Dil Değiştirmek Mevsimler değiştikçe insanlar; yalnız sırtlarına, başlarına geydik- lerini değil; dillerini de değişti- virler. Sakın bu sözümden; yaz gelir gelmez dillerini koparıp yerine bakkaldan, —aktardan — tedarik edilmiş yazlık bir dil takarlar manasını çıkarmayın.. yerine yaz- lığını takmak için ağzınızdaki dili kesmiye kalkarsanız, hiç karış- mam ömrünüzün sonuna kadar dilsiz. kalırsınız! Dillerini değiştirirler, demek- ten maksadım: Yani konuşma- larının tarzı değişir. Meselâ, kışın karlı günlerinde bir genç kadına Ültifat ederken: — Hanmmefendi, siz -insanın İçine bir çini soba sıcaklığı verir Yorsunuz! Diyenler ayni genç kadına yaz ortasında tamamile başka şey göylerler. — Hammefendi — siz insanın ruhuna buzlu bir limonata ferah- liğı veriyörsunuz; Başka bir misal; Kışın bir traşçıya tesadüf edenler: — Dondum vallahi, tam iki saat soğuk soğuk anlattı durdu. Diye şikayet ederlerken, yaz gününün şikâyetlerini buna zıt bir €ümle ile ifade ederler; — Tam iki saat tıraş etti. Vallahi adeta üzerime ateş bastı. Kışın her evde odaya giren | gıkanlara yapılan ihtar şudur: — Kapıyı kapal Yazın da aksi: — Kapıyı açık bırak. Yazın: — Ölürsem cehenneme gitsem de zarar yok! Sözünü söyliyen olmaz fakat h.: Cennette gözüm yok, ben emlik olduğumu biliyorum! Mmy leri çok görürüz. Velha- g ümler değiştikçe insanların mev dı- değişir. — Pazarola dilleri aa a Sinemada Hasan Beyi sokakta gördüm, havaya — kaldırmış yürü- aa eğer bağırmasaydım ya- ,_I n geçtiğimin farkında Bile olmıyacaktı. — Ne oldu Hasan Bey, ba- go havada! — Hiç sorma azizim, sinema- yya gelmiştim en ön sırada otur- düm, başımı kaldırıp rdede sinemayı seyredeceğim r bi bale geldim! eli — Gazetede bir şey gördüm Hasan Bey; Mısırda bir deve bir tireni yoldan çıkarmış.. — Rakibinden intikam almak — Evine niçin her akşam gidiyorsun? £8| — Kanmla kavga ediyo- ruz da! — Karınla kavga etmene se- bep nedir? | " — Eve geç gittiğim! l sefer Duyuldu yine sesi, Düt düt düt düt düt diye.. Biraz kısık nefesi Bilmem ki şimdi niye? İşledi oto Anladım vâek“ Bulamamıştır mımnı:':lubınir hikâyeye şöyle “ Mehtaplı - bir şakır yağmur yağıyordu. ,, Bunu okur ol güldüler: — Şakır şakır yagmur yağar- ken mehtap olur mu? Hasan Bey gülmedi: -— Olur ya, dedi, birdenbire yağmıya ysa mehtap kaçmıya vakit bulamamıştır| & Barometre Hasan Bey — bir barometre almış, odasının duvarına asmıştı : — Nasıl, Hasan Bey; baro- metrenden memnun musun? — Çok memnunum azizim, herşeyi evvelden haber veriyor. Meselâ ne vakit şiddetli yağmuru karım - bir gecede - şakır yağmur Halkayı çevirince- Onun herşeyden öncü. Tramvaya Kesilmiş şimdi sesin, Dan dan dan dan efendim! Kartuluş yok mu dersin? Halin yaman efendim! Görürdük alay, alay? Birinci her tramvay. iİnanmazsan sen de say! Yoktur yalan efendim! Biz girerken zarara, Sen konmuşsun çok kâra; Almışsın fazla pora Haydi uçlar efendim! Yapacağım derken yol, Havyar kesmişsin bol bal: Vakit geldi hazır ol, Vermem aman efendimi! P. O.H.B. Hı“n.BEy — Sen böyle dürbünün tersile ctrafa bakarsan dünyayı de de dürbünü çevir de öyle bak! TELEFONA vremree PAZAR OLA HASAR BEY — Ben bir zaman en meşhur insanlardan daha önde giderdim. — Demek senin şöhretin da- ha büyüktü. — Hayır, fakat o zaman oto- mobil şeförlüğü ediyordum. —e eeeaaaman —— ğil, kâlnatı bile küçük gö- ğ ilmiş almış, matik, Gelecek birer birer; akkı deği ı n $i ik biz bu işi. Kesemizden söktüğü.. SADA EKRÜF tanalrye hali bitik; Ucuzladı dediler, VYüzü gözü çok ekşi. Artık lâfın gümrüğü. KO M B — Dün yanımda gördüğün damı nasıl buldun Hasan Bey? — Biraz aptalca gibi.. — Yakında onunla evleniyoruz. —.İyi tahmin etmişim! —— Ne Yaparlar? Hasan Beyin oğlu — kavak ağaçlarını gösterdi : — Baba,bu upuzun ağaçlar nedir? _bKı.'n.il — Bunları ne yaparlar? - BirNisan Bir nisanda bir otobüs bir otomobile çarpmış, otomobil par- ça parça olmuşta. Otobüs şofö- rüne sordular: — Kabahat bende değil! Dedi. Bu sefer otomobil şo- rüne sordular; o da: Ka L B i, bir nisandı, otol $ :i'.ı gıiı yapmak ğıkdimı, ğuılı sağdan geçeceğimi işarel m, fığıı Jd Bu esnada an gi otobüs te otomobile çarptı. ! Koştum * Hasan Bey akşam yemeğinde misafirlerine dedi ki: — Bu ördek yabani ördektir. — Sahi mi söylüyorsun Hasan Bey? — Tabil — sahi — söylüyorum. ven | görüyelin D ven aee n & arı Tei çARN Miğer ” a : ” ; Z A Hasan Bey evvelce bir yaz- hane açmış ticaret yapıyordu; günün birinde yazıhanesine Mişon isminde bir Yahudi müracaat edip iş istedi, Hasan Bey sordu: “— Sen ne iş bilirsin? Her işi bilirim, n — Mükemmel! Hasan Bey Mişonu alıkaydu: — Mademki her işi biliyorsun yanımda —müşavir — vazifesini gö- rürsün! k Hakikatte Mişon her işi bilir — değil hiçbir işi bilmezdi. Birkaç gün sonra Hasan Bey bunun far- kına vardı: | — Mişon Efendi,dedi, seninle müşavere edeceğim bir iş çıktı. ğ — Nedir efendim! * —Şu müşavir diye yazıhaneye | aldığım Mişonu kolayca yazıha- — nemden nasıl kovabilirim? | Şemsiye Yağmur, bardaktan boşanır- casına yağmıya başlamıştı. Hasan — Bey ıslanacaktı. Tesadüf karşısına bir şemsiyeci çıkardı : 4 — Şemsiyeler ! $ Hasan Bey bağırdı : — Şemsiyeci bana bir şemsiye ver.. Hasan Bey bir tane şemsiye | aldı, açılmadı : . — E, bu şemsiye açılmıyor. — açar, kullanırsınız? j Piyano Atılmazki — Hasan Beyin karısı piyano çalardı, amma dinlemey: e T mutlu! Bir gün komşusu Hasan — D ::ı- karım da - seninki — , çaldığı bir enze- — =u. kafa liıi:? geet & Hasan Bey sordu: ! — Karın da piyano mu çalar? — — Hayır, keman! A — Mes'utsun azizim! " — .0 ş — Hiç olmazsa, çok fazla kız- a dığın zaman elinden kapmca — pençereden — dışarı — atabilirsin, — bir de le im halimi düşün! — — Kamea ddti rir e l & — Bizim komşulardan Gün- — gördü zadelerin büyük oğulları — öldüğü zaman, mükellef bir ce- — naze merasimi yaptılar Hasan Bey.. — Bilirim azizim Güngördü — zadeler yaşamasını bilen insan- — c