10 Sayfa SON POSTA Ağzına Gelenleri Döküp Sayıyordu.. ,, Böyle bir hitaba alışık olma- dığım için bu sözlerin bana söy- lendiğini tahmin etmedim; ve göz- lerimle Macidi aramakta devam ettimi. Fakat o ses, birdenbire kudurmuş bir bayyan. homruttusıt- na benzeyen bir şiddetle gürledi: — Uyvlan.. sana söylüyordum... Hele kaltağa bakın hiç aldırme yor. Daha arabadan iner inmez, hanın avlusunda avlıyacak adam arıyor. Bütün gözler, bana çevrilmiş.. öfkeden kızarmış, adeta canavar- laşmış bir çehre, bana karşı dikil- mişti. Bu çehre bakışı o işittiğim mözlerin acılığı, sert bir kırbaç darbesi gibi beni sersemletti. Titreye titreye geri çekilirken kulağıma şu sözler de gelmişti: — Hey.. Odabaşı... Bu oyun- cu — karılar, odalarından dışarı çıkmıyacaklar. Eğer bir tanesini eyvanda görürsem.. Vallahi, billahi hem onları, hem sizi kırbaçtan geçiririm. Kaltak.. Adam avlamak.. O- yuncu karı.. Kırbaçtan geçirmek... Bütün bu sözler dımağımda biri- birine — karışıyor; bir oğultu halini alıyordu. Bu hayatın daha ilk adımında neler, ne akla ve hayale gelmez bir sertlikle — karşılaşmıştım. Vakıa yengemin evinden ayrıldığım gün- denberi, hayatın ne çetin, ne ıstıraplı tehlikelerle dolu olduğu- nu hissediyordum. Fakat hiç su- çum ve kabahatım olmadığı halde, böyle iğrenç sözlere muhatap olabileceğimi zihnimden geçirmi- yordum. Dört tarafından iplerle sarılı bir sandığı sürükleye sürükleye merdiven başına kadar çıkaran Macidi görür görmez kendimi zaptedemedim. Hüngür ağlamaya başladım. — Macitl.. Ben başkalarından hakaret görmeye alışmış bir kız değilim. Git, sor o adama... benden ne istedi? Diye bağırdım.. Macit, gözle- rile oda kapılarındaki numaraları araştırırken, bü bir kayıtsız- lıkla cevap verdi: — Aldırma canmım.. Onlar öyledir. İlk günlerde böyle bağı- rır, çağırırlar. Birkaç gün sonra da, balmumu gibi yumuşarlar. Ne yaparsın, yavrum., Bu iş böyle- dir. Kafamıza vursalar, eyvallah diyeceğiz. Hah... İşte.. Sekiz nu- mara şu oda.. Haydi gir bakalım içeri... Himayesine iltica ettiğim Son Posta | İLÂN — FiATLARI I — Gazetenin esas yazısile bir sütanun iki satırı 'bir (santim) sayılır. 2— Sayfasına göre bir santi- min ilân fiatı şunlardiır. Fanyfa | sayin |sayfa | sayfa | Diğer| Son L |Z 4- S |yerler | sayfa 400 250/200 100 60 | 30 Kra. | Keş. | Kış, | Kes. | Keş. 3 — Bir santimde — vasati 8 kelime - vardır. d— İnce ve kalın yazılar tutacakları yere göre sanlim- le ölçülür. anlıyamadığım | adamın şu zelilâne —tavur ve sözleri bende daha isyan uyandırdı. — Mümkün değil.. Mümkün değil, Macit.. Ben bu işi yapa- manm.. — Yengemden — gördüğum hakaretlere karşı tahammül ede- medikten — sonra.. — Başkalarının hakaretlerine hiç dayanamam. Diye haykırdım.. Macit, yine ayni tevekkül ve tezellülle, o eski sandığı odadan içeri sürüklerken cevap verdi: — Dayanırsın kızım, dayanır- sın.. Sen de bunlara alışırsın... Şu ölümlü dünyada önüne gelenle hır çıkarmakta mana ne?.. Bizim gibi adamların nasibi, hakaretlere karşı kulaklarını tikamak.. — İstih- zalara karşı gözünü yummak.. Bir lokma kuru ekmeğe karşı kuyruk çalkamaktır... Hele şimdi dur da, zihnimi karıştırma... Tut bakayım şu sandığın ucundan.. Şu, karyolanın dibine çekelim... Hah.. Oldu... Şimdi, efenditim.. Biz bu odada beş kişi yatacak- mışız. Bu karyolada, seninle, ben.. Bu karyolada belâlı Marika ile sülük Ahmet.. Kemancı Rıza da, şu sedirin Üstünde kuyruğunu kıvırsın, yatsın. Az kalsn, çıldıracaktımi: — Ne söylüyorsun, Macit?.. ben bu kadar kişinin içinde ml yatacağım ? Diye bağırdım. Macit, yine büyük bir serin kanlılıkla cevap verdiş — No olur, canım?.. Hem de seninle beraber?.. Ne çıkar, gözüm. İyi..çok iyi, Macit... Beni bunun için mi buralara getirdin?. Şunu bil ki sen, çok alçak bir adammışsın. — Niçin, vanım?.. — Şunun için ki evvelâ, bana maskeli davrandın. Beni aldattın. Çıkılması müşkül bir çukurun içine attın.. Şimdi de daha hâlâ bana her şeyi evvelden söylemi- yorsun, Beni tahammül edilmesi mümkün olmıyan bir hayata sü- rüklüyorsun.. Sen, bir alçaksın.. sen bir vicdansızsın. , Macit, Hiç istifini bozmadı. Karyolayı köşeye daha iyi yer- leştirmiye uğrüşırken, homurdandı. — Alçak.. Vicdansız... İşte, insanlar arasında İngiliz lirası gibi geçen iki kelime... Hiç üzül- me, yavrum... Bu söylediğin söz; lerin aksini iddiaya uğraşacak.. ve seni sinir illetlerine uğratacak bir yaradılışta değilim.. Dram- larda (vefasız aşık) rolünü oyna- dığım zamanlar, bu kelimeler okadar çok yüzüme çarpılmıştır ki: Adeta suratımın — derilerini nasırlaşmıştır.. İşte. şimdi senin de bugün gücüne giden bazı sözler var. Bunları yarın okadar çok işiteceksin ki.. Sana bugün yabancı gelen bu sözlerin en katısı bile, yarın öbürgün lâtilo- kum şekeri gibi tatlı ve yumuşak gelecek.... Ooool gel bakalım, sülük Ahmet.. Biz burada tatlı tatlı yarenlik ediyoruz. Senin belâlı nerede?.. a benim ruhure- ( Arkan var ) büyük bir | Çifte Sıfırı rünce: — Bir saattir sıra bekliyo- | rum, çıkacaksanız çıkın! Dünya İktısat Haberleri l ı Si İ Tel - Aviv Panayırı Açıldı Bilhassa bu sene yakın şarkın Bis, en h:uynhı.(ıl' gic:lıet mı Ti ini alan ihmalci | Filistinin Tel - Aviv davrandık| panayırı — açılmıştır. Sergi (26) mayısa kadar devam edecektir. Sergide Türkiye için #yri ve resmi bir paviyon yoktur. Bazı tüccarımızın ayrı ayrı bu meşhere iştirak ettikleri haber alınmıştır. Bizim bu ihmalimize mukabil Bulgaristan ve Lehistan bu sene Tel - Aviv panayırına büyük bir ehemmiyet vermişlerdir. Bulga- ristanın eşyası ayrı ve resmi bir paviyonda teşhir - olunmaktadır. Bu paviyondan maada bir kısım tüccar ayrı olarak ve Filistin tüccarı ile temasa gelmek üzere sergide yer almıştır. Bulgar İktısat Nezaretine mensup bir heyet te sergide tetkikatta bulunmaktadır. Lehistan Tel - Aviv sergisinde beheri (400) Mmetre murabbaı saha İşgal eden dört bina iİnşa ettirmiştir.. Bu binalarda Leh sanayi ve ziraat mahsulleri teşhir olunmaktadır. Leh paviyonlari sergi açıldığı halde gezileme- mektedir. Bunların resmiküşadını yapmak üzere Leh Başvekili ile Ticaret Nazırının Tel - Avive gelmeleri beklenmektedir. * İngiltere ve Hollandayı yakın- İ dan alâkadar eden flınyak dünya kauçuk işinin SA ÇUN bir anlaşma ile hal- anlaşması | yedildiği bildirilmiş- ti. Londradan yazıldığına — göre kauçuk yetiştiren — memleketler arasında aktedilen ve istihsalâtı tahdit eden bu itilâf — haziran (934) tarihinde mer'iyet mevkiine girerek ( 1938 ) senesi — sonuna kadar yani dört seneden — fazla bir müddet tatbik sahasında ka- lacaktır. Bu yeni anlaşma ile hesapsız bir istihsal — yüzünden zararla neticelenen kauçuk işleri intizam altına alınmıştır. Bundan sonra âkit memleketler — kendi topraklarında — yeniden kaüçuk ağaçları dikilmesine mâni olacak- lardır. İstihsalât ta her memle- kete tefrik olunan hisseleri gös- teren umumi — plâna göre elde edilecektir.. Bu plâna dahil olan memleketler şunlardır: Malezya. Hollanda Hindistanı, Seylân, Hindistan, Fransız Hin- diçinisi, Şimali Borneo hükümeti, Saravak ve Siyam. 1938 senesine kadar — dünya kauçuk istihsalât miktarını tesbit *eden plâna göre (1934) senesinde IYeı_iıenw-“ Hicaz Boğuşma- 'sının Önüne l sara ( Baştarahı 1 inci sayfada ) etmiştir. İbnissuut ordusunun malik | n | giliz techizatına olması, | gilâhlarının İngiliz silâhları olması, İ bu vadide her türlü tereddüdü bertaraf etmek gerektir. Hicaz | huvvetlerinin Aden araz'sine doğ- | ru ilerlemelerinin uyandırdığından l bahsedilen endişe ise tabildir. Çünkü muzafferane ilerleyen bu | kuvvetlerin Adene fazla yaklaş- | malarını elbette ki İngiltere iste- mez. Bu noktayı böylece kaydet- tikten sonra şimdi gelelim ajans telgraflarına. Bunlara göre vaziyet şudur: Kahire 7 (A.A.) — Hudeyde şimdi İbnissuut zabitleri tarafın- dan idare edilmektedir. Bunlar Yemen İmamı için son zamanlarda Avrupadan gelen mühim miktar- da mühimmat ele geçirmişler- dir. Mekkeden gelen bir telgrafa nazaran, bütün Müslüman dün- yasından İbnissuudu tebrik eden telgraflar gelmektedir. San'aya Doğru Cidde 7 (A.A.) — İbnissuut San'aya doğru ilerlemektedir. “ Zaferi Nihal ,,ye Kadar Kahire 7 (A. A,) — Hudeyde- de mukim olupta son vakayi dolayısile Kamran adasına iltica etmiş olan — bazı ecanip, Emir ( Baştarafı 1 inel sayfada ) af kanununun hangi — vergilere aldığımız netice şudur : Yeni kanuna) göre 23 Nisan 1336 da tahakkuk etmiş olan harp kazançları, —musakkafat, — arazi vergileri, temettu, ağnam ve canavar, hususi ormanlar maadin vergi tezkereleri, damga resimleri, rüsumü babriye, oyun kâğıdı, sigara kâğıdı, — isti reami, kibrit, kav ve çakmak istihlâk resimleri, emaneten idare edilen berri ve bahri Aav resimlerile devlet tarafından idare edilen fşar borçları af edilmiştir. Bu tarihe kadar tahakkuk etmiyen bütün bu cins vergilerle beraber mültezimlere ihale edilen âşar borçları affa dahil — değildir. İstanbul Tahsil Müdürlüğü affedil- mesi lâzımgelen bu gibi vergile- rin cetvellerini hazırlamakla meş- güldür. Yalnız İstanbul maliye- sinde 1300 Ssenesindenberi bu gibi vergilere ait tahkikat ve tahsilât — defterlerile — müfredat defterleri arasında tevazlin bulun- madığı ve bazılarının müfredat defterleri hiç ortada olmadığı için bazı şubeler bu gibi vergileri hazırlamakta müşkülâta uğramış- lardır. cem';ı;ı (1,019,000) ıoıır kauçuk elde edilecektir. * Belgrattan bildiriliyor: Yugos- lavya deri ihraca- tında yeni — bir memlekettir. Ge- çen seneye kadar bu maddenin ihracatı memlekete çok az bir gelir temin ederken 1933 