Habeşistan Işleri Niçin Şapa Oturuyor? İtalya ile Habeşistan arasındaki anlaşamamazlığın bir hayli devam ettiği herkesin itirafındadır. Bu işin daha me kadar devam edeceğini de Allah bilir, Son telgraf haberlerinin getirdikleri bir haber, telifi çok güç olan iki taraf menfaatlerinin arasına, bir de, şahsi inat ve duyguların ka- rıştığını © gösteriyor ki bu suretle İtalyan-Habeş ihtilâfı #deta bir Arap saçına dönmüş oluyor. Şöyle ki; Habeş Obükümeti, & Adisababada bulunan İtalyan sefirile müzâkeratın Yapılamıyacağına kanidir. Bu adamın inatçılığından şikâyetçidir, ve © de- ğişmezse İtalyan Habeş konuşmala- rından herhangi bir fayda beklemeain abes olduğunu beyan ediyor. Şu hale göre bütün bir dünyayı yakmdan alâkadar eden (bu barışa veya dövüşe inkılâp edebilecek olan dava, inatçı bir sefirin keyfine tabi Olarak uzayıp gitmiş. Tevekkeli Uluslar Kurumunda da Şok defa, işler, böyle gahil ve indi telâkkiler yüzünden şapa oturmuyor. Hadi, Habeşistan Şap denizine yakın bir ülkedir. Onun işlerinin sik sik Yapa oturmasını bu cihetten mtfimkün Şörelim. Fakat Uluslar Kurumuna ne oluyor ve onun işleri için bu noktadan me diyebiliriz. — Süreyya Japonya Ve Sovyetler Arasında Tokyo, 3O(A.A.) — ja ya hükümeti, Mi a dalyanlar hakkındaki anlaşmayı bozmaya ve yeni bir anlaşma ak- diiçin müzakerelere başlamıya karar vermiştir. Doltüsu Öldürenler Viyana, 30 (Hususi) Geçen temmuz - ihtilâline © iştirâkten ve Başvekil © Dolfüsü öldürmekten Suçlu eski palis müdürü Paul ve binbaşı Selingev ebedi hapse, & Korachmann in Höngide seneye mahküm dır. Tefrikamız Hacer, perdeyi yavaşça İndirdi ve kenarından bakmağa başladı. ki arkadaş, duvara yakın masa- lardan birini beğendiler, iskemle- $ekip oturdular, Hacer, acaba, pencereye ba- caklar mı? Diye merak ediyordu. ahbap, önlerine bakarak otu- ye Uzun boylusu, ceke- cebinden bir tabaka çıkara- masanın Üzerine koydu: birin ağa, tabaka ; hi yı aldı; hiç ri çıkarmadan cigara sari baru şi biker elini — Demek Mehm, i iyileşmedi e et Beyin ya- 18 ağa, başını salladı! —Kemik kırılmış... Vilâyetteki ye kaldırdı koyacaj -i ılar... o Alçıya Tabakayı geri Uzattı —. m ağa, eğer. o köp- masa imiş, bizim Bey Yartulamıyacakmiş., Köprücüler, UP yetişmişler... Amma doğ- Edebi li Belçikada Yeni Kabineye Bir Sene İçin Fevkalâde Salâhiyet Verildi Brüksel, 30 (A. A.) — Yeni Van Zecland kabinesinin mebus meclisinin karşısına çıkışı birçok münakaşalara yol açmış, evvelki geceden dün sabaha kadar mi- makaşalar devam etmiştir. Eski Başvekil Bay Jaspar, yeni kabi- benin altın esasından ayrılıp Bek çika parasını düşürmesine muha- lefet etmiş, bunun bir işe yarı- mıyacağını, bu takdirde içtimal aykırı'ıklar doğacağını söylemiştir. Bundan sonra Başbakan Bay Von Zeeland hükümetin siyasa- sım müdafaa etmiş, bu suretle iktisadi o kalkınmanın Oo mümkün olacağını söylemiş, neticede mec lis Belçika frangınn o kiymetten düşürülmesi hakkındaki kanunu kabul etmiş (ve hükümete bir sene için (fevkalâde selâhiyet vermiştir. Londra, 30 — İngiliz gazete- leri, Belçikamın yeni para sıyasa- sını tasvip etmekte, altın esasına bağlı olan devletlerin Belçikayı taklide mecbur olmaları ihtimalini öne sürmektedir. Litvanya Aleyhinde Nümayişler Danzig, 30 (A.A.) — Litvan- ya mahkemesi tarafından Memel Almanlarından birkaçı hakkında verilen idam hükmünü protesto için birçok toplantılar yapılmıştır. İspanyada Ölüm Cezasın- dan Kurtulanlar Madrit, 30 (A.A.) — Cum hurreisi, 21 idam mahkümunu af eden bir emirname iİmzala- mıştır. Fransada Talebe Grevi Paris, 30 (A.A.) — Ecnebile- rin Fransada doktorluk yapma- larin tahdit oOeden lâyihanın müzakeresi