| Bu Başı Ne Yapalım? ıl' L__———— milliyetperver Bulgaristan Türkle- | rini çok incitmektedir Aşk ve Macera Romanı . di — Fafa ile Şefkati Bey ise ye niden dansediyorlardı. * Katil zannettiği adamın ya- nında korkak adımlarla yürüyen genç kızın bütün vücudü soğuk terler içerisinde idi Şimdi şu anda ekspres cinayetinin failini bilen yegâne insan ©o idi. Katili ele vermek, herkese * işte katil "budur , demek onun elinde idi. Fakat (Fatoş bunu yapmıyordu. Fatoş bunu neden yapmıyordu? Bu his merhamet mi idi ? Böyle bir canavara acımak... Hayır Fatoş ona bir parça bile acımıyordu. Buna mani olan şey © çocuğu trende gördüğü andan şimdiye kadar kalbini sıcak bir raşe ile dolduran ©o garip his mi idi ? Hayır. Hayır asla.. Bu da değildi. Fatoş cinayet işinde kem- di isimlerinin geçmesinden ve belki de şerikicürüm addedilmek- ten korktuğundan katili ele ver- mek istemediğine kendini inan- dırmak istiyordu. O, bu canavarı, ağzı vahşi bir hayvan ağzına benzeyen, burun delikleri kan kokusu almak iste- yen bir iştiha ile dolu bu insanı bir an beğenmemişti. Halbuki tâ içinden bir ses: “Ne kadar yumuşak dansediyor- du,, diye fısıldıyordu. Şimdi eksilmiş başının saçları Üzerinde ve ensesinde dolaştığını hissettiği bu mazarlar, onun bü- tün sırtında soğuk ve fırtınalı bir rüzgâr gibi dolaşıyor, — onu üşütüyordu. Yere bakan Fatoş onun siyah rugan — iskarpinlerini görüyordu. Siyah rugan iskarpinlerini parke- de gördüğü bu adam — katildi!. Bir ân, Fatoş İnce parmaklarını onun simokininin yakasına tak- mak ve şurada, şu kalabalığın içerisinde: — İşte katil budur! Deye bağırmak arrusile t tuştu.. Halbuki elleri meflüç gibi iki yanında sarkıyor... Ve ihbar edici feryat gırtlağında kördüğüm oluyor, dışarı çıkamıyordu. Fatoş bağırmıyordu. Bağıra- mıyordu. Müthiş bir cinayetin Bırrı onun elinde ve onun İisa- nında olduğu halde, susuyor, bir Buç ortağı gibi katilin yanında sakin, sakin yürüyordu. * Masaya yaklaşmadan genç kız: — Ben şimdi çantayı almağa gidiyorum, diye fısıldadı. Beş, dakika sonra ya holde ya yazı odasında beni bekleyiniz. — Peki... Tevfik beyaz elbiseleri içinde- evvel -— TAKVİM —— Gün SI Hınr t1 Tommuz 934 67 Arabi Rumi 28 Rebevel 1983 | 28 - Haziran- 1880 Vakit (lzant | Vasal 855 4 S7| Akşam (12 — 1943 u.-[ızıı Yataı (200| 21 62 b 39 16 19) lasak (6 39/23 2 ahit | Ezant| Vana! Gülmeş Öğle Ttndi Yaran Suat Suzan ki bu nahif kızın arkasından bir müddet baktı. Ne kadar güzel ne kadar harikulade güzeldi. Ve bir an evvel güzel bir dans havasının ahengi içinde kolları arasında — tuttuğu bu vücuttan benliğine yayılmış olan garip bir ateş bütün vücudunu yakıyordu ve kendi kendine: — Allah şu Jemsin belâsını versin, diye hemurdanıyordu. ö İvan Rabakoviç ayağından ge- niş kunduralarını çıkardı. Burum- ları yırtıla yırtıla yarım eldivene benzemiş olan siyah çoraplar içe- risindeki — parmaklarını — oynattı. Ayakları pek sızlıyordu. Genç Hanstan ayrıldıktan son- 11-7-934 biridir. Burada en kibar lokan- talar, en bahalı barlar, en ala- mod kahveler vardır. En şık şap- ka ve tuvalet mağazalarının da | bu sokakta olduğu muhakkaktır. Berlinin garbında oturan Ber- linliler sabahları, akşamları, hatta, böyle sıcak yaz geceleri bile bu sokakta dolaşırlar. Elektriklerle tenvir edilmiş, modern, şık eşya- ların teşhir edildiği camakânları, kaldırımlara doğru açılmış kahve ve restoran trasalarını, kendileri gibi dolaşan halkı seyrederler.. Fakat bu gezinti caddenin muayyen bir