senesinde bu sahada yapılan faaliyet neticesinde deri ihracatı 100 milyon Dinara — varmıştır. Yugoslavyanın —ihracata — tahsis ettiği deriler bilhassa kuzu ve oğlak derileridir. Kuzu derileri için mahreçlerin en mühimmini Almanya teşkil ediyor. İkinci olarak adi eldiven imali için ucuz kuzu derisine ihtiyacı olan İtalya geliyor. Oğlak derilerinin başlıca Mayıs 8 — Geçilemiyor | Faysal tarafından verilen teminat üzerine avdet elmişlerdir. Yahya'nın — kuvvetleri çekilip te, Hicaz orduları idareyi ele aldıktan ber tarafta sükün iade - olunmuştur. San'adan bildirildiğine göre, Yemen veliahtı, İmam Yahyanın sulh tekliflerine makta ve nihayete kadar muka- vemet hususunda israr. eylemek- tedir. İtalya Da Vaziyetten Mem- nun Değli Paris, 7 (Havas) — Fransızca Lö Jur gazetesi, İmam Yahya'nın mağlübiyeti üzerine İtalyan gaze- telerinde görülen telâşı şu cüm- lelerle izah ediyor: “ M. Musolini eski Romanın Asya ve Afrikadaki müşterilerile yeni Roma arasında iktisadi ve manevi bir yakınlık vücuda getirmek istiyor. Bu da | İtalyanın müstemlekecilik siyase-” tinin bir neticesidir. Geçen sene Romada yapılan Şark talebeleri kongresinde genç Araplar İtalya- nın bu arzusunu heyecan içinda karşılamışlar ve tasvip etmişlerdi. Filhakika İtalya, Arap memleket- lerinden istifade etmek emelinde- dir. Nitekim İtalya Habeşistana İmam sonra muarız — bulun« Vergi Affı ı mize göre Maliye Vekâleti ait olduğunu tetkike memur ettik, l da başka bir elin girmesini iste- miyor.» , ususi bir surette öğrendiği- 340 senesi başlangıcına kadar tahak- kuk eden bu gibi vergiler için tenzilâtlı bir af projesi hazırla- maktadır. Bu projeye göre 336 dan 340a kadar tahakkuk eden vergileri muayyen zaman- da arzularile vermek isteyenlere tenzilât yapılacak ve vaktinde vermeyenlerden de vergi yüzde yirmi cezasile tahsil edilecek- tir. Bu proje yakında meclise verilecektir. Yeni Neşriyat: “7,, Gün — Bu güzel mecmua- nın (61) inci nüshası bugün çok zengin ve mütenevvi Münderecatla çıkmıştır. İstanbul radyosunda yapılan çok eğlenceli bir reportajı da ihtiva eden bu nüshada, muharrit Mahmut Yesari Bey, kendisile konuşan Yedi Gün mu- harririne muhtelif — hatıralarından ve kanaatlerinden bahsetmekte ve kendisi hakkında ayyaş, geçimsiz, gayri mün- tazam, kültürsüz deyen mmuarızlarına toptan cevap vermektedir. Mecmua tavaiyeden müstağnidir. Aynİ Haklar — Bal Üniversitesi profesörlerinden — M. G. Viclande'in kanunu medenide Ayo? Haklar isimli eseri İstanbul ticaret mahkemesi azâ- sından İsmail Hakkı Bey tarafından Türkçeye tercüme ve neşredilmiştir. alıcıları Amerika ile Fransadır. x Gümüş paranın yeniden ihdası li taraftarı bulunan ÖĞ Amerikan meb'usla- Pa rı karşılığı — yüzde işi yetmiş altın ve yüz- de yirmi gümüş olarak tanzim edilecek yeni bir para projesini Reisicümhur M. Ruzvelt'in kabul edeceğini kuvvetle Ümit etmek- tedirler. Şu kadar ki Reisicüm- hur böyle bir işi beynelmilel bir anlaşma hasıl olmadan - tatbik sahasına koyamıyacaktır. Şu hal- de dünya devletleri gümüş istok- larının bu İşte kullanılmasına be- raberce karar vererek Amerikaya ilühak ettikleri anda bu mesele hallolunmuş bulunacktır.