8 Sayfa SON POSTA ğ Mart 23 ü DUYGU YeEN KO GAR FD T L D l e Srlla ! Denizcilere ve Gemicilere İlân ıKI GÖNÜUL BIR OLUNCA.. | Tahlisiye Umum Müdürlüğünden: 23 -3 - 935 Samanlık Seyran Olur ! Karadenizde Sinobun Boztepe Feneri yanında bir aded Tifon Köşk, Tarifin Haricinde Idi.. Na tarhlar, ne çimenzarlar, ne çiçekler... Ne çamlar, ne taf- lanlar, ne sarmaşıklar... Hani sa- lon vazolarında Avrupadan gelme, gayet çık ve sahiciden güzel bodur ağaçlar olur. Adım başında mermer saksılar içinde onların hakikileri, canlıları. Sonra en nadide murx, hurma, maltaeriği, frenkinciri ağaçları; limonlar, portakallar, turunçlar... Bahçede çalışanlar öyle bizim bildiğimiz. Boşnak, Arnavutlar, bahçıvanlar değil. Başları hasır şapkalı, mösyöden kişiler. Biribir- lerile mütemadiyen rayaca konu- şuyorlar. Baş bahçivanbaşısı galiba AL mandı. Almanya imperatoru bir daha Istanbula gelmedi mi, yala- nim olmasın amma rivayete naza- ran paşa Ona açmış... Ziyafeti se- niyede yanyana mı, karşı karşıya mi oturuyorlarmış, Lâf arasında paşa, bahçe ve çiçek merakından bahsetmiş. Kral da hemen: — Öylı ise paşam size benim bahçıvanlarımdan birini yadigâr / edeyim! demiş; gider — gitmez yollamış. No kadar ballandırsam ardır. Atâ paşanın köşkü, — bahçesi öyle kolay kolay dille tarif edile- mez. Masallardaki peri Padişahı saraylarını ve hadikalarını çocuk- luğunuzda dinlemişsinizdir. Onları hatırlayıp gözlerinizin önüne ge- Hrin; belki bir fikir edinmiş olursunuz. Fazla uzatmıyalım, zira düğü- nü nakledeceğiz. — Anlatacağım şeyler daha pek çok. Şimdi mereden başlayım, ne taraftan girişeyim?.. Beni dinle- yecekler arasında kadınlar da çok; belki de erkeklerden çok. Düğün dedin mi kadın kısmı her şeyden cvvel gelin odasının, ya- tak odasının, çeyizlerin, sonra da yüzgörümlüğünün, el öpmeliklerin natıl ve ne şekilde olduğuna meraklıdır. Bu sebeple evve'â bunlardan bahsetlmek — muvahık olsa gerek, Köşke — yüzyazısı — gününden bir. gün evvel gittiğim için her tarafı rahat rahat gezmiştim. Bu nakledeceklerim dokuz ayın çar- şambası bir araya gelmiş bir halde, şamata ve harrangürra arasında görülmüş şeyler değildir. İğneden sürmeye kadar her nokta- yı asude asüde, doya doya sey- rettim. Birazıcık da zihnim sağ- lammış ki bugünkü gibi hâlâ ha- tırımda, gözümün önünde, Köşkün içini bilmem bilir Misiniz?... Sola tesadüf eden büyük ka« pidan girlace at koşturacak ka- dar mermer bir taşık gellir. Ku- sura bakmayın, teferruatı uzatma- yım di orum amma sırası düşüyor kendil'ğinden uzayor... At koştu- racak bir taşlık diyorsam cami avlusu, bamam soğukluğu gibi bir yer sanmayın. Zemini kar gibi mermer; bal dök yala... Dört ta. rafınd » somaki direkler; direklerin üstö. de nakışlar, çiçekler... Tavan kubbe; kubbe amma mescit kubbesi gibi değil. Hani müşir Fuat Paşanın Feneryolun- daki bahçesinde sene'erce yarım durmuş, bitirilmem'ş bir Çia köşkü yok muydu, onu gözünüzün önüne gelirin. İçinden tavanına doğra | bakın, İşte tıpkı öyle bir kümbet... Kümbetin etrafında fırdolayı camekân olduğu İçin taşlık göz gözü görmez bir halde değil; gün- lük güneşlik içinde. Ortada, dur bakayım neka- dar?... Hünkârsuyundaki havuzu bilirsiniz, hokkabaz Boyacıoğlunun yuvarlanıp sırılsıklam olduğ havur. İşte tam onun eşi. Etrafı diz boyu yüksekliğinde ve kabartma kabartma... Bir ta- | rafında bir aslan heykeli pençe- sini uzatmış; yeleleri kabarmış; ben adamı yerim gibi iki çenesi açık, Ağzından şarıl şarıl, billür gibi su akıyor; halis Küçükçam- lıca BUYU... Ortasında bir fiskıye. Ondan da şıril şiril, pirlanta gibi yine su fışkırıyor... Havuz bir taraftan doluyor, altındaki delikten boşa- hyor... İçinde cıvıl civil karmızı balıklar. Arslanıan — arkasında, tam karşısına gelen — noktada, yaprakları — yemyeşil, çiçekleri apal iki ağaç... Acele etmeyin; biliyorum, taş içinde ağaç biter mi, yeşerir mi diyeceksiniz.. Ağaç diyorsam sahici demiyorum a, renk renk camdan... Saklı bir yerde düğmeleri var. Akşam olup ta karanlık basınca düğmeleri — usullacık — çeviriver, nurlara garkol. Donanma gece- lerindeki havat fişeklerinin elvanlı, kandil kandil dahmeleri karşında; geyret dur. Ah şu rayalar ah, neler de neler İcat etmezler. Bir ölüye can vermedikleri kaldı... Bu pırıl pırıl ışıklar hep alektrikmiş, Limonlu- ğun yanındaki makinesini işletince böyle yanar, ışıldarmış. Hezaren sandalyelerin uzun kanepelerini kibar konaklarında görmüşsünüzdür. Havuzu seyredip keyif çatacaklar için bu kanepe- lerden belki yirmi tanesini etrafa çepeçevre dizmişler.. Havlının Büyük Çamlıca ci- hetine yüzünü çevir, seğlı sollu iki merdiven.. Beş altı kişi (alaylı, bulaylı ) oynar gibi elele tutuşur; ayak gömülen yol keçelerine basa basa yukarı çıkabilir. Gelin güvey dairesini tarif edeceğiz; haydi biz de soldakine gitmeyip sağdaki —merdivenden çıkalım. Birinci kata geldik değil mi, karşılıklı Iki koridorun - sağda bulunanına girelim.. Yanyana dört kapı.. İşte bu cihet yeni gelin güveye tahsis edilmiş olan bölüktü. Bicinci kapıyı aç, içeri gir; adeta kocaman bir salon, Burası gelin - odasıydı. Içindeki — süsün, — şaşaanın, debdeben'n derecesini tasavvur edemerzsiniz. Tavanlar, duvarlar, kapılar, aynalar, konsollar, ma- salar, — kanepeler, — sandalyeler gözler kamaştırıyor; hepsi 22 ayar altin yaldızı. Hele o yüz mumluktan fazla olan avizenin uışıltısı. Samanl! renkte, kabuk gibi perdeler; altlarındakl döşemeler piril piril parlıyor. Hani güneşe bakınca İnsanın gözleri nasıl oler? Önceleri her taraf kapkaranlık kesilir; sonra da dakikalarca o ka- rartı savu maz. Bu odaya girince aysi hale girmemenin imkânı yoktu. bir. de söyliyeyim mi?... Yıldızın merasim dairesini, ecne- bi kıralların, şehzadelerin misafir edildiği o yerleri gördüm desem yalan; fakat okadar dinledim, işittim ki görmüş kadarımdır. Beni geçin, gözlerile görenler söylüyor. ( Arkası var ) ı Kısacıcık Kutup denizlerini keşfo gicen beyetin heyecanlı macoraları : ÇELUSKİN bi ——— ——— BOLORES DEL Ri0 KARIYOKA GINGER ROGERS ASTANBUL GBELEDİYESİ ŞEHİR TİYATROSU Bu akşam © ce Reşit 27-2-35 ten itibaren (Unutulan Adam ORAM !.wm“, OPERET Ka Kui Tepebeşı Framaız MÜFETTİŞ || ÜÇ SAAT Komedi * vi 5 perde Eku:ım!ıı.iı Yazan: Gogol Gamal, sisteminde sis düdüğü tesis edilmiştir. Bu mevklin coğrafi vaziyetit Arz Tuli 42? N 02' Şimali 35” ö 14 Şarki Giriniçtendir. Düdük sisli havalarda sekiz deniz milinden İştilmek üzere hef dakikada 3 seda verecek yani: Seda Üit Süküt Seda &» Süküt 6 6 l4 Seda — Süküt 36 — olacaktır. Tesisatın 1 Nisan 1935 tarihinden itibaren faaliyete başlıyacağı alâkadaraniın malümu olmak Üzere ilân olunur. “14024 İstanbul Nüillt Emlâk Müdürlüğünden: Büyükdere: Eminönü: Yeşilköy: Ortaköy: Fener: Kumkapı: Kadıköyt Büyükada: Yukarda yazılı mallar 26/3/935 Salı para ve açık arttrırma ile ayrı, ayrı satılacal yedi buçuk pey akçelerile müracaatları. Muhammen Kıyıt Asmalı sokak eski yeni 6/16 payı, Lira 10 asayılı evin 162 Şeyh Mehmet Geylâni Sebzeciler sokak ew 975 ki 11 yeni 11/11/1 622/5980 payı. Umraniye Üçüncü sokak 20 evin 9/20 payı. e dükkân ve odaların sayılı — 98 Kayıkçı sokak eski 15,M. yeni 22 sayılı ev 630 Abdi Subaşı Kuburbeli caddesi eski 73 666 yeni 93 gayılı evin 1/2 payı. Nişancı Mehmetpaşa Havuzlubostan eski 1 yeni 23 sayılı evin 1/2 payı. sokak 4382 Caferağa Duvardibi sokak eski 4, 6, 8 ve 1991 yeni 55, 57 sayılı evin 9/12 payı. Yalı mahallesi Macar ve Liman çıkmazı 347 sokak yeni 3, 5, 7, 8, 10 sayılı depo ve üç dükkânın 1/8 payı, B Mükne M (1262) Devlet Demiryolları ve Limanları işletme Umum idaresi ilânlar! Tenzilâtlı gidiş - dönüş yolcu tarllesi ayni şartlarla 30 Haziraf 1935 gon'na kadar uzatılmıştır. “BiRİKTİR RAHAT-E EN DER 413824 L aa