23 Mart -— Sigyaset Âlemi İngiltere Ne Yapmak Fikrindedir? Versay müahedesinin askerl kımm- larının Almanya tarafından bir tekım Sebabı. mucibe gösterilmek suretile fezhedilmesinden — doğun — şaşkınlık hâlâ devam ediyor, denebllir. Her he kadar bazı kaynaklar Almanyanın böyle bir kararının beklendiğini, bu Tübarla muahedenin askeri fasıllarının fenhile büyük bir bayret hizsedi!me- diğ'ni söylüyorlarsa da bunun aksine | İnanmak daha doğru o'ur. Alman kükümetinin bu tarmı ha- Tekelile basıl olzm şaşkınlığa gelince; Bunun sebebi, crki mü.tefikler ara- #nda görül: hazarından hâlâ mevcut farzolonabilir, Çünkü İngiltere, Almanyanın hare- ketini, Fransanın Uluslar Kurumuna tevdi etmesine muhaliftir. Fransa ise #öyle düşünüyor: Almanya, — Versay — muzhedesini Yerhetmekle uluslararesı bir. tehlike las etmiştir. Binnenaleyh bu vaz'. Yet orada görüşülmek gerektir. İngil- fereye gelince; © Almanyayı bir ân #vvel Cenevreye avdet ettirerek ko- Tektif uluslar mezaisine iştirak - ettir- Mek ve hasıl olabilecek tehlikelerin Önüne bu suretle geçmek isteğinde- dir. Hakikatte ise Almanyayı Sovyet Rusyaya karşı ve Fransa İle müvaze- Bet tor eden bir kuvvet olarak Muhafaza ve ondan o suretle İstifade #tmek —arzusunda gibi görünüyor. Bu bahiste İngilterenin söyliyeceği SÖz çak ehem, ti olduğu içia Müstakbel —İnkişaflar da onum bu #özünden mülhem olacaklardır. Bu yüzden biraz daha beklemek icap ediyor. — Süreyya Aîhnanyada" “İki ! Azil Kararı Börlin, 22 ( ALA, ) — Saks Kültür Bakanı B. Hartuak ile Bavyera Öko- Bömi Bakanı B, Esser -azledilmiş- W dir. İş Hizmeti Relst B. Hizl, bu hiz- Rattin mecbur! askörlik hkizmetinden Ati olarak ibka edildiğini bildire Huriye kadın, seslendi: — Zihni efendi... Zihai efondi.. Otel k&tibi; yine niye çağı- Hyorsun? Der gibi yüzünü bu- Tuşturarak başını kaldırmıştı: — Ne var, Huriye kadın? Huriye Hamım, sol eli baş- .'uı.ıüıllı çene düğümünde, sol açarak: — Muharrem Bey nerede? * Diye sordu. hız”ınl efendi, avucunda zar« tallayordu; —,;No yapacaksn, Mahrem — İstanlla Hanım, çığırıyor! Otel kâtibi Zihni efendi, avu- Zarları, tavlanın içine At ve yerinden fırladı: — Hacer H %"? anım, bir şey mi ,—::':“" kadın, bön bön bakı: — Bilemen ki.. —Ba M na, otel —'BLİ:I. sığır gel, dedi. SŞ i efendi ile tavla oynıyan :hdlil' de göz'lerinde parıltır yanmıştı. Otel kâtibi, Huriye kadına doğru yürüdüz İ fl_'_labeşistan, İtal- yaya Karşı Ciddi Tedbirler Alıyor! Londra, 22 (A.A.) — Degli Tel- grafın Adisababadan öğrendiğine göre, Habeş Imperatora bütün valilere, yerlerine giderek hudut hâdisesinasn çıkabilecek bâtün ihtimallere —karşı — koymalarını emretmiştir. Seferberlik emri henüs veril- memiştir. İhtilâfı Uluslar Kuru- muna havale efmiş olan Habeşle- tan, Cemevrenin — direktiflerine uymaya karar vermiştir. [İngilterede Kanlı Ve Ö- i lümlü Nümayiş Yapıldı 2 | İtalıyada Hava Hücumları Tecrübesi Napoli, 22 (AZA.) — Hava hücumlarına karşı müdafaa tec- rübeleri yapılmıştır. Bütün şehir ve liman karanlıklar - içinde kal- mıştır. Halk, büyük bir disiplin göstermiştir. Bir Facia Fransada Bir Tayyarede On İki Kişi Yandı Paris, 22 (ALA.) — Brest deniz üssünde bulunan askeri deniz tayyarelerinin bir manevrası esnasında bir tayyarede infilâk vuku bulmuş ve alevler -içinde ere — düşmüştür. İçindeki altı [Hyııııııhr. Amerika Yeniden -Para Basdıracak Vaşington, 22 ( ALA. ) — Mümos- siller Meclisi 107 reye karşı 180 reyle eski muhariblere, yeni para çıkararak iki milyar dolarlık bono verilmesi için teklif edilen Patman kanununu kabul otmiştir. | İşsizler Gürültü Çıkardî,—Seksenden SOSRE AM b gaşalıklar olmuştur. Seksenden fazla polsl hastaneye — kaldırmak — icap etmiştir. Çoğu kadın olan on bin kadar işsiz bir alay yapmışlar ve işsizlik kanunuma karşı tezahuratta bulunmuş ardır. Fazla Polis Yaralandı Londrada işsizlerin bir nümayişi esnasında Polia, bunları dağıtmak için sopa- Karla hücum mecburiyetinde kalmış, nümayişçiler de taşlarla karşı koy« muşlardır. - Nihayet — takviye — polis kuvvetleri gelmiş, intizam İade edil. miş, hsta olomobilleri de yaralıları kaldırmıştır. Italyaîîu—ğ;slavya Ve Balkan Anlaşması Paris, 28 (Hususi) — Deba gaxe- tesi, İtalyanın yeni Belgrat sefirinin, S NİN AMĞ bahsettikten sonra şunları ilâve et- mektedir: “ Bu yakımlaşmayı, bütün Fran- sızlar can ve yürekten — alkışlayac: k- lardır. Çünkü, bu, uzun senelerden- beri onların samimi bir dileği idi. Bulgaristanın Berlin Elçiliği| İtalya - Yugoslav yakınlığı mevzli bir Berlin, 22 (A. A.) — Bulgar dışarı işleri Bakanlığı genel kâtibi B. Kristof, Bulgaristanın Berlin orta elçiliğine tayin edilmiştir. Bo 14 Faran: Wahmut Yesari — Muharrem Bey, buralarda yok mu? — Baktım emme, görmedim... Zihni efendi, hemen taşlıktan merdivene doğru seğirtli: — Bakalım, ne istiyor? Ben, göreyim.. Aklına, ne gelmiş olmalı ki merdivenin ortasında tereddütle durdu ve Huriye kadına döndü: — Sen, Muharrem Beyi ara, bul.. Neye, benl aramadınız, diye sonra çıkışmasın! Zehni Efendi, birinel katın sofasına çıkmıştı, Yakasını düzeltli ve ceketinin önünü ilikledi. Sofadan yürürken, merdivende bir ayak Sesi duy- muştu. Durdu, bekledi. Bu, otel sahibi Muharrem Beyin, topuk vura vura İnişine benziyordu. Zihni Efendinin, yüzü bulüt- lanmıştı. Merdiven tarafına iste- meye istemeye bakıyordu. Muaharrem Bey, sırtında siyah yelek ceket, ayaklarında çizgili pantalon, kesik dolgun bıyıklarını parmaklari'e” kaşıya kaşıya üst kattan iniyordu. Sofanın ortasında duran — otel iş olarak — kalmıyacaktır. — Dostluk icabatı olarak, İtalya Küçük İtilâf ile de uzlaşacaktır. Bundan — sonra, gayet tabii bir surette Balkan anlaş- kâtibini görünce, sordu: — Ne var, Zihni Efendi? Zihni Efendi, ellerini kavuş- turmuştu: — Ikl numaradan, sizi çağrı- vermişler! Muharrem Beyin yüzü gllecek gibi olmuştu, fakat birden kaş- larının — arası burüşüverdi, tok bir sesle sordu: — Kim söyledi? — Huriye kadın! Sizi, aşağı- lar da arayordu. OÖtel sahibi, izin verir gibi ba- şını sallamıştı: — Pekâlâ, ben bakarım... Zibni Efendi, merdiyene doğ- ra yürürken arkasından seslendi: — Bir şikâyet filân yok ya?.. Otel kâtibi, merdiven başın- da durmuştu: — Hayır, beyim... — Zannet- mem... Olsa bile, Huriye kadına söylemezler, sanırım. Zihni Efendi, omuzlarını kak di: —No şikâyetleri — olacak, efendim! Merdivenden ağır ağır İnmiş- &. Otel sahibi Muharrem - Bey, yeleğinin cebinden küçük, yuvar- lak bir ceb aynası çıkardı; kıra- vatını düzeltti; yeleğinde ve ce- ketindeki tütün küllerini, yaka- sındaki kepekleri elile sükti; avu- cile saçlarını düzeliti, ceketinin önünü ilikledi ve #sofanın sağ | ması İle de samimileşecek olan İtalya, Tuna paktına girerek Ayusturyanın eaiçtir. h D sında, İlalyanın bu bareketi, sulh müdafilerini, etcafında görmekle çok faydalı olarak netlcelenccektir.,, Belçika Kabinesi Henüz Teşekkill Edemedi Brüksel, 22 (A A, ) — Kanal, ulusal banka müdürü B, Frank' dan yeni kabinenin teşkilini İste- mişse de, B. Frank reddetmiştir, ucundaki odalara doğru git $ numaralı odanın 6r.hndggıât,:;ı pıfııııî:ı kapıyı tıkırdattı. i içerden ince bir k duyulmuştu: RE — Giriniz! Muharrem Bey, kapını ğını yavaşca çevirdi ve T;.:k—.