Hasan zeytin yağı ile ve Hasan kremile yapılmış gayet kuru ve mükemmel ve büyük: —17 — . Gece geç oluyordu. Akşamın bu saati pek aydınlıktı. Jems Mayneke sokağına girdiği vakit ortalık daha gündüz gibi idi. — 29 numura., 29 numara. Diye — mütemadiyen — zihinle tekrar eden tek gözlü boksör birdenbire villanın kapısı önünde durdu. Ve — demir parmaklığın üzerindeki küçük levhayı okudu: — Profesör Şehmitt. Sonra başını sallayarak tek- tarladı. — Ha tevekkeli değil... İki () meğer bu imiş. x Buraya kapıya kadar gelmişti. Telefon numarasının genç kızın defterinde mevzuubahs olan pro- Mesöre ait olduğunu ve bu profe- #örün do ismini öğrenmişti. Peki şimdi ne yapacaktı?.. Tahkikatı ne şekilde ta'mik et- Mesl lâzımdı... Bunu düşünmek için bir yere Oturması İâzımdı... Gözlerile oturacak bir yer eradı. Ve nihayet buldu.. Villanın hemen, hemen ta karşısında olan kemancı Palakovskyn'n barı. Jems oraya girdi ve sokağın Üzerine doğru uzamış olan tara- Basında oturdu gözleri hep karşıki villayı araştırıyordu. * Tarasa çok tenba değildi.. Fakat Jems etrafına bakızmıdı | karşısında bir masada kesik bıyıklı Yişman ve giyniçinduı taşralı bir tüccar olduğu açıkça belli olan bir adamın yamında oturmakta olan sapsarı saçlı bir taş bebek gibi şş yanaklı oynak gözlü ve gok boyalı bir kadın o girer gir- mez onu merak etmişti, mütema- diyen ona bakıyor ve onun ken- disine baktığını istiyordu.. Halbuki Jems müthiş düşün- eeli idi.. Ayıp değil a polis hafi- yeliğinden bir şeyler anlamıyordu. Tahkikat ve takibat nasıl yapılır- dı, bilmiyerdu ve bunu düşünür- ken kafası zonklayıp duruyordu: — Efendi ne İstiyorlar?. — Cin Vermut... — Başlistüne. — Sarışın kadın Jems'in bakma- Yışına âdeta içerliyordu... Nihayet bir ara yüzündeki boyaları taze- lemek maksadile tuvalete gitti... O tuvalete girip çıktıktan biraz sonra, tuvalette — hizmet eden ihtiyar bir kadın garsona işaret etti. Bir parça sonra da garson Jems'in masasının önüne gelerek eğildi: — Şu küçük pusulayı karşı« daki madam yolladı, — dedi ve çekildi, Kâğıtta şu sözler yazılı İdi: “Ruhum, neden karşına hiç hlkııu,oıum?,, ve altında “Doris, Imzası vardı. Jems başını kaldırdı karşısına baktı, evet kar- #larındaki masada Doris, met, resi... Şerrinden Breslan'a kaç- fiğı metresi vardı.. — Karşıdaki kadın yanındaki erkeği göster- Memeğe gayret ederek tebesslm #cüryordu. ve macera romanı — 83 da | şı Ne Ye Jems allak bullak oldu. — Garson efendi.. garson Et.. Buranın havası âdeta kab- mamış kadar Jemsi — boğuyor- dp. Bu kadının bulunduğu yerde daha fazla bulunmak istemiyordu. Garsona acele ile hesabı verdi ve kendisini dışarıya attı, x» Gazinonun kapısından — öyle şiddetle fırladı ki o ara oradan geçen bir iasana birdenbire çarp- tı. Ve çarptığı şahıs boylu bo- yunca kaldırıma düştü. Jems hemen geri döndü, dü- şürdüğü adamı yerden kaldırmak için eğildi. Bu adam kısa pantalonla idi. Çöp gibi ince olan çok kıllı ba- cakları pek kirli idi. İnce bacak- larının bileklerine merbut çok | büyük ayaklarının kirli parmak- | ları sandaldan dışarıya fırlamıştı. Sizi ıztıraptan kıvratdiren bu müz'iç | nasırları cüz'i bir masrafla söküp atmak | çuresi vardır. Akşamları derunüne küfi miktarda RADİO « SALTS tozu ilüve- sile moak ayak bauyosunu yapınız. Bu pek faydalı ve müsesir toz, ayaklarınızı kuvvetlendirmekle beraber nasırlarınızı © derece yumuşatlır ki tırnağınızın ucile kaldırıp atabilirsiniz.. En muannit ve en derin nasırlar bile birkaç RADİO - SALTS banyostuna mukavemet edemi- yerek yumuşayıp çıkar. (1589) Düzce hukuk hâkimliğindeni Düzce maliyesinin Düz evin Cimikebir a Ahmet efendi oğlu sabik mi Bedcettin efendi aley- hine Düözce sulh hukuük mahkemesinde açılan balık iltzum bedelinden oluz lira kırk iki kuruş alac k davasının