20 Eylül 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

20 Eylül 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ziya Sakir İTTİHAT v TERAKKİ — Her hakkı mahfuzdur. — ncü Kısım No. Üç Nasil doğdu?.. POSTA! SON Nasıl Yaşadı?.. - Nasıl Ölda?.. Abdülhamit Kılıcına Dayanmıştı, Meb'- usları Gülümsiyerek Karşılayordu En — önde iki araba bulunuyordu. Bunların bi- rine reis Ahmet Rıza Bey, diğe- rine birinci reis vekili Talât Bey- le ikinci reis vekili İzmir meb'usu Aristidi Paşa binmişlerdi. Diğer meb'urlarda ikişer ikişer arabalara taksim olmuşlar ve İstanbul hal- kının hayetkâr nazarlarile takip olunarak yıldız. sarayına gitmiş- lerdi. Hamidiye camisinin önünden saray kapısına kadar - dizilen | .askerler, millet vekillerini selâm- lamışlar, saray kapısının iç tara- fında mabeyn erkâmı ve teşrifat memurları, misafirleri karşılamış- lardı. Meb'uslar, doğruca me- rasim — dairesine gnııııııı.ı lerdi. Bu dairenin bütün sa- lonları açılmış, bir tanesine de seccadeler yayılarak namaz kıla- cak meb'uslara tahsis olunmuştu. Meb'uslar, dairenin alt katında birkaç dakika istirahate terkedil- mişlerdi. Bu esnada, muhtelif Mmeb'us gurupları arasında kulak- tan kulağa bir fısıltı dolaşıyor; ABbdülhamide — karşı yapılacak mMuamelei ihtiramiye mevzubahs oluyordu. Meb'uslardan birçokları, yahız birer temennah etmekle iktifa — eyliyeceklerini — söylüyor- lardı. Bazıları da: — İşte, hepimiz buradayız.. Şu kapıları çeviriverseler de, hepi- Mizin ellerini bağlıyarak ikişer iki- #er Beşiktaş karakoluna indirse- ler ve oradan da bir vapura bin- dirip meselâ, Trablusgarba ve yahut Yemene gönderiverseler... Diye, daha hâlâ Abdülhamide emniyet ve itimat besleyemedik- lerini hissettiriyorlardı. Bu sırada teşrifat nazırı ge- Miş: — Buyrunuz, efendim. Demiş.. ve misafirlerin önüne düşmüştü. En önde Ahmet Rıza rBey, onun arkasında da reis ve- killeri Talât Bey ve Aristidi Paşa olduğu halde meb'uslar yavaş Yavyaş merdivenden yukarı çık- Yorlardı. Merdiven başını geçip te ilk- salona girdikleri zaman, Ab- dülhamidi — karşılarında görmüş- lerdi. Abdülhamit, yakası ve kol- ları hafif sırmalı bir elbise gey- Miş, yarım ay şeklinde altın kab- Zalı bir kılıca dayanmış olduğu halde ayakta duruyor, misafirle- Fini geniş bir tebessilmle karşılı- Yordü. Ahmet Rıza Beyle, reis Vekilleri, yerle beraber üçer te- Mennah ettikten sonra, sağ tarafa Yeçmişlerdi. Sıra Hüseyin Cahit ye gelince; bu genç meb'us büyük bir heyecana kapılmış, te- Mennah etmeyi bir tarafa bıraka- Tak öpmek için Abdülhamidin ellerine sarılmıştı. Salonun tavan ve duvarlarının *zyinatı, yemek Mmasalarının göz Maştıran takımları, taşra meb' —'"hnın © derecede hayretini mu- Sip olmuştu ki, hepsi de o dakika- ki vaziyetleri unutmuşlar, bütün n temaşaya — dalmışlardı.. '€b'uslar, yemek — masalarına Zelişigüzel — dizildikten — sonra Ayakta durmuşlar, Abdülbamidin — Ytrine gelmesine