Mubarriri: A. R. No.:15 Eski Bir Prçns a — Düşmez Kalkmaz Bir Allah.. Buğünkü Uşağınız, AU Gün Kadar Prens'ik Etmişti.. | Dört Sene Evvel Yirmi Pariste Saray ve Saltanat Entrikaları Şövalye Cem, atını şiddetle mahmuzladı: | — Haydi Antuvan.. Akşam | oluyor. Sur kapıları kapanmadan evvel (Paris) e yetişelim. Diye bağırdı. Arkadan gelen at uşağı An- | tuvan, uzun — bacaklarını atının kadit haline gelen karmına çar- | parak: — Ah asılzadem.. Ben hazınm| amma.. Bu altımdaki meret te | hâl ve mecal kalmadı. Diye mırıldandı. Hakikaten l yedi gün yedi gecedir, adamakıllı istirahat etmeden bilâ fasıla yol kateden hayvanlar, bitap kalmış- lardı. Halbuki bulundukları mevkile Parisin arasında, daha yirmi beş fersahtan fazla bir mesafe vardı. | Antuvan, mütemadiyen topuk- | larile hayvanın karnını tekmeli- | yor, söylenmekte de devam edi- yordu. — Mamafih Şövalye cenapla- rının da hakkı var. Geceyi Pa- risin ışıklarına karşı boynumuzu bükerek Paris istihkâmlarının di- binde geçirecek değiliz a.., Bir şişe şarap, hiç şüphesiz ki | bir matra (Sen) suyundan âlâdır. | Parisin şarapları ise bizi bekliyor.. | Haydi Emir (1).. Ha biraz daha | gayret.. Bol yulaf samanı.. Bol yonca.. Arpa için pek söz vere- miyorum. Çünkü yeni efendim, Şövalye cenaplarının büyük şehir- lerde ne derece cömert davran- dığını henüz bilmiyorum. Bu son söz, Antuvanda bir fikir doğurdu. Bir kaç tekme ile Emiri sıkıştırarak şövalyeye yak- laştıktan sonra sordu: — Şövalye hazretleril.. Selâ- metle Parise muvasalat buyur- dukları zaman hangi şahane ötel- de misafir olmak fikrindedirler, Şövalye, lâkaydane covap ver- — Luvr sarayına yakın olmak için Divinyer lokantasında. — Ha.., Tandım efendim. Sen Denis — sokağının — başında. Hem otel. Hem misafirhane... Dört sene evvel, prenslik zama- nımda bendeniz de orada yirmi gün kadar misafir kalmıştım. — Ne prensliği Antuvan?.. — Eh, şövalyem, düşmez kalk- maz ancak bir tek Allah vardır. Bugün zati asilânenize at uşaklığı şerefile bahtiyar olan bu âciz kulunuz, dört sene kadar evvel, yirmi gün kadar bir prenslik dev- resi geçirmişti. Şövalye, hayvanını daha sıkı mahmuzlamakla beraber, Antuva- nn çıldırıp çıldırmadığını tetkik için başını yana doğru çevirmiş; onun uzun bıyıklar sarkan - yanık ve kupkuru çehresine bakmıştı. Zeki Antuvan, şövalyenin bu bakışındaki manayı derhal anla- mıştı. — Hiç taaccüp etmeyiniz, aziz şövalyem.. Dört sene evvel yirmi gün müddetle Pariste bendenize Prens dö Kastelya denilmişti. Hattâ garibi şurasıdır ki bu müd- det zarfında Paristeki bütün mas- () Antavan, amcasından — aşırdığı meka beygirin adını (Emir) koymuştu, raflarım da hükümet tarafından tediye edilmişti. — Masah bırak, Antuvan.. Atımı sür. Bu gece mutlaka Pariste olmalıyız, * Kapılar tam kapanacağı da- kikada şövalye ile Antuvan Sen | Lazar kapısına yetişmişler; dolu- dizgin içeri girmişlerdi. Kıralın esareti ve bâhusus harp felâketleri Paris halkını mü- | | teessir ettiği için herkes den evlerine — çekilmişti. zaman her taraftan neş'e ve şetaret taşan Paris, üç aydan- beri adetâ matemli bir eve ben- zemişti. Sokaklar tenha, evler tamamen sakin ve sessizdi. Artık Parise girdikleri için acele etmiye lüzum görmiyen bu iki süvari, Diviniyer — lokantasının önünde attan indikleri zaman meydanda kimseyi görmemişlerdi. Antuvan, Kapıya koşup yum- ruklarile vurarak: — Heyyl.. Asılacak herifler, neredesiniz?.. Muhterem bir misa- firi kapıda bekletecek — kadar nezaketsiz mi oldunuz?.. Madam Greguvara... Içerdeki misafirlerini biraz bırak ta dışarda bekliyen asilzedeye bak. Diye seslendi. Büyük kapının ortasında kü- | çük bir pencere aralandı. İçeriden gelen ıişığın altında fildişi gibi beyaz bir kafa parladı. Ve sonra, kapı birdenbire açılarak meydana çıkan otel sahibi usta Greguvar; kollarını semaya kaldırarak: — Buyrunuz, Prens Hazretleri.. Buyrunuz, muhterem asılzadem.. Diye bağırdı. Şövalye Cem, Antuvana gös- | terilen bu hürmet ve iltifat kar- şısında şaşırmış kalmıştı. Fakat Antuvan, hiç istifini bozmadı. Şövalyenin önünde yerlere kadar eğilip açık kapıyı işaret ederek: — Buyurunuz, asaletmeap!.. Dedi ve sonra, şövalyenin elin- | deki dizginleri aldı, | Şimdi şaşırmak sırası, usta Greguva gelmişti. Çok iyi tanıdığı prensin, böylece önünde hürmetle eğildiği zat, hiç şüphesiz ki bir kıraldı. Usta Greguvar, mütemadiyen şövalyenin önünde eyilip doğru- luyor, nefes almadan içeri sesle- niyordu : — Janetl.. Lândri!.. Piyer .. Neredesiniz ?.. Hepinizi birden şeytan alsın... Madam Greguvar, hangi köşeye tıkıldı bilmem ki.., Marsel.. Anet!.. Kapıya koşsa- nıza... Buyurunuz asılzadem.. Fa- kir lokantam, emrinize âmadedir, Mari !.. Koş yukarıdaki kırallara mahsus müzeyyen odayı aç... Maamafih, zatı asilâneleri emir buyururlarsa, karımın — gelinlik odası da hazırdır. Orada da İşti- rahat buyurabileceğinize eminim. Şövalye âdeta şaşırmıştı.. Bu gürültüyü duyan bazı moraklı müşteriler de bu mühim misafiri görmek için kapının önüne top- lanmıştı. ( Arkası var) - . A, KUTİEL Karaköy Topçular caddesi No. 33 erken- | Her | |Meraklı — Ne ÂArıyorsunuz?. — Tavşammın yiyebileceği Yunanistanın Tütün İhracatı Yunan tütünleri ihracatçıları Bu yıl geçeni federasyonu tara- fından yapılan yıldan azdır | istatistiklere göre 1934 senesi ilk beş ayı zarfında Yunanistandan yapılan tütün ihra- catı 13,261,220 kiloya varmıştır. 1933 senesi ilk beş ayındaki ihracat miktarı 15,306,571 kilo- gramdı. Şu halde 1934 senesin- deki ihracat geçen yıla kıyasla 2,045,371 kilo daha azdır. Yunan hükümeti de bu gün- lerde tütün ihracatına ehemmiyet vermeğe — başlamıştır. — Nazırlar heyeti her vakittan daha fazla hükümele mal edilmiş eski tütün stoklarından 170 bin kilo malın bir Alman şirketine satılması için ziraat nezaretine müsaade etmiştir. Fiat kilo başına 122 drahmidir. (Takriben 150 kuruş). Atinadan bildirildiğine göre Sovyet Rusya Ticaret Mümessiliği de bugünler- de iki milyon kilo tütün satın alacaktır. * Varşovadan yazılıyor: Polonya milli bankası altın stoku azalmakta- dır. Bu sebepten milli paranın kıy- ayrıldı metinde bir azalış olmak — ihtimali başgöstermiştir. Polonya hükümeti zloty'nin kıy- Polonya al- tın taahhü- dünden metini muhafaza edebilmek için | birçok mühim kararlar almıştır, Bunlar arasında altın taahhüdünü | kaldıran nota bilhassa nazarıdik- kati celbetmiştir. Bu karara göre Polonya — tabeası harice olan borçlarını konturatolarında aksine kayıt mevcut olsa - bile kâğıt para ile ödeyeceklerdir. Bu ka- rardan yalnız safi altın Üzerine yapılmış mukaveleler istisna edil- | miştir.. Bu kararla milli ban- kadaki altın stokunun memlekette kalması n olunmuştur. m_"..'â."....i.;ı.’....;_.-_ Çığır — Ankarada çıkarılmakta olan bu edabiyat ve kültür. meomua- snın 15 - 18 1001 sayisi, daha - büyük bir kıt'a ile intişar etmiştir. Edebiyat — Üniversite Edebiyat Fakültesi Talebe Cemiyeti tarafından çıkarılmakta olan bu güzel 2 inci sayısı da (i z sayıda Prof. Köprülü Zade Fuat, Re- gıp Hulüsi, Kenan Fikret, Adnan Ca- hit, Süheyl Şemsettin, — Tolunay, M. Roşat Beylerin ve Prof. H. Relchen- baoch, Prof. Leo Spitser'in birçok güzel yazıları vardır. Tavsiyo ederiz. Kültür — İzmirde çıkan bu sanat ve terbiye mecmuasının 20 inci sayısı da intişar etmiştirl 'Harbiye Mektebi Nasıl | Kuru!ğîı, Nel LK er Yaptı? o — (Baştarafı 1 inci sayfada) bir kışmı bir sene sonra Paris, Londra ve Viyanaya tahsile gön- derilmişlerdir. Mektep ilk mezun- larını — kuruluşundan sekiz sene | sonra vermiştir. Bu ilk mezunlar Kafilesi 80 kişi kadardı.. bir kısmı birinci mülâzim, geriye kalanlar da mülâzim — Tütbesile — çıkmışlardı. 1847 yılında mektep, — şimdiki mektebin — bulunduğu — yerdeki, Tophanel Âmire hastanesine nak- | ledilmiştir. Kırım harbi esnasında bu bina Fransız askerlerine tahsis olunmuş. Bu sırada bir gece çıkan bir yangın neticesinde bina tamamile yanmıştır. Bundan sonra Gülhanedeki eski tıbbiye mektebi | binası Harbiye Mektebine tahsis edilmiştir. Daha sonra mektep, 'niversitenin arkasında ve şimdiki | Yüksek Muallim mektebi olan Taşkışlaya naklolunmuş, birkaç sene sonra da şimdiki bina ya- pılmıştır.. Bu seneler zarfında Harbiye Mektebi, mesleki tedri- sattan ziyade bir ilim ocağı vazi- yetine gelmiş, birçok âlim zabit- ler yetişmiştir. Meşrutlyetten son- ra mesleki tedrisata ehemmiyet verilmiştir. Büyük harp esnasında Harbiye Mektebi hastane olarak — kullanıl- miş; mütareke — senelerinde ise bina İngiliz işgal ordusu kuman- danlığı tarafından işgal edilmiş, fakat çok hazindir ki bu esnalar- da mektebin, eşi pek az bulunan zengin kütüphanesi de yok deni- lecek bir hale getirilmiştir. Mü- tarekede mektep Halıcıoğlundaki topçu mektebi binasına, Kuleliye, Zeytinburnundaki hastaneye ve nihayet Maçka kışlasına nakle- miş, fakat bu binalar da arka arkaya işgal olunmuştur. Milli mücadelede ise Harbiye mektebi evvelâ talim- gâh olarak, daha sonra da Har- biye mektebi ismi altında Anka- | rada faaliyete geçmiş ve yetiştir- diği genç zabitlerle milli ordunun kumandan — boşluğunu — doldur- muştur. Büyük zaferden sonra 339 yılında mektep tekrar İstanbula nakledilmiştir. Cümhuriyet hükü- meti Harbiye — mektebine çok | büyük bir ehemmivet vermiş, | programlar — değiştirilmiş, — her cihetçe ıslah olunmuş ve asri bir yüksek askeri mektep liyakatini kazanmıştır. Harbiye mektebi kıss bir zaman sonra Ankarada yeni yapılan binaya taşınacaktır. x Tarihçesini şu satırlarda bil dirdiğimiz. Harbiye Mektebinir 100 üncü yıldönümü 30 Ağostosta çok parlak ve heyecanlı mera- simle kutlulanacaktır. Zengin bir program hazırlanmıştır. Yapılacat olan — büyük geçit — resmine mektebin bu seneki mezunları zabitan — tabur halinde İştirak edeceklerdir. O gün saat 14 te mektebin bahçesinde bu sene mezun — olan genç — zabitlere diplomaları — dağıtılacaktır. Son- ra mektep kumandanı miralay Rauf Bey, büyük Erkânıharbiye Reisi Fevzi Paşa Hz. nin hitabe- lerini okuyacak, bundan — sonra yüksek Askeri Şüra Reisi Cevat Paşa, harp akademisinden bir genç zabit, harbiye mektebinin son sınıfından bir talebe, deniz harp lisesinden, ihtiyat zabit mek-« tebinden ve askert liselerden birer talebe nutuklar söyliyeceklerdir. Bundan sonra memleketin mü- dafaası ve Cumhuriyetin korun- ması için ant içilecektir. Daha sonra davetliler tribünlerde yerle- rini alacaklar ve bütün askerli mekteplerin — iştirak — edecekleri büyük bir geçit resmi yapılacak- tır. Geçit resminden sonra mek- tebin en yaşlı mezunu olan Müşir Kâzım Paşa bir nutuk söyliye- Ö a nmidü Ki -— TAKVİM — Gün CUMARTESİ Hızır S1 25 Ağustos 934 112 Arabi 18 Cemevel 1853 Rumi 12 « Ağuston » 1344 Vaklt Vakit (Kzanl Vasa Exan! | Vasat! W0 23 8 19) Akşam (19 — | 19 08 Bi0 (12 16| Yatsı |1 $8 | 20 45 16 0z|immsak |& se |3 so iktısat Vekâletinden: Vekâletimiz Ölçüler ve Ayar Müdürlüğünde açık bulunan vazifelere biri Elektrik öbürü mekânik ölçüleri mütehassısı iki Fen müşaviri ile birisi Kimya öbürü Elektrik diplom mühendisi veya doktoru ve bir yüksek mühendis mektebi veya Üniversite Fakültelerinden mezun olmak Üzere iki laburatuvar mühendisi ve Demiryollarında vagon vae baskül muayenelerinde çalıştırılacak Fen Üniversite Fen Fakültelerinden, toknikum, robertkolej veya san'at- ler mektepleri makine şubelerinden mezun iki, Ankara, İstanbul, Samsun, Mersin ve İzmirdeki Ölçüler ve ayar Mıntaka Baş Müfet- tişliklerinde çalıştırılmak üzere de 15 ayar Fen memuru ile Müdür- lük büro işleri için iyi tahsil görmüş ve tecrübeli alınacaktır. Bu imtihandan önce açılacak ve leri tazeleştirilecektir, larını tamamlamalıdırlar. Devlet Demiryoll Teşhir edilmek üzere İzmir panayırı bir mümeyyiz Fen Müşavirliklerinden başka açık vazifeler için Ankarada ölçüler ve Ayar Müdürlüğünde ve İstanbulda Marmara mıntakası Ölçüler ve Ayar Baş Müfettişliğinde ehliyet imtihanı yapılacaktır. 15 gün sürecek olan Hazırlama kurslarında gösterilecek nazari ve ameli derslerle dilekçilerin bilgi- İmtihana girmek İstiyenlerin en geç 25/8/934 akşamına kadar Ankarada Ölçüler ve Ayar Müdürlüğüne vermeleri veya gönder- meleri lâzım gelen vesikaların nelerden programı, verilecek ücretler ve sair şartlar Ankarada Ayar Müdürlüğünden ve İstanbul, Samsun, Mersin ve İzm'rde mın- taka Ölçüler Ayar Baş Müfettişliklerinden görülnp öğrenilebilir. Bu vazifeler için bundan evvel girmiş olanlar da eski müracaatlarını yenilemeli ve noksan vesika- ibaret bulunduğu, kurs Ölçlllır ve müracaat ederek imtihana “4870,, — İlânları gönderilecek eşyadan satılmıyanların mahreçlerine meccanen iade edilmeyip avdette de ay- ni şartlarla *0 70 tenzilâtla nakledileceği tashihen ilân olunur. *4830,,