Başlıyor: Bu başlıyan ne Karagöz, ne de tiyatrodur, onun | için şimdiden başlıyalım mı baş- lıyalım mı hıyalım mı mayın.. Silâhları azaltma konferansı yine işe başlıyor.. ne olacak merak — ediyor musunuz?; — Yok © kadar meraka değmez. Hani eçen — seferki toplanışta ben: groieleı projeleri takip edecek, sonra yine hiçbir neticeye bağ- lanmadan dağılacak dememişmi idim. Dediğim gibi de çıkmadı mı? Bu sefer de yine ayni suretle dağılacaklar.. ve bu iş ihtimal ki toplana, — dağıla — torunlarımızın torunları ak sakallı adamlar ol- dukları zamana kadar sürecek.. Cinayetler: Olur şey değil * bir. gün ygııe(ede bir gıv:ğiı okuyorum. “ Bir tavuk yüzünden cinayet , Ööbür gün başka bir havadis “ bir kabak yüzünden cinayet , bunlarda ne, ne incir çekirdeğini — doldurmayan — işler yüzünden — biribirlerini vuruyor, öldürüyorlar.. Yahu, siz tatlı canı- nızın kadrını bilmez misiniz?. Vu- rulan ölüyor, —vuran senelerce hapishanelerde çürüyor.. Kendi- nize gelin biraz, böyle saçma Karagözün evini - taş- diye, bağırmp çağır- şeylerden vazgeçin; hiç kimsenin | diğerini öldürmeye değil, bir to- kat vürmaya bile hakkı yoktur.. Bunu anlamak lâzım!.. t Yine bir az hanım- | lara takılacağım, peşlerine takı- lacağım zannetmeyin. Bu yaştan sonra bu işi yapımıya kalkarsam beni ayıplarlar. Yani demek is- tediğim —hanımların şu moda işine burnumu sokacağım.. Mev- sim değişti, havalar yavaş yavaş soğuyor. Hanımlarımız da yazlık ince elbiselerini kalın manyolarını giyiyorlar. Fa- kat bu giyinişte keseleri zarara sokan cihetler var.. İlle son mo- da olacak diye birçok para sarf edip Avrupadan gelen üzerinde iplikyen ziyade bir moda etiketi taşıyan kumaşları alıyorlar.. Ne kadar yanlış! moda demek Av- rupalı bazirgânın üzerine moda damgasını bastığı eşya demek değildir. Herkesin kendine yakıştır- dığı şey modadiır. -Bilhassa hanımlarımız modayı kendi ku- maşlarımızdan, yerli çeşitlerimiz arasında arayıp bulmalıdırlar, PAZAROLA ASARBEY Başvekilimizle Hariciye Vekilimiz ——— Yavuz zihlisile Bulgaristandan dündüler -— HEzıumu Hasan Bey sineklerden hiç | hoşlanmaz.. Evinde bir alay sinek | çıkarıp yerine | tutan kâğit asılıdır. — Bunların | üzeri tutulan sineklerle doldukça sevinir.. Geçen akşam yemek yiyorlar- dı. Karısı tam çorba kaşığını ağzına götürürken çorbayı iç- mek — için açılan — ağzından çorba ile beraber bir de sinek | içeri giriverdi: | — Eyvah yuttum.. — Zararı yok karıcığım, bir sinek daha öldü ya ona sevine- lim.. efendi bir sinek ——— Hasan Bey — Siz; kadmlar, er- keklerden daha kurnaz - olduğunuzu anlatmak için mi boynunuzda tilki kürkünü — taşıramız?, Hasan Beyin yeni taşındığı evin her iki tarafında mezarlıklar var.. Çamlar siyah giymiş devler gibi gök yüzüne uzanıyorlar.. Me- zartaşları - başlarında kavuklar sessiz secdasız düşünüyorlar.. — Hasan Bey, dedim. Ne diye bu eve taşındın. Etrafta mezar- lıktan başka birşey yok.. Cevap verdi: — Daha iyi ya, dedi, böyle komşuları nerede bulurum. Ne caz getirtirler. ne gramofon ça- larlar.. ne gülüp oynarlar.. ben de bu yüzden evimde rahat uyu- yabilirim... Oduncuya Açık Mektup