ME Gİ aa Resimli Büyük Mili Ronan TOMBUL MİRASYEDİ No: 10 Kâtip Raif, hayvanları alacak Yazan Sermet Muhtar 25 - 8.984 Kâtip Raif, e Benziyordu.. olan asıl mirasyedi bey sanki © kendisi, yanındakiler de dalkavuk- “ları imiş gibi iki eli arkasında, | kurumlu, cakalı vaziyetler alıyor, © her şeye iğilip burnunu sokan, çene hususunda herkesi bastıran, pohpohta eşi emsali bulunmıyan Nabi Efendi, hikmeti hüda hap yutmuş, iki dudağı kiliti, alk alık bakınıyordu. Vehbi Beyin sevincine pâyan yuktu : — Kâtipciğim, gördün mü şu lokomotif gibi kadanaların fiya- kasını. saltanatını ?. Ne duruyoruz, zeybek oyununun tam sırası.. Bey © amca, ayıl, gözünü aç, ayol bizim yağızlar geldi, Galatayı, Beyoğ- lunu, Kâğıthaneyi toza dumana katacağız... Sulu limon, ağzını © yâyıp keleş gibi ne bakıyorsun? Aşağıya koşsana, şişkoya kapıyı açsanal.. Avaz avaz yukarıya da bağrı- yordu: — Annneee!.. Annes be. Zinnun Efendinin banım, bizim Rus katanaları geldi, kesin şu © Ölüsü kinalı tıngırtıları, kokmuş © türküleri. U İşitmiyor O musunuz, © yağızlarım geldi. Yukarı kat, ut ve ksnun ses lerinden, heyhey ve kahkehadan © çın çın çınlıyor, er alt kattan da lokmacıların bağrış; İşitiliyordu: i — Beyler, hemşerüler, sahallıl, © Topunuz gulagınıza tıhaç mı sok- tunuz? Bi saattır gapıyı yıhıyor- lar, gelin, açın, İşimizi bırahıp © gapı bekçülügü mü ideceğüz? Töbe olsun böyle ev görmedik. Sezai, tazı gibi merdivenden aşağıyı boyladı. e Tombul beyde, © göğüs bağır açık, yalınayak başı © kabak seğirtirken, jkâtip Raif: © — İstasol dedi, Kılık kıyafete © biraz çeki düzer vevelim. Evvelâ fesleri giyelim; gömleği mömleği © düğmeleyelim; pautalonun keme- rini memerini ilikleyelim; biraz — derlenelim toplanalım.. iz Bir mürebbi ve mürşit vekarı He, ukalâlık taslıyordu: | — Bu cambaz makulelerinin herifler olduğunu bilmezsin? © Önceden aldırışlı o görünmezler, sonra arkadan ( vay gidi beyim © vay! Tam okka dört yüz dirhem maça beyi Giy v4 diye naniği yapıştırırlar. değil mi ğ Nabi ağabey? — Nabi ağabey, hâlâ bel bel - bakıyor, birtürlü kendini topar- ayamıyordu. Etrafını aldılar: ğ — Etme be beyamcal. Ken- dine gel be bey ağabey!. Dört © beş tekle matiz mi oldun?. Hani sen çakı gibi erkektin, şişeler devirirdin de bana mısın demez- “ din. Durup dorurken tersin ml - döndü?. Gizliden gizliye nefes — mi çektin, yoksa afyon mu yuttun? Nabi amca, Nabi ağabey, © hâlâ duvar, hâlâ muamma. Ew > ginlere dalmış, kim bilir neler © düşünüyordu ? ( Malümu İhsaninız müz'iç bir © şekikam vardır. Körolası ânen — feanen musallat olur. Beş dakika mukaddem yine yakaladı, üstü- © müze şifalar beynimi oyuyorl, ) “gibi sudan ve lâf olsun kabilin- “ den cevaplar veriyor, ötekiler yine balta oluyorlardı: — İlâ ki kalkacaksın, davran © ha hazret! Büyüğümüz, akıl hoca- mız sensin. Sulu, akını kakını karış- tırmadan şişkoyu karşıla... Hem