geçikliği içle Tıp fa- kültesi (o talebesi bir (o protesto grevi yapmıştır, Yzana: rusu, Dursun Beylerin Halil ağa- da iyi bakmış... Durmuş Ağada sıgara sarmr ya başlamıştır. — Ecel kurtuldu. yal... sonra dilini tutar. Idrist Ağa, cıgarasının duman larına dalgın dalgın bakıyordu: — Bu işte, Mehmed Beyin kabahati varmı, yok mu? pek bi- lemiyorum. Iki taraf söyliyorlar. Mehmed Beyle Bekir Efe arasın da bir karı dalaveresi olduğu açık açık gayri... amma, işin iç yüzünü doğru bilen yok! Hacer, evvelâ bir köy dedik kodusu o dinleyeceğini (o samrken, bir beyle bir efo arasında geç- miş bir karı dalaveresinden bah- gelmemiş... Ne ise, Artık bundan sedince,: gözlerini açmış, kulak- larını kabartmıştı. Acaba (köylerdeki, dışarlık şehirlerdeki karı dalavereleri na- sıldı?. Elbette (o İstanbuldakilere benzemiyordu. Bu dalaverelerde, ip, kadının elinde mi, yoksa iki erkeğin ellerinde mi idi?, Durmuş ağa, sıgarasını yak- mıştış dumanını havaya üfledi; Habeş İşi Yine Karıştı Italya Elçisi Hep “İmatçılık Yapıyormu Roma, 30 (A. A.) — Pariste çıkan Maten gazetesi muhabiri, Italya ile Habeşistan arasında yeni bir gerginliğin baş göster- diğini, Adisababa'dan aldığı ha- berlere atfen, bildiriyor. Bu muhabire göre, Habeş hü- kümeti, ulual hâdiselerine dair olan müzakerata, inatcılıkla ittiham eylediği şimdiki Italya sefirile imkâm olmadığı iddiasındadır. Tayyarelerin Hızı Gittikçe Artıyor Roma, 30 (A. A.) — Saoya Marketti adlı, dört motörlü yeni tayyare, 24 yolcu ve 7 mürette- batla Milanodan Ramaya ilk uçuşunu yapmış ve bu messfeyi saatte vasati 310 kilometre sür”- atle bir buçuk saatte katetmiştir. Bu tayyare Roma-Liyon-Paris- Londra arasındaki muntazam hava seferlerine tahsis edilecektir. Makedonya Komi- tesinin Bir Cinayeti A Bulgaristanda Dört Ceset Meydana Çıkarıldı Sofya, 30 (A. A.) — Bulgar Makedonyasında Cumaya civarın- da dört ceset bulunmuştur. Polis tahkikatına göre bunlar Make- donya ihtilâl komitesi tarafından yapılan bir cinayete aittir. Ceset- lerden bir tanesi teşhiş edilebil- miştir. Bu ceset eski köylü partisi saylavlarından Balabanof'a aittir, Cinayet, 1928 de yapılmıştır. Bay Beke si am Varşova 30 (A. A.)—-İtalyan bü- yük Elçisi alan MR dış işleri bakanıB. Beck'izayaret etmiş ve kendisine İtalyan Saint Maurice et lazare nişanınm büyük rütbesini vermiştir. ————————— <<. — Ben, Demir ağadan duy- dum; Bekir efe, Istanbuldan ge- len karının yakın akrabası imiş! Birden durmuştu, otelin pem cerelerine baktı, Idris ağa sordu: — Ne durdun, ağa? Durmuş ağa, sesini yavaşlat- — Burada konaklamış ta... Idrid “ağa, ' başını geriye itti; kaşları çatık, suratı asıktı: — Burada emme, sokak üs tünde oturuyor... Çekinme, söyle... Ben, dünden biliyorum! Hacer, kulaklarına İnanamıyor, o'duğu yerde titriyordu. Bu iki köy ağası, muhakkak, kendisin den bahsediyorlardı. Hacer, Bekir efe, diye bir akrabası olduğunu biliyordu. Acaba İstanbuldan gelen veya- hut gelecek, başka bir kadın da var mıydı? Istanbuldan gelen, Bekir efe, diye bir akrabası olan ve güzelce otelde konaklayan kadın Hacerdi. Onlar, (o Hacerin o lâlkırdısını ediyorlardı; Obaşka bir kadın olamazdı. Idris ağa, arkadaşına cesaret verir gibi elini sallıyordu: — Birde, bu tarafta oturmuş, ne çıkar? Yabanın gahbesinden mi çekineceksin? Hacer, nefesi kesilmiş gibi durdu; damarlarındaki kan, buz Yi Habeş imperatoru Ras Tafari Henderson Silâhları Bırakma Başkan- lığından Çekilmiyormuş Londra, 30O( A.A) — B. Hem derson, intihap dairesinde. söyler diği nutukta, silâhsızlanma kon- foransı © başkanlığından | istifa edeceğine dair çıkan şayıaların aslı olmadığını bildirmiş ve de