Kızılcahamam Yolları Ve Hamamları Kızılcahamam, ( Hususi ) — Buraya hamamlara kadar seya- hat yapan bir zat yolların bozuk- luğundan, yol Üzerindeki uçu- rumların — çokluğundan — şikâyet etmekte ve bazı tavsiyelerde bulunmaktadır. Bu — şikâyetler haklı bile olsa cümhuriyetten evvelki devirle bugün arasında bir mukayese yapmak lâzımdır. Dört senedenberi Kızılcahamamda yol faaliyeti vardır. Ankara - Kı- zılcahamam şosesi de yapılmak- tadır. Şikâyetlerin sahibi olan zat bundan on sene evvel bu kazadan geçmiş olsaydı geldiğine | ve geleceğine yüz bin kere piş- man olurdu. O vakitler bu kaza- da otomobil değil, at arabam bile yoktu. Ankara ile Kızılca- hamam arasındaki vesaiti nakliye yine ©o zamanlar sınıf itibarile Üçe ayrılmıştı. Birincisi kuvvetli sulardan kolay geçmesi itibarile katır ikincisi at üÜçüncüsü eşeğe münhasırdı. Şimdiki gibi Anka- radan Kızılcahamama otobüs ile iki, üç santte değil üç dört gür de ancak gidip geliniyordu. Vesaiti nak'liyede tarife mese- lesine gelince; bu vaktinde naza- ridikkate — alınarak — Belediyece yapılmış ve bütün yaz tatbik edilmiştir. Hattâ bu sene Kızılca- hamama gelenler umumiyetle bu tarifenin şahidi olmuşlar gidecek- leri yere bu tarife üzerinden nak- liye ücreti vermişlerdir. Hamamların daha fenni bir şekle ifrağı işinin 935 senesinde behemehal başarılacağı ve mem- leket ihliyaçlarından bu suretle birisinin vücut bulacağı şüphesiz- dir. Kızılcahamamda — rastgele yere ev yapılmasının önüne geç- mek ve pilân tanzim edilmesi hakkındaki temenniler çok yerin- dedir. Kasabanın ortada munta- zam yapılmış bir pilânı vardır. Fakat bu pilâna rağmen herkes istediği yere bir bina kurmuş ve şehir| bu yüzden intizam ve güzelliğini kaybetmiştir. Sey hamamı yolu çok güzeldir. Ve bu yol okadar muntazam ve itina ile yapılmıştır ki bu sene otobös ve otomobil gidip geldiği halde en küçük bir hâdise olmamış | ve hattâ bu yolda seyrüsefer eden bütün şoförlerin — bile takdirini mucip olmuş ve elyevm Çerkeşten Ankaraya giden — bütün vesaiti nakliye bu yolu takip etmekte bulunmuştur. Dörtyolda Portakalcılar Aralarında Bir Birlik Yapıyorlar Dörtyol (Hususi) — Dörtyolda portakal tüccarları bir birlik yap- mak istemişler ve 60 kişilik bir içtima yapmışlardır. Bu içtimada Dörtyol, Ocaklı, Icadiye, Kuzu- çölü, Büyükçaplı, Küçükçaplı, Payas ve Kürtülden ikişer aza seçilmiş ve bunların birliğin ni- zamnamesini hazırlamaları karar- | laştırılmıştır. Birliğin gayesi Dört- yolda portakal işlerininin hilesiz yapılmasım, İstanbula münavebe ile mal sevkedilmesini, Istanbul tüccarlarının piyasayı kırmamaları için onların da bir birlik yapma- Tarını temin olacaktır. Dörtyolda şimdiden bin portakalın fiyatı 8-9 | liradır. Bu sese portakallar az, fakat irldir. | intihap | pılan intihapta Belediye Relsliği- Çorlulular Bir Ortamektep Çorlu (Husu- si) — Trakya da- hilindeki kazala- rın her hususta en ileri olanla- rından birisidir. Ve bu faikiyetini daima — muhafa- za — etmektedir. Son