de yalnış, manlış olmasın, hakikaten cambaz Ahmet mi?... Bizim evi mi ariyor, yoksa başkasının evini mi? Herifte müşteri kaç tane.. Vehbi Bey bir taraftan göm leğinin yakasını göğsünü, panto- lonunun askısını kemerini ilikliyor, bir taraftan pençereye koşup koşup: ( Ne beygirler, ne çifti. Has ahır atları solda sıfır kala ,cakl ) diye tek ayak üstünde sıçrıyor, seksek oynuyormuş gibi seke seke kapıya geliyor, yukarı bağırıyordu: — Anna, Zinnün Efendinin madaması, (öbür (madamslar, illâllah!.. Artık mola verin, kesin yahul, Sezai, merdivenin alt başından, yayık ağızla: — Ahmet Bey ağabeyimle yu- karımı gelelim yoksa siz mi ine- cekainiz? Diye horoz gibi ötünce, üst sofadan, çıngır çıngır bir ses duyuldu: — Vehpi, seslenen sen misin, birşey mi diyecektin yavrum? — Ne biçim adamsınız? Bir saattir bilmem nemizi yırtıyo- ruz da umurunuzda olmuyor . — Çörçöp, yine ne var, ne oluyor?... Para İstiyorsan gönde- reyim. Tombul bey, sekiz, on ayak merdiveni göze alıp yukarı çıksa ya; anmeciğine meram anlatsa yal,. Tombalisa, bu yaz sıcağın lodos havasında, konyağı çekmiş; bu işe de yeniden yeniye kanat alıştırıyor. Kolay kolay yerinden kımıldanabilir mi hiç? Kısa kesti: — Bizim kadanalar geldi yahul — Hangi kadınlar? — Kadın değil be anacığım; O zamanın bir cambar arabası (A1 sahiplerinin satılık beygirleri koşup Istanbul içinde çarh çevirdikleri araba) bizim Rus kadanaları, yagız bey- girlerimiz. Şişko cambaza ısmar- ladığımız atlar. Valdehanımın: ( Yana, öyle ise sevin de kimseye söyleme! ) diye haykırışı ve billâr gibi kah- kahalar işitildi. Yukarıdakiler de ayaklanmış- — Nerede bakayım, köşeba- şında mı yoksa bu Zeyrek yokuşu kılıklı yere çı! mı? — Meydanlarda at, araba gördüğüm yok. İnanmayın kar- deşler, sulunun soğuk neva şakası değilse arap olayım, — Ayol atlar nerede, kayıp- lara mı karıştı? Yerini söyleseler de bari görsek.. Taze dul, çıngır haykırdı : — Vehbi, kuzum allasen, neden Nabi Efendinin sesi sadasl işitilmiyor?. Yine bahane bulup bir yere mi sıvıştı? Ona haber versenize; (cambaz mıdır, hokka“ baz mıdır, her ne karımağrısı ise onunla konuşsa ya., ( Arkas var ) Bir Kadın Kin Yüzünden Başka Bir Kadını Öldürdü ( Baş tarafı 1 inci sayfada ) de işa'e ediliyordu. Nihayet çen gün kocasile © patırtı sn Emine Hanım bu işte de Melek Hanımın parmağı olduğu zeha- bına kapılmış ve onu öldürmeği tasarlamıştır. Gece eline birkaç sopa alarak Melek Hanımın evine giren Emine kadın, burada Melek Hanımı uyur vaziyette bulmuş, ei sopa İle başına vurmağa amış, iki dakika vi kadını Sldamaşi e Katil kadın yakalanarak ad- liyeye verilmiştir. bir daha çıngır Emlâk ve Eytam Bankası İlânları Taksitle Satılık Arsa Esas No. Mevkil ve nevi 500 Galatada Kemankeş mahallesinde Kemeraltı 60- Teminat 1110 kak ve Tramvay caddesinde eski 83 yeni 4-6 No.h 55,50 metre murabbaı eski Voyvoda Karakol Arsası. Yukarda yazılı arsa bedeli sekiz taksitte ödenmek şartile de bir kıt'a şartname alarak teklif mektupları ile birlikte ihaleye müsadif 3 Eylül 1934 Pazartesi günü saat onda Bankamıza tevdi eylemeleri. (437-1) » Taksitle Satılık Emlâk Esas No, 104 Mevkil ve ” Büyükadada Nizamda 154 ada 3 parsel Nevi Teminat 309 No. h 12140 m. m. çamlık. 108 Büyükadada Nizamda 155 ada 18 parsel 185 No.h 1840 m.m. çamlık (Seferoğlu köşklerinin yanındadır.) Yukarda yazılı emlâk bedelleri sekiz taksitle ödenmek fzere açık arttırmâ'ile satılacaktır. Taliplerin ihaleye müsadif 3 eylül 1934 pazartesi günü saat onda şubemize müracaatları, İşkence Devam Ediyor .— BulgaristandaTrakyaKo- mitesi Gemi Azıya Aldı ——eram ( Baştarafı 1 inci sayfada Bulgar komşuluğunun samimili- ğinden bahsettiği halde Trakya komitesinin, sinir bozan palav- ralarına karşı aldırış bile ettiği yoktur. Yorgiyef kabinesinin bu sükütu, bazı rivayetlerin yol alma- sına sebep olmuştur. İddia edik diğine göre Trakya komitesinin bu hareketi, bir az da hükümetin teşvikiledir. Bu rivayet doğru olmasa bile, hükümetin lâkayt kalışı her halde tefsire muhtaçtır. Trakya komitesi mensupları tarafından Türk ahaliye karşı yapılan zulüm ve işkence son zamanlarda arttıkça (artmıştır. Razgrat, oŞumnu, (o Osmpazanı, Eskicuma, ve Rusçuk kaza mer- kezlerinde Türkler bir araya top- lattırılarak dayak atılıyor. Bu havalide Türklere karşe girişilen zulüm hareketi, artık tahammül edilmez bir bale gelmiştir. Bil hassa köy ağalarına ve eşrafa hiç nefes aldırılmıyor. Rusçukta Türk köylerinden birkaç zengin Türk, kaza merkezine gelmişler, orada ev satın alarak yerleşmek istemişler, fakat komiteciler tara- fından Otehdit edildikleri için tekrar köylerine dönmiye mecbuş olmuşlardır. Osmanpazarındaki Türk köy- lerinden (o birisinde (bir düğün gecesi gelin ve güveyi meçhul kimseler tarafından ayrı ayrı kas çırılmış, sabahleyin güveyin ölüsü köyün kenarında (bulunmuştur. Gelin ise berbat edilmiş bir va zZiyette köyüne gönderilmiştir. Şumnu köylerinden (birinde İsmail Ağa isminde bir köy zen tehdit ile en an zavallı e in ele vi. miş, fakat bu sefer kasabada da tehdit gördüğünden malını mülk künü bırakıp hicret etmeğe mec bur olmuştur. Türk köylülerine dayak atanlar arasında jandarma kıyafetinde bazı kimselerin bulu- nuşu da nazarı dikkati celbet- mektedir. Diğer taraftan haber verildi- ğine göre, Trakya komitesinin geçenlerde Türk hududuna yakın bir kasabada yaptığı kongrede idare heyetine, Balkan harbinde Türklere karşı en vahşice zulüm- ler yapan eşkence ( elebaşıları getirilmiştir. Bütün bu zulüm ve eşkence- lere karşı Bulgar hükümetinin göz yummasına akıl erdirmek, ve hele bu alâkasızlığı hüsnüni- yete bağışlamak mümkün de Diğer taraftan Bulgaristanın dahili vaziyeti, hükümeti endişeye düşürecek mahiyettedir. Zabitlerin birçoğu ilga edilen