miştir ki: “—Uzun mesal hayatımın en güç devresini geçiriyorum. Fakat mes'ut bir neticeye varmak için bütün kuvvetimle çalışmaya devam edeceğim. ,, gibi soğumuş, donmuştu; gahbesil, Bu, Hacerdil,, P mıştı? Ne olmuştu ie Ee hakaret ediyorlardı? Durmuş ağa, cesaretlenmişti. — Çepkenlili Demir a geyler biliyor. Sizin Mehmet Bey, bu karıyı, latanbuldan tanyormu; Bütün geldisini, £eçtisini bili düz n muş. Bu, Bekir Efenin bliğiğ gitmiş. Bekir Efe, puf Zehii yutar, göz yumar, emme. ileri lâf edene göz yummaz| YAA Idris ağa, düşünceliyei. — Bunda Nardöğenli Zeyne binde parmağı vardır, belki, Mehmet beyi görme, Döşekte bir yandan bir yana dönemiyor, e me gözlerini ateş bürümüş, 14) yana döndürüp; Bekir Efeni benden alacağı olsun! diyer, iy daha demiyor. Ayağa kalkın ilk işi, Bekir Efeyi bulmak e Durmuş ağa gülümsüyordu; — Jandarmalar, Geçitvermez- de Eekir elenin isini kaybettiler, Bekir Efeyi, Mehmet Bey, nerede bulacak ?.. Emme, sen, gahbenin Oyunluluğuna bak... Kızılbeyliye bile gidemiyor. Burada oturuyor... Idris Ağa, bâlâ düşünüyordu ; — Mehmet Bey, Istanbuldan gelecek hanım, geldi mi? diye sorup duruyor... "Hep ağız birliği tike; dil diy G izel lp me vali Yabanın Hakiki Aşkla Sahte Aşkı Nasıl Ayırmalı? “Bundan bir yıl kadar önce onu *şsiz bir sevgi ile sevdim ve ona bu sevgimi anlattım. Benide ayni dere- | cede sevdiğini miiteaddit defalar imâ eden bu genç, bu defa bana kar | soğuk bir vaziyet aldı. Kendi kendime sebebini şöyle tabili ediyorum. Benden bir fotoğraf istemişti. Ben bunu redetmiştim. * Benim bu mukabelem onu rencide etti, Fakat ben Onu hâlâ aynı sevgi ile seviyorum. Şimdi De yapayım? Karaman; S.M Ü, R. Hakdki sevgi ile geçici sevgiyi biribirinden ayırt etmek güçtür. Fakat bazan ufak bir imtihan bize bu hususta bir fikir vere- bilir. Bu fotoğraf meselesi bence gencin aşkını tecrübe için İyi bir vesile olmuştur. Bu genç siz“ den uzaklaşmak için fotoğraf me- selesini vesile olarak ortaya sür- müştür. yoksa hakikatte &izi derin bir sevgi ile sevmiş olsay- dı, böyle basit sebepten dolayı çabucak kırılmaz, bilakis sizi takdir ederdi. Çünkü sevgililerin fotoğraf almak, ancak biribirle- rini uzun müddet göremiyecek olan sevgililer için caiz olabilir, Bunu : izam etmek, ciddi bir sevginin tezahürü sayılamak. * İsmitte H. V. Beye: Ansenizin ve ablanızın evlenme" nize karşı gelmelerini tabii görünüz Çünkü siz evlenince onlar bugün rahat ve İstiklâllerini okaybede- ceklerdir. Hiç kimse kendi raba- tının kolayca elladen alınmasına razi olamaz. “Paket sizde onların hatırı için ilel'ebed bekâr kalacak değilsi- niz yal Mademki eşinizi bulmuşsu- nuz, Kazancınızda iyi fena sizl geçindirmiye ir. Annenize ve ablanıza vaziyeti anlatıp kar rarımızı bildirirsiniz. Onlar emri vakit kabule mecburdurlar. Yak Bız mes'ut olmak içim, onların ev- lilik hayatınıza karışmalarına mey dan vermemeye çalışınız. TEYZE ÇT — a Durmuş Ağa, artık gülmü- yordu: — Karı ile eski tanışıksa, » bu kadar | kim bilir 1.. Belki de karıyı çeker yanına, kapatır | ldris Ağa, uzaklara baktı: omuzlarını kıstı, Durmuş Ağa, acıyormuş gibi başını sallayordu : — Bunca yıl, Istanbullarda sürtmüş, ohavalanmış, uygunsuz karı, ana, kardeş sözümü dinler ? Paranın yüzü sıcaktır. Sen, bu karıyı gördün mü? Hani, değer mi bari? Hacer, pencerenin pervazina parmaklarını geçirmiş, can kula" ğile dinleyordu. Idris Ağa, ellerini açtı, kapadı yüzünün çizgileri kızıştı; sesi, tutuk ve kararsızdı: — Bir yol, burda kahvenin bahçesinde gördüm. Tam yosma kıvrak... Göz almasına göz m Emme, kendi rengi mi, kızıllığı m, ne 7 gayri, Miili Danla iştirmesi güç 9, garıya para iie Ağ like