Dünua Politikacı Düş- manlığı Artıyor Dünya ahvalinin gün geçtikçe bir parça daha karışmakta olduğunu gören İnsanlar, bu ahvale gidişat veren politika adamları hakkındaki fikirlerini değiştirir gibi oluyorlar. Bu kargaşslıklardan bu adamları mes'ul görüyorlar. Bu münasebetle Morning Post gazetesinde geçenlerde mühim işaretine göre bu ya yi adam bu- günkü İngiliz siyasetinin bellibaşlı mühim — simalarından birldir. Bu zat, geçenlerde, İngilterenin Bristol şehrin. de toplanan siyas! bir kongreye davetli imiş. Londradan kalkan trene binmiş. Tren, yo'cuları şikâyet ettirecek ka kalabalıkmış. Katarın hareketine bir- kaç dakika kala içeri: girmiş. Bunların üzerinde golf elbise- leri, ellerinde, bu #pora m: edevat varmış, dilleri de, Bristola giden #“gersem ve İatrikacı,, diye tavsif ettik- leri politika adamlarına hakaret ete mekle meşgulmüş. Çünkü, diyorlar- mış, bu kongre olmasaydı, bu adamlar treni doldurmaz, biz de yersit kal- marzdık. *“Mühim devlet adamı, bunların mütaleanıdan mütsessir olmuş, belki daha da ileri gitmelerine man! olmak latemiş. Yarı gaka, yarı ciddt bir dille ken- disinin de o kongreye giden - politi- kacılardan biri - olduğunu — söyle biran, bu xatı züne bile çıkarmamış, başlarını çevirmiş ve sus- Muşlar. a zat, bu hikâyeyi anlattıktan sonra ilâve ediyor: — H kkoımda ve bönim gibi siya« set adamlı hakkında bu darece mülâyim olmayan bir dille konuşsa bu insanların nezaketen olsun sözle- rini tevile dabi lüzum görmemcle- rinden, acaba dünya efkârrumumiyasl- nin aleyhimize Jdönmekte olduğuna mı hükmetmek lâzındır? v * Benim kanaatime göre bu İngiliz politikacısı saf bir adama benziyor. Dünya — efkârumumiyesinin — onların aleyhine dönmesi yeni değildir. Bu bâdisenin başlangıcı epi cekidir. ve herkes o ve onun gibilerden yaka silkiyor. — Süreyya Romanın Nüfusu Roma, 19 (A. A.) — Gazötelerin yazdığına göre Roma nüfasu bir mil- yon yüz yirmi dörbine yükselmiştir. No.52 B0- 10 - 934 Bu defa kızarmak sırası ona gelmişti. Adamcağız onu görme- mek ister gibi başını önüne İğdi. (Aylen) en arkada idi. Hemen ona yer açtı. Biraz kuzunan Leylâ bu ma- cerayı arkadaşına yetiştirmekta gecikmedi. Ayten: — Çok iyl etmişsin. Dedi. Hele seni tekrar vapurda görüşü.. Artık sırnaşmazlar inşallah! Hakikat (Ayten) nin tahmin ettiği gibi oldu. Bu hâdiseden sonra o iki arkadaşla karşılaşma- dılar. Onları gördükleri zaman yanlarına gelmez oldular. Banlar yine nazik ve kibar insanlardı. Bazı sıraaşıklar vardı ki yal- nız sokulmak, siftinmekle kalm- yor, pis pis kinayeli lâkırdılar atı- yorlardı. (Ayten) in babası onla- ra tenbih etmişti. Böyle saygısız- hk eden olursa derhal bir me- mura şikâyet edeceklerdi. Fakat onlar bu terbiyesizliklere aldırış etmemeyi tercih ediyorlardı. Po» lise gitmek, iş çıkarmak, kim ol- a Bir Fransız Ve Bir Al- man Nazırı Arasında Hararetli Bir Görüşme Loadra, 19 (A. A) — Rüyter Ajansının Belgrattan aldığı bir habere göre, Kıral Aleksandr'ın defainden sonra —Öplenata — kilisesi — yanında Fransız Harbiye Nazım Mareşal Peten ile Almsanya Hava Nazırı Jeneral' Göring —arasında — nazarı dikkati calbeden çok hararetli bir muhuvore olmuştur. Japonya M. Cemiyetine Niçin Girmiyor? Malgari, (Kanada) 19 — Nevyork yolile vazifesi başına giden Japonya- nn İtalya sefiri M. Yotaro Sugimera şu beyanatta bulunmuştur: — * Birleşik Amerikanın iştirak etmediği bir teşekkül olduğu — içim Japonya milletler cemiyetime tekrar girmiyecektir. Bugün için milletler cemiyeti, muhitinden horiçte tesiri olmayan bir Avrapa kuvyetleri itti- Fakıdır. — Birteşik — Amerika 'ak ettiği takdirde milletler cemiyatinin dünya — sulhunun — inkişafında çok mühim bir amil olacağına — şüphe yoktur., İspanya İhtilâlinden Sonra Suçlular Hakkında Mülâ- yim Hareket Edilecek Madrit, 19 (A. A.) — Nazırlar mec- lisi verilen idam kararları üzerinde ayrı ayrı müzakere etmiş ve bu ka- rar'arı teker teker âli mahkomeye tevdie karar vermiştir. Barselon, 19 (A. A.) — Kata'onya tam bir sükünet içindedir. Aralarında Katalonya meb'usları olan dâ mevkuf serbent bırakılmıştır. Bötün eğasi temayüllerin tomsil edileceği ve Madrit hükümetinin de tasvip edeceği bir iera konseyi yapil- ması için teşebbüsler olmaktadır. Dabiliye nazırı radyo ile halka söz söylemiş, hükümetin, — mümessil'eri tecziye etmemek taraftarı olduğu hak- kndaki şaylaları tekz'p etmiştir. Da- hiliye mazırı, Başvekil M. Leronun no merhametsizlik, ne de ef ,, düstu- rundan mülhem elduğunu söylemiştir. Burhan Cahit duğunu anlatmak - bir sürü mua- meleye saplanmak demekti. Bu terbiyesizce söylenmiş bir lâkırdıya muhatap olmaktan daha ağırdı. Iki arkadaşın bu çalışma ha- yatlarında — sıkıldıkları noktalar böyle saygısız erkeklerin sırna- şıklıklarından ibaret değildi. Ayni vapurlarda, hemen he- men aymı yolcular armsında gö- rünmenin yarattığı dedikodular da onları sinirlendiriyordu. Sabah, akşam — postalarında kendileri gibi birer vazifeye gi- den genç kızlar ve kadımlar pek çoktu. Bir ikl tesadüf bunlardan iki kızla onları tanıştırmıştı. Onlar da resmi dairelerden birinde çalışıyorlardı. Leylâ bu — tanışmaların pek İleri gitmemesi fikrinde idi. Hiçbir noktada arkadaşından ayrılmıyan ( Ayten )de öyle düşü- nüyordu. Halbukl tanıştıkları kız- lar onlarla teklifsiz. olmak için çalışıyor, münasebetlerini samimi- leştirecek — vesileler —arıyor ve buluyorlardı. Deniz Silâhları Daha Konferans Başlamadan Evvel Türlü Şayialar Dolaşmıya Başladı zTT T yf Gönül İşleri Sıkı EL, Açık ET, Hanımteyzeciğim, * Beş senelik evlilik hayatım- da dün, ilk defa olarak kocamla kavga edecektim. Sandalbedeste- ninden geçiyordum, ne vakittir iştediğim bir süsün teşhir edildi- ğini gördüm, akşam kocama söy- ledim, bunu almak mutat bütçe- mizin çerçevesine sığamazdı, kaş- ları hafifçe çatıldı. Çocuğumuzun istikbali için iktısada riayet etmek mecburiyetinden bahsetti, fakat sonra da sözü: — Mademki okadar istiyorsun, alayım, cümlesile bitirdi. Tavsiye hoşume gitmemişti, hemen vazgeçtim, Kocam da üze- rinde durmadı. Fakat ertesi gün * | istediğim şeyi alıp getirmemiş mi? Alman donanmasınıa yeni gemilerinden 6000 Tonluk Königsborg zırblısı Londra, 19(A.A.)—Murahhas heyet- lerin gelmelerile deniz si'âhları müza- kerelerinin başlaması arasındaki alduk- ça uzun fasılo, siyasi mahafilde bazı şayiaların çıkmasına sebep olmuştur. Bu hususta Deyli Horald şunları yazmaktadır: * Dün akşam Japon murahhasının plânlarını İngiliz mütehaamıslarına ver- diği söyleniyördu. Hakikatte ne bah- riye, ne de Harlciya nmezaretlerinin plân metninden, Japonların bildirdik- lerinden gayri hiç bir malümata sahip olmadıkları temin edilmektedir. Bir başka rivayete göre, ikl tarzaflı görüş- me vevlünün gayesi sonradan Ameri- kalılara tevdi edilecek - olan bir İngi- Hiz » Japon anlaşması yapmaktır. Ja ponların böy'e bir fikirleri olup o'ma- diği meçhu'dür, yalnız böyle bir şey DA . . Fransız - İşsizleri İhtilâl Şarkıları Söyliyerek Miting Yaptılar Lil, (Fransada) 19 — İngiliz işsiz- leri Zibi, cesüp İşsidleri de Li üzeri. ne bir. yürüyüş yapmışlar ve dört koldan gelmişlerdir. Yardım komaltesi kendilerine çay ve saire dağılmış İşsizler, (hti'âlci şarkıları aöyliyerek miting yerine gitmişlerdir. — —| Alınan gayet İyi tertibat sayesinde herşey sükünetle geçmiştir. Halbuki iki arkadaş bu şekil- deki dostluklardan da pek hoş- lanmıyorlardı. Görüyorlardı ki böyle başlıyan ahbaplıkların — hududu çarçabuk i arkadaşlar gurup hali- or, gürüpların tanışma sistemi bozuluyor ve araya kim olduğu belirsiz. çehreler de karı- gıyordu. Kendilerile beraber gidip gelen vebir inhisar dairesinde çalışan kızlardan ikisi vardı ki kendilerine erkek arkadaşlar — arasında da hemen bir âlem kuruvermişlerdi. Daha riyade akşamları vapı- run bir köşeşini kendilerine adeta yuva yapmışlardı. Orada yekünu hergün artan kadınlı, erkekli ka- labalık bol kahkahalar atıp geniş şakalar yaparak eğleniyorlardı. Leylâ görüyordu ki bu vapur arkadaşlıkları her akşam biraz daha kaynaşıyor, şakaların şekli değişiyor. Grup halindekl ahbap- hlıklar çifteleşiyordu. İşte böyle papur köşesinde adeta bir cemiyet kuran kızlar: dan ikisi de onlarlada ahbap ol« muştu. İk zamanlar bir göz aşinalığı yavaş yavaş selâmlaşma, daha sonra havaya, vapura, işe nit tek tük konuşmalarla geçen bu münasebet — gittikce genişlemek istidadını gösterdi. Lerzan İsmindek! bu genç kız İagilizlerin niyetinden uzaktır. Morning Post ise Almanların Doyçe land kruvazörünün İskoçya sularını ziyareti münasebetile tahdidin istenil- diği şekle konulmasının ne kolay ola- cağını söylüyor ve diyor kit Alman kruvazörünün icabında, tayyare gemi- Si baline gelmek için vesaiti vardır. 6 adet 280 lik, 8 adet 150lik topları sayesinde krauvazör kendisinden 8,5 defa daha hacimli gemilerle karşıla- şabilir. , Yeni Harp Gemileri Roma, 19 (A. A.) — Resmi gazete Triyesle ve mugglano'daki Odero tez- gühlarında yapılmakta olan iki kru- vazöre “ Gülseppe Garibaldi ,, ve “Lulgi di savola düka değli alerozzi,, isimlerinin — verildiğini bildiren bir -me neşretmiştir. Fırtına Gibi Almanlar Çok Hızlı Giden Bir Tayyare Yaptılar Berlin, 19 (A. A.) — Bir fabrika fevkalâde süratli yeni bir tayyaresi tipi —yapmıştır.. Bu, tek motörlü, tek kanatlı, yere inecek kasmı açılır. kapanır şekilde bir tay« yaredir. İki tayfadan başka 6 yolcu ve 600 kilo yük taşıyacaktır. Tecrübe uçuşlarında santte 340 kilometre yap- tığı görülmüştür. emii Ucaret Hattâ (Ayten) onu bir Cuma köşklerine Leylâ ile beraber da- vet etmeyi bile düşünüyordu. Bir akşam (Lerzan)ı da grupun içinde gördüler. Gülüşüyor, şakalaşıyor, eğleniyor, beraber çikolâta alıp | paylaşıyor, daha ziyade erkekler- den gelen bu ikram genç kızların pek hoşuna gidiyordu. Birkaç gün sonra bir sabah postasında (Lerzan)yanlarına geldi. Görüşemediklerinden şikâyet etti. Sonra akşam dönüş seferinde pek eğlendiklerini, çok İyi arkadaş- larla tanıştıklarını söyledi. (Ayten) onu söyletmek için: — Vah vah, biz tesadüf ede- miyoruz. Nerede toplanıyorsunuz. Diye sordu. Lerzan tatlı tallı anlattı: — Salonun arka bölmesinde bilseniz ne iyi vakit geçiyor. Ka« dıköyüne geldiğimizi - farketmi- yoruz. Sonra bir sır verir gibi: — Çok centilmen beyler de var, Hele bir zengin Sabir Bey yar, Okadar neş'eli bir adam ki! Geçen akşam bir bahse tutuştu. Katıldık gülmeden. Genç kız. bütün anlatlı : — Bakın nasıl oldu. Aramızda bir de yaşlı ahpap var. Rasim Bey. Sabir Bey ona çok takılıyor. Geçen akşam bir iddiaya girişti- neş'esile Sevindim diyemiyeceğim, o nasi- hat bütün hevesimi kırmıştı, bu- nunla beraber belli etmedim. ,, Ben, bana bu nektubu yazan okuyucumu sarih surette haksız buluyorum. Para noktasından erkekler baş- hca iki sınıfa ayrılırlar. Birinci sınıfa mensup — olanların — elleri açıktır. Karılari çocukları ne is- terse alırlar, kendileri de bol bol harcederler, halk dilende bunlara: — Cömert sıfatı verili. Fakat atileri dalma tehlikelidir, kendi- leri de, karıları da, çocukları da günün birinde sıkıntıya düşmek tehlikesine maruzdurlar. İkinci sanıfa mensup olan er« kekler sıkı - ellidirler, kendilerini ve ailelerini elzem olan şeyden de mahrum ederler, iğrenç gö- rünürler. Kendisini ve ailesini düşünen erkek bu iki sınıfın ortasında bu- lunandır, ve maalesef sayısı çok azdır. Benim anladığıma göre ba- na mektup gönderen hanımın kocası bu bahtiyar insanlardan olacak; evvelâ yaziyeti anlatmış, sonra karısını mütecssir etmemek için makul hareket çercevesinin haricine çıkmıştır. Meselede teessüre yer görmü- yoram, bilâkis! HANIMTEYZE ler. Altı on vapurunda idik. Sabir Bey saatini çıkardı; — Üç dakikamız var. Kak kacağız. Dedi. Rasim Bey de kolundaki saate baktı: — Hayır, dedi. Dört dakika var. Bu öyle bir Iddia oldu kl he- men bahse giriştiler, Rasim Bey: — Eğer benim saatim doğru değilse sana bir ziyafetim var, dedi. Sabir Bey güldü ve kendi saatine güveniyordu: — Öyle şey olmaz, dedi. Yal- nız bana ziyafet vermekle ne çıkar. Burada kaç kişi varsa hep- sini davet edeceksin. Rasim Bey kızmıştı: — Ederim, dedi. Say kaç kişi. Tamam dokuz kişl idik. Beş kız dört erkek. — Kabul. Sen kaybedersen ne yapacaksın? Sabir Bey hemen atıldı; — Ben de kaybedersem bu dokuz - kişiyi yarın akşam altı buçuk matinesine sinemaya götü- receğim. Buna itiraz etti: — Olmadı, dedi. Arada çok fark var. Ziyafet daha ağır. ( Arkası var )