Ziya Şakir Bir müddet sonra Enver Paşa, Naciye sultanla izdivaç et- miş, ( Hanedanıosmani) arasına girmişti. (Damâdı şehriyari) sıfa- tile (Hanedanısaltanat meclisi) ne iştirak ediyordu. Fakat Vahdet- tinden, bariz derecede istiskal görüyordu. Veliaht Yusuf İzzettin Efendi, bir zamanlar bu vaziyetin gerginliğini idare ediyor; bir uy- gunsuzluğa meydan verimiyordu... Vahdettin, aymızamanda Yusuf İzzetlin Efendiyi de çekemiyordu. Buçekememezlikin başlıca iki se- bebi vardı. Birincisi, cemiyetin en nafiz erkânından doktor Bahaet- tHin Şakir Bey, -meşrutiyetin ilâ- nıtdan bir hayli sene evvel - veliahtın hususi doktoru idi. Meş- rutüyetten sonra da bu münase- bet, bir dostluk şeklinde idame edilmişti. Yusuf İzzettin Efendi, 4 bu sebeple cemiyetin pek o kadar ! aleyhtarı değildi. Buna binaen İttihatçılar — tarafından — hürmet örmekte İdi, İkinci sebebe ge- Eneı: senelerden beri yetişkin şehzadeler arasında ( Mecidi )lik, ( Azizi )lik namile bir rakabet baş göstermişti. Sultan Mecidin oğullarına ( Mecidi )ler, Sultan Azizin evlâtlarına da ( Azizt ) ler deniliyordu. Padişahlığın, veraset kanunu — mucibince (en büyük evlâd ) a iİntikali tabit olmakla beraber, ( Mecidi ) ler saltasatın kendi aralarında teselsülüne ihti- raş gösteriyorlar; Velinht Yusuf Izxzettin Efendiyi kat'iyyen sevml- yorlardı. 1330 senesi iptidalarında Yusuf İzzettin Efendinin lik cin- net buhranlarını göstermesi Vah- dettin Efendiye büyük ümitller vermiş; o günden itibaren saray İntirikaları kuvvetlenmişti. Aynı zamanda, İttihatçılar da telâş için- delerdi. İstedikleri gibi kullan- dıkları padişah, ihtiyar ve hasta ldi. Kendilerine az çok taraftar olan veliaht ise, feci bir akıbete namrzetti... Yusuf İzzettin Efenm- dinin hastalığı, pek garip bir surette başlamıştı. Esasen sinirli ve evhamlı olan Yusuf İzzete tin Efendide, son <zamanlarda bir hastalıktan korkma merakı başlamıştı. Birgün, fransızça ho- casının mabzun bir tavurla saraya gelerek akrabasından birinin kan- serden ölümünü feci bir şekilde anlatması —Üzerine bu — morak, büsbütün artmıştı. Veliaht, daha © günden itibaren önüne gelene kanserin nasıl başladığını soruyor: — Acaba, bende kanser var mı?.. Sualini dilinden düşürmiyordu. Aradan birar geçer — geçmez, veliahtin fikri başka bir mecraya saplanmış: — Beni saltanat iskat ettilar. Demeye — başlamıştı. Vakit yakit sinir buhranları geçiriyor; bu buhran esnasında, Şeyhislâmı ve vükelâdan baxzılarını Ziacirli- kaycdaki — köşküne — celbediyor; ve-jahtlikten iskat — edimediğine dair — bunlara - yemin — ettiriyor; kend lerinden — senet — İstiyordu. Fakat ne bu yemin'er, ve ne de bu senetler onu tatmin etmiyordu. Bir azalık hükümet garip bir vaıtaya tevessül etmiş; Efendiye hakkından 6 inci kısım Her hakkı mahfuzdur. i'ı"ı'lım'r Sa unnul Nasıl Doğdu?.. No. 118 24 - 11- 9834 Yusuf İzzettin Ef., İttihatçılar Tara- fından Daima Hürmet Görmekte İdi.. 2 İkinci Veliaht Vahdettin Et. veliahtlikte bak! olduğuna kanaat getirmek için Bazı merasim ve teşrifat ile Çanakkaleye götüre- rek harp hatlarının - gerilerini gezdirmişti. Fakat bu tetbir de onun derdine kâr etmemişti. Veli- aht bir taraftan hükümete, diğer taraftan da padişaha — müracaat ediyor; tedavi — için Avrupaya azimetine — müsaade — istiyordu. Diğer taraftan da kendisini bu fikirden vazgeçirmek İstiyenlere: — Ne yapayım ?.. Mebuslar, mecliste toplanarak beni vellaht- hktan Iskat edecekler. Bu felâket esnasında, İstanbulda bulunmak İstemiyorum. Hiç olmazsa Kös- tenceye kadar gideyim. Diyerdu... Gittikçe ehemmiyet kesbeden bu mesele, artık İttihat- çıları ciddi bir surette düşündü- rüyordu. Eğer veliahtın hastalığı uzar ve şayet bu esnada Beşinci Sualtan Mehmet de vefat ederse, saltanat makamına İkinci Veliaht Vahdettin efendinin getirilmesi zaruri idi, Fakat Vahdetlin efendi tahta çıkarsa, hiç şüphesiz ki cemiyet mensuplarile büyük bir mücadeleye girişecekti... Bu dü- şünce etrafında toplananlar, uzun uzadıya müzakerelerden — sonra, nihayet son kararlarını vermişlerdi; Beşinel Sultan Mehmedin vefatı esnasında, Yusuf Izzettin efendi- nin hastalığı devam ederse, vera- set usulünü değiştirecekler.. Vah- dettin efendiyi veliahtlıktan iskat ederek, merhum Sultan Muradın en büyük oğlu, şehzade Salâhat- tin efendiyi Osmanlı tahtına ge- çireceklerdi. Fakat bayatın pek garip bir cilvesi eseridir ki; verilen bu kararın Üzerinden beş on gün geçmeden, — şehzade Salâhatlin Ef. vefat edivermişti. Bu esnada ise, padişahın hastalığı artmış, doktorlarca —ameliyat — icrasına lüzüm — gösteriimişti. — İttihatçılar, taribl günler yaşıyorlar; merak ve endişe içinde bu ameliyatın iyi bir. metice vermesine dua ediyorlardı. Padişah, ciddi bir tehlike atlattıktan sonra, nihayet iyil ge avdet etmişti. Fakat ara- dan altı ay geçer geçmez, kor- kunç bir hâdise, İstanbulun, - hattâ yalnız - İstanbulun - değil, bütün dünya - efkârı ummiyesi- nin, altım üstüne getirivermişti. (331 senesi Kâmnunusanisinin Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Öldü? 19 ncu - 916 Gsenesi Şubatının Tnci günü ) henliz ortalık ağır- mıya başlıyordu. Veliaht Yusuf İzzettin Ef.min ikamet — ettiği Zincirlikayu köşkü, —derin bir sükünet içinde uyuyordu. Harem dalresinden, birdenbire bir çığlık duyuldu. Bu çığlığı, acıklı feryat- lar takip ediyor, Harem ağaları, selâmlık tarafına koşuyorlar: — Yetişin.. Efendimize bir hal oldu. Diye haykırıyorlardı. Saraylı- lar, bazinedarlar selâmlık tarafına açılan — pencerelerin — kafeslerini sürüyorlar: — Allah rızamı için doktor göetirin, doktor. (Arkam var ) Haylı Karışık Bir Hukuk Meselesi ( Baştarafı 1 inel yüzde ) kat Şehir Meclisinde birgün sonra yapılan :Elınhdı belediye relali- =ne büyük bir ekseriyetle tekrar lurrem Bey seçilmiştir. Bu seçim bir takım ıııüııııl:çıılıır.ı yol g:' Dahiliye Bakanlığna ve Halk Fırkası Umumi Kâtipliğine müra- caatlar — yapılmış. Fa! bizim burada Üzerinde durmak İstediği- miz bukuki mesele, İşten el çek- tirilmiş vaziyette bulunan bir xa- liıı hakkında muhakeme lüzumuna 'a mesuliyeti olmadığına dair bîr hıır verilmeden evvel, yine ayni İşin başına getirilip getirile- miyeceği meselesidir. Devlet me- murları için bu meselede tereddüt yoktur. İşten el çektirilen bir me- mura, muhakeme İcap etmeyece- îıne veya mahkemede beraet ararı almadan tekrar vazife ve- rilemez. Fakat belediye reisliği seçim ile olduğu İçin, söz seçmeyi yapanların, yani reis seçme hak- kına sahip olanlarındır. Gerçi belediye kanununda işten el çek- tirilenlerin belediye azalığına ve dolayısile relsliğine seçilemiyece- gine dair bir kayıt yoktur, Seçik me ve seçme ni kaybetmek için muayyen suçlardan mahi olmak lâzımdır. Bu hâdisede bir mahkümiyet yoktur. Fakat sonu alınımyan bir suç mevzuubahstir. Elâzizdeki hâdiseye gelince; seçimden bir gün evvel İşten el çektirilen belediye reisini, beledi- ye meclisi bir gün s#onra tekrar reisliğe getiriliyor. Bu, sağlam bir itimadın neticesinden başka bir şey değildir. Bununlaberaber işten el çektirildiği halde tekrar reisliğe seçilen Hurrem Bey, fırka umuml! kâtipliğine ve Dahiliye Bakanlığına müracaat ederek, bu şeçime rağ- men eğer bir mahzur görülecek olursa derhal istifa edeceğini bil- dirmiştir. B: yeni hâdise bize meşhur tarihi hâdiseleri hatırlattı. Ingilte- rede vaktile gazeteciliğin ve mat- buat hürriyetinin esasını kurmuş olan meşbur devlet ıdııılınıdııı Vilyam Pit, - hükümet aleyhine yazdığı şiddetli tenkit yazılarından dolayı bapsedilmiş, bu sırada Londrada — şehireminliği seçimi varmış. Vilyam Pit hapiste iken namzetliğini koymuş ve büyük bir ekseriyetle şehireminliğine se- çilmiş. Hükümet, bir mahkümün | n MAF aRdMA) D Hafta İçinde Neler Duyduk Meomleket —ihracat — mahsullerinin geçen bir hafta içinde İstanbul piyasa- sındaki alışveriş vaziyeti gu satırlarda görülmektediri Afyon — Uyuşturucu mad- deler Inhisar idaresi geçen hafta da mal almamıştır. Yetiştiricinin afyonları yerinde müfettiş tarafın- dan yapılan araştırmadan sonra satın alınmakta ve kargılığı altı ay vadeli bono İle âdenmektedir. Serbest — piyasada 8 sandık kilosu 525 - 560 kuruş arasında satılmıştır. İzmir için olduğu söy- lenen bir Depozitçi de elli sandık Drogist afyonu kilosu 600 kuruş- tan satın almıştır. Afyon ekimi ve alış verişi ile uğraşanlar İnhisar idaresinin biran evvel satışlar yaparak — alışlara başlamasımı dört gözle bekliyorlar. Tiftik — Tiftik piyasasında geçen hafta sessizlik vardı. Fiat- lar yüksektir. diyerek Almanya- dan hafta içinde tiftik lstiyen ol- madı. Yalnız eski alışları tamam- lamak için olduğu aöylenen 5 ton kadar oğlak malı kilosu 102 ku- ruştan satıldı. Sovyet Rusya ve Ingiltereden de bu fiatlara alıcı çıkmadığından başka bir İş o madı. Piyasa durgundur ve gev- şemiye yüz tutmuştur. Türkofis 21 Teşrinsani tarihli günlük en- formasiyon servisinde 17 Teşrini- evvoel terihli Berlin — plyasasını edildiğine göre fabrikalar daha ziyade beklemiyerek gelecek haf« tadan itibaren tekrar alışlarıne başlayacaklardır.,, ' Türkofis — şubesinin — tahminl doğru çıkmamış ve hafta içinda yukarıda yazıldığı üzere bir sip. - rış gelmemiştir. Yapağı — Yapağı piyasası büsbütün işaizdi. Geçen hafta söylediğimiz gibi Istokun az oluşu ve yabancı isteklerinin seyrekleş« mesi bu hali meydana koymuştur. Fiatlar ve piyasanın gidişi geren haftanın eşldir. Buğday — Ziraat bankasının çok hesaplı borsaya buğday çılkzan ması fiatları tutmakta ve sağlam bir. hale sokmaktadır. Ekstre Polatlı malları 5,25-550; ekistıa beyazlar 5; yirmi çavdarlı karışık mallar 4,375-4,50 kuruş etrafında satılmıştır. Arpa — Arpa pliyasası bu hafta canlı geçti ve fiatlar biraz bindi ve 3,75 kuruşa kadar iş oldu. Bu yükselişin sebepleri üç noktada toplanabilir: 1) - Alman« yadan bazı istekler vardır. 2)-Tralce ya İstanbul piyasasından arpa almak İsteyor. 3) - Istanbula az mal geliyor. Fındık — Fındık piyasası çole sağlamdır. Geçen bafta 45 kue ruşta bıraktığımız iç fındık fiatları şöyle anlatıyor: bu hafta içinde yavaş yavaş “Tiftik piyasası bu hafta içinde | yükselerek perşembe günü 47,50 de pek sağlam ve emin geçmiş- | kuruşu buldu. tir. Muamele azalmıştır. Bu azalış Fakat fiatların — yükselmesi Almanya ile Arjantin arasında | işlerin miktarını azalttı. Hafta yapılmış olan ticaret mlüzakeratı- nın bittiğine dair verilen haber- lerden ileri gelmektedir. Bir ta- kım alâkadarlar Arjantin ile mu- kavelenin piyasaya ve fiatlara tesir yapacağını düşünerek alış- larını durdurmuşlardır. Tahmin İçinde ancak birkaç vagon müşteri bulabildi. Porşembe günü 47,50 kuruş flat ismen idi. Fakat geve şekti. Yani bu fiata satıcı vardı, Fakat alıcı yoktu. Maamafih fındık piyasası sağlam ve emin bir hava içindedir. Bugday Yüzünden Büyük - Bir İş Çıkabilir! I lâk ihtiyacına mukabil 108 mik yon kental buğdaya malik olaca« ğını söylemiştir. Bu vaziyetin tehlikeli - olduğu meydandadır. Fransa hükümeti, bazı çareler düşünmektedir ki bu çarelerle istoklar miktarı 3 milyon kental azaltılacaktır. Bundan baş- ka bir miktar buğday tanesinin mahiyeti tağyir edilmek suretile Istoklardan $ milyon daha eksik tilecektir. Nihayet emniyet — stoklarının kurulması piyasadan 6 ilâ 7 mik yon kental Buğday daha çekik mesine yarayacaktır. Zannolunduğuna göre ve bu hesaba nazaran Fransanın isteye- ceği ihracat kontenjanın miktarı beş milyon kınhl olacaktır. hükümet bu ı.çıınldri kanunsuz bulduğu halde, üçüncü defa halk yine ayni adamı seçince, muhkâm adam hapislen çıkarılarak meb'u- san meclisindeki yerini almıştır. lşte bu hâdiseler hukukçular tara« fından yıllarca münakaşa edilmiş ve el'an da edilmektedir. Lehte ve aleyhte birçok fikirler yürüs tüldüğü halde kati bir karar ve« rilememektedir. day komitesindeki Frınııı murah- hasının Fransa için ihracat kon- tenjam hakkım istemiş olduğu söylenmektedir. Komitenin dünkü gizil toplantısında Fransız murah- hası M. Şovar, Fransanın da ihracat kontenjanma hakkı bu- lunduğunu bildirmek suretile biraz heyecan uyandırmıştır. Fransanın buğday meselesindeki vaziyetin- den bahseden M. Şavar, Fransa- daki son rekoltenin 84 milyon kental olduğunu beyan etmiştir. Mumaileyh, Fransanın bu mik- tara 21 milyon kental miktarın- daki stokları ve şimal! Afrikadan almakta olduğu miktarı ilâve et- mek süretile — bu sene — yak nız. 85 ııulyoıdııı ibaret istih- şehreminliğine — getirilemiyeceğini ileri sürerek seçimi yenilendirmiş, fakat halk bu sefer de daha büyük bir ekseriyetle yine Vilyam Piti seçmiştir. Bu vaziyet karşısında hükümet seçimi tasdik etmek va- ziyetinde kalmış. Fransada da böyle bir hâdise olmuş, İsmini hatırlıyamadığımız bir hapis mahkümu halk tarafın- dan iki defa meb'us seçilmiş,