8 Mayıs 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Salıdan Salıya Çiklet Ve Sakız Kadıköye giden vapurun lüks salonunda bir kıraliçe — gururile oturan görünüşü güzel, giyinişi güzel hanımefendinin ağzı o — Acaba bir şey mi yiyor? — Hayır çiklet çiğniyor. Otomobilin içindeki kalantor bîye'fendi de öyle, o da çiklet çiğniyor, Yaya kaldırımında bir serçe gibi zıplaya zıplaya yürü- yen ahu bakışlı genç kızın da ağzında çiklet var.. Büyük, küçük, kadın, erkek | herkes çiklet çiğniyor.. * Otuz sene evvel bir gün sakız j çiğniyordum: — Sakın çiğneme, sakalın çıkmaz; köse olursun! Korktum sakızı ağzımdan attım, k; Exı ettin, dediler, erkekler sal fiğnemez, babanın sakız çıgnâdıkıgmi hiç gördün mü? akları vardı. Haki . b.mın. S Detaği katen ba- memiştim. dediler, * Yirmi beş sene evvel cereye tırmanmıştım,. bir kafesin deliklerinden bir oda- nın içini seyretmişti. Beyaz başör- tülü beyaz entarili, beyaz yüzlü bil' pen- Gözlerim bir hanım kız gergefte bembeyaz | Ağzında sakız | bir iş işliyordu. ırşrdı. Sakız da hanımkızın baş örtüsü kadar beyaz, teni gibi güzel kokulu id kadar Yakışmışlardı. Dakti İ aktilonun kirpiklerinde Rimel ş:ı?;:îannda ruj, saçlarında esans var. Bir taraftan maki- nede tıkir tikir yazı yazıyor. Bir Yandanda ağzında çıkır — çıkır çiklet çiğniyor. Lââl dudaklarının arasından çikleti gördüm. Boyama | bir renk gözüme ilişti, bir esans kokusu burnuma geldi. K kendime: P — Ne sun'i bir zevkl Dedim! S y Ne çam sakızı imiş; ta Ame- rikaden gelip yakamıza yapıştı. kurtulamıyoruz. Bir çare düşün- “düm: Amma çok — pöra' lâzim, günün birinde Ford kadar zengin olursam piyasada ne kadar çiklet varsâ _l_ıepsini toplayıp — denize dökeceğim. Onun yerine köşeba- !"'flll sebil gibi bedava sakız dağıtacağım, Pazarola ; — Hasan Bey İnsull'ü Ameri- ada yüz elli sene hapse mah- üm edeceklermiş,... e c Canim — oldü olacak şunu yüz elli Yapıverseydiler, serma- yeden kaybedecek değillerdi yal ynuyor. -— — -SON POSTA — ei kândaki manken olurdu.. — Niye Hasan Bey? — Hergün -bir - başka giyiniyor da.. PAZAR OLA F"ASAN BE gaaredAkhe garanaAaALADA kacın olsayacım, en | evvel kıskanacağım şey, şu Came- çeşit T Hartfi Herkes bana darıldı, Eş dost birden ayrıldı; Gam boynuma sarıldı Tasmanın “T,, si gibil Keyfim kaçtı nedense; Farkında değil kimse; Bu da dert mi herkese; Tasanın “T,, si gibi . Pek zevksiz geldi bü yaz, Yazlık yapmasan olmaz; Masrafım çok, gelir az, Tıkırın “T,, si gibi.. Nerededir paralar? Bende yok, âlemde var; Şımşirdir kel baş arar Tarağın “T,, si gibi. Hiç yerinde duramaz, Yanılıp ta vuramaz; Bana asla uğramaz Talihin “T,, si gibi.. P.O.H.B. — Bir resme, bir de yüzüme 'bak- Hasan Bey.. Ona ne kadar çok benziyorum. — Ânnenin resmi değil mi? — Hayır resmi! | | Greta Garbornüun diğini hiç gör- | i, biribirlerine ne | aa DN Ü. """""""llıııııııııııııııı ELLLLLLİ Avrupada Sulh 'Fıkrıı $ Ancak Hasan Bey lokantaya - girdi. Bir kebap ısmarladı. On dakika geçti, yirmi dakika geçti, bir saat geçti kebap gelmedi. Hasa Bey garsonu çağırdı: Ü — Yahu bir saattir bekliyo- rum, bir kebap söylemiştim, hâlâ gelmedi. Garson hiç mahçup olmadı: — Ya Hasan Bey, biz. bu lokantayı- açalı -on &#ene oldu, - on sene sizi bekledik, ilk -defa daha bügün geldiniz! - — — — - _.J . k ei T sa Uçtu Uçtu Kuş Uçtu — MT İN OO İN HUi İ Fıkralar Benzemiyor Hasan Bey komşusunun fotoğ- rafını çekmişti. Komşusu fotoğrafı görünce hiç beyenmedi. -- Bana hiç benzemiyor. Hasan Bey ses çıkarmadı. Fo- toğrafın başını kesti. Bir eşek resminin baş yerine yapıştırdı. Komşusu kızdı: — Bu hakarettir Hasan Bey. — Niye hakaret olsun fotoğ- | yafın sana benzemiyor kil! Merak Hasan Beye bir hizmetçi ge- tirmişlerdi. Hizmetçi yeni köyden gelmiş hiçbir şey bilmiyordu. Hasan Bey öğretti: — Kapının zilini duyunca ka- pıyı açacaksın; Balte bir tecrübe - yapalım! Hasan Bey kapıdan çıktı, zili çaldı hizmetçi kapıyı açtı. — Öğrendin ya! Hasan Bey odasına çıkar çık- | maz kapının zili çalındı. Kapı açılmadı. Hasan Bey indi, açtı; karşısında hizmetçiyi gürd_ü. — Na var, nereye gittindi! — Bir yere gitmedim, ben sokağa çıkıp zili çalarsam kapıyi kim açacak diye merak ettim de! Acemi Dümenci Vapurun dümencisi bir iki dakika için kamarasına - inecekti. Yanında denizi seyreden Hasan Beye: — İki dakika dümeni | bırakıp gitsem idare eder misin? Dedi, Hasan Bey bu teklife adeta sevindi: — İdare ederim amma ne tarafa gideceğimizi söyle! Dümenci ufuktaki bir yıldızı İşaret etti: — Bu yıldıza doğru! Dümenci kamarasına indi, Ha- san Bey dümeni çevirdi. Geminin yolu değişti. Yıldızı aradı. Yıldır geminin arkasında idi. Bağırdı: — Hey dümenci; vapur biraz evvel gösterdiğin yıldırı geçt, başka bir yıldız göster de onu doğru gidelim! Üniforma Sıcak. bir günde arkasında kürk, boynunda atkı, - başında kulaklarına kadar geçmiş ılgkl bulunan bir kadım Hasan Bey arkadaşlarına gösterdi: | — Çıplaklıkla mücadele cemi- yeti diye, bir cemiyet teîekk'_'l ederse. azasına bu kadının giydi- ğinden daha iyi bir üniform : Celdu? — Hiç sorma Hasan Bey bi- zim mahallede yer yerinden oy- nadı.. Ne sağlam bir duvar, ne de yıkılmadık bir temel kaldı. — Sizin mahallede zelzele mi Kazadan Sonra Otomobil — kazasında a kırılan adam elini kalbinin üzerine koymuş bar bar bağırıyordu : — Yaram burada.. , - Hasan Bey yanına gitti: — Canım yaran nasıl oranda olur, ayağın kırıldı. — Ayağımın kırıldığının zararı yok, otomobilimle peşini kovala- O dığım kadın kazayı görünce, oh olsun, İqrıldj. dedi, bu yüzden kalbim b ayağı bulup giydirilemez! a ——— ... — Hasan Bey sen de duydun mu, Rusyada Üç ayaklı bir dana doğmuş.. — Tuhaf şey, iki ayaklı far çok gördüm amma; üç ı::ğ | dana ne gördüm, ne de duydumi —— A n A T İ n

Bu sayıdan diğer sayfalar: