16 Kasım 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

16 Kasım 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——— ——— — — ——— —— ——— 16 - Ikinci teşrin Lise Ve Üniversite * — Medeni dünyanın her tara- fında lise tahsili, irfan hayatının ikinci basamağıdır. Liseler, üni- versitelere, umum! bilgisini bü- Lün etrafile almış, hazmetmiş ve bilgi ile kültür sahibi olmaya hak kazanmış talebeler yetiştirir. Lise bir kültür müezsesesi değil- dir. Lise talebesi çocuktur. Nereye çekerseniz oraya gider. Orada yurt çocukları muayyen bir ter- biye sistemi altında yetiştirilip büyütülür ve gençliğinin ilk dev« resini bitirmiş olduğu bir sırada da Üniversiteye gönderilir. Ünl- versileyeo yeni geçen bir İlise mezunu, gençliğin ikinci devre- sine adım atmış demektir. O, artık eskisi gibi “çocuk,, değil- dir. Kafan umumt? bilgilerle dolu, zâkâsı işleyen, muhakemesi kay- nayan, şuur sahibi bir tam gençtir. Kendi kendine düşü- nür ve — bir şeyler bulur. Li« sede olduğu gibi nereye çeki- lirse oraya giden vaziyetten çık- mıştır. Kendi serbest görüşlerine, kendi serbest buluşlarına inanmak devresine girmiştir. O, lisede bir mürebbi elinde İdi ve bu müreb- binin sözünden dışarı çıkamaz, onun tesiri altında olgunlaşırdı., Fakat Üniversitede - serbestliğini kazanmıştır. Üniversite profesörü mürebbi değil, sadece bilgi ve kültür dağıtan bir ilim adamıdır, Işte gençler Üniversiteye geç- mek suretile irfan hayatının Üçün- cü basamağı olan kültür devre- sine girmiş demektir. Üniversite sadece kültür mücssesesidir. Ora- da profesör hiçbir. kayıt altında değildir. Onun bilgisi inanmış olduğu bilgidir ve inandığını oku- tur. Üniversite profesörünün kar- gısındaki talebe de, profesörün 'anlattıklarından yalnız ve yalnız kendi kafasına uygun olanları kabul eder. Hulâsa; öleve ( lise talebesi) ile &tudiant ( Üniversite müdavimi) arasında büyük farklar vardır. Şimdi — gelelim Üniversiteye devam meselesine; Maarif Vekâ- leti Üniversite talebesinin de- vam mecburiyeti hakkında koydu- ğu hükümleri günün birinde de- giştirmek — mecburiyetinde kala- caktır, diyorum. Çünkü devam mecburiyeti I- #e talebesi için çok doğrudur, fakat Üniversite müdavimini ser- best çalışma ve serbest tetkik lüzumundan uzaklaştıran bir kai- dedir. Çünkü Üniversite talebesi, profesörünün her söylediğini din- lemekle mükellef kılınamaz. Bir profesör istediği kadar âlim ol- sun, onun ilmine inanmıyan ta- Tebeyi onun takrirlerini dinlemiye Mmecbur etmek doğru olamaz. Bu usul, kültürleşmenin aleyhindedir. Eğer Üniversiteden yarı mi- nevver ve sadece memur olabile- cek gençler yerine, tam kültür sahibi ve ilim yapabilecek genç- ler yetişmesini İstiyorsak şu “de- vam mecburiyeti,, meselesini bir daha tetkik etmeliyiz, ve eğer Üniversiteyi lisenin bir devamı şeklinde telâkki ediyorsak ona töyliyecek sözümüz yoktur. Yal- Bız son olarak şunu kaydedelim ki Garpta ilmin bugünkü dere- ceye yükselmesinin. en mühim Bırrı facultatif tahsildir. Üniver- sitede talimli tedrisat yapılma« matıdır. !ıResımlı Makaıe denbire hava kııudı Fırtına, şimşel gunıll hğı allak bul Meği ıdıvur Veniz ortasındasınız. Altnizda küçüx bir tekne var. İlır- Simsiyah bulutlar her tarafı kapladı. şiddetli bir yağınur orta- Ve siz bu hercümerç arasında gnp hıınıldızlıuı bissediyorsunuz, Çünkü ölüm kat SON POSTA “Sayfa 3 — elinizdedir. mutlaka - kurtulacı W Tehlikeden korkmamalı B sırıtmıya vaşlamışlır. Fakat ölümü korkulup kuçırmak #.Z:ü O binbir tehlikeye rağmen, bu henrümede , diye bir ailkinmek kâfidir. Bu hamleyi yapabilirseniz ölümü yendiniz demektir. SON TELGRAF HABERLERİ Bir Yunan Çetesi ÂArnavut- luğa