Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
hai Bi A K g” T 5 p v M VALI g-e SON POSTA Büyük resimii roman aa 54 <A Yazan: Sermed Muhtar Alus İKİ GÖNÜL BİR OLUNCA.. Samanlık Seyran Olur ! Köşk, Tarifin Haricinde Idi.. Na tarhlar, ne çimenzarlar, ne çiçekler... Ne çamlar, ne taf- lanlar, ne sarmaşıklar... Hani sa- lon vazolarında Avrupadan gelme, gayet şık ve sahiciden güzel bodur ağaçlar olur. Adım başında mermer saksılar içinde onların hakikileri, canlıları. Sonra en nadide muz, hurma, maltaeriği, frenkinciri — ağaçları; limonlar, portakallar, turunçlar... Bahçede çalışanlar öyle bizim bildiğimiz Boşnak, Arnavutlar, bahçıvanlar değil. Başları hasır şapkalı, mösyöden kişiler. Biribir- lerile mütemadiyen rayaca konu- şuyorlar. Baş bahçivanbaşısı galiba Al- mandı. Almanya imperatoru bir daha Istanbula gelmedi mi, yala- nım olmasın amma rivayete naza- ran paşa ona açmış... Ziyafeti se- niyede yanyana mı, karşı karşıya mı oturuyorlarmış. Lâf arasında paşa, bahçe ve çiçek merakından bahsetmiş. Kral da hemen: — Öyle ise paşam size benim bahçıvanlarımdan birini yadigâr. edeyim! demiş; gider — gitmez yollamış. Ne kadar ballandırsam azdır. Atâ paşanın köşkü, — bahçesi öyle kolay kolay dille tarif edile- mez. Masallardaki peri Padişahı saraylarını ve hadikalarını çocuk- luğunuzda dinlemişsinizdir. Onları hatırlayıp gözlerinizin Önüne ge- tirin; belki bir fikir — edinmiş olursunuz. Fazla uzatmıyalım, zira düğü- nü nakledeceğiz. — Anlâatacağım şeyler daha pek çok. Şimdi nereden başlayım, ne taraftan girişeyim?.. Beni dinle- yecekler arasında kadınlar da çok; belki de erkeklerden çok. Düğün dedin mi kadın kısmı her şeyden cvvel gelin odasının, ya- tak odasının, çeyizlerin, sonra da yüzgörümlüğünün, el öpmeliklerin nasıl ve ne şekilde olduğuna meraklıdır. Bu sebeple evve'â bunlardan bahsetmek — muvafık olsa gerek, Köşke —yüzyazısı — gününden bir gün evvel gittiğim için her tarafı rahat rahat gezmiştim. Bu nakledeceklerim dokuz ayın çar- şambası bir araya gelmiş bir halde, şamata ve harrangürra arasında görülmüş şeyler değildir. Iğneden sürmeye kadar her nokta- yı asude asude, doya doya sey- rettim. Birazıcık da - zihnim sağ- Jammiış ki bugünkü gibi hâlâ ha- tırımda, gözümün önünde. Köşkün misiniz?... Sola tesadüf eden büyük ka- pidan girince at koşturacak ka- dar mermer bir taşık getir. Ku- sura bakmayın, teferruatı uzatma- yım di- orum amma sırası düşüyor kendil.ğinden uzayor... At koştu- racak bir taşlık diyorsam cami avlusu, hamam soğukluğu gibi bir yer sanmayın, Zemini kar gibi mermer; bal dök yala... Dört ta- rafındı somaki direkler; direklerin üstö. de nakışlar, çiçekler... Tavan kubbe; kubbe amma mescit kubbesi gibi değil. Hani müşir Fuat Paşanın Feneryolun- içini bilmem bilir “daki bahçesinde senelerce yarım durmuş, bitirilmemş bir Çin köşkü yok muydu, onu gözünüzün önüne gelirin. İçinden tavanına doğru bakın. İşte tıpkı öyle bir kümbet... Kümbetin etrafında fırdolayı camekân olduğu İçin taşlık göz gözü görmez bir halde değil; gün- lük güneşlik içinde, Ortada, dur bakayım neka- dar?... Hünkârsuyundaki havuzu bilirsiniz, hokkabaz Boyacıoğlunun yuvarlanıp sırılsıklam olduğ havuz. İşte tam onun eşi. Etrafı diz boyu yüksekliğinde ve kabartma kabartma... Bir ta- rafında bir aslan heykeli pençe- sini uzatmış; yeleleri kabarmış; | ben adamı yerim gibi iki çenesi açık. Ağzından şarıl şarıl, billür gibi su akıyor; halis Küçükçam- hca suyu... Ortasında bir fıskıye. Ondan da şıril şiril, pırlanta gibi yine su fışkırıyor... Havuz bir taraftan doluyor, altındaki delikten boşa- lıyor... İçinde cıvil civil kırmızı balıklar. Arslanın — arkasında, tam karşısına gelen — noktada, yaprakları — yemyeşil, — çiçekleri apal iki ağaç... Acele etmeyin; biliyorum, taş içinde ağaç biter mi, yeşerir mi diyeceksiniz.. Ağaç diyorsam sahici demiyorum a, renk renk camdan... Saklı bir yerde düğmeleri var, Akşam olup ta karanlık basınca düğmeleri — usullacık — çeviriver, nurlara garkol. Donanma gece- lerindeki havat fişeklerinin elvanlı, kandil kandil dahmeleri karşında; seyret dur. Ah şu rayalar ah, neler de neler İcat etmezler. Bir ölüye can vermedikleri kaldı... Bu pırıl pırıl ışıklar hep alektrikmiş. Limonlu- ğun yanındaki makinesini işletince böyle yanar, ışıldarmış. Hezaren sandalyelerin uzun kanepelerini kibar konaklarında görmüşsünüzdür. Havuzu seyredip keyif çatacaklar için bu kanepe- lerden belki yirmi tanesini etrafa çepeçevre dizmişler.. bir. de Havlının Büyük Çamlıca ci- | hetine yüzünü çevir, sağlı sollu iki merdiven.. Beş altı kişi (alaylı, bulaylı ) oynar gibi elele tutuşur; ayak gömülen yol keçelerine basa basa yukarı çıkabilir. Gelin güvey dairesini tarif edeceğiz; haydi biz de soldakine gitmeyip sağdaki — merdivenden çıkalım. Birinci kata geldik değil mi, karşılıklı İki koridorun - sağda bulunanına girelim.. Yanyana düört kapı.. İşte bu cihet yeni gelin güveye tahsis edilmiş olan bölüktü. Birinci kapıyı aç, İçeri gir; adeta kocaman bir salon, Burası gelin odasıydı. İçindeki — süsün, — şaşaanın, debdeben'n derecesini tasavvur edemezsiniz. Tavanlar, duvarlar, kapılar, aynalar, konsollar, ma- salar, — kanepeler, — sandalyeler gözler kamaştırıyor; hepsi 22 ayar altın yaldızı. Hele o yüz | mumluktan fazla olan avizenin ışıltısı. Samani renkte, kabuk gibi perdeler; altlarındakli döşemeler pıril piril parlıyor. Hani güneşe bakınca İnsanın gözleri nasıl olur? Önceleri her taraf kapkaranlık kesilir; sonra da dakikalarca o ka- rartı savu maz. Bu odaya girince ayni hale girmemenin imkânı yoktu. & Kısacıcık söyliyeyim mi?... Yıldızın merasim dairesini, ecne- bi kıralların, şehzadelerin misafir edildiği o yerleri gördüm desem yalan; fakat okadar dinledim, işittim ki görmüş kadarımdır. Beni geçin, gözlerile görenler söylüyor. ( Arkası var ) Kutup denizlerini keşfe giden beyetin heyecanlı maceraları : ÇELÜSKİN “BOLORES DEL Bi0 KARIYOKA GİNGER ROGERS İSTANBUL BELEDİYESİ | ŞEHİR TİYATROSU z Bu akşım 2V 6 L L ORAM OPERET e Kısşmı Tepobaşı | Fransıx Tiyatrosundu NN Tiyatrosunda MÜFETTİŞ || ÜÇ SAAT Komedi 5 y 5 perde Ekngı Reşit Yazan: Gogol Cımnl"tıl:îqit 27-2-35 ten itibaren (Unutulan Adum) Ş Mart 23 ' Denizcilere ve Gemicilere İlân | Tahlisiye Umum Müdürlüğünden: — Karadenizde Sinobun Boztepe Feneri yanında bir aded Tifon — — sisteminde sis düdüğü tesis edilmiştir. Bu mevkiin coğrafi vaziyetli , Ârz 42* * 02' Şimali 4 Şarki Giriniçtendir. Tuli 35 . 14! Düdük sisli havalarda sekiz deniz milinden İştilmek üzere hoer ı dakikada 3 seda verecek yani: a Seda — Süküt —Seda — Süküt —Seda — Süküt 4 — © — 4 — 6& — 4 — 36 olacaktır. ; Tesisatın 1 Nisan 1935 terihinden itibaren faaliyete başlıyacağı — alâkadaranin malümu olmak Üzere ilân olunur. “-J N — İstanbul Milli Emlâk Müdürlüğünden: Muhammen Kıym Lira Büyükdere: —Asmalı sokak eski yeni 10 sayılı evin 162 6/16 payı, Eminönü: Şeyh Mehmet Geylâni Sebzeciler sokak es- 975 ki 11 yeni 11/11/1 dükkân ve odaların 622/X960 payı. Yeşilköy: Umraniye Üçüncü sokak yeni 20 sayılı 98 evin 9/20 payı, Ortaköy: Kayıkçı sokak eski 15,M. yeni 22 sayılı ev 630 Fener: Abdi Subaşı Kuburbeli caddesi eski 73 666 yeni 93 sayılı evin 1/2 payı. Kumkapı: — Nişancı Mehmetpaşa Havuzlubostan sokak 432 eski 1 yeni 23 sayılı evin 1/2 payı. Kadıköyı: Caferağa Duvardibi sokak eski 4, 6, 8 ve 1991 yeni 55, 57 sayılı evin 9/12 payı. Büyükada: — Yalı mahallesi Macar ve Liman çıkmazı 347 sokak yeni 3, 5, 7, 8, 10 sayılı depo ve üç dükkânın 1/8 payı. Yukarda yazılı mallar 26/3/935 Salı para ve açık arttrırma ile ayrı, ayrı satılacaktır. Isteklilerin yüzd© yedi buçuk pey akçelerile müracaatları. “F,, (1262) z ulîvlet Demiryolları ve Limanları işletme Umum idaresi ilanlll'l;ı Tenzilâtlı gidiş - dönüş yolcu tarifesi ayni |artlarİa 30 Hazirali Ünü saat 14 te peşlü 1935 sonına kadar uzatılmıştır. “1382 | /eYARA., BiRiİKTİREN | & ü " B b l a Si ö v !