zamanlarda Romanya ve Bulgaristan dan gelen muhacir ve | mültecilerin yer yer iskânları dolayısiyle kazanın nufusu dahi art makta ve buse- beple zer edilmiyerek yıllardan- beri hat kalan binlerce hektar erazi işlenerek kazanın serveti artmakta ve mamuriyeti yüksel- İstiyorlar a laiian Çorlunun umumt? manzarası mektedir. Kasabamızın hali ha- zırda ihtiyaçlarından biri Mektep kifayetsizliğidir. Nufusu on bini aşmış bulunan merkezi kazada kadrosu 16 muallimden mürekkep ._(3) ilk ıııl(ftepf mevcuttur. Lâkin bu miktar - tahr ll çağında bulu- nan çocuk mikta- rına kâfi gelme- mektedir.Mektep- lere koşan yüz- lerce vavru yer- sizlik yüzünden ! kayt ve kabul olunmuyarak ni- meti — maariften mahrum kalmak- tadır. — Kazada tahsil devresinde 2000 çocuk vardır fakat bunlar- dan yalnız 800 ü mekteplere de- vam edebilmektedir. Bu sebeple halk ilk mekteplerin çoğalmasını ve bir orta mektebin açılmasını arzu etmektedir. Memlekette ı Belediye Seçimi Gümüşbacıköy, ( Hususi ) — Yapılan intihapta Müderris zade Emin, Müftü zade Hakkı, Ramiz, Mehmet, Hanım zade Mehmet, Sami, Faik, Köyağası zade Meh- met, Lütfulleh, Abdullah, Nevres, İsmail, Nabi, Hacı Salih zade Abdullah, Ali, Nazım, Osman, beyler azalığa seçilmişlerdir. Tire, ( Hzsust ) Yapılan net/cesinde — kooperatif Refik, Sami, eski oğlu Ali, mütekait miralay Cevat, Ahmet, Kemal, dişçi Kâzım, avukat Ziver, Muhsin, — Zihai, avukat Nuri, Baha, Ali Şevket, Molla Hasan oğlu Hasan, Osman, Mehmet Vehbi, Fikri, Edip, Meh- met Avni, Hikmet Zühtü, Hüsnü, Dursun, Sabit Beyler asli azalığa seçilmişlerdir. Bergama, (Hususi) — Belediye intihabatı bitmiştir. Tasnif neti- cekinide e&ki belediyo Teisi Nafiz, tüccardan İsmail, avvukat Fehmi, tüccar Hasan Fehmi, avukat Abbas, tüccar Şevket, Hüseyin, Hayrettin, Ali Ulvi,' Sami, Mehmet Sırrı, Kara Mustafa, Mecdi, Kâ- mil, Kemal, Şükrü, Kaçar oğlu, Hüseyin, Müftü-oğlu Ismail Hakkı, Selim, Rifat, Reşit ve Cemal Bey- lerin asli —azalığa — seçildikleri anlaşılmıştır. Tarsus, ( Hususi) — Yapılan intihapta Melâhat Sadık, Muam- mer Kadriye, Diyarıbekirli Ah- met, ÂAli, eczacı Ahmet, Ab- dullah, tuhafiyeci Ahmet, Ha- cı Hamza zade Ali, Mücahit Emin, Çiftçi Celâl, Hıfrı Tevfik, Hafiz Naim, Hulüsi, Hafız Kemal, Ih- san, İsmall, Kemal, Muvaffak Zi- ya, Mahmut, Mustafa Sabri, Mus- tafa Cevdet, Ruhi, Sabri, Salih, Süleyman, Yahya Bey ve Hanım- lar kazanmışlardır, Biga, ( Hususi ) — Yeni ya- ne Raşit, âzalıklara Hacı Ismail zade Ömer, Sinemacı Recep, Kunduracı Zühtü, Terzi Aşım, Kunduracı Hüseyin, Pabuççu Ah- met, Bakkal Şerif, Zahireci Bekir, Dişçi kalfası Hasan, Zahireci ls- mail, Bakkal Ahmet, Bakırcı Ha- san, Demirci Hasan, Avukat Şu- uri, Hacı Nuri zade Hüsnü, Fo- toğrafçı Fetbi, Manifaturacı Ab- dullah Beyler seçilmişlerdir. Adapazarı (Hususi) — Beledi- İ Yozgat Memleket Hastahanesi 2 Yozgatta yapılınakta olan Memleket haatahanesi Yozgat (Hususi) — Vali Baran nılan memleket hastanesi ikmal edilmek üzeredir. Bina havası, Beyin teşebbüsile İnşasına başla- suyu ve manzarasının letafeti ile bir benzerinin daha bulunmasına imkân bulunmuyan çamlıkta yapılmaktadır. Hastanenin plâmı Sıhhiye Vekâleti tarafından gönderilmiştir. İnşaat bir ay sonra ikmal edilmiş olacaktır. Bağcıların Bir Ümidi Ve Bir Sukutuhayal Tekirdağ ( Hususi ) — Şarap fabrikası Istanbula üzüm sevkıyatı yapan ve bağlarını kabzımala satan Üzüm müstahsillerine haber yollayarak — üzümlerin — kilosunu yedi kuruşa alacağını bildirmiştir. Bunun üzerine halk ve bağcıları- mız nisbeten sevinmişler ve le- tanbala yapılan Üzüm sevkıyatı duürmuş, bağlarını ucuzca kabzı- mala satanlar da bu alışverişten vazgeçerek Üzümlerini fabrikaya vermek teşebbüsünde bulunmuş- lardır. Fabrikanın yedi kuruşa Üzüm alacağını işiten esnaflar da 6 kuruşa sattıkları Üzümün kilo- sunu derhal 12 kuruşa çıkarmiış- lardır. Fakat iki gün sonra fab- rika 7 kuruştan üzüm alamıya- çcağını ilân etmiştir. _y'o Âza seçimi nihayet bulmuştur. Asli âza olarak şu zatlar aeçil- mişlerdir: . Abasız oğlu Baytar Ahmet, Noter Galip, Doktor Süleyman, Eczacı Asım, Avukat Demir Ke- mal, Rençber zade Hasan, Diya- rbekirli zade Ahmet, ÂArap zade Cevat, Sipahi oğlu Mehmet, Avu- kat Yusuf Ziya, Aktar Hafız Yu- suf, Nalbur Emin Muharrem, Nal- bur Halis, Zehra Murat, Lâmia Gaflar, Hafız Saim, Salim xade Salih, Yahyalardan Hafız lsmail, Ali paşa zade Sabri, Derici Lüt- fö, Hacı Raif zade Mehmet, Tüc- foar Hamza Ali, Tüccar Kâzım Hamza, Kerem zade Mehmet, Aktar Ahmet Sami Hanımlar ve Beyler. Bu zevat içinde en fazla rev alarak — birinciliği Belediye Reisi Ahmet Faik Bey almıştır. Tel;i;dağııida— Bir Rum Kaşla Meis Arasını Yüzerek Geçti Kaş, (Hususi) — Meis adaşın- dan buraya gelmiş olan Yorgi isimli bir Rumun avdet edeceği esnada üzerinde bir mektup bu- kunmuştur. Bu mektup Topal Tevfik is- minde bir adam tarafından Nois- teki bir Rum tüccara kaçak mal göndermesi için yazılmıştır. Mek- tup buluhunca Yorgi ile Tevfik Adliyeye verilmiş, fakat adliye tahkikat neticeleninceye kadar kendilerini serbest bırakmıştır. Yorgi serbest kalınca mah- küm egilaceğîndeıı korkmuş ve bir 'gece sahilde elbiselerini bıra- kıp yüze yüze Meis adasına kaç- mıştır. Yorginin yüzerek geçtiği mesafe 6 mildir. Bu yüzme mu- kavemetinden dolayı Yorgiye Mels adasında nakdi mükâfat veril- miştir. Adapazarı Jandarma Kumandanlığı Adapazarı, (Hususi) — Münhal bulunan jandarma bölük kuman- danlığına Bolu vilâyet jandarma kumandanlığı — mülhakı — yüzbaşı İsmail Hakkı Bey tayin edilmiştir. Malatyada Terfi Eden Muallimler Malatya (Hususi) — Bu sene ilkmektep muallimlerinden maaş- larına zam yapılan vilâyetimizde 14 muallim vardır. Kırkağaçta Kavun Bolluğu Kırkağaç (Hususi) — Bu sene memlekette kavun pek boldur. İzmir ve Ankaraya gayet çok kavan — sevkedilmektedir. — Çiftçi pek memnundur. Birinci teşrin 20 I Münakaşa Di —— —— Bir Anlayışsızlık Hakkında Nurullah Ata Bazı hücumlara cevap vermek tuhbaf bir hareket olur; meselâ « Yolların sesi » — mecmuasında Muammer