Dünya Haâdiseleri İngilterede Ingiliz Malı Siyaseti Mgilterede yabancı eşyasına g karşi, — denilebilir Bana, çecek ki amansız. bir Tar bile SRüger harp açılmıştır. Bir sene kadar evvel başlıyan bu mücadele, elan ve bütün şiddetile devam etmekte- dir. Gazetelerde, duvarlarda, vek- hasıl her yerde “İngiliz malı al,, manasına gelen By British cüm- lesi yazılıdır. Hemen hiç bir ingiliz kadını, hiç bir mağazadan ecnebi malı almaz, O alacak olsa, yanındaki çocuğu sorar : — Anne, aldığın şey İagiliz | malı mı dir ? Görü'üyor ki yerli — malmın revacı İçin İngilizler Ööyle siste- matik bir propaganda tertip et- mişlerdir ki, büyükler şöyle dur- sun, küçükler bile bu propa- gandanın tesirine kendilerini kap- tırmışlardır. Çünkü İngiliz bu işe mektepten başlamıştır. Fakat In- giliz fabrikaları da, onun emniyet ve itimadını boşa çıkarmıyacak surette çalışmışlar ve çalışmakta- dırlar. x Büyük harpten bakiye kalan z büyük, fakat şahsl B aai davalardan biri de dava geçen gün Fran- sada görülmüştür. Bu davayı açan, ordudan tardedilmiş, beş sene bapis yatmış ihtiyar bir Fransız kaymakamıdır. Bu adamın ismi Kontodur. Kaymakam Konto harp içinde (356)ıncı piyade alayına kumanda ediyordu. Alman ordu- ları Verdöne karşı hücum ederken Kaymakam Konto da kumanda ettiği alayla 304 rakımlı tepenin müdafaasına memurdu. Fakat izin alarak iki saat kadar cephe ge- risine gitmişti. Alman taarruzu başlayınca kıtasına iltihak ede- memiş, bu iltihak edemeyişi İki saat kadar sürmüş; kıta kuman- danı jeneral bu gaybubeti bir nevi firar telâkki ederek kayma- kamı divanıharbe vermiş, orası da hem tardetmiş, hem de beş sene hapse mahküm etmiş. Fakat ha- pis cezasını tecil etmiş, uzun seneler mahrumiyet içinde ve pe- rişan bir surette davasını güden bu ltyar asker, şimdi, Fransız askeri temyiz mahkemesi buzu- runda davasını kazanmış ve ©o zamanki divanıharp kararınının pek acele verildiği beyanile eski karar nakzedilmiştir. Şimdi, bu ihtiyar asker hem tekaüdiyesini alacak, hem de eski birikmiş ma- aşlarımı ele geçirebilecektir. Posta ÂN FIATLARI | — Gazetenin esas yazısila Bir sütunun ikl satırı bir (santim) sayılır. 2— Sayfasına göre bir santi- min ilân fiatı şanlardır: sayfa | sayfa | sayfa |sayla Diğer 1 2 8 |: Sj)yerler 400 |250 200100 | 60 | 30| Kış. | Keş. | Keş. | Krş. | Keş. Krş.! 3—)Bir santimde — vasatl (8) kelime — vardır. 4—İnce ve kalın yazılar tutacakları yere — göre santimle ölçülür. iYe | - —— Tarihi Müsahabe min Ediyorum: O, Benim Toprağımda Değil Halbuki hiçbirinde ve hiçbir köşesinde Eski devirlerde hükümdarlar söze ve hele yemine çok kıymet verir gibi görünürlerdi. Verdiği sözü, içtiği andı bozmıyan hü- kümdar hemen hemen nadirdir. Lâkin onlar bu işi kitaba uydu- rarak yaparlardı ve sonunda söz- lerini tutmuş gibi davranırlardı. Yalnız Prusya Kıralı Büyük Fre- drik, verdiği