17 Temmuz 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

17 Temmuz 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- Siyaset Âlemi Londra Mülâkatı Fransız Hariciye Nazırı M. Bartu- nun Londra seyahati, yine bu sütun- larda kaydettiğimiz gibi neticesiz. bir Surette hitam buldu. M. Bartu Lon- draya gitti, İngiliz meslekdaşları ile Rörüştü ve —memleketine — döndü. Vaktile M. Makdonaldin yaptığı bir davet Üzerine bu seyahat yapıldığı için bu münasebetle Fransa tarafından l"liltnye herhangi bir teklif yapılma- © meyzuubahs olamazdı. İngilterenin bu daveti yapmaktan maksadı da, Fransız - Sovyet Rusya anlaşması hakkında Fransadan dostane İzahat İstemesinden İleri geliyordu. Çünkü : Fransa hükümeti, birçok defalâr hgiltereye müracaat ederek ve Âl- Manyayı — kasteyleyerek — arazisinin ömniyet ve kefalet altına alınma- sını istiyorlardı. İngiltere, — vaktile _L“k"no'dı yaptığı ve — Belçika ile bir. kasım şimali —Fransanın ömniyetinl temin eden — muahade- den başka bir mukavöle yapma- Ya yanaşmak — istemiyordu. Onun makâadı, hiçbir. esaslı taahhüde gir- Meden Avrupa siyaseti üzerinde nâ- Zım rolünü oynamaktı. Fransa, ondan bu teminatı alamayıncadır ki Alman- ya ile Sovyet Rusya münasebatının vekerrenk hal almasından iatifade ederek Rusya ile anlaşmıya teşebbüs etti. O, orta Avrupadaki menfaatleri ve Sovyet — Rusyanın müzaheretile Avrupada, gemisini selâmetle yürütü- bilöceğine kanidi, İngiltere bu — tehli- keyi hissetti ve M. Bartu işte bu Şerait altında Londraya çığrlldlı .inğîltere, bu daveti yapuken, her- hangi yeni bir taahhüt altına girmi- yeceğini arıca söylemekten de çekin- medi, Londra mülükatı işte bu mak- satla iera edildi ve Fransanın Sovyet Rusya ile İngilterenin arzusu hilâfında — aalaşması belki #serzeniş makamında ileri sürüldü. Bu aerzenişin ameli faydasının ne olabileceğini bize yakın bir ati gösterecektir. Az daha - bekli- yelim. — Süreyya isEE zi Fransada Faşizm Hareketine Karşı Harp Âçılıyor Paris, 16 (A.A.) — Sosyalist fırkas zının millt meclisinde kabul edilen bir takrire göre, faşizme karşı açıla« cak harpte sosyalistler, komünistlerle beraber hareket edecekler, büyük harbin 20 nci yıl dönümünde büyük bir nümayiş yapmak üzer&â komünist İtalya Ve Avusturya Görüşmeleri Viyana, 16 (A.A.) — İtalyaya git- miş olan başvekil muavini yarın İtalya hariciye müsteşarı M. Suviç ile, ve diğer günler de M. Musolin! ile görüşecektir. Dolfüsün İtalya seyahati 29 temmuzdadır. Roma, 16 (A. A.) — Avusturya başvekilinin karısı Madam Dolfüs Ankoöneye gelmiş, Madam Musolini tarafından karşılanınıştır. Bir Baskın Viyanada Komünistler Baskına Uğradılar Viyana, 16 | A.A, ) — Zabıta bu civarda Kaltenlötgelende 1,000 den fazla komünistin aktetmiş oldukları bir içtimaa baskın yapmıştır. Komü- nistler, müthiş bir. mukavemet gös- termişler, bunun üzerine zabıta me- murları silâh istimaline mecbur kal- mışlardır.Neticede 2 kişi ölmüş, birçok kişi yaralanmıştır. Mısır Kıralının sı_yılııtl Kahire 16 (A. A.) — Kıral Fuat, Kavalada Mehmet Ali Paşa namına dikilecek heykelin küşat resminde bulunmak —üzere 9 teşrinievvelde Yunanistana hareket edecek, Atinayı da ziyaretten sonra buraya dönecektir, Kıral Fuat bu seyahatin mümkün olduğu kadar kısa sürmesini istedi- ginden Ayrupa seyahatinden varzgeç- miştir. Yemen Ve Mısır Arasında Kahire, 16(A.A.) — Yemen hükü- metinin Mısır ile siyasi münasebeller tesis etmek istediği — anlaşılmaktadır. İmam Yahyanın saray nazırı bu hafta içinde Kıral Fuada İmamın bir mek- tubunu hâmil olarak buraya gelecektir. M. Titülesko'nun Taziyeti Parls, 16 (A.A.) — Sovyet Sefirl M. Dovgaleski'nin vefatı üzerine Ro- manya Hariciye Nazın M. Titülesko Paris Sovyet maslahatgüzarına heye- canlı bir taziyet telgrafı göndermiştir. Romanya Kıralı Londra, 16 ( A.A. ) — Romanya kıralı yakında — Parise, oradanda HARİCİ TELGRAFLAR M. Bartu Yine Söyledi: — .0O.O—rP PPPa . .—<0<20o2 ——— “Evvelâ Emniyet, Sonra Da Silâhlar Meselesi,, Bayon, 16 (A, A .) Hariciye Nazrırı M. Bartu beynelmilel şenliklere Tiya- set etmek Üzere buraya gelmiştir. M. Bartu Belediyenin verdigği bir ziyafette harici siyasetten bahsederek demiştir ki: “— Mıntaka misakları, imzalarını koyan devletleri her türlü taarruzdan | koruyacak ve bu Gdevletlere riayet kazandıracaktır. Mıntaka misakları Lokarno misakı ile sıkı fıkı bağlıdır. Ve bu misakların gayesi, sulh siya- setinde bu siyasetle alâkadar devlet- lerle Fransayı bir araya getirmektir.,, M. Bartu, Londra — görüşmeleri esnasında Fransanın menfaatlerinden hiç birini kaybetmediğini söyliyerek şöyle devam etmiştir. " İstikbal —hakkında — kehanette bulunamam. Fakat — bir faraziyede bulunuyorum: Eğer bana bazı suallör sorulmuş olsaydı, harpten fevkalâde müteneffir olmakla beraber Fransanın bütün ihtiyat tedbirlerini alması ve silâhları bırakmağa nit müzakereler- den evvel — biraz beklemesi lâzim gelmekte olduğunu söyliyecektim, Denilebilecek bir şey vardır. ki, o da şudür: Bu mıntakavt misaklar bir kerâ tahakkuk ettirildiktöân sonra Lokarno İle bu misakların silâhları bırakma hususu üzerindeki şümulünü tetkike müsait olacak yeni bir devre açılması tasavvur olunabilir.,, M. Bartu, silâhları bırakmaya ait müzakereleri, bu misakların bir şartı olarak değil, bu misakların tahakku- müzakerelerde bırakma — hakkında — bulunulabileceğin! ilâve etmiştir. Londra, 16 ( A. A.) — Deyli Tel- graf gnzet_ııiniı siyasi — muhabiri yazıyor: “ İngilterenin tasvip ettiği Şark Lokarnosu misakı için Fransa ve Soövyet Rusya tarafından - teklif edilen Fransa - Rusya - Almanya karşılıklı yardım misakını ne Alman- yanın, ne de Lehistanın açıktan açığa reddetmeleri muhtemel değildir. Ni- hayet Lehistanın, Almanya ile Rusya arasında bitaraf kalması muhtemeldir küyük İngilir güarzeteleri M. Hitlerin | rilmiş olduğuna dair olan — sörler, muükol — değildir. Şurası — bihaklın düşünülebilir. ki, eğer — böyle — bir | edilirlerdi.,, Gönül işle(j Şıpsevdilere Dair Hepimiz hayatta birkaç nü- muünesine — rasgelmişizdir; — öyle gençler vardır ki, Önlerine çıkan ilk kadına derhal âşık olduklarını sanırlar. Uğrunda yanıp kavru- lurlar. Fakat aşk sandıkları, ha- kikatte bir temellük hırsıdır. Bir müddet sonra söner ve yerine bir yenisi kaim olur. Genç zanneder ki artık hayatının nihai aşkıma kavuşmuştur, bu sevgi ölümüne kadar sürecektir. Fakat maalesef tatmin edildiği gün bu aşk ta kalmaz. Üsküdarda — oturan — okuyu- cum Nail Bey bu cinstendir. Ve şimdi ele geçiremiyeceği temiz bir genç kiz karşısında evlenme hevesine düşmüştür. M. Bartu “f' görüşme esnasında ki bu suretle İngiltere ve İtalya gibi bu —anlaşmalar — hâricindâ olacaktır.,, Yiyand, 16 ( A A.) — Yarırsami Viyner Çaytung gazetesi diyar ki: “ M. Bartu tam manasile üstatça bir siyasi iş görmüşlür.., Hitlerin Nutku Etrafınde Tahliller Londra, 16 (A, A.) — Bu sabahki kalımış nutkunun manasım araştırmaktadırlar, Taymis gazetesi diyor ki: “M. Hitler'in mutku,, kendizinin izah etmeğe ve muhik göstermeye çalışmış olduğu 30 haziran vekayilnin bırakacağı elemli intibaı teyit etmek- tedir. Bir fesat tertibatı vücuda geti- tertibat yapılmış olsaydı, failleri öyle amansızca öldürülmez, belki mücrl- miyetleri bütün dünya — nazarında sabit olmak için alenen muhalcema Tavsiyem şudur; Eğer kendi- sini de, bu genç kızı da betbaht etmek istemiyorsa şimdilik evlen- me teşebbüsünden — vazgeçmeli. Kimbilir kaç senedenberi takip ettiği yolda biraz daha yorulmalı, biraz daha yıpranmalıdır. Şüphe yok, bir zaman gelecek ki yoru- lacak, dinlenecek bir yuva ara- yacaktır. Evleneceği — ve mesut olup mesut edeceği zaman zamandır. f Muürat Zeki Beye: His te, vücut ve asâp gibidir, yorulur, kanıksar. Tekrar fanli- yete geçebilmesi için dinlenmeya ihtiyacı vardır. Madamki şimdi sevemiyorsunuz, karşınıza kendi- sini size sevdirecek — birisi çıkmı- yör, demektir. Biraz bekleyiniz, istediğiniz. gün mutlaka gelir, ve beklemediğiniz bir zamanda. , HANIMTEYZE Hindistanda Otuz Kişi Yandı Kalküta, 16 (ÂA. A,) — Titreveliy yakınında bir mabette çıkan — bir yangiın neticesinde 30 kişi ölmüş, 40 kişi ağır surette yaralanmıştır. Alman Harp Gemlleri Portamut, 16 — (ÂA. A.) — Burada dört gün kalmış olan Laypzik ve Königsberg ismindeki Alman kruva«- zörleri, İskoçyaya hareket etmişlerdir. eei y fırkasına bir teklifte bulunulacaktır. Müllt ve edebi telcika 53 — Razıyım efendim, dıdıuı Gözlerini kıstı, düşündü, içimi ©k gözlerle: ıuîı:ıı.ıl?laıi:lıgı llı).ukaiı; ıpııık hakir birşey bile olsa? Meselâ hade- meliğe bile razı mısınız? deye Bordu. — Razıyım, dedim. — Peki anladım. Siz hayatta hiç düşmezsiniz, korkmayın, kendinize güvenin, dedi. Başını salladı: — İnşallah, size hademelikten | Durun eyi bir şey vereceğim. Biraz dı.' ’:nüdür beyle konuşa- yım, dedi, kalktı. _ Yanımdan — geçerken, elini omuzuma koydu: _ — Doğrulun — bakayım, dik durün... Başınızı kaldırın.. Hah töyle, içinizde böyle bir feragat hazinesi varken hayattan korku- lur mu hiç? Kendinizi yendirme- yin sakın, siz kederiyenin daima. Tetikte olun. Sinsidir 0, ama siz de ondan atik davranın. Bunun ilâcı nedir, bilir misiniz? Evvelâ irade, sonra da çalışmak. Yor- Londraya gelecektir. 17-7 -984 Mebrüure Sami ÇÖL GİBİ gunluktan serilip düşünceye ka- dar çalışmak. O gaman İnsan ne uykusuzluk e de üzüntü. Vakit bırak- lâzım, —anladınız. mı? “Göğsüne — dokundu,, : şuracgl:n içeriye sokacak vakit bırakmamak lâzımdır. Sizinle yine konuşuruz — bunları, şimdi vaziye- timizi halledelim, dedi. Kapıya — doğru döndün: — Şey... Ne hanım diyeceğim size?... Ne ismi? Diye sordu. Anlayışı, ona “isminiz nedir?,, dedirtmedi. D Çekik gözlü, ısme:l küçük düm. Bütün onlar onun l:ııîridmşl mi idi? Beni eyetimle- rin, öksüzlerin evine, kimsesizli- ğimi bilmiş gibi o sokmuştu. Bu yeni hayat kitabının yaprağını çeker, n mamak giderken, y.'lî Nazan, deyiniz efendim, rdim. İ “?g"“;,ı:â, ben de beklemiye Sinsiyi | başladım. Müdireyi ğ marayı;l;r. ; gelip masanın Üzerine bir şeyler bırakanlar oldu. Her kapı açılışta, benim ba- şım korka korka, helecanlar için de döndü, durdu. Nihayet epey Sonra, iki yüzlü, iyi sözlü insan geldi. Yanında beyaz gömlekli, yorgun yüzlü, kır- kı aşmış, bastonlu bir adam vardı. Yürüyüşü tuhaf, dimdik bir in- sandı bu. Her adımında bir gı- cırtı, İnsanı zavallının bacağına doğru bakmaktan çekindiren ga- rip bir ses çıkıyordu. Ayağa kalmıştım. Müdire ya- nıma geldi, elini omuzuma koydu: — İşte doktor... Yeni hasta- bakıcınızı beğendiniz mi? — Diye gülümsedi. Doktor takma bacağını gıcır- datarak yaklaştı, sordu: — Nerlerde çalıştınız? Müdire hanım atıldı: — Bir yerde calışmadı amma, | kefili benim doktor bey. Hasta- nenizi bir hafta sonra tanıyamıya caksınız, görürsünüz, dedi, bana döndü: —.» Sey.. Nazan Hanım, mü- dür beyle görüştüm. Mektebimi- zin küçük bir hastanesi — var. Bir ay oluyor, haatabakıcısını savdık, Yerine de hâlâ iyi bir adam bulamadık. Hademelerin elinde kaldı. ÂArtık ne halde ol- duğunu tasavvür edersiniz. Ge- lirken — görmüşsünüzdür. Küçük bir bina vardı ya, orası İşte. Yalnız içi berbat. Çok emek vermek lâzım, İki tana hademesi var amma kafalarına lükırdı sokmanın ilmkânı olmıyan, allahlık bir şeyler. Sizin orada bir odanız olacak. Şimdi doktorunuzla bera- ber gidersiniz. Size vazifelerinizi anlatır, yapacaklarınızı göaterir, Sonra da gelirsiniz; işin maddi şeraitini konuşuruz, olmaz mı? dedi. Tek bacağını bir düşman şa- rapnelinin koparıp aldığı, yüzü yaşından ezgin doktorla beraber çıktık. , Yavaş yavaş, dimdik kı- mıldanışlar, içimi Ürperten gıcır- tılarla yürüyordu. Çocuklar sınıfa gitmişti. Avluda kimseler yoktu. Orta kattaki açık bir pencereden, musiki — dersi gören talebenin, hep bir ağızdan söyledikleri bir mektep türküsü geliyordu. Doktora baktım. Sanki bu sesler onun yüzüne adeta rahat- hk ve ferahlık veriyor, alnınm kırışıklarını dinlendiriyordu. Türkünün geldiği pencereye doğru başını kaldırmıştı, birden bana döndü: — Size demin, suali yanlış sordum ben. Bir yerde çalışmış olmanız veya olmamanız, bunlar ikinci derecede gelecek şeyler. Asıl sorulacak bu: Siz çocuk se- ver misiniz, çocuk? dedi. Gözlerim, yanından geçtiğimiz rıhtamı döven dalgalarda: — Bir çocuğum vardı, doktor bey, diye cevap verdim. — Öldü mü? Göğsümlün içinde, öyle hayali filân değil, maddi, hakiki bir san- cı duydum: — Öldü, dedim. — Öyle ise, bir tanenin ye- | rine, kaç çocuğunuz olacak, dedi, Hem de kefensizlerin çocukları... Hastane binasına — gelmiştik. Burası iki katlı, şirin köşk gibi bir şeydi. Alt katta yemekhanesi, çamaşırlığı, — kellerle, — uyuzlara ayrılmış iki koğuşu, üst katta da yine dört köşe bir sofaya çıkan üç hasta koğuşu ile, sabahtan sabaha vizitaya gelen doktorun ve benim odalarımız vardı. Biz içeri girdiğimiz zaman, sarımsı — ÂAmerikan — gecelikler giymiş, on on beş kız çocuğu hep bir arada alt kattakli koğuş- ların birinde, yatakların üstünde oturmuşlar, gülüşüyorlardı. Daha zavallı takma bacağın gicirtisini duyarduymaz çil yavru- su gibi kimi merdivenden yukarı, kimi de yandaki koğuşa kaçıştr lar, Doktorda babalık — hissi, adeta meslek sevgisinden bile üstündü. Onlara darılmasını bile- miyordu. — Kaşlarmı — çatmıya çalışarak : - (Arkanı var) K AE TÜ 4 A LAİ l

Bu sayıdan diğer sayfalar: