyor, fakat vazi- yetleri ne olursa olsun, hiç kim- genin kendi şahst menfaati için halkın merhametini istismar ede- miyeceğini de anlatmış oluyorduk. Hacı Mehmet bizim bu yazımıza cevap vererek diyor ki: “ — Benim Istanbulda ve her hangi bir mahalde apartımanın kapısı bahasına değil, sokakta metrük taşlar kıymetinde bile bir yerim yoktur. Benim malım ve mülküm Hükümeti Cümhuriye ve sevgili milletime dua etmektir. Bundan daha fazla mal nemelâ- zım. Siz gayret ediniz. ve dünya- mızı mamur ve vatana hâdim olmı- ya bakınız. Ne çare ki bende bugün bu vücut yoktur. Dikkat ve temenni etmeli ki böyle malüliyet size nasip olmasın. Gelelim dilenciliğe: Nakt! pas ra keyfiyetine temas edersek bu gün ekmek bulunca şükür eder geçeriz, yarını düşünmeyiz. Belki her hangi bir paranın olduğu mahalli biliyorsanız haber verme- nizi çok rica ederim. Zenginliği kim sevmez. Bu hususta da bir çok sözüm vardır. Onu da şimdi imsâk ediyorum. Ve bunu da kat'l olarak bilmenizi isteyor ve ilâve ediyorum ki ben kimseden para istemiş değilim ve kimsenin ka- ptaanı çalarak — dilenen değilim. Kimsenin yolunu çevirmiş değilim, Zemin ve zaman müsalt olursa çıkar gezer gelirim. Hamiyetliler bana değil, Hilâli ahmere, Hima- yei etfale ve Tayyareye yardım ile mükelleftirler. Benim ismim Çuval Mehmet değil, Hacı Meh- mettir. Oturduğumuz nevama kuülübe benim değil, tahtınikâbımda olan ve evvelden yani 15 seneo evvel daha bana nikâhlanmadan karım Fatmanın kocası merhumdan ka- lan para ile ahnan arsa ve içe- rist de eskilerden ve uzun zamane lar mesal İle vücude getirilen bir yerdir. Binaenaleyh herşeyin olduğu gibi gazetecilerin de bir matbuat kanunu vardır. Bu kanundan ay- kırı İşler. yapılamaz, memnudur değil mi. Şimdi sizden dileğim, ayni sütunda bu işi tashih ediniz. Ve ilân eyleyiniz ki bizim bildi- ğgimiz gibi — değilmiş. Benim dö sizin gibi yükselmiş —bu vatana hâlen hizmet eder mevki — almış evlâtlarım vardır. Nazarı kanımide ve cümbur riyette sen ben malümya yaktur. Hepimiz birix önümüz ve sonumuz birdir,,,