xZ <Z BÜNYA MATBUATINDA RDÜKLERİM Bir Mitralyozun Fiatı Nedir ? 12 Türk Lirasına En Dgl;ccr;m_el Cinsten Bir Harp Tüfeği .. Fransız Gazeteleri Serbest Silâh Ticaretinin Önüne Geçilm Avrupalıların - ellerinde — bulu- aan her hangi bir müstemlekede isyan çıktı mı, derhal devletler #rasında hususi silâh fabrikalarının | kapatılması düşünülür, her hangi | bir memlekette hissi veya siyasi tİnayetler çağaldı mı yine ayni mesele hatırlanır. Fakat hususi silâh fabrikaları o derece nüfuz- ludurlar ki veya muayyen bir ticaret — şebekesinin — sarsılması korkusu ©o derece fazladır. ki, hâdise kapanır kapanmaz tasav- vurlar derhal unutulur. Fransız gazetelerinden - biri, Avrupada — silâh — ticaretinin ne derece serbest bulunduğunu anla- mak maksadile geçen gün bir tecrüibe yapmış, hususl! bir tica- | rethaneye bir mektup gönder- miştir. Bu mektuptar «Son derece süratle birkaç yüz mitralyoza, makineli tüfeğe, bomba topuna, el kumbarasına ve iki tane sökülüp takılır cinsin- den tayyareye ihtiyacımız vardır, teklifinizi bekliyoruz.,, demiştir. Gazete üç gün sonra iki tane resimli kataloğ almıştır. Bu kata- 'da gösterilen fiatlar ne olsa beğenirıinl:, Türk parasına çevi- rerek söyliyelim: En mükemmel bir mitralyoz (300) liraya, makineli tüfek 60 liraya, en modern harp tüfeği 12 liraya, bombalar lse ekmek peynir bahasına! Gazete bu haberi verdikten sonra ilâve ediyor: *Görüyorsunuz ya — hayatın kiymeti ciddi sürette — ucuzla- Mıştır.,, nnn tasekasasnra aüti NNN Eski Yeni Bir Balon Sağdan - itibaren gör, Üçücü zat Rudolf Brunwd:::::: bir Alman mühendisidir. Bu zat takriben bir asır evvel mevcut olan sıcak hava İle şişer ceki ba- lonları asrileştirmiş ve bununla hazarıdikkati celbeden bir tecrübe Yapmıştır, Alman mühendisi tarafından | Yapılan balonun sepetinin İçinde | Tüzgârdan sönmeyecek şekilde | tlev çıkaran bir alet vardır, bu esinde balonun zarfı sıcak e dolmakta ve balonun yük- #elmesini mucip olmaktadır. İtalya başvekili, İtalyada yapı- lan asker! manevraların bitmesinden sonra bir nutuk söyledi ve bu nutküunda eğer yanılmıyorsak bu sene içinde ikinci defa olarak : — “Muharebenin — medeniyet için lâzım olacağı ve önüne ge- çilemiyeceği,, kanaatini izhar etti. Dünya matbuatına akseden mutalcalardan anlıyoruz ki —bu nutuk her taraftta soğuk bir tesir yapmıştır. Fakat bu soğuk tesire en fazla tercüman olanlar hagiliz gazeteleridir. Bunların ara- sında meselâ“Mançister Gardyan,, diyor ki: Bu muharebenin muvaffakıyet için lâzım olduğu kaidesi iğrenç bir kaidedir. Bu fikri ilk defa olarak ortaya atan adam Jozef Müister'dir. ve İngilterede, hattâ ingilizce konuşulan bütün mem- leketlerde nefretle karşılanmıştır. Mösyö (Musolini) ise bu fikri tevsi ile kalmamış, 25 Temmuzda yaptığı kuvvet teşhirini faydalı bir misal olarak göstermiştir. Muharebeden öevvel de çu ve ya bu kuvvetli devletin nazırları, kılıcı kınından çıkarmakla sulhu koruduklarını iddia ederlerdi. Fa- kat bu vaziyeti nekadar muhafaza edebilmişlerdir? Eğer Mösyö (Musolini) Alman- lara ve Yugoslavlara bir dere verdiği kanaatindeyse hocası olan (Makyavel) in — vazettiği kaideyi ututmuştur. «Hergün daha ziyade Bir Otomobile Sahip esini İstiyorlar ! Muharabenin Medeniyet İçin Lâzım Olduğu Prensipini Çıkaran Kimdir ? wîngiliz Gazeteleri İtalya Başvekiline Kızıyorlar “Kuvvelti Herğün Z:;ıdelegmekle Olan Bir Düşmanı Mütemadiyen Tahrik Etmek Hatadır,, italga Başvekili hâdise çıkaran nutkunu söyledikten stonra, kumanda heyetl ile beraber kuvvetlenmekte olan bir rakibi mütemadiyen tahkir ve tehdit et- mek lüzumsuz olduğu kadar da tehlikelidir.,, İngiliz efkârı umumlyesi İtalya- nn Brenner geçidinde Almanlar- la — Yugoslavlara, Trablus hu- dudunda Mısıra, Draçta Arnavut- luğa, Yemende İbnissuüda yap- tığı kuvvet teşhirile ne kazandı- ğını düşünmekte ve bu hareket- lerin Ingiltere ile münasebatı bo- zacağını kaydetmektedir. Aranıyor! Çıkan Olursa Hemen Hapiıhığo;e qönderilecek! aa Fransada Zabıtayı Uğraştıran Mesele Fransız zabı- tası yeni — bir muamma k.,'.. sında