cari | mubakemesinde wüddesaleyhi Bedretvin | efendinin ikametgâhı meşhul kaldığın- | dan — tebliğat — yapılamamış — olmasına mebni ilânen tebliğit ifası karargir ol- duğundan müuhakemenin muallak bü- landuğu 20-9-934 Perşembe snat 14 de Düzce sulb hukuk mahkemesinde ha- zir bülünması lüzümü aksi takdirde gıyabında mübakemenin intaç edileceği ilân olunur. apalım? | | L | ı kollu bir keşşaf bilüzu vardı... Fakat boynunda keşşaf mendili yok... Hangi Mektebe Gireceksiniz ?.. Bugünün Gençlerindeki Bedbinlik Şimdiye kadar birçok genç oku- yucularımızdan yüzlerce mektup al- dık. Bu mektupların hemen akserlsl, bedbin bir rubun tezahârüdür. İçinde hayatı kötü görmenin, ümiteizliğin, cesaretsizliğin. büyük izleri vardır. Bütün genç mektepliler hep ayai şeyden şikâyetçidir: * — Hayat çok nankördür. Fakrd zaruret içinde masıl çalışalım ?. Biz iyi bir istikbale yükselebilmek - için rahata, refaha — muhtacız. Derelerl- mizde muvaffak - olamayışımızın - se- bebi de budur. Babamız basit bir me- mur, gelirimiz yok, bazan aç kalıyoruz. Bu yoksulluk. bu perişanlık içinde biz ne oluruz, nasıl iyi bir. mevki sahibi oluruz?.,, Diyorlar. Bütün bu genç karilerimize, yok- suzluğun, — fakrüzaruretin, — İstikbal üzerinde hiçbir mani teşkil etmediğini lsbat etmek için, Amerikanın meşbur gazelecisi “Eduar Buk, un hayatını kısaca yazmak isteriz Eduar Buk Holandalı bir ailenin çocuğadur. Memleketine birçok kıy- metli şahaiyetler yetiştirân bu aile, yüzünden — Amerika; fakrüzaruret — hicret etmiş ve orada yerleşi Küçük Eduar bu sırada 7 yaşındadır. İk tahsili yarı kalmış, bir pastacının camekânlarını silmek Üzere hayata atılmıştır. Aldığı ancak haftada bir dolardır. Çocuk bundan sonra “Posta ittihadı görkei, ne hademe olarak girmiş, aldığı cüz'i bir para ile bir taraftan ail, bakmı bir. taraf. ton da kitap satın almıya başlamıştır. Çocuk 16 yaşına kadar büyük bir sefnlet, yoksulluk içinde kalmış fakat hiçbir zaman iradesini, azmini elden bırakmıyarak mütemadiyen malüma- tinı arttırmıştır. —İşte 18 yaşında bir arkadı bir. mecmua çıkaran Eduer Buk, zekâsının feyzi ile Ame- rik nın en meşhür. şahsiyetlerine, Jeneral'azına, şrir ve muharrirlerine mecmuası için parasız yazı yazdırmak yolunu bulmuştur. Çocuk saf ifade- sinin ve bir heykel gibi yükselen ira- desinin kuvvetile bütün Amerikayı kendine çekmiş, mecmuanın hamallı- gını arkadaşile beraber kendisi yapar« ken, büyük rağbet yüzünden kamyonlar tutmak, tevzi memurları çaltştırmak mevkiine çıkmışlır. ve Eduar Buk © tarihten beş sene sonra, Amerikanın en zengin, en kudretli, en zeki adamı sırasına geçmiştir. Yanl da. K Ş:ıc:uı.uııdl aç bilâç, yırtık el biseyle sokakları dolaşan, ötede beri- de çıraklık yapan bu çocuk, irade ve azmını elden birakmamış, okumuş, öğrenmiş, çalışmış ve muvaffak ol. muştur. 'gbıdbinlık her gencin Öönüne her | zaman için çıkan bir ejderdir. Bed- binliğin sillesi, İnsanı ölümüne kadar töyük bir şaşkınlık, perişanlık içinde bırakır. ve hiçbir zaman muvaffaki- yete ulaştırmaz. Fakrüzaruret çalışmamak için bir sehep teşkil etmez ve şu da muhak- kak ki insanı tenbelliğe sevkeden en büyük âmll varlıktır. - Varlık, gençler için bir tehlikedir. Muvaffak olmak, kazanmak ve refaha ulaşmak - için tıpkı Eduar Buk gibi, kursağınızdan kısarak, gecenizi gündüzünüze kata- rak çalışmalısınız. Gençleri kötülüğe, okumamıyı, muvaffakiyatsizliğe götü- ren korkuç heyulâ tenbelliktir. HASAN TUVALET ve GLİSERİN SABUNLARI 10 ve 15 kuruş HASAN Ecza deposu Toptancılara teshilât İş Bankası Sergisinde Bankanın Onuncu Yıldönümü Büyük Merasimle Kutlulandı 1ş Bankası sergisinin muhtelif köşeleri (Yukarıda kenarda bankanın idare meclisi reisi Mahmut Bey nutuk söylerken) (Baştarafı 1 inci sayfada) Galatasaray lisesinin daha evvelden donatılmış, sergiye girilecek kapı ve methal bayrak- larla süslenmişti. Ön kısımda bir kürsü —hazırlanmış — ve operlör tesisatı kurulmuştu. Saat 17 ye doğru bütün davetliler gelmiş bu- lunuyorlardı. Bu arada meclis reisi Kâzım Paşa, İktısat Vekili Celâl, Nafıa Vekili Ali, Maarif Vekili Adidin Beylerle Meclis ikinci Re- isi Hasan, Kılıç Ali, Salih, Nuri, Recep Zühtü Beyler, şehrimizde bulunan meb'uslar, resmi hususi müesseseler erkânı, banka mü- dür ve direktörleri göze çarp- yordu. Serginin küşat resminden ev- vel, saat tam 17 yi beş geçe, İş Bankası idare meclisi relsi Sürt Meb'usu Mahmut Bey kürsüye çıktı. Ve: “ — Saygı değer Hammefen- diler, Beyefediler.. “Türkiye Iş Bankası, bugün (10) yaşını — bitirdi. Bu Milli müessesenin — memleket — he bına pek edddi, tamiz, verimli, faydalı hareketlerle dolu olan 10 yılınm bayramını şimdi hep beraber kutluluyoruz.,, Diye başlıyan bir nutukla bankanın on senedenberi geçirdi- ği safhalar hakkında ziyaretçileri tenvir etti.. Mahmut Bey, kısa eömlelerle hatıralarına da müra- caat ederek şunları anlatıyordu: — 10 sene evvel bugün, Iş Bankası nisbeten küçük sayıla- bilecek bir sermaye ile işe başladı. Kuruluş gününün gecesi, banka- idare meclisini teşkil eden arka- daşlarla birlikte Gazi Hz. nin hu- zurlarında — bulunmakla — mübahi idim. Büyük reisin, arkadaşlarımı teşvik — için söylediği cümleleri elân hatırlarım: * Sermayenin kü- çüklüğü cesaretinizi kırmasın! En büyük sermaye; zekâ, sai ve if- fettir, tekniğe — mazhariyettir.,, Buyurmuş'ardı. ,, Mahmut Bey nutkunda, İş Bankasının Gazi Hİz. nin emir ve irşatlarile kurulduğunu ve ismi- nin de Gazi Hazretleri tarafından konulduğunu tasrih ettiktes ronra mazhar olduğu azim muvaffakiyeti anlattı ve hazurune icabet'erinden dolayı teşekkür ederek — sözünü bitirdi. Sergiyi, Hükümet namına İkti- sat Vekili Celâl Bey açacaktı. Önünde kırmızı beyaz kurdelâ Bee t Ü e isili Ğ ŞÜÜ Paraa li ——— gerili bulunan kapıya doğru iler« lendi. Celâl Bey, uzatılan makası Kâzım paşaya verdi. Meclis reisk miz : « — Hak sizindir! » diyerek Celâl Beye verdi. İktisat Vekili, kurdelâyı keserek, sergiyi açmış oldu. Bunu müteakip, sırasile bütün pavyonlar gezildi. Her kısım bü« yük bir itina ile hazırlanmış, bankanın ve onun — kurduğu diğer mülesseselerin bu — güne kadarki mesaileri grafiklerle, re- simlerle çok canlı olarak göste- rilmişti. Pavyonların tenviratına hususi bir itina sarfedildiği görü- lüyordu. Meclis reisi ile diğer davetliler İş bankası pavyonundan itibaren sergiyi yezmeye başladılar. Ken« dilerine sergiyi hazırlıyan Selâ« hattin Refik Bey izahat veriyordu. Bu kısımda görülen grafik veci- zeler arasında şu göze yordu: “Banka, (1 da ş;gııubıyl 688 ) memurla idare ederken, 1934) te (49) şubeyi (671 ) me- murla İdare ediyor. ,, Ayni pavyonda, Ankara mer- kezinin mücessem bir resmi vü- cude getirilmişti. Duvarda, doku- zuncu yıldönümü dolayısile Gazi Hazretlerinin banka hakkındaki ihtisasları görülüyordu. İkinci pavyon da ayni şekilde veciz grafiklerle ve mücessem resimlerle süslenmişti. Bunlardan birisinde: “Banka, açıldığı sene piyasada iş hacmini büyülten ikrazlarına (1) milyonla başladı. Bu miktar (933) te (33) milyona çıktı.,, baresi vardı. Daha sonra Gaziye — tazim methali gezildi. İpekiş, Kömüriş, Şekeriş pavyonları dolaşıldı. Her kısımda — büyük bir itina göze batıyordu. Pavyonların gezilmesi bittik- ten sonra, davetliler — bahçede hazırlanan büfede izaş edildiler. Ve açılış marasimi nihayet bul- muş oldu. İş sergisi, bu sabahtan - itiba- ren halkın gezmesi için bir müld- det açık bulundurulacaktır. Beyazıt Şubesi İş bankasının yeni kurulan Beyazıt şubesi de dün merasimle açılmışlır. Akşam da İzmir vapı- rile bankanın bir deniz gezintisi yapmışlardır.