yerine kadar devam eder, Ondan sonra dükkânlar bi- ter, kahveler soyrekleşir, ışıklar zaalır. Ve Kurfürstendamm, Hal- elnseeye kadar — imtidat — ettiği halde halk geri döner ve yine ayni hudut dahilinde gezintisine ra tıplkaı bir deli gibi telâşlı ve devam ederdi. gayrıtabii derecede — müteheyyiç olarak Kurfürstendamm'ın kalaba- hığı arasına karışmıştı. Ve önün- den doğru hızlı bızlı giden o uzun boylu yabancıy takip etmiye başlamıştı. Bu adam yaşına rağmen ne- kadarda çabuk yürüyebiliyordu. Niyeti nereye gitmekti? Kurfürstendamım Berlinin en şik ve en kalabalık caddelerinden Arl İstanbul Lisesi Mozunları Teplanıyor İstanbul erkek lisesi mezun- ları cemiyetinden: Cemiyete «it fevkalâde mühim meseleleri görüşmek üzere bütün lisemiz — mensuplarının 10,90 da mektebin konferana salonun- da toplatımları ilân ve rica olunur. _Ankârâ Yüksek Ziraat Enstitüsü Rektörlüğünden : 1 ; Bu sene Yüksek Ziraat Enstitüsünün Baytar, Ziraat ve Orman Fakültelerine meccani leyli ve ücretli leyli ve nihari erkek ve kız talebe alınacaktır. Kayıt ve kabul şartları aşağıda - vazıldır: a : Türk tebaasından olmak ( Ecnebiler hususi talimatnamesine göre kabul edilir ). b : Lise bakaloryasını vermiş bulunmak. € : Leyli olacak talebenin yaşı 17 den olmamak. d : Mesleklerinin icap ettirdiği beden kabiliyeti ve sağlamlık- ları hakkında tam teşekküllü hastanelerden Sıhhat raporu getirmek ve aşı şahadetnamesi vermek. e : Belediye veya Polis merkezlerinden getirmek. 2 : Enestitüye girmek istiyenler yukardaki vesikalarla birlikte B kıt'a fotoğrafı bir istida ile doğruca Ankara'da Yüksek Ziraat Enstitüsü Rektörlüğüne göndermelidirler. 3 : Müracaat zamanı Temmuzun onuncu gününden Eylülün sonuncu gününe kadardır. 4 : Evrakı tam olmiyanlar Enstitüye kabul edilemezler. Mües- seso kayıt ve kabul edilen talebeyi iki ay zarfında tekrar muayene ettirir, kabiliyeti bedeniyeyi haiz olmıyanların kaydı silinir. 5 : Leyli meccani talebeden staj veya tahsil devresi için de stajını veya Fakültesini bırakanlardan veya cezaen çıkarılanlardan hükümetçe yapılan masrafı ödeyeceklerini daire Enstitünün verece- ği nümuneye göre Noterlikten musaddak kefaletname vereceklerdir. 6 : Vaktinde tam evrakla müracaat etmişler arasından kabul edilecek talebe diploma derecesine ve müracaat tarihine göre tefrik edilecektir. 7 : Ziraat, Baytar, Orman Fakültelerine alınacak talebeler, Tibbi ilimler Fakültesinin 1, 2, 3 üncü sömestrlerinde mevcut ders- leri de takibe mecburdurlar. 8 : Ziraat Fakültesine âlınacak talebe Ankara'da Gazi Orman Çiftliğinde on ay staj göreceklerdir. Talebeye bu staj müddetince yemek ve elbise masrafları karşıliğı olarak 30 lira aylık verilir. Harcırah verilmez, 9 ; Ücretli leylt talebenin ücreti üç taksitto ödenmek üzere 275 liradır. 10 : Ücretli leyli talebe tercih olunur. Kabul şartlarını haiz olan nihari talebe için miktar tahdit edilmemiştir. (3704) aşağı 25 ten yukarı hüsnühal —mazbatası Ti ubaşı Abdiülmüminağa vakfı mi den: Sım ve mhılleıi Caddesi hwWGııı Tapane Kılıçalipaşa Topçular gâli Dükkân Balâda Ginsi ve evsalı yazılı '#mlâk pazarlık suratile kiraya vı olanlar 1: ibine müsadif Cumertesi günü saat 18 e kadat kaf müdüriyetinde Mülhaka kalemine müracaatları. “criıiîli 1 « B 40 tagbul Temmuzun 13 üncü Cama günü saat | eıl;ıiı Igı'ı: ' | Bulgarrwyralır Bir Yolc unun AÂnlattıklari Arif OruîRusçu kta Linç Ediliyordu (Baştarafı 1 inci sayfada ) orada da kundura boyacılığı mı ediyor? — Bilâkis — yüzünün hayli cilâlandırdı. —Her Bulgaristana — sokulduğu — zaman birkaç — vatandaş bu adamın haline, sefaletine acımak gaf- letinde bulundular, ve aç olduğunu çoluğunu çaoc ğunu İstanbulda bırakıp geldiğini söyliyerek kendisine bir zaman — Yine karasını nasılsa hayli acındırmıya savaştı. (Filibe) | Türklerinden eski bir aileye men- sup olduğunu iddia etti. Sonra vücudu da sakat!. Karnının kena- rında bir delik gösteriyordu. Am- cak bu delikten delfihacet edebi- liyormuş.. Barsakları yokmuş... Bunun üzerine kendisine mu- avenet edenler oldu. Birkaç para verdiler, ailesini İstanbuldan ge- tirtti. Orada — kendisine daimi ikamet tezkeresi çıkarmak için delâlette bülundular ve.. muvaf- fak ta oldular. Bir müddet sonra orada ken- disile ayni ayarda birkaç adam buldu. Onları başına — topladı. Evvelce İstanbulda (Yarın) gaze- tesinde teşkiline kalkıştığı sözüm yübana (çiftçi ve işçi fırkası n> zamnamesinin bazı maddelerini değiştirerek (hilâfet ve teali) ismi altında güya siyasi bir fırka te- sisine yeltendi. Bu, oradakl birkaç adamın menfaatine hâdim olmak için yapılmış — bir hareketten başka birşey değildi. Kendisine güya siyasi bir fırka tesis ediyor süslü vermek istedi. Vakıâ milliyetperver Bub- ü Türkleri bu tahriklere hiç ehemmiyet vermediler. Fakat o mutlaka bir şeyler yapmıya Beş parasız | | cide ettiğinden dolayı | hükümeti nerdinde şikâyette bu- savaştığı için Bulgaristan Türk* lerinin düşmanları olanlarla mür nasebet — tesisine, — onlarla — elele vermeye çalıştı. Çıkardığı beyan" nameleri, fırka nizamnamelerini | bir Türk bile alıp okumadı. Arif Oruç bu büyük ve beliğ mukabeleyi, yazdıklarının — tesif yapmadığını görünce (Rusçuk) tâ halka siyasi bir nutuk irat et meye kalkıştı. ğ Galeyana gelen halk üzerine hücum ettiler. Onu linçetmek is- tediler. Ogün halktan dehşetli bir dayak yedi. Fakat Bulgat zabitleri halkın — elinden kur- tarmıya muvaffak — oldular. Bu suretle linçedilerek — muhakkak bir ölümden kurtulmuş oldu. Milliyetperver Bulgaristam Türkleri Arif Orucu çirkin bir surette milli mukadderatımızı ren- Bulgar kundular. Bir aralık Arif Orucun Bulgaristandan tardolunacağı, hu- dut haricine çıkarılacağı söylendi. Fakat tahakkuk etmedi. Vakâ Bulgaristan Türklüğü bu adama siyasi bir maceraperest narzarile bakmaktadır. Fakat ©o Bulgaristandaki Türklerin rahatıni, huzurunu kaçırmak - için elinden gelen herşeyi yapmıya — karar vermiş görünmektedir. 'Bıı)gıiı- tasi Türklerinin “düşmanlarından; Sobranya meclisine mebus intihap ettirileceği vadini aldığı söyleni" yor. Gerek geçinebilmek - için, bu ham hayal peşinde dolaşan bu haris ve Cüretkar adamın mide bulandıracak yeni rezaletlere kalkışması muhtemeb- dir. Bulgaristan Türkleri, araların- dan bu tiynette bir adamın uzak- haştırılmasını — sabırsızlıkla bekli- yorlar.» — İstanbul Muhabtri # Artık Otomobil Bayram- ları Da Tertip Avrupada bilhassa Fransada otomobile olan hevesin çoğalması ve netice itibarile otomobil satı- ynin artması için kadınlardan çok istifade edilmektedir. Yani bu suretle etomobil de moda eşya- | ları arasına sokülmüş - oluyor ki | bu sayede otomobil fabrikatörleri büyük istifadeler temin etmek- tedirler. Fransada otomobil firmaları neşhur sinema ve tiyatro yıldız- larına, isimleri çok maruf olan | kibar ve güzel kadınlara her sene yeni model birer otomobil hediye ediyorlar, sonra da bir otomobil bayramı tertip olunuyor. Bu bay- Ediliyor en mübhim iki fırsattır.