kalmıştır, bu muamma bir hastaneye — geti- rilip orada ölen yaralı bir. kadı- nit kimin tara- fından — öldürül- düğü suali etra- fında toplanmak- tadır. Mesele hakikaten —me- 'raklıdır: Günün birinde kahve renkli bir otomobil Marsil- ya civarında bü- vNaek bir hasta- etelerimiz Londradan aldık- ları bir telgraf haberi üzerin İn- iltere kıralının en küçük oğlu rens Jorj ile Yunanistanın eski kıral — ailesine mensup Prenses Marinanın nişanlandıklarını yaz- dılar. Aradan geçen müddet zar- fında gelen İngiliz gazeteler.nden anladık ki, bu haber, orada bir rivayet halinde daha evvel deveran etmiş olmakla beraber, fi'liyat sahasında beklenmiyordu. Esasen bizzat alâkadarlar da İngilterede değillerdi, beş aydanberi Yugoslav- ya prensi Paul'ün misafiri sıfatile Alp dağlarının İsloven kısmında bir şatoda yaşıyorlardı, anlaşılı- yor ki ikl genç arasında öteden- berl mevcut olan hissi alâka bu mevsim esnasında ilerlemiş ve ailelerinin muvafakatine iktiran ettikten sonra bir nişanlanma şek- linde ani olarak meydana çıkmıştır, Zaten bizzat prens (Jorj) da İngiliz garetelerinin mahabirlerine: — Tasavvurun hakikat saha- bu kadar çabuk intikal ede- â biz de bilmiyorduk, De- © | miştir. İngiliz prensinin bu cümlesin- de bahsettiği tasavvur pek yeni değildi, fakat pek mahrem gel- mişti. Bunu da prensesin ailesi tarafından İngiliz gazetelerine ve- rilen beyanattan anlıyoruz. Filha- kika: İ Baharda Başlıyan Bir Aşk Masalı İngiliz Kıralının En Küçük Oğlu Ağabeyine Takaddüm Etti Veliahtın Evleneceği Gün De Gelecek Mi G — Marinanın kalben bağlı ol- duğunu kimse bilmiyordu. O de- recedeki daha çok yakın bir za- manda elyevm saltanat sürmek- te olan bir ailenin Veliahtı için iş tenmişti. Fakat Marina bu talebe ; — Evet amma ben bu prensi sevmiyorum, cümlesile mukabele etmişti, demişlerdir. Ve şu cümle- yi de ilâve etmişlerdir: — Marina İngiltereyi çok se- ver, orada oturmakla cidden mes ut olacaktır. Tabil bu izdivaçta siyasi hiç bir mülâhaza yoktur, mesele bir gönül işinden ibarettir. * Prens %nrj Ingiliz kıralının en küçük oğludur. Prenses Marina ise, 1906 senesinde (Atina) da doğmuştur, sabık Yunan kıralı ( Kostantin ) in — biraderi Prens (Nikola) nın üçüncü kızıdır. Anne- sinin adı da Nikolas dır, bu cihet- ten sabık rus çarlarına mensuptur, Prens Jorjun evlenmesini, Av- rupa — gazeteleri ağabeyininkine takaddüm etmiş bir hadise olarak görmektecirler. Filbakika İngiliz Veliahtı gençlik yaşını bitirmeye yaklaştığı halde henüz evlenme- miştir, ne vakıt evlendiği hakkında ise en küçük bir yoktur. rivayet bile Prenses Marina ile Prene Jorj nenin önünde durur, içinden bir adam çıkar. Kapıcıya: — Bir yaralı kadın getirdim, çabuk İndiriniz, der. Hasta indirilir, içeriye alınır. Fakat hastane müstahdemini bu mesele ile meşgul olurken otomo- bil savuşup îidıı. Getirilen kadın başından yara- lıdır ve çok kan zayi etmiştir, baygin bir haldedir. Hemen ame- liyat salonuna götürülür, İcap eden İptidat tedbirler yapılır. Fakat kadın az sonra kendisine gelmeden ölür. O zaman da meydana bu kadının kim olduğu meselesi çıkar. Araştırılıp soruş- turulur, polis karakollarına haber gönderilir ve nihayet Mari Brünet İaminde 22 yaşında bir kız olduğu anlaşılır. Fakat yalnız bir pansiyonda oturmakta olduğu için o gün so- kağa kiminle çıktığı öğrenilemez. —e eT a Bu, hâdisenin İlk safhasıdır. a bu genç kızı hasta> neye getiren otomobilcinin şahsına aittir. Polis tahkikata girişir, günk lerce uğraşır. Bunu tayin edemez, fakat epeyce uğraştıktan sonra kahve rengi otomobili bir. köy garajında bulur. Garajcı der ki: — Bir otomobil geldi, İçindeki adam “ motörüm duruyor ,, dedi, Baktım, üç beş günlük bir İş vardı, o halde ben trenle Parise ideyim, yapılınca gelip alırım, iyerk uzaklaştı. * Zabıta otomobilin numarasına ba! k belediyede kayıtlı vahi- bini bulur. Bu Donsimi isminde bir şahıstır, fakat ikametgâhından bir sene evvel ayrılmış ve adres bırakmadan meçhul bir semte gitmiştir. K İşte Fransız gazetelerinin uğ- raşlıkları yeni mesele!