Bilirsin hazretim sen hör yıl bana, On çeki odunu teslim edersin.. Kupkuru meşedir taşı odana; Sobaya “doldur da yakıver, dersin l. Sevinir derim ki: artık rahalım.. Bu sene nedense gülüyor bahtım; Sobada alevi seyretmek ahtım, Kış gelir, kar yağar, değişir işler, Odunlar nedense yanmayız biz, der.. Denizde ıslanmış kütükten beter.. Nefesin tıkanır yine üflersin!.. Oduncu Efendi sana son #sözüm, Bu sene kolayca aldanmaz özüm; İçinde bir tek yaş görürse gözüm, Hasan Beylerin karşılarındaki evde oturanların paraları çoktu. Yaz başlar başlamaz Adada bir köşk tutmuş oraya taşınmışlardı. Geçen gün geldiler.. karısı Ha- san Beye haber verdi: — Karşımızdakiler Hasan Bey.. — Aman karıcığım perdeleri sıkı sıkıya kapal.. — Sen de ne tuhaf oldun Ha- san Bey bu yaştan sonra komşu- lar beni görecek diye perdeleri kapattırıyorsun.. Hasan Bey kahkaha ile güldü: karıcığım; — mesele büsbütün paşka perdeler kapalı olursa bizim için de onlar: — Bak hâlâ Hasan Beyler sayfiyeden dönmemişler.. Diye düşüneceklerdir.. Bundan sonra Genç kız Hasan Beye anlattır — Sevgilim bir mektup yaz- mış Hasan Bey, senin aşkın beni öldürüyor diyor. — Bu mektubu sana ne mü- nasebetle yazdı?. — Kime yazacaktı ya Bey.. — Mezarcıya; madem bundan sonra ona ancak cının hizmeti dokunur. Faydası Hasan Beyin komşusu hasta« lanmıştı. Hasan Bey bir tavsiyede bulundu.. — Koltuğuna bir derece koy- sanız. Ertesi gün Hasan Bey yine hastayı ziyarete gitti: — Nasıl, dedi, derece koydu- nuzmu?.. Komşunun karısı başını salladı. — Koyduk Hasan Bey, hem dün gecedenberi koltuğunun al- tında duruyor amma hiçbir fay- dası dokunmadı. El'an yine dün akşamki gibi bastal.. Hele evlen Hasan B. genç güzel bir kızı oğluna almak istiyordu: — Bak, kızım, dedi. Evlenir- sen oğlum sana iyi bir koca olur, bütün dertlerini ona söylersin.. — Benim bir derdim yok ki Hasan Bey.. — Hele evlen o zaman yoksa döndüler Hasan ölüyor mezare Odunu en evvel başına yersin !. P. O, H Korkum yok bir şeyden kış geliversin.. ği Düşmeye Dair Damdan düşen halden anlar derler damdan — düşenin Hiç olmazsa eli iş- halden — anlıyacak lerken dili dururdu. > S e n * Ğ ü Ğ * Armut piş ağzı- ma düş deye bek- lemiye ne lüzum var, Armut dalla- nnda birer ocak yok ki armudu pi- girsinler. x» Düşmez kalkmaz bir Âllah — vardır, hacıyatmaz düşerse de kalkar. Dikmeye Dair Bir terzi kadınla evlenmek isterdim.. Kadınların ekse- risi ocağa incir di- kerler, yalnız arala- rında birkaç tane de elbise diken vardır., * Ben dikiş dik- mesini — bilseydim, en evvel karımın ağzını dikerdim. * M Te Wd:h — Hasan Bey, gu camekândaki pijamaların, gümleklerin üzerlerinde Mo- diker amma, giydire. , C A Gara gibi izimler yazılı. çek baş bulamazl, — — Acaba Onların eskilerini mi satıyorlart.. d — Amerikada — ülimler suni — süt Yapmıya çalışıyorlarmış Hasan Bey.. — Hay Allah onlardan ram olsun, Su katilmiş sütten nihayet kurtula- < * İş olsun çömleğe mangır düşsün.. Güzel amma man- gır hep çömlekte mi kalacak? * " — Bizim Muştan Erzuruma bir etomobil gitti geldi Hasan Bey.. — Yolda ezilen, çiğnenen yok ya ondan Haber verl.