Mn, YMM. Bu Başı Ne Yapalım? Aşk ve Macera Romanı beee Gazeteci: — Hey efendi, dedi, işsiz İse- niz işsizler teşkilâtına gidiniz size | yardım etsinler. —O organizasyona yazılamam. Çünkü ben Alman değilim. — Bunu söylemeye hacet yok. lisanınızdan belli. Russunuz galiba. — Evet. — Burada işiniz ne?.. Tempo.. Tempo.. ikinci tabı. — Muhacirim mülteciyim. Orada, kaldırım üzerinde bir sarışın delikanlı vardı. Demin- denberi elindeki bir iki kabı bağını (oOsatmak © İster gibi uzatarak ve duran otomo- billerin kapısını açarak dileni- yordu. Bir işsiz olmalidi. Demin- denberi gazeteeci ilbeyaz Rusun muhaveresine kulak kabarttığı da muhakkaktı, Beyaz Rus: “Ben mülteciyim!,, Derdemez muhavereye iştirak etti: — Kimden kaçtınız?.. Komü- | nistlerden mi?.. — Öyle yal... Sarışın delikanlı bir kahkaha attı; — Bu güzel siyah kostümlü mü onlarla paylaşmaktan çekindiniz?, — Fakat dostum, orada oldu- ğum zaman bem böyle değildim. Genç çocuk birdenbir köpür- müştü: — Evet, evet beyaz Rusları © soysuz köpekleri iyi biliriz.. Bu çocuk belki bir Komünisiti. belki de mütemadiyen dilenip para alamamıştı. Parasızlığın ve açlığın verdiği yeis içerisinde, ça- tacak bir insan arıyordu: — Eskibir ceneral ve yahut ta sabık Çarın müşavirisiniz.. Gran- dük Nikola, Petro Aleksandr Aleksandroviç cenapları... Başındaki kasketi çıkararak yerlere kadar eğildi. Şimdi kak dırımın kenarında oturup sepetteki çiçekleri satmiya uğraşan solgun benizli siyah elbiseli orta yaşlı bir kadın da yavaş yavaş o gu- rupa yaklaştı. İvan Rabakoviç susuyor, deli- kanlı konuşmakta devam ediyordu. — Şu haspa beyaz Rusların hepsi de mühim birer şahsiyettir. Karıları dünyanın dört tarafında kendilerini prenses, düşes diye satar, erkekleri ceneral veya gran- düktur. Değil mi, ekselâns Popo- doviç cenapları? Bakınız size bir hikâye anlatayım... Parisli bir kibar hanımefendi esalete pek meraklı Oimiş Rusyadan bu | serseri (— alayı sökün edin- ce ibtilâlin bu asıl kurbanlarına o hanim evinin kapılarım ardina kadar açmış ve salonunda Gran- düşeşleri, prensesleri, nazırları, ceneralleri, kontları kabul etmi Gün 3 SALI 17 Temmuz 934 Arabi Rumi 4 Reb.ahar (033 £ 4 - Temmur “1357 His n Vakit Exa) Vasat? Vakit Baani | vosla asl Akşam (12 — | |40/0209) Ya (257 Batar | 8 39 | 16 19İ amaa ayak- | Yuzan Suat Suzan ye başlamış... Salonuna devam | eden bu yüksek insanların hepsi | fırsat düşdükce, daha doğrusu fırsat düşürerek Rusyadaki hak Merinden servetlerinden, asaletle- rinden bahseder, öğünür durur- larmış. | Halbuki bütün bu kibar (gü- ruhunun) içersinde bir tek hakiki Ceneral varmış. Bu Ceneral de vatandaşlarının böyle mütemadi- yen atışlarına fena halde içerle- | yip dururmuş. Bu Ceneralin fena cinsten kü- i şük bir fino köpeği vermiş. Ce- meral bu hayvanı çok severmiş j ve mütemadiyen kucağında do- laştırır, ber yere ogötürürmüş. Asalet meraklısı o Fransız han- mefendi, birgün yine kucağında İ mahut köpeğile evine gelmiş olan | Cenerale yaklaşarak: — Kuzum Jeneralım, demiş İ bu pis köpeği neden mütemadi- yen yanınızda taşıyorsunuz? İ Bu sözü duyan Jeneral fevka- İlde müteessir bir tavır takmarak: — Aman Madam ne söyliyor- sunuz, demiş, bu köpeğin şimdiki haline bakarak ona göre hüküm veriyorsunuz.. Halbu ki o, Rusya- da iken böylemiydi? En asil köpek cinsine mensuptu. O, bir senbernardı. ,, Gazeteci, çiçekçi kadın ve bu muhavereyi duyarak © yaklaşmış olan âdi bir sokak kızı bu hiki- yeye kahkahalarla gülmekte idiler, Böyle bir muamele karşısında müteessir olmuştu. vüzü onu fena halde rencide etmişti. O, artık daha uzun müddet | barada duramıyacağını anlamıştı. | Tam oradan gitmiye hazırlanırken İ çok uzun Boylu ve şişman bir Jefendi geldi, bir gazete istedi ve gazeteyi alırken müvezzie sordu: İ — Cinayetin tafsilâtı var mı? İ : İ | — Evet efendim. » İvan Rabakoviç hemen şişman efendinin peşine takıldı. Madem- ki cinayetin tafsilâtım okumak istiyordu. Elbet te şimdi gazete- yi açacaktı ve yanımda yürüyen İvan da kolayıkla | hayır güç“ lükle -çünkü şişman © efendinin boyu pek uzundu- bu gazeteden havadisi okuyacaktı. Mamafih bu Ümit te iki üç adım sonra suya düştü. Çünkü an adam gazeteyi Açmak. zavallı İvan Rabakoviç fevkalâde | Bu sokak serserilerinin teca- | | müessese gazetelerine 17-7-934 bir taksiye işaret etti girdi. Rabakoviç kaldırımın zerinde yine çaresiz kalmıştı. Birden otomobil (oOdaha hareket oet- meden evvel otomobile giren efendi gazeteyi (o açıp okumıya başlamıştı. Bunu gören İvan herşeyi gö- züne alarak hareket etmek Üzere olan otomobilin arkasma sıçra- dı, ellerile kenarlara tutunarak arka pencereden içeri baka baka gazeteyi okumıya gayret etti, Otomobil hareket etmişti, ve bir kere dönmüştü. İvan Rabako- viç daha gözlerini yazıya uydur mıya muyaffak olamadan birden tevakkuf etmişti. İvan Rabakoviç hayretle etra- fına bakındı. Almanyada külhan- bey ağzile “ Der Grüne- Yeşil, tesmiye edilen yeşil üniformalı iri yarı bir belediye polisi, onun otomobilin (o arkasına © bindiğini görmüş ve taksiyi durdurmuştu: — Hey arkadaş.. Orada ne arıyorsunuz evinize bedava gitmek niyetindesiniz galibal, ve İçine atladı ve arkasına kalabalığa karıştı. kalmış, otomobil de asfalt cadde- lerden sıyrılıp gitmişti. İ ve 21 i her tarafına biçki ve dikiş mhte- Mm Ve | Moda Hastalığı - İstanbulda Giyinme Ga- rabetleri Aldı Yürüdü! ( Baştarafı | inci sayfada ) olmaktadır. Bilhassa İstanbul ka- dınları arasında bu, lâf götürmez bir mesele halinde. Son zamanlarda bu giyinme | iptilâsının ifrata doğru yürüdüğü, bazı aykırı garabetlere (o kadar ilerlediği o görülüp duruluyor. Şehrimizde bu garabetleri, giyinme ve kıyafet modasını, moda iptilâ- sını tenkit edecek salâhiyettar biri söylese de kıyamet kopmadan har nımlarımız dinlese?! Behire Hakkı Hanım, değil İstanbulun, belki bütün Türkiye» nin giyinip okuşanmasında âmil olmuş, yüksek himmetli, en * eski kıdem sahibi, en vukuflu biçki ve dikiş mütehassısımızdır, Türki- yede ilk Biçki Yurdunu kurmuş, hâlâ biçki ve dikiş mütehassıslar rımızın Oo kullandıkları © ( Behire Hakkı ) metotlarının ilk mucidi seneden beri Türkiyenin hassısı yüzlerce Türk hanımı ye tiştirmiş, birkaç defa Avrupaya gidip gelmiş, velhasıl Türkiyeyi 21 seneden beri giyip kuşattırmış bir hocadır. Binaenaleyh Istanbulda giyle İ me ve moda hakkında en salâ&- Rabakoviç çok hızlı gittiği ! için biran nefes almak üzere tevakkuf etti, Tam bu anda gözü karşıdaki ışıklı bir dökkün came- kânına ilişti. Burası bir tabı | müessesesinin satış mahlli idi. Almanyada o bellibaşlı (| tabi müesseselerinin Almanyanın ber şehrinde ve şehirlerin her bir mahallesinde böyle birer satış şubeleri bulunur. Buralarda o tabı müessesesinin neşriyatı satılır. O verilecek ilânlar buraya verililir. Ve cevap- ları da oradan alınır. Bu dükkânlarını da ekseriya o İ günün gazeteleri ve mühim ajans İnsan bu bütün haberlerile | süslerler. camekânlara (yaklaşırsa gazeteyi okuyabilir. Ve ekseriya bu camekânların önü bir sürü parasız meraklılarla dolar. Bu gece saat çok geç, daha doğrusu bu sabah saat çok erken olduğu için dükkân camekânının önü kalabalık değildi. Ancak bir iki kişi vardı. Beyaz Rus burnunu gi Arkan var 4 Seksen Sekiz İsimli Bir Dolandırıcı Aranıyor Eskişehir, (Hususi) — Izmir, Akhisar, Tavşanlı, Bursa, Eskişehir, | Istanbulda birçok kimseleri dolandırmak suçundan İzmirde dokuz ay, | Bahkesirde altı ay ve Eskişehirde de altı ay hapis yatıp çıkan Manas tırlı Remzi, hapisten çıktıktan sonra Bursada birçok kimseleri dolan- dırıp kaçarak Ayvalığa gitmiştir. Remzi Ayvalıkta da sabik bir büyük memurun imzasını taklit ederek bir tavsiye mektubu uydurmuş, bu suretle orada da bir haylı para sızdırarak ortadan tagayylıp etmiştir. Remzi şimdi Bursa, Eskişehir ve Ayvalıktan aranmaktadir. Remzi | ber yerde takma isimler kullanmakta ve bazı büyük mevkide olanla- rın akrabası olduğunu söyliyerek dolandırıcılık yapmaktadır. Bu adamın 88 çeşit uydurma ve takma ismi vardır, — * adeta | cama yapıştırarak cinayetin bütün tafsilâtını okudu... , Cevap vermeden otomobilden | yalar e ri bakmadan | Polis ilerde ! lenlerinden biri de hiç > Behire Hakkı Hanımdır. itibar le Behire Hakkı Hanımın bw günkü moda İptilâsı ve giyinme hakkındaki fikirleri çok meraka değer ehemmiyette olmak İcap eder. Memnu Olan Şey Bu noktainazardan mütaler i larını öğrenmek istediğimiz kıy- metli mütehassısımızın bize moda hakkında - manidar bir tebes sümle - ilk söz şu oldu; — Kadının (güzelleşmek) me- rakına sataşamazsınız, Beyefendi! Bu onun bütün medeniyetten | istediği yegâne heves. — Allah göstermesin, böyle birşeye sataşmak niyetinde değiliz, Hanımefendil.. | Ancak bilhassa İstanbulda (o Avrupa (şehirlerine taş çıkartacak bir moda hastalığı görmüyor musunuz? — İyi amma, Beyefendi, bu- gün moda herşeye hâkim, bili- yorsunuzl. Hastalık diyorsunuz. Kadınların ne hastalık, ne sıhhat gözünde ( değildir... o Zerafetten başka hiçbir şey düşünmezler, Maamafih banımlarımızin güzek leştikleri de bir hakikattir. — Hanımlarımızın (o eskisine nazaran daha mı güzelleştiklerine kanisiniz ? — Elbettel.. çarpık ayaklı Bugün kızlarımız şerait içinde büyüyor. bunda spor, beden çok âmil olmuştur. Moda Çılgınlığının Sebepleri Behire Hakkı H. bugün tek- rar moda olan (korsa) yı moda- dan ziyade (vücudü güzel olm yan kadınlar için ebedi bir mec burlyet) addettiğini söyledikten sonra İstanbuldaki giyinme ipti- lâsı hakkındaki fikirlerin şöylece izah etmektedir; — İstabulda Avrupa şehirle- rine taş çıkartacak bir moda İip- tilâsından bahsediyorsunuz. Aşağı yukarı doğrudur. Bugün modaya göre giyiameyen bir tek hanım gösterilemez. Fakat çok tabii gösterecek sebepler vardır. Ka- Çok şükür artık kadın kalmadı! medeni sıhhi Şüphesiz hareketleri Ünümi yerlerde gezilmiye başlanal plâj pijamaları kıyafeti dınlarımız uzun bir kapalılıktan çıkmışlardır. Kapalılıktan çıkınca tabii bir aksölâmel başladı: Çılgın bir moda iptilâsı başgösterdi. Çar- yaf ve manto kalkınca sık sık deği” şen güzel, renk renk, bedil elbiselet giymek, tabii elbiselere göre de şapka ve ayakkabı giymek mec | buriyeti meydan aldı. Bugün eski- sine nazaran büyük bir giyinme zarafeti olduğu muhakkaktır. An“ cak henüz Avrupalıları gölgede bırakmaktan çok uzaktayız. Er- keklerin gözleri kapalı kadm gör“ miye alışmış olduğu için açık görünce Avrupalılardan daha ileri gidildiği zannı hasıl olsa gerektir. Vakın Avrupalılar âyarında giyim me zevki gösteren hanimlarımız | vardır. Fakat çok nadir... Ben bugün modaya göre hakiki br zarafetten ziyade sırf sathi Ir; moda hevesinden başka birş”/ ! göremiyorum.. : Kadınlarımızın Giyinme Istidadı Büyüktür — Esasen Türk hanımlarında giyinme zevkine büyük biristidat vardır. Yalnız şimdiyekadar bu | büyük istidat kendini gösterecek | bir saha bulamamıştı, Biz eski" | den ancak düğünlerde kendimizi | gösterirdik, biribirimizi seyrederek veya evlerimizde ahbaplarımza çıkardık. Bu günse bötün şehrin kadınlı erkekli (oOgözü önüne, hayata, güneşe, balolara, çaylara çıkıyorur.. Eskisinden çok fazla bir zarafet hevesi olması tabiidir. Giyinme Ve Moda j Garabetleri — Yalnız benim anlamadığım ve hoşlanmadığım bazi hanımla” rmızın giyinme ve moda gara” betlerine (o düşmeleridir. e Meselâ saçlar özerinde kulağın ucuna iliştirilmiş ve hemen düşecekmiş gibi kullanılan limon kabuğu gibi küçük garip bereler.. Avrupadan gelen modeller önümüzde. Bü kabil modellere tesadüf edeme?” sinir. Sonra, meselâ, son mod4 plâj iskarpinlerile şehirde dol” gan hanımlara (o tesadüf (oedil” (Devamı Şuncu sayfada)