Siyaset Âlemi | Musolini Şiddetli Sözler Söyledi İtalyanın müstemleköcilik slyasası, Musolini'nin iki gön Ööüce verdiği tert söylerden #sonra daha kat'i Biçimini almış ordu. Bu sözlerden $ikırmak gerek olan sonunç gudüurı “Habeşistandan mutlaka toprak, ele Reçireceğiz. » Fakat beri yandan Habeşlstan da ndisini ucuza vermek — niyetinde hiç değildir. Şu halde, yakında Afrle kanın kızgin çöllerinde Iki irk ara. tında yaman bir savaş baş göstere- tek demektir. Bu savaşın naml biteceğini kestire Bek, samimi söyliyelim ki, şimdiden Bümkün değildir. Çünkü Habeşliler her geye rağmen, en yüksek Avrupa hazp vamıtaları karşısında eephö al- Bak kararındadır. Fakât bisim burada düşünmek iğimiz şey, Afrikada patlak vere- Sek bir savaşın Avrupada birtakım ık durüumlara yol açıp açmıyan tağıdır. Ve bize öyle geliyor ki 'amın ada kuvvetlenmesi, hem İngil- Türeyi, hem de Fransayi kuşkulan- bilir. Çönkü bu iki —hükümetin Simali Afrikadaki menmfaatleri — pek Düyüktür —va berhangi bir rekabet ."_"";.ıını. kalmak taraflr da değil- Bununla beraber Fransa Avrupa- Taki menfaatlorini de beraba katmak . Ve İtalya Iise harp Sonu andlaşmalarının mutlaka değiş- :ııu..., isteğinde olduğu için Fransa komşusunu hör ne şekilde olursa Olaun yola getirmek kaygusile onun M'"udı tatmin edilmesini «sineye Yikecek demektir. — & Amerikada *Vo İşçi Meselesi Düzene Sokuluyor İ Vaşington; 17 ( A.A )—Senato b teye (karşı 63 reyle, Vagner L;:"n projesini kabul etmiştir. Proje, kumpanyaların sendi- ra hâkim olmasinı yasak Vtmekte ve İş münasebetleri için GĞt bir konsey ihdas fetmekte- - Kanun projesi, ticaret mümez- Slleri odasına yollanmıştır. —.'A", kadın, Hacere — elile *t etti ve fısıldadı: , — Sen, odana gir... Hy Hacerin, dizlerinin bağı çözül- ..:!lb_ duvarlara tutuna tutuna, d"'yı sendeleye — odasına Âyşe ka, klaştı Bökim * — Kim 0? Nl:'llndı gürültüler — çoğaldı, w bütün — bütün biribirine t ..— Kim olacak? Biziz, ölen Tn Bir de çekinmeden soru- Âyte kadın, bu tehditler'kar Nadi ılıı. u ler N kilm! iyordu: lınN Siz kim siniz? Ne diye ga- DiSfiYoOm? biş arıdan küfürler, tehditler | :Ü“lk halinde yağıyordu: kl. Çok söylenme, aç kapıyı... Anıd“iumuzu sana göstleririz. & """: ı.hdın, sürgüyü çekti, ee e mda bir polis belirdi: halle halkı, eve erkek #öylüyorlar, SÖON POSTA. HARİCİ TELGRAFLAR lÇekoslovak Ve Sovyet Rusya Andlaşmasından Sonra.. Fransada 2000 Ki- Avrupa Bin Bir ..- . şilik Bir Grev Büyük Vapurlar Limanlar- dan Demir Alamıyor Paris, 17 — Transatlantik kumpanyasına mensup ve dünya- nn en büyük gemisi olan Nor- mandi vapurile diğer iki geminin tayfaları tarafından ilân edi'en grev devam ediyor. Grev, Şam- plen vapuru tam — Amerikaya hareket edeceği — zaman edildiği için yolcular inmişler, otel aramak mecburiyetinde kak mışlardır. Grevcilerin sayısı git- Hikçe çoğalıyor. Şimdilik 2000 i bulmuştur. Fransa Maliyesinde Paris 17 (A.A.) — Hükümet, mali bir ıslahat projesi hazırla- maktadır. Bu sayede iki milyar ta- sarruf edilecektir. ilân Ayşe kadın, sordu: — Şimdi baskın var mı? Folis şaşaladı: — Baskım yok amma.. Bu ka- dar önüne geçemem, Jandarma gelinceya kadar kapıyı kıracaklar... Sonra mahkemeyi boylarlar am- ma, bir kaza çıkmasın.. Sonr ev işletmek yasak.. Burayı tutan kadısın — geçmişindekl — kayıtlar kötü... Iki taraf ta başına belâ getirmeden, işi anlayalım. Ayşe kadın, dik dik söylendi: — Yanlış kapı çalmışsınız... Bizim hanım, hasta yatiyor.. Evde erkek falan yok! Mahalle halkı, bağırışıyorlardı: — Nasıl yok, gidinin