sözü icabında ayak altına almakta hiç tereddüt etmezdi ve bunu âdeta zekâ eseri sayardı. Onun “en küçük siyast bir ka- zanç için en büyük sözünü çiğ- memeyen bükümdar eşektir,, de- d de tarihlerde okuyorur. Fakat dediğimiz gibl eski hü- kümdarların hepsi bu kadar ce- sur değildi. Onlar, sözden ve yeminden dönmek için çek gü- ltmç veyahut iğrenç şeyler ya- parlardı. Kendileri, sözrde durma- mayı * Büyük Fredrik - gibi - ek- seriya — zarurt — gördüklerinden birine söz verirkön veya ant içer- ken ihtiyatlı davranırlardı, zama- nı ve yeri gelirce o sözden ve © yeminden dönmek İçin bir açık kapı bırakmıya çalışırlardı. Bu çeşit yeminler ve sözler içinde piyes mevzuu olacak dere- cede İnce düşünülmüşleri de var« dır. Akkoyunlular hükümdarı : uğurlu Mirza oğlu Ahmet Mirza ile Geylân şahı Şerif Hasan ara- sında geçen bir yemin hâdisesi * onlardan biridir- ve çok tuhaf- tır. Tarihlerde yer tutan ve tarihi bir şahsiyetin vücut balmasını da temin eden o yemin sahnesini bu bu müsahabemize mevzu İttihaz eyledik. Ancak mevzuun İyi kav- ranması için evvelâ bir tarıh par- çasından bahsetmek İcap ediyor ! “On dördüzcü asrin başında Erdebil şehri büyük bir matem yaşadı, bu matem Ebu Ishak oğlu Saffeddin adlı ve çok büyük ünlü bir şahsın ölümünden doğuyor- du, Erdebil ve civarı enu her der- de deva veren bir mürşit tan- yorlardı, Saffeddinin oğlu Sadreddin Musa, babasının şöhretini istismar | etmekten geri kalmadı, boş kalan posta oturdu, keramet taslamakta devam etti. Halk ayni hürmeti va ayni bağlılığı gösteriyordu. Sad- reddinin oğlu hoca Ali ve onün oğlu'İbrahim de ayni yolda yü- rüdü. İbrahimden sonra Erdebil tek- kesinde şeyhliği deruhte eden Cüneyt, enikonu bir hükümdar ECA ( Erdebilli geyh Haydarın oğlu küçük Tamailin emrim altında bulunan toprakların bulunmadığına yemin ediyorum kuvveti kazanmış bulunuyordu. Erdebil, Karakoyunlular ailesk- nin idaresi altında idi. Bu sulâ- leye mensup hükümdarlardan Ci- hanşah, şeyh Cüneydin bir tehlike olduğunu sezdi ve şeyhin şah olmak için harekete geçmesinden evvel kendisi kahir bir teşebbüste bulunmak istedi, baz askeri ted- birler aldı. Cüneyt, Erdebilden kaçtı, Akkoyunlular hükümdarı Uzun Hasana iltica etti. Uzun Hasan, yurdunda on binlerce taraftarı bulunan bu adama güler yüz gösterdi, hattâ kız kardeşini ona verdi ve Cihan- şah Üzerine de “yürüyerek mühim galebeler kazandı ve Cüneydi Erdebil tekkesine iade etti. Şimdi Cüneyt, siyasl entrika- lara başlamıştı, çünkü manevi kuvvetine Uzun Hasan gibi kud- retli bir hükümdarın yardımını da katmıştı. Fakat müritlerinin başına geçerek Şirvan ülkesine yaptığı bir taarruzda öldürüldü.. Uzun Hasan, bu sefer Cüneydin oğlu Haydarı himayesine aldı ve bu şeyhzadeye kızını verdi. Haydar kayın pederinin sağlığı müddet'nce sessiz kaldı. in onun ölmesi üzetine Akkoyun devletin- de anarşi başlayınca hemen atıldı, Şirvanı ele geçirdi ve o Üülkenin hökümdar ailesini ül[r!