Makedonya komitesi mensuplarile anlaşarak hükümete muhelif bir cepbe ak mışlardır. Mali ve iktısadi vaziyet pek bozuktur. Bu sene ziraat işle- ride pek fena gitmiş, Bulgar köylüsü ektiği tohumu bile ala mamıştır. Hükümet çok aşkin bir para sıkıntısı içinde bunalmıştır. Bu yüzden memurların &çte birin- den fazlası işlerinden çıkarılmış” tır. İlga edilen eski fırkalarn mensupları da gayrimemnunlar ka- filesi arasında yer almıştır. Ay- rıca Makedonya komitesi tara“ fından da hükümete bir ültimatom verilmiştir. Bu ültimatomda hi- kümetin derhal istifa etmesi, aksi takdirde Başvekilin ve bütün na zırların o öldürülecekleri (bildiril mektedir. İşte bu yözden Bulgaris- tanda, yakın bir istikbalde bükü- mete karşı bir devirme hareketi nin patlak vermesinden korku- luyor. — X İzmirlileri Candan Ve Gö- nülden d (Baştarafı 1 inci sayfada) 1 — Ziraat Türkiyesinin canlı eserleri... 2 — Sanayileşen Türkiyenin lik verimleri... $ — San'at Türkiyesinin be- dit yükseliş (eserleri... Ziraat Türkiyesinin verimlerini gösteren muazzam salonda göz lerinizi Ookşıyan ilk manzarayla üzüm köşesinde (karşılaşıyorsu- nur... İnce bir zevkin mahsulü olan bu köşede, kendinizi saba- bın serinliğinde &deta (bakımlı bir bağın ortasında zannediyor sunuz... Olgun incirlerin kutulara taksimi insana hiç değilse seyret- mek zevki veriyor. Tütünde rekoru kıran İnhisar idaresi olmuştur. Büyük yapraklı üzerine gölge düşen © altınsarısı tütün yapraklarının duruşu, t- tünden, cıgaradan hiç hoşlanmır yanları bile, hiç değilse bir defa cıgara içmeğe sevkedecek kadar cazip... Zeytinin, zeyiln yağının, palamutun, fıstığın, (balın, gül yağının, sabunların, pirincin, buğr dayın teşhir edildiği köşeler de diğerleri kadar güzel hazırlanmış... Sanayi eserlerini canlandıran köşeler, memleketin dört tara- fında faaliyete geçen fabrikaların malarını bütün açıklığile an- tiyor. İpekli, yünlü erkek ve Tebrik Edelim bilhassa kadın kumaşları, bakış- lar üzerine çekiyor. İzmir panayırımn büyük bir vasfı da, yalnız maddi bir zihni. yetle hazırlanmamış bulunmasıdır. Türkün san'ete verdiği büyük kıymeti panayırın “kültür köşesi,, bütün vuzuhu ile meydana çıkarı- yor. İnkılâbın geri günlerde devir- diği Putlar, eskiyle yeni arasn- daki omukayeseyi canlandırması itibarile çok kiymetli sayılıyor. On bir senede çok geniş adımlar attığımız, kültür köşesinin canlı ve alâkalı yerlerinde canlanıyor. Bana kalirsa İzmir panayır belki de Bari, Laypzlg ve sair panayırlar kadar ebniye itibarile bir yayılışa merkez olmamıştır. Çok toplu olan Izmirin bu eseri, Ifade itibarile, orijinallik itibarile Avrupadaki panayırlardan birçok cihetlerden daha üstündür. Bunu yarın akşam panayırın açılışından sonra ziyaret edenler gözlerile göreceklerdir. NIŞANYAN Hastal, h kadı Beyoğlu Tokatlyan Öf yanda Maltep sokak 35 No. lı muayenehanesinde tedavi el, (1802)