gn Böceklere Karşı Yeni Tedbirler Sivri sineği, sineği, uçar bö- I Elektrikli ff-kl;ı; pi eee ler u fenerler rat şlı ıı!kı:i:; mühim bir meseledir. Moselâ biz- de karasinek belâsından kurtulmak için zerleri zamklı boy boy şe- ritler asarlar, Yahut içleri öldürü- €ü bir mayi ile dolu kaplar sıra- larlar. Fakat her iki takdirde de bu manzara iğrençtir bunun için- dir ki İngilizler böcekler ve sinek- lerle mücadele için elektrikten istifadeyi düşünmüşler ve tecrü- beler yapmışlardır.. Bu lecrü- beler muvaffak olmuştur. — ya- pılan şey şudur: Bir elektrik lâmbasının etrafır na sık şebekede madeni bir tel geçirmek ve bu tele kuvvetli bir cereyan vermek.. Lâmbanın ziya- sına koşan her nevi böcek yük- sek tevettürlü elektrik cereyanına çarpar çarpmaz yanmaktadırlar, İngilizler bu usulü yahız evlerde değil meyva bahçelerinde ve li- monluklarda da tecrübe etmişler- dir. Bu tecrübelerinin neticesi şu | olmuştur. Lâmbalar konmadan ev- vel, meyva ve çiçek zaylatı yüz- de (25)i bulurken lâmbalar kon- duktan sonra bu zarar yüzde (10-8) a inmiştir. * Birleıîk Amerikanın Orta ve Garp kısımları Orta Asya- nn iklimine pek benzer, Buralarda büyük kum çölle- Amerikada ri vardır. sadüf etmediği için bu cetveller mülemadiyen genişlemektedirler. Onun içindir ki Amerika hükü- meti büyük. bir fen heyetini bu meselenin halline memur etmiştir. Bu heyet Orta Asyanın Gobi çö- lüne gidecek, oradaki ot, çayır ve nebatatı tetkik edecek, oradan alacağı fidan ve tohumları Ame- rikada tecrübe ve kum sahaları- nın mamurelere doğru ilerlemesi- ne mani olacak çayırlıklar ve or- manlıklar vücuda getirilecektir. Esasen kurak Amerika ovaların- da yetiştirilen her nevi meyva ve agaçlar Orta Asyadan Amerika- va getirilmişti vasasasesaas Son Posta Yevmi, siyasi, Hevadle ve Halk gatetesi Eski Zabtiye, Çatalç ee ıokığı,î. İSTANBUL Gazetemizde — çıkan yazı ve resimlerin bütün hakları mahfuz ve getetemize aittir. ABONE FiATLARI | Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 28 kurüştur. —a Gölen evrak geri verilmez. ilânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzımdır. Posta kutusu: Tdl İstanbul Yelgraf sta T.l:!oıı 120203 Veliefendi At Yarışlarında ” At Yarışlarına En Çok Rağbet Eden Hanımlarımız Oluyor!.. — Haydi Şekerim, Hnydi_Ub—eyyan. Haydi Ciğerim!.. Ah Bu Cokey'ide Nere Birinci koşu başlamak üzere.. Tribünler yavaş yavaş doluyor.. Gişelerden bahis bileti alanlardan ekserisi Ümitli : — Göreceksiniz, (Bekâr) bu yarışı kazanacak. Efendim o ne ince ayak bilekleri, kalı o ne biçimli sağrı.. Başını bir sola döndürüşü var kı, değme geniş!. Vallahilazim (Be- kâr) ötekileri geride bırakı.. At yarışları galiba kadınlar arasında moda olmıya başladı. Ge- niş Kenarlı hasır şapkı gözlükler, ince beyaz, kordelalı blüzlar, spor lâstik is- karpinler Veliefendi çayırına hayli yakışıyor.. Herkesin elinde bir liste.. Her- kes bahis tuttuğu hayvanı methe- dip duruyor. Bu sırada çayırdaki çocuklarda bir çığlıktır koptu : — Başlıyor, işte nah be, ge- liyorlar!.. Parılparil, « nazlı hay- vanlar Üstünde, «ucalı elb selerile Cokeyler göründü. . heyecan içinde imiş gibi, yarı ururla yan yan gidiyorlar., Tri- :ünlerdı çığlıklar, ablar, oflar kopuyar : — İşte nah benim (Bark) ım.. Vallahi en öne geçecek. Seninki şu mu ? Uuh, o hayvanda da can görünmüyor. Keşke Bekâra tut- saydın. Beş hayvan yola dizildiler. Bir- denbire bir silâh patladı ve hay- vanlar ok gibi fırladılar... Daki- kalar geçiyor.. Tribündekiler yer- lerinde duramıyorlar. Boyuna asabi hereketlerle tepiniyorlar. Altı ki- şilik bir aile içinde bir dürbün kavgasıdır. başladı. Ortada bir dürbün var. Fakat kime yetsin?. — Ayol ver şunu bana.. Bahse girişmeden, hiç olmazsa otur da gözünle seyret! Ay vallahi Bekâr önde.. Haha, hahal, Arkada kaldilar, vallahi arkada kaldılar !. Ay bayılıyorum ! — Mukaddes kendine gel, ne | oluyorsun?. bize bakıyorlar ayoll. Hayvanlar soluk soluğa geldik- leri zaman, hanım kızın r birinciliği almıştı. Tribündekiler- den ak saçlı bir adam |evn/lı bir kahkaha attı: — Gördün mü sen, bekârlık burada bile sultanlık, burada bile geçiyor!.. Seyirciler arasında bir küskün« lük, bir neş'edir gidiyor, Kazana- mıyanlar, seçmek kabiliyesizlikle- | rini başkalarına yüklüyorlar: — Ne yapayım, kabahat ben- de değil ki, o Arif Bey sebep çe koy, Üçe koy dedi, Kazananlar memnun: — Ben bilirim malımı!. Bekâ- rın ayakları yok mu o ince bilekli ayaklara bak kâfi!. Hele şükür, iki lira kârımız var, bereket versini, Bizde bahis oyunlarına girmek te ©o ne zarif aysanlar sankl yeni şey.. llk def girişenler — şaşırıp anlayamıyorlar: Ne olacak, ne yapıla- cak, neyi, hangisini ileri söreceklerini bilmiyorlar. Zaten bahse iştirak eden- ler de pek az gibi bir şey.. bizde at koşularının rağbet bulmamasınının se- bebini bir türlü an- layamıyorum. ö Dörek Üçüncü koşuya Vi yeşilli, morlu, sarılı elbiselerile Cokeyler atları üstünde ortaya çıktılar., bir otomobil ileri gitti, hayvanlar da arkasından.. mesafe 2600 metre.. hareket yeri tesbit edildi ve arkasından fındık kırılışı gibi bir silâh — patladı hayvanlar ok gibi yerlerinden fı- rladılar uzağa bakılınca İnsan bunların — koşmadıklarını, — rah- van gittiklerini zanneder. Fa- kat tribünlerde yine heyecan, yine cığlıklar.. kadınlar olmazsa, belki bu heyecanla seyrediş sessiz geçe- cek, fakat onlar lâfı bulup buluş- turup yetiştiriyorlar: — Aaa, — çatlayacağım, bu seferde mi Mes'ut geri kalacak!. Inat değil mi kardeş, üç defadır hep ona tutuyorum, bir - türlü birinciye geçtiğini görmedim. — Abla,abla al Derviş önde., O değil mi 0?. Vallahi-ol.. Hadi hadi şekerim, — koş Ay acaba yetişiyor- bulca hanımefendi, güneş ışıkla- rında pırlanta yüzüklerini parlata parlata parmaklarını emiyor.. göz- leri hep hayvanlarda., kimbilir den Bulmuşlar 'Övle ı z 'eliefendi yarışlarının bu seneki başlanıyor.. yine allı görünüşlerinden: Atlar, cokeyler ve şık seyirel hanımlar ; bu parmaklar. da — manikür kalmış — mıdir : & | diye hep elini B & İ ağzından çek- K mesini bekli- — yorum.. İkide birde şapkasını rüz- . gârdan koru- mak için iki elini — başına götürerek gö- güs şişiren genç kız asabiyetle bağırıyor: —A, bu Co- keye de kızma- ğa başladım. İkide birde eskave- sad yapor!. hayvanı palefrua'ya döndüreceki. Hem ne de pasif hayvan!, aldırmor bilel.. ah, hadi şekerim, hadi şekerim, hadi ci; rim!.. küçük hanımın “hadi şeke- rim, dediği hayvan — nihayet en önde geldi, geldi, geldi ve