Yürümiye Hazırlanmış! Atina, 16 (Hususi) — Cenubt Arnavutlukta — Yunan — akalliyet mekteplerinin kapatılması üzerine çok gerginleşen Arnavutluk - Yu- nanistan münasebetleri en sarsın- tılı devresine girmiştir. Yunnnistanın her tarafında ga- leyan vardır. Selânikte eski Yu- nan muharipleri gönüllü asker Romanya Meclisinde Bükreş IS(A.A.) — Parlamento dün Kıralın bir nutkile açıldı. Kıral Hz. —Ordunun — kuvvetli ve vazifesini her zaman yapacak bir halde olmasına dikkat edildi- ğini, hariçte sulh siyaseti güdül- düğünü söyledi ve Balkan anlaş- masının Balkanlarda — emniyetin korunması — esaşına dayandığını bildirdi, Yeni Seçim Bugünkü İntihabat Kanunu Şimdilik Değiştirilmiyecek|L Hti iak Devlet Hizmetinde Kulla- Ankara, 16 (Hususi) — Da- biliye Vekâleti yeni meb'us se- çimi hazırlıklarına — başlamıştır. İntihabat kanununun değiştirile- rek seçimin bir dereceli olması şimdilik bahis mevzuu değildir. Bu işleri yeni meclisin görüşe- rek bir karara bağlaması muh- temeldir. C. Halk Fırkası bu seçimi de namzetlikleri için yapılacak müra- caatları kabul edecektir. (atanbul Belediyesinin harırlıklarına daic haberler ikinci #ayfadadır.) Yeni Musiki Ankara 16 (Hususi) — Maarif vekâletinde husus! bir encümen Milli musiki hakkında - tetkikler yapmıya hıı ıdı İSTER İNAN Muharrir. Ercüment Ekrem Bey dünkü yazısında evlerde beslenen ve sokağa zincirsiz çıkaz lerden bahsederken şehir meclisine, evlerdeki köpeklerine kargı mücadele açmasını toplamıya başlamışlardır. Çok kalabalık bir çete halinde teşek- kül eden gönüllüler ilk Işarette Arnavutluğa — yürüyeceklerini bi dirmişlerdir. Çeteyi “teşkil eden- lerden çoğu — Epir” mu- haciri Rumlardır. Burada on binlerce halkın iştirakile yapılan tezahüratta, Arnavutluk aleyhinde Ağa, Efendi, Bey Yerine Bay; Paşa Yerine General * Ourahuriyet ,, te okuduk : Duyduğumuza göre, Paşa, Ağa, Efendi, Bey gibi ümvanların ilgası ve )ılıız “ Bey ,, kelimesinin aslı olan sözünün kullanilması yolunda bir düşünce vardır. Bu sözün kullanma biçimi do şöy- le olacaktır?. Meselâ kendi adı “Do- ğan,, , soyadı “Örhon,, olan biri göyle çağırılacaktırı “Doğan Bay Örhon,,. “Paşa, lâkabı da kalkücak ve ye- rine “General ,, #özü kullanılacaktır. nılmamak Kararı Alanlar Ankara, 15 — Evvelce hak- larında devlet bizmetinde kulla- nılmamak kararı verilip kendile- rine tebliğ edilmiyenlerin Devlet Şürasına itiraz yolile müracaat edebileceklerine dair Meclise bir lâyiha verilmiştir. Türk Vapurları Uzak Şarka Nakliyat Yapacak Denizyolları — idaresi Bahrı- ahmer sahillerine, Basraya, Him- distana ve diğer uzak şark liman- larına vapur işletmek, nakliyat yapmak kararındadır. İSTER n köpek- kürt tavsiye ediyor. ——— Cenubi Arnavutluğu teşkil eden Şimali Epir'in tamamen Yunanis- tana ilhak edilmesi istenildi. Nümayişçiler “Kahrolsun Ita- ya ve Arnavutluk,, diye bağır- dılar. Polis galeyanın ve karga- şalıkların önüne güçlükle geçebildi. (Arnavutluk Hükümetinle bu husustaki tebliği beşinci sayfadadır.) Topkapıda Bir Cinayet Topkapıda Ali adlı bir ara- bacı, karısı Hatice Hanim evine götürmek istiyen akrabası sabıkalı Tatar Nuriyi kama ile muhtelif yerlerinden ağır surette yarala- mıştır. |Tevfik Rüştü B. Ve Bulgar!