- cırdatmıya korkuyormu. 'HYI B ağır açarak İçeri girdi, Seç SN Gördüğü manzar şaşırdı, adımları dnl:'uk"'mnd. — Emriniz, Hacer fend! Genç kadın, soka pencerenin yanındaki, ?ı:m bı:ıın örlülü kerevete Olurmuşt. çıl;“ daklarında, nazlı bir R;III: ü kıvrıntısı vardı: PsLm — Estağfurullah, n , yefendi... Muharrem Bey, ellerini .:ğur turarak, ağır ağır ilerled;; — Bendenizi ; Hanıme- hamnımefendi, GEğirn SEL Otel sahlbi, genç kadın: ba- kıyordu. Hacer, © sab, Ça çubuklu, n S pembe poplin bir pij giymişti. Pijamanın İ.oyııı: ':ıı.’.::( ön düğmeleri çözüktü. Bu, az açık yakanın aralığından, kanarya sarısı ipek kamlso'un bir parçası ve dantelleri görünüyordu. Genç — kadının, kaşkorse İle tutturulmuş göğelt, Pijamayı dik dik kabartmıştı. Pijamanın dar pantalonu, kalçalarının bütün dok gunlüğunu gösteriyordu. Hacer, Sâyla S | | Gönül İşleri Ender Görülen Bir Hâdise ! Aşağıda göreceğiniz satırları ir okuyucumun — mektubundan hemen aynen alıyorum: — Karım bir kalp durması neticeşinde birdenbire öldü. Genç tanışmıştık, sevişerek evlenmiştik, yıllarca mes'ut ve rahat yaşamış- tık, onu kaybedince ve ansızın üç çocukla yalnız başıma kalınca, sersemledim, — kederime — hudut yoktu, ve bu bana bilhassa bay- ram günü çok acı geldi. O gün, çocukları dadılarına vererek — teyzelerine yolladıktan sonra evde yalnız kalmıştım, eski hâtıraların içine dalmak için içim« de yenilmez bir istek duydum, ve karımın, o zamana kadar hiç dokunmadığım yazıhanesini — aç- tım, ufak tefek eşyanın tahtaya değmemesi için serilmiş işleme bir örtü altında bir hışırtı ku- lağıma geldi. Baktım, iki mekitb, içlerinde tanımadığım bi yazı ile birer satır; — Yarın (2,5) seansında bulu- şabilir mi yiz? Bekliyeceğim, tarih yok, Düşündüm, bu satırlar kime ve ne vakit yazı'mış? Kesdirmek imkân haricinde! Zevceme yazılmış ve zevcemin beni aldatmış olması ihtimali ha- tırıma gelmedi. Fakat ya bu, böyle — ise? —Üç — çocuğum var, bunlardan bir — ta- nesi belki de benim değildir.. Beynim sızlamıya başladı. Belkide avunmak için size yazdım, ne dersiniz?,, Dertsiz zamanlarında derl icat etmekte, vehim kuvvetlerinden hudutsuz bir kuvvet ve kaynak alan insanlar vardır. Okuyucumu bu sınıfa dahil farzetmekte terede düt etmiyorum. İşte kendisine bir faraziya: Bu ikl mektup onun ta- mıdıklarından — birine yazılmıştır ve çok samiml bir arkadaşına ( Devamı 11 inci yüzde ) bacak bacak Üstüne atmış çıplak ayaklarına geçirdiği, yüksek ökçeli kırmızı deri terliklerini -oynatr yordu: — Size, bir şey soracağım, Muharrem Bey! Muharrem Bey, ellerini kavuş- turmuştu, ayakta, adeta hürmetle dinliyordu: — Buyurunuz, efendim. Hacer, sağ elini pencerenin pervazına koymuştu: — Buradan kasabaya nasıl gidebilirim? Otel sahibini, bir telâş almıştı: — Nasil efendim? Hemen gitmek niyetinde misiniz? Genç kadın, onun - telâşına gülmemek için, dudaklarını ısirie yordu : — Kırk yıl, burada kalacak değilim ya.. kasabaya gitmek lâzım... Otel sahibi, yutkunuyordu: — Tabil efendim.. şüphesiz.. — Peki, nasıl gidebillrim? — Araba ile. Genç kadın, yüzünü hoşmutsuz hoşnutsuz buruşturdu: m— Aııhır?h mi? Otomobil yok mu? Muharrem Bay, kaşlarını kak di t s vt Git alekird tamir edildiği için otomobiller işleyemiyor.. Yaylı ile, çok ra- hatsız olmazsıız. ( Arkası var )