Lütfi Beyin benim hakkımda söylediklerine elbette kızılmaz, ancak gülünür. İsmimi unutmmuşluktan geliyor ve benden «Son Posta ve Milliyet gazetele« rinin dördüncü veya altıncı saye falarında yazan bir muharrir » diye bahsediyor. Kendi yazılarını asan mecmuada ancak — ilmi münakaşalara yer — varınış ve benim yazılarım İlmi kıymets ten mahrum olduğu İçin ora« da bana cevap — verilemezmiş. Bu sözlerin tuhaflığını, Muammez Latfi Beyin yazılarını ve onları basan mecmuayı okumamış olan: lara anlatmak kabil değildir. P'a- halı değil, on kuruşa, bir tane alın: Muammer Lutfi Beyin ve «Yolların sesi» nin ilmi ne kadar parlak bir surette temsil ettikleri« ni görürsünüz. İlim iddin edecek değilim; Mu: ammer Lutfi Beyle ve «Yolların sesi» İle bu sahada boy ölçüşmek hatırımdan geçmez. Fakat o de- likanlının yazısında işaret etmeğe lüzum - gördüğüm — bir nokta var: Benim — yazılarımın — ilim değerinden — mahrum olması, hükümlerinde tezat, tenakuz bu- lunmasından da belli imiş. Ben, meselâ Ahmet Haşim'i ve Yahya Kemal'i bazan beğenir, bazan da beğenmezmişim. Bu iki şair hak- | kında on beş senedenberi yazdık- larımın ve söylediklerimin hepsinl bugün de imzalarım. Şimdiye ka- lar hiçbir şair hakkındaki kanaa:» timin de ediğini söylüyorum, Muammer Lütfi Beyi mahrzan - cde- cek değilim; — meselâ Nâzim Hikmet'i bir —zamanlar pek beğenmezdim, — şimdi — edebi- yatımızın büyük şairlerinden biri sayıyorum. ğiçiı değişmiyeyim? Ben .cansız bir nesnemiyim ki yılların geçmesine rağmen bir taş gibl hep bir örnek kalayım? De- gişmiyenler ağızdan ağıza dolaşan bilgileri öğrenip başkalarına aa. tanlardır. ltiraf edeyim, Muammer Lutfi beyin yazısına hem güldüm, hem de sinirlendim. Zaten sinirlendiğim için cevap veriyorum. Neresine sinirlendiğim bellir. Ahmet Ha: şim'i ve Yahya Kemal'i bazan beğenip bazan beğenmediğim sö- zü beni çileden çıkarıyor. Bu söz yanlış mı? Hem doğru, bem de büsbütün yalan. O iki şalrin ese- rinde hem hayran olduğum par- çalar var, hem de hoşlanmadığım yerler, Zaten bir sanatkârın îlk tün eserini bir kül hâlinde be- ğenmek veya beğenmemek ne tuhaf bir zihniyetin mahsulüdür! Yazık ki bu zihniyeti genç ihti- yar çok kimselerde görlüyoruz. Bu nereden doğuyor. Bence bunun sebebi aşikârdır: edebiyat- la uğraşanlarımızın çoğu kendi kendilerine düşünüp hüküm ver- mekten — âcizdir; — falanca — şai- rin iyi veya fena — olduğunu kulaktan kapma — öğreniyorlar; artık onun imzası ile ne görseler hayran oluyor veya reddediyorlar. Aralarında ilk hükmü kendi ken- dilerine edinenler de onunla ka- hyor ve bir daha fikirlerini kon- trol — etmiyorlar, Mütemadiyen peşin hükümle hareket. — Zihnin tembelliği... Edebiyatımızdaki bu- naltıcı hava bundan doğuyor. Ahmet — Haşim'i ve Yahya Kemali', — evet, bazan severim, bazan da onlardan - hoşlanmam. Fakat bu « bazan » kelimesinden zaman manası çıkarmak istiyorlar, yani bir zaman — onları beğenip sonra döndüğümü söyliyenler ancak anlayışsızlıklarını göstermiş olu« yorlar.