__ı_ılın attı. esessesan, ADT LN Kaki Zabtiye, Çatalçeşme tokağı, 25 İSTANBUL ——— Gazetemizde — çıkan ve resimlerin bütün hılı’l:: mahfuz ve gatetemize aittir. ABONE FiATLARI ; Abone bedeli değiştirmek sccammar Golen evrak geri verilmez. HHânlardan mes'uliyot alınmaz. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzımdır. 8 kurüştür. Posta kutusu: Til İstanbul Tolgrat :Sonposta Telafon :20203 Bu Yemin Halbuki Şirvan, son zamanlarda Akkoyunluların himayesini kabul etmişti. Bu sebeple Uzun Hasanın yerine geçen oğlu Sultan Yakup ile Haydarın, yani enişte ile kayın biraderin arası açıldı. Sul- tan Yakup, kuvvetli bir ordu göndererek eniştesini kanlı bir harpte inhizama uğrattı ve öldürt- tü. Bu muharebede Haydarın oğulları Yar Ali ile İsmail da ele geçirilmişti ve Sultan Yakubun emrile Isfahan zindanına atılmıştı. Az bir zaman sonra * Ak ko- yunlulardan Rüstem Mirza, sul- tan Yakubu giderdi, Ak koyunlu tahtına geçti, bu değişiklik siya- sette yeni bir istikamet yarat- tığından zındanda bulunan şeyb- zadeler serbest bırakıldı, yine şeyhlikle yaşamak üzere Erde- bile gönderildi. İsmail, henüz altı yaşında Idi. Bu sebeple Erdebil şeyhliği Yar Alinin elinde (bulunuyordu, o, bir müddet Rüstem Mirzaya sa- dık kaldıktan sonra- şeyhliği şah- hğa çevirmek azmile - isyan etti. Fakat Rüstemin ordusuna karşı mağlüp ve maktul oldu. Rüstem Mirza, Yar Alinin kardaşı İsmaili de öldürtmek istiyordu. Erdebil tekkesinin — müritleri, mukaddes tanıdıkları bir sülâlenin sönme- mesi için her fedakârlığı yaptılar, küçük İsmalli kaçırdılar, Geylân şahı Şerif Hasanın sarayına gö- türüp bıraktılar. Şerif Hasan —Akkoyunlulara karşı icabında silâh gibi kullan- mak üzere bu küçük mülteciyli yanında alıkoydu. Fakat Rüstem Mirzayı — gidererek Ak koyunlu tahtına çıkmış olan Uğurlu oğlu Ahmet Mirza, Erdebil şeyhlerinin kökünü kazımayı emel adindiğin- den Geylân şahına elçi gönderdi, küçük şeyhzadenin hudut harıcına atılmasını istedi. Şerif Hasan Ak- koyunlular elçisine yalan- söyledi, İsmailin kendi sarayında bulun- madığını iddia etti. Ahmet mirza, bu cevaba inan- madı, ikinci bir elçi yolladı, şeyh- zadenin Geylân — topraklarında bulunmadığına dair şahın yemin etmesini teklif etti.. Ahmet Mirza kuvvetli idi, Geylân hükümetciği- ni her vakit ezebilirdi. Bu sebeple Şerif Hasanın kafa tutmasına imkân yoktu. Aynızamanda şeyb- zade İsmaili yamında alıkoymak- tan büyük menfaatler umuyordu. Onun için Ahmet Mirza tarafın- dan vukubulan teklifi kabul etmek- ten çekinmedi. Elçiye şu sözleri söyledi : — Yarın momleketin ulema- Resminizi Bize Gönderiniz v . *A Size Tabiatınızı Söşliyelim Resminizi kuzon İla — gönderinle. Kupon diğer saylamızdadır. 49 İstanbu: Yusuf Efendi: Yorulmadan çalişabilir. — Huyuna gidilmezse serkeş olur, Çabuk müşteki vazi- yet alabilir. Fena mu« ameleye karşı mukar bele eder. Pek idareci değildir. Olduğu gibi görünür ve düşündüğü 4f——a l | g.4 öyüer. 'Kok sözlü olabilir. Sozlurini esirr;,emez, - 47 İstanbul A. Hamdi Böy kese kolaybkla alişa- mıiyan, kismen çekin- gön bir tabiati vardır. Göründüğü kadar sert ve keskin — değildir. Elindon iş gelir. İster- ve muvaffak olur. Hu- susiyetlerini pek işan etmez. Mühit ve mu- Her Vhatabma — birdenbire ehemmiyet — vrdirecek — hareketlerde bulunmaz, - 42 Askeraş Hamdi Bey; Uysal ve samimi tavurludu!. Kendini — gösterecek gürurlü ve nümayişli hareketlerde — bulun. maz, sâdeliği ve teva. zuu tercih eder. Bik diği kadar ve elinden geldiği kadar görünün 'Tehlikeli mavzularla iştigal etmez, atakuğı Sevmez - 43 Sıvas; Şahin Bey; İntizamı #6« ver. Tavur — ve haro- ketleri derli vo top- ludur. İsraf yapmaz, işini, besabını - bilen insanlar gibi hareket eder. Kadın ve sevgi meselelarine — lâkayt kalmak istemes. Ken- disine ait olmıyan işlerle uğraşmak — ni- yetlade değildir. . Ankera Mazhar Ef, ( Fotoğrafının dercini lstemiyor ) Zeki ve sokulgandır. Elinden iş ge. lir. Yalnıs gördüğünü ve bildiğini tatbik etmez. Kendiliğinden de birçey ilâve etmek ister. Müşküller karşısında şapı» mp kalmaz, işi oldurmiya lehine netice. lendirmiye çalışır. Bu uğurda birçok yörlele baş vurur, ağıı Vâf yapması itibarile de muhatabını ekseriya ikna edebilir. - İstanbul E. A. Bey. ( Resminin dercini letemiyar ) Kendisine ehemmiyet verdirmek üzere muhit ve Üzerinde icap eden tedbir ve fırsatları kaçırmaz. Olduğun- dan fazla görünür. nümayişi ve âlâyişi sever. Kendisinden ehemmiyeti mah- susa ile bahaedilmesini ister. Menfaat- lerinden kolaylıkla feragat etmek ni; tinde değildir. Küçük şeyleri süra'tle büyültüp bir mesele yapabilir. Müna- kaşa ve mücadeleden çekinmez. - Adana K. H. Bay. ( Resminin dercini istemiyar ) Az konuşur. Fikirleri kuvvetli ve manalı olabilir. Haval şeylere kıymet ve ehemmiyet vermez, ciddiyeti sever, bir parça kendini beyenir. Menfnatlerini ihmal etmez. Para işinde tutumlu olur. sını, Âyanını ulu camiye taplaya- cağım ve orada hükümdarınız hazretlerinin istedikleri andı res- men içeceğim. Ve elçi yanından çıkar çıkmaz emir verdi. Saray bahçesindeki yüksek ve sık dallı ağaçların Üstüne bir çadır. kurdurdu, sara- yında bulunan şeyhzade İsmaili © çadırın İçine oturttu. Ertesi gün camiye m. büyük bir kalaba- lığın ve oyunla elçisinin önün- de yemin etti: — Erdebilli şeyh Haydarın oğlu küçük Ismail'n emrim altında bulunan toprakların hiçbir yeriinde ve hiç bir köşesinde bulunmadı- ğina yemin ederim, Geylân — şabı. Şerif Hasan, istenilen çocuğun toprak Üzerinde değil, hava içinde bulunduğuna inanıyordu. Ağacın kökü toprakta- dır. amma Geylân şahi o kadar sık dokuyup İnce eleyemezdi!.. M. T