| ; Hariciye Nazırı Görüştüler Sofya, 16 (Hususi) — Türkiye Hariciye Vekili buradan geçerken istasyonda Hariciye Nazıri M. Batalof ile bir müddet görüştü. Orta Tahsil — | |Programları Değiştiren Bir| Talimatname Hazırlanıyor Ankara, 16 (Hususi) — Maa- | rif Vekâleti orta tedrisat program- larının baştanbaşa değiştirilmesine karar vermiş ve bir talimatname hazırlamaya başlamıştır. Yugoslavyadaki Macarlar Peşte, 15 ( A. A. ) — Bütün Macar gazeteleri, Yugoslavyada yaşıyan Macarların kütle halinde Yugoslavyadan — çıkarılmalarına şiddetle itiraz ediyor ve bunun uluslar arası türeye karşı bir hıı'ekıi olduğunu yazıyorlar. l’dddılli nutuklar — söylendi ve İNANMA! Bııı sokaklarda ve bilhassa Şişli müntehasında çöplük ğinden geçilemez olduğu bir zamanda ev köpek- mücadele açılmasının nasıl mümkün olı- ini aklımız almıyor ve böyle bir şeyin yapılabi ne biz inanmıyoruz. Sen de ey kari: Biz Kömürcüye Baka- lım, Kömürcüye ! AF — Ne derlerse desinler, ben yakın zamınlar için ortada kaygu verecek bir sebep göremiyorum, sağdan sol- dan ileriye sürülenlere de pek inana- miyorum, yaratılışım öyle, her vakit ortalığı toz pembe görenlerden deği- lim amma, söylenenlere de pek akıl erdiremiyorum. ingiliz gazetesine bakarsanız, Al- manyanın şimdiden beş on bin tayya- beş on bin pilotu varmış, bahara kadar da tayyare- yım elli bine çıkacakmış, pilotlarının ki Ise altınış bini bula- cakmış! Gazete — hikâyenin —alt tarafını söylemiyor etice kendiliğin- di İsteyecektir, vi il lacaktır, dünyayı ateşe dum: yacaktır. * Pek iyi hatırımda kalmadı, Fransız, yahut ta İskoç hikâ Amerikalı bir zat İngiltereye bir İngilir dostunun kılavuzluğile Lon- drayı geriyormuş. Amerikalıların âde- uaı.;î.,ııi.ı.n. karşısında kendile- rini dalma daha büyük, daha bece- rikli, daha — müteşebbis. — görürler. Bu seyyah ta umumi kaldeden hariç kalmamış. Her gördüğü bimayı küçük şansız buluyor, hele bunlardan bazı- larının yarım asırda, bir asırda yapıl- dıklarını işidince: — Garip şey, bunu bizim memle- kette nihayet bir ayda yaparlar, de- yip duruyormuş. İngiliz nihayet kızmış. Tam “Vest- ministr,, in Övünde bulunuyorlarmış, Amerikalı sormuş : — Burası da me dir? İagiliz, yapmacık bir gşaşırma ile etrafına bakarak covap vermiş: — Bilemiyorum, dün burası bir meydanlıktı, bu binayı gece yapıp çatıvermişler ! * İngiliz gazetecisi biraz gayretle mübaleğada ırktaşının derecesine va- racakmış, bütün Almanları kanatlan- dırıp uçuracak, dünya — Üstüne bom- balar atmıya yollayacakmış! Fakat Alman! ağlüp oldukları gü: beri haröketsiz durduklarına diğim da — sanılmamalı. Bilâkis ça- lıştıklarına, hem de adam — akıllı çalıştıklarına kaniim. Kim bilir, belki kaybettiklerini geri almayı düşünmeye başlamış olmaları ihtimali de - vardır. Fakat bunu hemen Önümüzdeki ba- harda yapacaklarımı iddia etmek, hayal la fazla ileriye gitmek olur. Maamafih yet bu da, kendileri ile karşısındakilerin bilecekleri bir iştir. Bu delfa, Enver paşayı tutup mezardan çıkarmak kabil olmadığına göre, benim görüşümle bizim payımıza düşen insaniyet hesabıma teessüf et- meklen ibaret kalır. * Doğrumunu istermisiniz, beni düşün- düren şu bu değil, büsbütün başka bir meseledir. Bakınız dün bir yaz bavası vardı, ilik bir göneşin altında isiniyorduk. Fakat yarın işin berakis olması ihtimali yok değildir, — bir meslektaş: — Kara kış ufuklara çadır kurdu, demiş, hoşuma gitti Yarın bu çadırıa kapısmı açılacak içinden milyonlarca hayali kol uzanecak, tepemizden ba- şımızin Üzerine avuç avuç yağmur veya kar serpecek. Dün kömüreüye sordum: — Kilosu dört buçuğa, dedi. — Peki geçen sene bu vakit neydi? Düşünmeden söyledi: — Yine öylel Doğrudur, fakat geçen yıl dört buçuğa okkayı alıyorduk, bu yıl aynı Hatı kiloya veriyoruz, araca yüzde yirmi beş fark var! Almauya istediği kadar silâhlansın, içinden istediği kadar hınç beslesin. kendi bileceği iştir, biz. kömürcüye bakalım, kömürcüyel Mide, Barsak ve Karaciğer rahatsızlıklarına AFYüNKAHAHıSAH MADENSUYU inilürmediinende HERRECEMR SDY P GNSK — — aane n ——

Bu sayıdan diğer sayfalar: