6 Sayfa” Dünya Hâdiseleri Baltalı İçki “Yasakçıları Amerikada içki yasağı kalk- mış olmasına rağ- men birleşik hü- kümetlerden mü- teşekkül Cümhuri- yet kurumunu ya- pan iki hükümette bira kadar hafif içkiler, diğer on altısında ise bira ve şarptan başka her nevi kuvvetli ve alkollü içkiler yasaktır. He'e Amerikanın Kan- zas Siti denilen şehrinde, başta kadınlar olmak üÜzere halkın büyük bir kısmı içkiye aleyhtardır. Fa- kat son zamanda meyhane sayı- larının fazlalaşması, içkiyl sevme- yen bu kadınları, hoş görülmesi imkânı olmayan bir takım icraata sevketmiştir. Bunlar, toplanarak aralarında meyhanelerle mücadele etmek için bir cemiyet kurmuş- lardır. Ayrıca, mücadelelerini te- sirlendirmek için baltalarla silâh- lanmaya karar vermişlerdir. Bu kadınlar bu baltalarla - meyhane- lere hücum edib içki yasağını filen tatbik ettireceklermiş. He- men Allah, bu nevi mutaassıb insanlardan bizi korusun. * Amerika kadınları içki sevmiyorlar Gıçın gün Londraya civar Leeds şehri Ağır Coza mahkemesi, — bir anneyi ölüme mah- küm etmiştir. Bu kadının adı Misis Erovnihldir, 62 yaşındadır. Bütün mahkeme heyeti, müddelumumi, avukatlar, bu kadının takdire eğer bir anne - olduğu fikrinde- dirler. Vebu sebeplerdir ki bu kadın, esasen katil olmuştur, Şöyle ki: Bu kadının abdal bir oğlu vardı. Kırk iki sene, bu betbaht evlâ- da, bu kadın bir esir gibi bak- mıştır. Onu, tek evlâd sahibi “bir ananın bütün şefkalile sevmiştir. Bundan iki ay kadar evvel oğlunun | kanser — hastalığına — tutulduğunu | öğrenmiştir. Doktoru sıkışlırınış, | ondan, hakikatı bütün acılığı ile Öğrenmiştir. Bunun Üzerina 100) tane aı- pirin kaşasını bir bardak suda eriterek oğluna — içirmiş, sonra bir. odaya koyarak havagamı borusunu açmıştır. Böylece oğlunu ıstıraptan kurtarmak İçin öldür- dükten sonra da gidib zabıtaya teslim olmuştur. Kadın bittabi mahkemeyo ve- rimiş ve bu gibi ahvalde merha- met tanımıyan İngiliz kanunları, onu ölüm cezasına mahküm et- mişlerdir. Eu kadımn cezası, asılmak sirelile yerine getirile- cektir. Ta ki lagiliz kralı, vaziyeti görerek onu affets'n. Merhamet yüzünden katil ana ! | — Gatetenin esas yazısile Bir sütanan iki satırı bir (santim) sayıtır. 2— Sayfasına göre bir santi- min ilân fiatı şunlardır: sayla | Diğer sayfa Iıı Son H 400/250 Kış. | Krş ıı)'fıı yla K 3 200 | 100 | 60 30, Keş. | Kış. | Krş. | Ktş. 3—'Bir santimde — vasati (8) kelime vardır. 4—İnce ve kalın yazılar tulacakları yere — göre sanlimle ölçülür. ada7 GKT | gelip daaayı SON POSTA Süd Mandıralarında “— Bizim Te;g_o Hamile.. Eh Haftaya Bir Mahalle Varmaz Şerbetini Içeriz. Siz De Buyurun İnşallah!,, —Ohaaal.. Duuur, uslu dur, Çin- gene kızl. Duuur, çek ayağını te- pinmel., Topkapıdan merzarlıklar ara- sına, Maltepe yoluna doğru bir haylı yürüyün, Bağların başladığı yerde “Kadri Beyin süt ahırları,,nı soracak olursanız, size kışla gibi bir yer tarif ederler. Demir ka- pili, — beyaz badanalı — haki- katen kışla gibi ufak demir pen- cereli mandıra öuüne — gelince, kapıyı ardıma kadar açık bulur- sunuz. Nitekim ben de öyle bul- duüm. İçerlde, atlarla getirilmiş küfe küfe lâhanalar boşaltılıyor. Kadri Beyin genç oğlu, koca bir küfeyi sırtlayıp ahıra götürürken: seslendi: — Ne yapalım beyim, bizim iş te işte böyle güç, sıkıntılı şey!. Ahırın içinden kalın, bir ses hâlâ bağırıyor: — Ohaaa, Duuur, tepinme kız, hay allah seni çatlatmıyal!.. Kapıdan İiçeri girer — girmez burnuma, sert, keskin bir koku vurdu. Bu koku, ismi olmıyan, acayip bir koku, Sütle karışık ve tezek, deri, kıl, saman, lâhana, ot, kepek, tahta ve toprak ko- kularının bir hulitası.. Kadri Be- yin genç oğlu, bir lâhana küfesini, yemliklerden birine doldururken anlatıyordu: — Bizim yavrulara bir. maşal- lah, de beyim... Malüm ya, ma- şallahın en çok kıymetlendiği yer- ler bizim mandıralardır. Buradan maşallahsız yabancı çıktımı, ma- zallah ineklerden biri “ çat! ,, Dl- ye ortasından çatlayıverir!. Uzun bir kovuşa benziyen ahırın, iki yanında başlarını yem- liklere sokmuş bir sürü inek du- ruyor. Maşallah, maşallah! hepsi- nin memeleri davul gibi şiş.. ba- z.sının karnıda a'abildiğine, kaba- riık. Kadri Beyin oğlu şiş karınlı | ineklerden birinin kalçalarını to- katlıyarak güldü. — Bizim tango hamile, dedi, Ey, haftaya varmaz, — şerbetini içeriz!. Sonra, Tangonun — yanındaki sar | e İ gösterdi: — Buda geçenlerde doğurdu. Ağrısı ben yökken tüutmüş, do- gurmuş, Lizim çocuklar da gaflete yalatmışlar.. Vay sizmisiniz yalatan? Sarı inek artık süt verir mi?. Dün akşam, tam iki saat uğraştık.. Beş kişi kâan ter içinde kaldık. Bir türlü hizi yanına gok- mıyor, memesini sağdırmıyordu, Mandıranın için de büyük bir faaliyet var. Sa- bah saat 10 ., bü- tün — temizlikler bitirilmek Üzere.. İkl İşçi, ahırın ortasında uzun çalı süpürgelerile durmadan beton döşemeyi — fırçalıyorlar. Bir İşçi musluğun Öönünde, tahta bir tek- nenin yarısına kadar kapek dol- durarak - içine su boşaltıp karış- tırıyordu. Kadrl beyin genç oğlu, uzak- tan seslendi: — Gel de, süt sağdığımı gör bay, hoşuna gider elbet!, Genç mandıracı bir kova ala- rak ineklerden birinin yanına yaklaştı. Elile hayvanın kalçalarını okşuyor, mırıldanıyordu: — Haydi kızım, haydi muha- cir! Uslu dur! Hah aferin, biraz inek — sağılrken Şiş memeli bir çekil kenara, oldu! Eğildi. Kovayı ineğin memeleri altına — soktu, ellerini temiz bir âu İle yıkadı ve şahadet parmağile orta pamağı #zasına meme uçlarından birini alarak baş parmağını allına soktu ve iki elile oğuşlurmağa başladı. Hayvan, oynaşıyor, tezeyor, ara sıra başını yemlikten geriye döm- dürerek, sahibine tuhaf — tuhaf bakıyor, geviş geliriyor, homur- danıyordu. Kadri beyin oğlu bir müddet < Köşede “ Kırımlı ,, Bağırıyor : “ Moooo!.. ,, Genç Mandıracı: “—NeOKırımlı, Kıskandın Mı?,, — Duuur!.. tek dur Kırımlı! ha öyle, çek ayağını geriyek — Beyim bizim sarı inek inatçıdır. Böyle üç kişi saatlerce uğraşırız da, sağamayız. ineğin memelerini oğuşturduktan sonra nihayet, parmaklarını aşağı doğru çekti ve bir anda, bem- beyaz, buharlı, sıcak bir süt, hoş bir sesle kovaya akmağa başladı. Sesi kulaklara ne güzel çarpıyor: — Şarşırl.. Şurşirl.. Şinrgirl, Kova dolunca, süt köpürüyor, taze bir duman yavaş yavaş yükseliyordu. Kadri beyin genç oğlu, alışkın ellerle sütünü sağarken anlatıyordu: — Efendim, bizim bu yavru- ların hepsinin İsimleri — vardır. Şu karşıdakine Kırımlı deriz. Ya- nındaki Sarı inek. Öteki Tango, sağındaki Fındık,şu köşedeki Ge- lin, yanındaki muhacır.. Daha sayayım mı?, Bizim — muhacire muhacirlerden aldığımız için bu ismi koyduk. Şu çingene de, bir çingenenin ineği idi. Genç mandıracı — durmadan ineği sağıyor, durmadan anlatı- yordu : — Ah beyim, hani böyle bir Bürü çocuğumuz olsa bu kadar skıntı duymayız. Bunlara ne emek sarfediyoruz. Bilsen, sabah- ları erkenden kalkar, altlarını temizler, sularını verir, kaşağıla- rinı vurüurüz. Saat ona — doğrü yemlerini atarız. Hasta olanlara bakarız. Saat 15 buçukta sağ- malara başlarız. Eh bazan İnad- cılarla saatlerce de düvüştüğümüz olur, Hınzırlar sağdırmazlar, tek durmazlar. Birdenbire abırın karçı tara- fından çatlak bir ses yükseldi « — Moooooco |.. Genç mandıracı bağrıyordu : —Ne o Kırımlı!.. Eeni ml öz- ledin, kıskanıyor musun ?. Dur canım sıra sana da gelecek. Sonra bana döndü : — Benim içlerinde ençok sev- diğim şu siyahlı, beyazlı inektir. Ona Kırım'ı deriz. Ben süd sa- garken dayanamaz. Aldırmasam © da tepinmeye, avaz avaz bağır- maya başlayacak. Zayallı geçen lerde biraz hasta idi. Malüm ya —— — — — —e eee rutubet bizim iİneklere hiç yara- Birinci kânıy 9 Kari Wiıkupları Halkının Memnuniyeti Aldığımız bir mektubda Kure tuluşda lâmbası ve kaldırımı ole mıyan Türkbey sokağındaki bir eve sokak mecrasının tıkanması yüzünden su bastığı yazılmakta, bu fena neticeyi gören Şişli Na- biye müdürü Bay Hulüsinin bir hafta içinde sokak <.ecrasını ta- mir ettirerek temizlettiği ve diğer evleri bu fena akibetten kurtar- dığı bildirilmekte, Bay Hulüsinin gösterdiği bu alâkadan dolayı mahalle halkının memnuniyeti — yazılmaktadır. î Nıkşarda Eczahane Yok Niksarda 3 senedenberi eczane yoktur. Halk - ilâçlarını civar kasabalardan — tedarik etmekte iseler de bu hem bahalı olmakta, hem de acele işlerde İlâçsız ka- hnmaktadır. Burada 7 bin nüfus yardır. Kazamızda bir eczane açılması için alâkadarların nazarı dikkati celbedilmelidir, Niksart A. Ziver ; Cevaplarımız Izmir Valisine istida veren okuyu: cumuza Ve Ankarada Edibbey mahal- lesi hakkında imzasız mektup gönderene Imzasız ve adressiz mektublar gazeteye konulmaz. maz. Hele 'az, poyraz bazan nalları h"p;.yr diktirir, bazan da hayvanın südünü keser. Onun için biz lodos pencerelerini aça« mz Lodos hayvanın südünü çoş galtır, hayvana yarar. — A — Yahu, dedim. Şu gezginci südcülerin hilelerine sizin aklınız t TÜ eee SÜĞ rdi : Z 'î’qıın. biz de oılııd: eti Neden mi ? Diyecel gkıllıî :ıöyy':yıylm. Meselâ gece saat on ikide atlarla gelir, bizden südleri alırlar. Götürürler, bu südler birkaç el * daha dolaşır. Nihayet gezginci südel- lerin eline düşer. Onlar giderler kaymakcılara, kaymağı — alınmış südleri, gübre bahasına alırlar, bizim ©o mürekkeb gibi südlere karıştırırlar. Sonrâa bizden aldığı 10 okka südü, 15 okka olarak satar. Karşı taraftaki *Kırımlı,, ineke durmadan “Moocooo !..,, diye bağ- myor, buşını hiddetle genç man« dıracıya — çevirerek — homurdanı yordu. Bay Kadirin oğlu gülüyordu 1 — Görüyorsunz ya, hani bir dakika nefes almak yok. Bu mevsim bunlar hep buralıdırlar. Dışarı çıkarmak yok. Zaten yas zın dı.çbıhudı â’ı dqınb çıl;:: korkarkaı azan :ıl::ı.: bazan dınlzrdınbiro- Ak lah muhafaza buyursun - ölüves — rirler, Yemlerini, sularını 6:::::: etir, altlarım — temizle, l'ınnı oğ, uğraş çalış. Sonra., Faydasıda az.. Hani insan oğul larından birçoğu böyle bir rahas tı özler, durur. Ta karşı köşeden bir inek ile an işçilerden biri bağrıyor : et Yı'l:;l'ı. bu Fındığın İn tuttu. Duuuur, oynaşma.. Kız çek ayağını |. *“Kırımlı,, bâlâ ters ters genç mandracıya bakarak bağrıyor : — Mocooo l.. * Bu manzaradan sonra İstan* bulun hâlâ sulu süt İçmesine hı: ret elden gelmiyor.