gahbesi.. Geç vakit eve girerken biz. göz- lerimizle gördük. Göz göre yalan olur mu ? Ayşe kadın, kapıyı ardına kadar açmıştır — Girin, arayın... Kapının önüne yığılan halk, bunu hiç beklemiyordu; bir an şapkınlık geçirdiler sonra, bunu bir hiyle zannederek Ayşe kadını itip bir sürü halinde içeri daldılar. Ellerindeki fenerlerle her tarafı f 1 Güçlük İçinde Fakat Lort Edene Göre Çok Korkmıyalım Londra, 17 (A.A.) — İngilte- re Mührühas bakanı B. Eden, Londrada söylediği bir nutukta, yaptığı seyahatler neticesinde arsıulusal politika meseleleri hak- kında aldığı intibaları anlatmış ve demiştirki: * — Avrupa vaziyetinin güç- lükleri, çok mühim olmakla be- raber, eğer her ulus kendisine te- rettüp eden rolü ifa ederse, aşıla- maz da telâkki olunamaz. Eğer Berlinde emniyet ve si- lâhlar hakkında özlü neticeler alınması mümkün olmadı ise bu- nun sebebi Almanyanın uluslar cemiyetine gelmeye az İstekli bu- lunmasi ve 550 bin kişilik bir askert kuvvete malik olmak mec- buriyetinde bulunduğunda ısrar etmesidir.., araştırmağa — başladılar. Bahçe tarafını, evvelden tutmuşlardı... Hacerin odasına girdiler, elek elek aradılar. Evde erkek yoktu. Ayşe kadın, Hacerin yanına kaşmuştu. Genç kadin, - dişleri çarparak, sesini çıkarınadan bakı- yordu. Kapı tarafında, yine gürültüler oldu, nal sesleri duyuldu. Jandar. malar yetişmişlerdi. Ve eve giren halk, yine bir sörü halinde çıktı, ve hepsi kinle, homurdanıyordu. Ayşe kadın, onların arkasın- dan kapıya doğru - seğirtmişti. Hacer, Ayşe kadının bu geceki uyanıklığına, çevikliğine, gittikçe açılan, büyüyen gözlerle, şaşarak bakıyordu. Kalabalık, evi — boşaltip ta sokağa çıktığı zaman, Ayşe kadın kapının önünde durdu, yumruk- larını kalçalarına dayadı, gözlerini kısarak baktı, dişlerini gıcırdata gıcırdata söylendi: — Ben, bunu, sizin yanınızda bırakırım im sanıyorsunuz? - Size, gösteririm, ben, gahpenin evini,. Görürsünüz, gidinin gahpesini !.. Ihtiyar kadının, karanlığa sa- vuürduğu bu, gözdağımı, kizgın bir homurtu — karşılamıştı. — İhtiyar kadın, gerilememişti; kapıyı ka- patırken, karanlıkları bir. yılan ıslığı gibi delen korkunç bir kah- kaha kopardı. : Bir Fransız Gazete- . . . si Diyor Ki: “Bunun Arkasında Küçük İtilâfı Da Görmek Lâzımdır,, Prag, 17 (A. A.) — Prager Presse gazetesi Rusya ile Çekos- lovakya arasındaki muahededen bahsederek, bunun heyecan uyan- dırabilecek hiçbir maddesi bulun- madığımı kaydetmektedir. Uluslar kurumu şartlarına muvafık olarak yapılmış olan bu muahede bu kurumun barışı muhafaza - için kâfi derecede nüfuzunu geçiremi- yeceğl yerler için âdeta bir köprü vazifesini görmektedir. Yeni Andlaşma Ve Küçük kuat Paris, 16 (A. A. ) — Yenli Sovyet - Çekoslovak muahedesi hakkında Fransız gazetelerinde neşriyat yoklur. Yalnız Övr gaze- tesi bu muahede ile Çekaslovak- yanın Fransaya bağlı kaldığını ve bu muahedenin arkasında yalnız Çekoslovakyayı değil, bütün kü- çük itilâf devletlerini görmek lâzım geldiğini yazmaktadır. Irak İsyanı Son Tebliğe Göre Ortalık Düzelmiş Bağdat, 17 (A. A.) — Orta Fırat mıntakasındaki - karışıklık- lara dair neşredlen resmi tebliğ, bütün kaza köylerinin hükümetin kontrolu altında toplanacaklarını söylemektedir. — Albuhassa, Sav- vahim İismindeki —kabile baş kanları ile diğer ihtilâlci Hderler hükümet memurlarına teslim ol- muşlardır. Bu, kahkaha, baykuş uluma- sına da benziyordu. Arka adada, dişleri biribirine çarparak tirlir. titreyen Hacerin, kamı, küikleri donmuştu, Hacer, biraz evvel uzgın tekmelerle ka- piyi tekmeleyen, kudurmuş - kü- fürlerle yumruklar atan, evi ara- yan kalabalıktan - ziyade; Ayşe kadından korkmaya başlamıştı. Ihtiyar kadını, o, bu kadar korkunç olabilir. sanmamıştı. Ha- cer, ıssız, karanlık gecede, evde, onunla yalnız kalmaktansa; bağı- ran, hiddetini yenemiyen, tehdit eden halkın arasında bulün- mayı, daha az tehlikeli daha az korkunç buluyordu. Beygir kişnemelerini, nal şa- kırtılarını, o da duymuştu. Gelen jandarmaların başmda, belki de mülâzim Cevat Bey vardı. Genç mülâzim, — hastaneden çıkmıştı; Hacer, onu, görmediği, konuşmadığı halde, bunu bili- yordu, Jandarma zabiti, Haceri görünce, elbette koruyacaktı. Hacer, sokak kapısının kapan- dığını ve sürmenin slrüldüğünü duydu; odadaki idare kandilinin titrek ışığına bile bakamıyordu. Ihtiyar kadın, biraz sonra, onun yanına gelecekti. Hacer, pencereden — atlayıp kaçmak istedi; fakat bahçenin koyu zifiri karanlığı, kalın bir duvar gibi, önünü kesiyordu. Gönül İşleri Bekâr Yaşamak Mümkün Müdür? “Yaşım 28, liseyi, Üniversiteyi bitirdim. Beş senedir mesleğimde muvaffakıyetle ilerliyorum. Ha- yatım sevgiden yana, fazla hare- ketli ve hızlı geçti. Tanıştığım pek çok kız ve kadınlar, kendi- lerile hayatımı birleştirebileceğim bir. tipe ve karektere mensup olmak İliyakatini gösteremediler, Ve daima muvakkat bir rol oy- nayıp geçtiler, Aşk denilen teh- likeli oyunun, İnsanın saadetini söndüren şeklinden, bütün kuv- vetimle kaçtım ve hislerimin kör ve İradesiz arzularına tabi olarak evlenmekten kabil olduğu kadar çekindim ve hamdolsun muvaffak ta oldum. “Fakat manlesef bu muvaffa- kıyetim, — evlenmek — hakkındakl arzumu siyah bir tülle örtmek şeklinde neticelendi. Ve ben artık bir kadınla hayatımı birleştirmek için kâfi derecede cesarete malik bulunuyorum, Hem de bu cazip ve muvaffakiyetil bekârlık hayatı da ne diye foda edilsin. “Şimdi ne yapmalı; mantık ve şuurla evlenemedim, bir de zarı mı tecrübe etmeli. Yoksa işi kumarla halletmektense, sonuna — kadar yalmız mı yaşamayı denemeli, *“İsebetsiz. ve talihsiz adım atmış olanlara verdiğiniz kıymetli öğütleri; henliz bir karar vermi- yerek yerinde duranlardan da esirgemiyeceğinizi — hakli olarak umarım, ,, Bütün hayatlarında bekâr ya- şayabilenler manen hasta olan- lardır. Evlenmek, içtimal hayatın do- ğurduğu bir zarurettir. Bekârlık bir müddet, hattâ uzunca bir müddet insana hoş yö- rünür, fakat nihayet bu avare Pencereden atlarsa, — nereye kaçacaktı? — Çalılar, baldıranlar bürümüş taşlık bahçede yürüyüp koşabilecekmiydi? Ve sonra Ayşe kadın, buna kırmıyacak mıydı? Taşlıkta, ayak sesleri oldu. Ihtiyar kadın, kendi kendine söyleniyor; diş biler gibi, kesik kesik gülüyordu: —Ne sandılar — Ayşayi?... Yolunu şaşırmış — keklikler gibi beni avlıyacaklarını mı umdular? Cepkenli Sırma keselerin Demir Ağayı, yere vuracaklar! Şaş- kınları. Ben, daha akşamdan kokusunu aldımdı. Demir Ağaya kalsa yakalandı, gitti idi... Şimdi, atını, Kızbeyliye sürüyordur.... Şaş: kınlar! Evi de elek elek aradılar. Rakı, kanyak şişelerini ortada bırakacaktım, öyle mi? Kirli, ko- kulü bir çop bile bulamadılar. Ben, hepsini, önceden düşündüm.. Hacer, oturduğu yerde, ihliyar kadının yüksek sesle kendi ken- dine söylerişini dinlerken, bay- gınlıklar geçiriyordu. Ayşe kadın, umulmaz bir göz açıklığı göstermişti; evde subaha kadar oturup, İçmek isteyen De- mir ağayı, tatlılıkla savmiş, sonra rakı sofrasını kaldırmış, ortalığı temizlemiş, Hzceri yatağına yatır- mış ve nihayet kendi de yatıp wyumuştu? ( Arkam var )