Londra Mülâkatı Fransız Harlciye Nazırı M. Bartu- nun Londra seyahati, yine bu sütün- larda kaydettiğimiz gibi neticesiz. bir Surette hitam buldu. M. Barta Lon- draya gitti, İngiliz meslekdaşları ila Rörüştü ve —memleketine — döndiül. Vaktile M. Makdonaldin yaptığı bir davet Üzerine bu seyahat yapıldığı için bu münasebetle Fransa tarafından İngiltreye herhangi bir teklif yapılıma- & mevruubahi olamazdı. İagilterenin bu daveti yapmaktan maksadı da, Fransız - Sovyet Rusya — anlaşması hakkında Fransadan dostane İzahat istemesinden İleri geliyordu. Çünkü : Fransa hükümeti, birçok defalâr ngiltereye müracaat ederek ve Al- Manyayı — kasteyleyerek — arazisinla #maiyet ve kefalet altına alınma- “m istiyorlardı. İngiltere, — vaktile Lokarno'da — yaptığı ve — Belçika ile bir kasım gimali — Fransanın #tmniyetini (temin aden — muahöde- den başka bir mukavöle yapma- YA yanaşmak — İstemiyordu. Onun maksadı, hiçbir. esaslı taahhilde gir- meden Avrupa siyaseti üzerinde ni- Zzim rolünü oynamaktı. Fransa, ondan bu teminatı alamayıncadır ki Alıman- Ya ile Sovyet Rusya münasebatının tekerrenk hal almasından — istifade #derek Rusya ile anlaşmıya teşebbüs #ett. O, orta Avrupadaki menfaatleri ve Sovyet —Ruasyanın müzaheretile Avrupada, gemisini selâmetle yürütd- bilöceğine kanidi, İngiltere bu — tehli- keyi hissetti ve M. Bartu işte bu yerait altında — Londraya — çağrıldı. İngiltere, bu daveti yaparken, her- hangi yeni bir taahhüt altına girmi- y*tceğini amca söylemekten de çekin- i. Londra mülkkatı işte bu mak- satla Tera edildi ve Fransanın Sovyet Rusya ile İngilterenin arzusu hilâfında aalaşması belki — serzeniş makamında ileri sürüldü. Bu serzenişin axmeli faydasının ne olabileceğini bize yakın biz aki gösterecektir. Az daha bekli. yelim. — Süreyya : M Fransada Faşizm Hareketine Karşı Harp Açılıyor Pariz,; 16 (ALA) — Sosyalist fırka- sinın millt meclisinde kabul edilen bir takrire göre, faşizme karşı açıla- cak harpte sosyalistler, komünistlerle beraber hareket edecekler, büyük harbin 20 mci yıl dönümünde büyük bir nümayiş yapmak üzerö komünist fırkasına bir teklifte bulunulacaktır. ) ? Milli ve edebi tefrika s —— ÇÖL — Razıyım efendim, dıdııı Gözlerini kıstı, dlşüıdl.h içimi Okurmu bakan gözlerle: —— - ,!,_Ş::' bu iş pek hakir birşey bile olsa? Meselâ hade- meliğe bile razı mısınız? deye Bordu. — Razıyım, dedim. — Peki anladım. Siz hayatta hiç — düşmezsiniz, korkmayın, kendinize güvenin, dedi. salladı: R E_"î'” size hademelikten i bir vereceğim. un İraz dı,“’ıııIÖr beyle konuşa- yım, dedi, kalktı. - Yanımdan — geçerken, elini omuzuma koydu: K Doğrulun bakayım, — dik durün... — Başınızı kaldırın. Hah töyle, içinizde böyle bir feragat hazinesi varken hayattan ka'k“' lur mu hiç? Kendinizi yendirme- yin sakın, siz kederiyenin daima. Tetikte olun. Sinsidir o, ama sİz de ondan atik davranın. Bunun ilâcı nedir, bilir misiniz? Evvelâ irade, sonra da çalışmak. Yor- SN STT — * |£ ” b —i Mebrure Sami İtalya Ve Avusturya Görüşmeleri Viyana, 16 (A.A.) — İtalyaya git- miş olan başvekil muavini yarın İtalya hariciye müsteşarı M. Suviç | ile, ve diğer günler de M. Musolini ile görüşecektir. Dolfüsün İtalya seyahati 29 temmuzdadır. Roma, 16 (A. A.) — Avusturya başvekilinin karısı Madam Dolfüa Ankoöneye gelmiş, Madam Musolini tarafından karşılanınışlır. Bir Baskın Viyanada Komünistler Baskına Uğradılar Viyana, 16 ( ALA. ) — Zabıta bu civarda Kaltenlötgelende 1,000 den fazla komünistin aktetmiş oldukları bir içtimsa baskın yapmıştır. Komü- nistler, müthiş bir. mukavemet gör- termişler, bunun Üzerine zabıta me- murları silâh istimaline mecbur - kal- mışlardır.Neticede 2 kişi Glmüş, birçok kişi yaralanmıştır. Mısır Kıralının Sı_yılııtl Kahire 16 (A. A.) — Kıral Fuat, Kavalada Mehmet Ali Paşa namına dikilecek heykelin küşat resminde bulunmak — üzere 9 teşrinlevvelde Yunanistana hareket edecek, Atinayı Kıral Fuat bu seyahatin mümkün olduğu kadar kısa zürmesini istedi- ğinden Avrupa seyahatinden vazgeç- miştir. Yemen Ve Mısır Arasında Kahire, 16(AA.) — Yemen hükü- metinin Mısır ile siyasi münasebeller tesis etmek istediği — anlaşılmaktadır. İmam Yahyanın saray nazırı bu hafta içinde Kıral Fuada İmamin bir mek- tubunu hâmil olarak buraya gelecektir. M. Titülesko'nun Taziyeti Parlı, 16 (A.A) — Soövyet Sefirl M. Dovgaleski'nin vefatı üzerine Ro: maaya Hariciye Nazırı M. Titülesko Paris Sovyet maslahatgözarına heye- canlı bir taziy&t telgrafı göndermiştir. Romanya Kıralı Londra, 16 ( A.A. ) — Romanya karalı - yakında — Parise, oradanda Londraya gelecektir. Nİ 1C-7 -934 günluktan serilip düşünceye ka- dar çalışmak. O xaman İnsan ne uykusuzluk çeker, ne de Üzüntü. Vakit bırak- anladınız. mı? mamak — lâzım, ; “Göğsüne — dokundu,, : Sinsiyi şuradan — içeriye sokacak — vakit bırakmamak lâzımdır. Sizinle yine konuşuruz - bupları, şimdi vaziye- timizi halledelim, dedi. Kapıya — doğru döndün: t — Şey... Ne hanım diyeceğim size?... Ne ismi? Diye sardu. Anlayışı, ona “işminiz nedir?,, dirtmedi. N Çokfk gözlü, esmer küçük düşündüm. Bütün onlar onun k:ıi değil mi idi? Beni yetimle- rin, öksüzlerin evine, kimsesizli- ğimi bilmiş gibi o sokmuştu. Bu yeni hayat kitabının yaprağını giderken, o idi. e Ayağa — kalktım, — gözlerim ’.*_:- Nazan, deyiniz efendim, di cqğl;*':.: :ıı de beklemiye < m sonra buraya dönecektir. ' M. Bartu Yine Söyledi: ——srosa— “Evvelâ Emniyet, Sonra Da Silâhlar Meselesi,, Bayon, 16 (A. A) Hariciye Nazırı | M. Bartu beynelmilel şenliklere riya- | set Detmek Üzere buraya / gelmiştir. M. Bartu Belediyenin verdigi bir ziyafette harlc! siyasetten bahsederek demiştir ki: “— Mintaka mizakları, imzalarını koyan devletleri her türlü taarruzdan koruyacak ve bu devletlere riayet kazandıraca! Mıntaka — misakları Lokarno misakı ile sıkı fıkı bağlıdır. Ve bu misakların gayesi, sulh siya- setinde bu siyasotle alâkadar devlet- ’ lerle Fransayı bir araya getirmektir., M. Bartu, Londra esnasında Fransanın menfaatlerinden hiç birini kaybetmediğini söyliyerek şöyle devam etiniştir. * İstikbal — hakkında — kehanette bulunamam. Fakat — bir faraziyede bulunuyorum: Eğer bana bazı suallâr sorulmuş olsaydı, harpten fevkalâde müteneffir olmakla beraber Fransanın bütün ihtiyat tedbirlerini alması ve silâkları bırakmağa ait müzakoreler- den evvel — biraz beklemesi lâzum | gelmekte olduğunu söyliyecektim, Denilebilecek bir gey vardır. ki, © da şudur: Bu mıntakav? misaklar bir kerâ tahakkuk ettirildiktön sonra Lokarno e bu misakların silâhları bırakma hususu üzerindeki şümulünü tetkike mallasit olacak yeni bir devre açılması tasavvur olunabillir.., M. Bartu, silâhları bırakmaya ait | müzakereleri, bu miaakların bir şartı olarak değil, bu misakların tahakku- kunun bir meticesi « bırakma — bakkında — Mıhıhfdırh'—_ bulunulabileceğin! ilâve etmiştir. Londra, 16 ( A. A.) — Deyli Tel- graf — güzetesinin — »iyasi — muhabiri yanyor: “ İngilterenin tasvip ettiği Lokaraosu misakı için Fransa ve Sövyet Rusya tarafından — teklif edilen Fransa - Rusya - Almanya karşılıklı yardım misakını ne Alman- yanın, ne de Lehistanın açıktan açığa şeddetmeleri muhtemel değildir. Ni- hayet Lehistanın, Almanya ile Rusya arasında bitaraf kalması muhtemeldir başladım. Müdireyi — arayanlar, gelip masanın Üzerine bir şeyler bırakanlar oldu. Her kapı açılışta, benim ba- şım korka korka, helecanlar içine de döndü, durdu. Nihayet epey sonra, iki yüzlü, iyi sözlü insan geldi. Y—ııı::h beyaz gömlekli, yorgun yüzlü, kır- Iuyqııııı. bastonlu bir adam vardı. Yürüyüşü tuhaf, dimdik bir in- sandı bu. Her adımında bir ge- cırtı, insamı zavallının bacağına doğru bakmaktan çekindiren ga- rip bir ses çıkıyordu. Ayağa kalmıştım. Müdire ya- nıma elini omuzuma koydu: - lgh doktor... Yeni hasta- bakıcınızı beğendiniz mi? — Diye gülümsedi. Doktor takma lııîığını gicire datarak yaklaştı, sordu: gB NM’ çalıştınız? Müdire hanım ıüz K — Bir yerde calışmadı amma, kefili benim doktor bey, Hosta- nenizi bir hafta sonra tanıyamıya caksınız, görürsünüz, dedi, bana döndü: —.n Şey.. Nazan Hanım, mü- dür beyle görüştüm. Mektebimi- zin küçük bir hastanesi — var. Bir ay oluyor, hastabakıcısını savdık. Yerine de hAlâ iyi bir adam bulamadık. Hademelerin elinde kaldı. Artık ne halde ol- duğunu tasavvur edersiniz. Ge- Hirken . Küçük bir bina vardı ya, orası işte. görüşmeleri | M. Bartu llr görüşme sanasında ki bu süretle İngiltere ve İtalya gibi bu —anlaşmalar — haricindâ kalımış olacaktır., Yiyand, 16 (A.A.) — Yanresmi Viyner Çaytung gazetesi diyor kl: “ M. Bartu tam manasile Üstatça bir siyasi İş görmüştür.. Hitlerin Nutku Etrafınde Tahliller Londra, 16 (A. A.) — Bu sabahki büyük “gareteleri M. Hitlerin nutkunun manasım araştırmaktadırlar, Taymis gazetesi diyor kk “M. Hitler'in mutku, kendisinin izah etmeğe ve muhik yöstermeye miş olduğu 30 haziran vekayilnin nrakacağı elemli intibar teyit etmek- tedir. Bir fesat tertibatı vücuda getl- rilmiş olduğuna dair olan — sözler, mukel - değildir. — Şurası “—bihakksa düşünülebilir. ki, eğer bir tertibat yapılınış olsaydı, öyle belki mücrl- amansızca — Öldürülmez, miyetleri bütün dünya — nuzarında sabit olmak için elenen muhakeme edilirlerdi.., Şiıpsevdilere Dair Hepimiz hayatta birkaç nü- munesine — rasgelmişizdir; — öyle gençler vardır ki, Önlerine çıkan ilk kadına derhal âşık olduklarını sanırlar. Uğrunda yamp kavrur lurlar. Fakat aşk - sandıkları, ha- kikatte bir temellük hırsıdır. Bir müddet sonra söner ve yerine bir yenisi kaim olur. Genç zanneder ki artık hayatının nihai aşkına kavuşmuştur, bu sevgi ölümüne kudar sürecektir. Fakat mnalesef tatmin edildiği gün bu aşk ta kalmaz. Üsküdarda — oturan — okuyu- cum Nail Bey bu cinstendir. Ve şimdi ele geçiremiyeceği temiz bir genç kız karşısında evlenme hevesine düşmüştür. sini de, bu genç kızı da betbaht , etmek istemiyorsa şimdilik evlen- me teşebbüsünden — vazgeçmeli, Kimbilir kaç senedenberi takip ettiği yolda biraz daha yorulmalı, biraz daha yıpranmalıdır. Şüphe yok, bir zaman gelecek ki yoru- lacak, dinlenecek bir yuva ara- yacaktır. Evleneceği — ve mesut olup mesut edeceği zaman zamandır. x Nurat Zeki Beye: His te, vücut ve asâp gibidir, yorulur, kanıksar. Tekrar - fanli- yete geçebilmesi için dinlenmeye ihtiyacı vardır. Madamki şimdi seremiyorsunuz, karşınıza kendi- yör, demektır. Biraz bekleyiniz, istediğiniz gün mutlaka gelir, ve beklemediğiniz bir zamanda. HANIMTEYZE Hindistanda Otuz Kişi Yandı Kalküta, 16 (A. A.) — Titreveliy yakınında —bir mabette çıkan — bir yangın meticerinde 30 kişi ölmüş, 40 kişi ağır surette yaralanmıştır. Alman Harp Gemlleri Portamut, 16 — (A. A.) — Burada dört gün kalmış olan Laypzik ve Königeberg ismindeki Alman kruya- zörleri, İskoçyaya bereket etmişlerdir, Yalnız içi berbat. Çok emek vermek lâzım, İki tana hademesi var amma kafalarına lâkırdı sokmanın ilmkânı olmıyan, allahlık bir şeyler. Sizin orada bir odanız olacak. Şimdi doktorunuzla bera- ber gidersiniz. Size vazifelerinizi anlatır, yapacaklarınızı gösterir. Sonra da gelirsiniz, işin maddi şeraitini konuşuruz, olmaz mı? dedi. Tek bacağını bir düşman şa- rapnelinin koparıp aldığı, yüzü yaşından ergin doktorla beraber çıktık. , Yavaş yavaş, dimdik kı- mıldanışlar, içimi Ürperten gıcır- tılarla yürüyordu. Çocuklar sınıfa gitmişti. Avluda kimseler yoktu. Orta kattaki açık bir. pencereden, — musiki — dersi gören talebenin, bep bir söyledikleri bir mektep türküsü geliyordu. Doktora baktım. Sanki bu sesler onun yüzüne adeta rahat- hk ve ferahlık veriyor, alıının kırışıklarını dinlendiriyordu. Türkünün geldiği pencereye doğru başını kaldırmıştı, birden bana döndü: — Size demin, sunali yanlış sordum ben. Bir yerde çalışmış olmanız veya olmamanız, bunlur ikinci derecede gelecek şeyler, Asıl sorulacak bu: Siz çocuk se- ver misiniz, çocuk? dedi. Gözlerim, yanından geçtiğimiz rıhlamı döven dalgalarda: — Bir çocuğum vardı, doktor bey, diye cevap verdim. — Öldü mü? Göğsümün içinde, öyle hayali filân değil, maddi, hakiki bir san- c duydum: — Öldü, dedim. — Öyle ise, bir tanenin ye- rine, kaç çocuğunuz olacak, dedi, Hem de kefensizlerin çocukları... Hastane binasına — gelmiştik. Buran iki katlı, şirin köşk gibi bir şeydi. Alt katta yemekhanesi, gamaşırlığı, — kellerle, — uyuzlara ayrılmış iki koğuşu, üst katta da yine dört köşe bir sofaya çıkan üç hasta koğuşu ile, sabahtan sabaha vizitaya gelen doktorun ve benim vardı. Biz içeri girdiğimiz zaman, sarımsı — Amerikan — gecelikler miş, on on beş kıiz. çocuğu Er’p bir arada alt kattaki koğuş ların birinde, yatakların üstünde oturmuşlar, gülüşüyorlardı. Daha zavallı takma bacağın — gicırtısını duyarduymaz çil yavru- su gibi kimi merdivenden yukarı, kimi de yandaki koğuşa kaçıştı- lar, Doktorda — babalık — hissi, adeta meslek — sevgisinden bile üstündü. Onlara darılmasını bile- miyordu. — Kaşlarını — çatmıya çalışarak : ÇArkasi var)