Cokey başındaki morlu, sarılı — kasketi havaya fırlatarak: — Heceeeyl.. Deye haykırdı. * Dördüncü koşu yine aynı he- yecan aynı çığlıklar, — gürültüler arasında bitti. Beşinci koşu daha mühim * fe 3500, kazanan cilerden epeyce ehemmiyet veren oldu. Bahis biletlerini alan tribü- ne koşuyor. Dört koşuda da mü- temadiyen mağlüp olan bir Rus yanındaki arkadaşına dert yanı- yor: — Ne zaman ki ben koyuyor birine bahis, o kalıyor arkada.. ne zamal ben — koymuyor, geçiyor tâ öndel, Silâh patladı. Hayvanlar yine ok gibi fırladılar.. bu yarış son, heyecanlı yarış.. — “Hinki,, deye Kari Mektupları Gürültü lle Mücadele Ve Radyo İatanbulda gürültü Hle müca- deleye başlandığını ve dükkân- ların muayyen saatte kapattırıla- rak her sınıf halkın yaşayışına bir intizam verilmiye çalışıldığını okuyor ve memnun oluyoruz. Ancak biz Ankaralılar bu mukarrerattan henüz istifade ede- miyoruz. Gürültü ile mücadele ihtiyacı Ankarada ve bilhassa Yeni şehirde kendisini daha çok hissettiriyor: Radyoların — fazla taammüm ettiği bu muhitte bazı meraklılar -radyo sahibi — olduklarını - ilân etmek için mi, bilmem- radyola- rını en yüksek perdeden ve gece yarılarına kadar bilâfasıla çala herkesi —rahatsız etmektedirler. Hasta mısınız, yorgun musunuz, yoksa sinirll misiniz? Bunları dü- şünmek kimsenin aklına gelmiyor. Ankara Yealşehir: Ş. A, Taşköprüde Telgraf Direkleri Büyük yangindan sonra kasa- bamızda ilk imar faaliyeti başla- mış ve kazanın asri bir kisveye sokturulmasına çalışılmıştır. Buna rağmen kazada ufak tefek imar yolsuzlukları da eksik değildir. Mesolâ — «Garzipaşa» caddesinin s#onunda ve tam cadde ortasında şekilsiz. upuzun bir dükkân her nedense — yıktırılmıyarak, koca caddenin — İstikameti — değiştiril- miştir. Sonra her yerde telgraf direkleri yaya kaldırımlarile cad- denin faslı müşterekine ve kaldı- rım kenarlarına dikildikleri halde, bizim kaldırımlarımızın — muhtelif yerlerinde direkler tam orlaya dikilerek halkın gelip geçmenini müşküleştirmiştir. Taşköprü: M. N. fırlıyan Cokeyler, hayvamın sırtın« da kamburlaşarak — gidiyorlar. Geride, tribünün en — arkasında ayakta duran kilot pantalonlu, kasketli bir köylü, yarışa dalmış, sanki hayvanın — Üstünde kendi yarmiş gibl dişlerini sıkarak: — Hıh, hıh, hıhl, deye hıhb'. yordu. Etraftan kendisine bakıl« dığını, gülüşüldüğünü — görünce birdenbire — kıpkırmızı — kesildi, yerine oturdu. Genç irisi bir kız, elindeki portföyü mütemadiyen hırpalayıp duruyor, sayıklar gibi: — Geçti, Serdar geçtil. geçti, Serdar geçti!.. deye kekeliyordu. Boyna parmaklarını emen şişkin göğüslü — hanımefendi yine he- yecanda; — Haydi şekerim, haydi Ubey yan, haydi şekerimi. — ah, bir türlü geçemiyor, o Cokeyi de nereden bulmuşlar öylel.. Atlar mütemadiyen koşuyor, koyu bir toz bulutu gerilerinde dalga dalga yükseliyor.. tribüm lere yaklaşırlarken çığlıklar, avar* lar ayyüka çıktı: — Yaşa, bıravo Serdar!. Hay” dibe dayan bel, Bas kamçıyık Haydi Ubayyan!. Haydi serdar!. Fakat Ubeyyan isimli ikincl Hayvan bütün ümitleri kırdı, Ser* dar en önde şahane bir göğü! gerişile biriciliği aldı. Parmaklarını yiyen hanımt” fendi yanındal:i ihtiyara ç kıştı: — Bu bahsi de vixe seria tallığından — kaybetsiki. — Paj yürül * E