muntazır olmuş- müzeyyen l Niyazi Beyin biraderi Osman Beyin şerefine tıbbıye mektebinde bir içtima tular. — Abdülhamit, diğer bir salondan dolaşarak gelmiş, büyük masanın en başındaki koltuğa oturmuştu. Sağında sırasile, Sad- razam Kâmil Paşa, Dahiliye Na- zırı Hüseyin Hilmi Paşa, Meclisi Meb'usan İkinci Reis vekili Aris- tidi Paşa; solusda da sıra ile Ahmet Rıza, Talât, Ve meb'us sıfatile bu ziyafete iştirak eden Adliye Nazırı Manyasi zade Refik Bey bulunuyordu. Abdülbamidin oturmasını mü- teakıp, diğer meb'uslar da yer- lerine oturmuşlardı. Birkaç saniye derib bir süküt hükümferma olmuş- bitirdikten sonra, o zaman moda olan hürriyet havalarını çalıyor; meb'usanı kiramın, bu emsalsiz derecede — müzeyyen — salon ve sofrada taam etmekten mütevellit zevk ve sürurunu arttırıyordu.. Abdülhamit te gayet şen ve şalır görünüyor; Bir taraftan sağındaki Kâmil Paşaya iltifatlarda bulun- makla — beraber, mütemadiyen Ahmet Rıza ve Talât Beylere de beşuşane hitaplarda bulunuyordu. Bir aralık söz, yemeklerin - pişi- rilme bahsine — intiktl etmişti. Ahmet Rıza Bey, Avrupada bu- lunduğu zaman bizzat yemek tu. Sonra yavaş yavaş yan taraftaki Pili'm'-k mecburiyetinde kaldı- salonlardan birinin kapıları açıl- mış, birdenbirc hasıl olan büyük bir gürültü, meb'uslardan birçok- larını yerinden — sıçratmıştı. Ma- beynihümayun — orkestrası, Mar- şe Hamidiyi çalıyordu; - seksen kişilik heyetin sazlarından taşan bu azemetli ahenk, salonların camlarını sarsıyor.. tavanlarındaki kıymetli — avizelerin - billürlarını çınlatıyordu. Derhal ayağa kal- kan — meb'uslardan — birçokları, başlarını — önlerine eymiş; bu emsalsiz marşın heybet ve tantana saçan nağmelerini dinliyorlar; bir çokları da yaşadıkları şu efsanevi dakikaların zevk ve huzuzundan daha çok müstefit olabilmek için gözlerini tavanların ziynet ve haşmeti arasında gerzdiriyorlardı. Bu esnada Abdülhamit, biraz daha dik durabilmek için sol elile kılıcna, sağ elile de kol nun kenarına dayaniyor.. misafirlerinin haleti ruhiyesini anlıyabilmek için nafiz leri, muhtelif şahsiyetler dolaşıyordu. O — sırada Abdülhmıdın dimağını bir şey kurcalıyordu. Bu misafirler ara- sılda bulunması lâzımgelen birini arıyor bulamıyordu... âırı bitam bulup ta herkes yerli yerine otar- duğü zaman, eller, gayrihtiyari, yemek listelerine uzanmıştı. leri, Osmanlı arması ile müzeyyen listelerin muhteviyatını teşkil eden yemekler, şunlardı: Yumurtalı bilyon, peynirli bö- rek, mayonezli İlevrek, sebzeli sığır filesi, soğuk dana ciğeri ezmesi, hindi etile karışık keklik kebabi, — beyaz salçalı tavuklu pilâv, (dört kardeş tatlısı), krema, dondürma; — peynir, — turfanda meyvalar.. Orkestra, Hamidiye marşını Kai A Bi a ni e ürin SADi DS L D aBD A ea l ğından babsederek bu hususta ihtisas kesbettiğini — söyledi. Abdülhamit Ahmet Rıza Beyin ahçılığına epeyce güldükten sonra: — İnşallâh, bundan böyle de; Meclisimizde — millete nâfi işler pişirirsiniz. Dedi ve bu nüktesile de Ah- met Riza Beyin telmihine zarif bir cevap verdi... Bu esnada Abdülhamit, tekrar — mebuslar üzerine göz gezdirdi: (Arkası var) Açık muhabere: Ziya Balcı Beye — Münasip bir zamanda görüşmek daha münasip | olur efendim. L Ş e— —. Z SON POSTA Yevmi, Siyasi, Havadis ve Halk gözetesi l İstanbul : Eski Zaptı İdare: Giükeşme sokup Koi Telefon t — 20208 Posta kutusu: İstanbul — — 741 'Telgraf : İstanbul SONPOSTA veresensayeremenan ABONE FİATI TORIxHE ECNEBİ — 3400 Kr. 1Sene — 2700 Kr. 6Ay 1400 , e 800 ,, XŞ 300 , sremresararanneeecAn Gelen evrak geri verilmez. hânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap için mektaplara (6) kuruşluk pul ilâvesi lânmdır. Adres değiştirilmesi (20) kuruştur. Garzetemizde çıkan resim ve yazıların bütün hakları mahfuz ve gazetemizi viltir. Litros Cınayetmm İçguzıı! Y_îunanıstandan Adam Öldürmiye Gelen Genç! ( Baştarafı 1 inci sayfada ) mesidir, şimdi geçirdiği safhaya gelelim: Cinayetin işlendiği gün, Ro- manya vapuru rıhtım önünde eşya ve yolcu alırken, polis me- muru vapura girmek istiyen es- mer lıır 'eıç(eıı şüpheleniyor: Pasaportunu — göreyim! Çgtnfîl bir türkçe cevap ve- riyor: — Bir yere gitmiyorum, bir yolcum var, onu - geçireceğimi... Polis tekrar soruyor: — Yolcunun adı ne, ne vakit geldi? Bu suale kandırıcı bir cevap İ ılıııııyın memurun şüpheleri büs- bütün kuvvetleniyor. Yolcu teşyi- ine gelen gencin üzerinden vesi- kalarını, pasaportunu alarak ken- ve: m bünu götür ben de geliyorum. Diyor. Lüzumsuz Bayılma Memur hGı geıcâ.::miserliğe türüyor. Gencin vapurun gıöer&nıleriıdeı inerken elleri, bacakları sıtmaya tutulmuş gibi zan mgır tilremeye, dişleri gı':ıne vurmıya başlıyor. Ni- hıyel komiserin odasına vardığı zaman da heyecanı büsbütün ar- tıyor ve nihayet: — Ah! diyor ve bayılıyor. Ayıldıktan sonra komiser ken- disini sorguya çekiyor. Genç adam, İstanbullu olduğunu, Yani adını taşıdığını Topkapıdaki bah- çevan, Kiryakonun akrabası bu- lunduğunu — söylüyor, İstanbulda daha birçok tanıdık semt ve adam isimleri sayıyor. Komiser kendisini dışarıya çıkarıyor: — Bir az bekle: Diyor Yani Ortada Yok Yani tehlikeyi atlattığına kani. Koridorda telâşlı ve düşünceli bir iki dolaşmadan sonra ortadan kayboluyor. Vesikalarını da poliste bırakıyor. Yani İstanbula Ne Vakit Gelmiş Romanya vıpıınuııı uğurlıyan memur merkeze dönüyor, vesika- ları komisere veriyor. Yani ara- nıyor, bittabi bulunamıyor. Pasa- port tetkik ediliyor: Pasaport (30) Ağustosta Se- lânikten vize edilmiştir. Fakat bu Yani kimdir, necidir, polis so- runca neden korkmuştur, neden kaçmıştır, burası belli değildir. Eyvah Katili Kaçırdık Şimdi hâdisenin üçüncü saf- | hasına geçelim: Müddeiumumi — Nurettin Bey hâdise mahallinde tahkikatını bi- trdikten sonra tam saat — üçte te'elon ediyor: Selânikten Yani isminde bir | ıu_enç gelmiş olması muhtemeldir. la malümat var mıdır? Polis tetkik ediyor ve o sabah Romanya vapuruna binerken ya- | kalanan adamın aranan — adam olduğu anlaşılıyor: — Eyvah — katili — tutmuştuk amma... Deniyor. * NöĞEe eli ge Dltle elektrik ampulünü geç vakte kadar devam eden tahkikatı esnasında bütün şüphe- ler bu şahis üzerinde toplanmış- | tır. Bu da sgebepsiz değildir. Paskaldan Se!lâm Var! Hatıra gelen ibtimal şudur: Bahçevan Kiryako karısını ve kı- zını elden kaçırdıktan ve kendisi oğlu ile birlikte Yunanistana git- tikten sonra işini gücünü oğluna iotikam telkini- ile geçirmiş ve nehayet Yaniyi ennesini ve kız- | kardeşini elinden alanları öldür- Yani İstanbula gelmiş, beş altı Sin evvel de Topkapıya - gitmiş. rada eski tanıdıklarından bir ı mek “üzere İstanbula göndermiştir. — Matmazel sana Paskaldan selâm getirdim, demiş. — Hangi Paskaldan? —- — Yımanistandaki — Paskal | İ | komşusunun kızile tanışmış. ı akrabanızdan.. Kız Yaniyi babasına tanıtmış ve babası da Yunanistandan ge- len bu genci üç gün misafir etmiş. Yani Recep Ağa İle De Yani Topkapıda Acemin kıraat- hanesine çıkmıya başlamış. Ora- da Recep Ağa ile de birkaç defa konuşmuştur. Fakat Recep Ağa kendisini tammamıştır. Yani Litros köyüne de - git- v_ıllhkmp Ağanın İstanbula no kndn:dhüi—mıxı limanda bulunan Romanya va- puruna gelmiş ve fakat kaça- mamıştır. Fakat tekrar edelim: Bütün bunlar (Yınğıîn tutulup ta itiraf edeceği zamana kadar birer ih- timalden ibarettir. i » Konuşmuş » Polis Yaninin fotoğrafını çoğal- tarak jandarma ve polise dağıt- mıştır. Yaninin Bakırköy ve Top- kapidaki tanıdıklarından yardım gördüğü anlaşılmıştır.. Müddeiu- mümi Nurettin Bey dün Yaniyi Topkapıda ve Litrosta görenleri, evinde yatıranları istievap etmiş- | tir. Yaninin b arın yıkı- lanacağı muhı== b ——— — Spor Hareketleri —— Davet letanbul mintakasi — Futbol Heyeti riyasetinden: Şehrimizde ikamet etmekte olup muhtelif zamanlarda hakemlik - ehli- yetnamesi almış veva kurslara devam edip de ehliyetname almamış bulunan bilöâmum futbol hakemleri beylerin futbol federaayonu hakem komitesi- nin huzurile Futbol kavaldinin mun- tazam ve yeknesak zürette tatbiki mesaisini müzakere ve kavait ahkâmı üzerinde münakaşa etmek üzere 25 Eylöl 933 pazartesi günü saat on ye- dide Cağaloğlunda Cümhuriyet Halk Fırkası binasındaki maıntaka merke- | zini teşrifleri bilbassa rica olunur | * Atletizm Federasyonundan: Aşağıda isimleri yazılı olan atlet- lerin perşembe günü saat on ikiye kadar mutlaka nüfus kâatlarile bir- likte beş adet fotoğraflarının Fede- rasyon merkezine veya Zeki Rıza | Spor müğazasına bırakmaları veya muallim Her — Abrahama — vermeleri lâzimdır. Bu tedbir hemüz biçbir inti. hap ilade etmeyip ancak milli takım- da elyevim namzet bulhmanların se- yahat kâatlarının bir an evvel hazır! | danabilmesi ıçlıı ahııı#n l ) | Her çeşit çok mıktarda fiatlarını arttırmadan muhterem halkın emirlerine ama- de bulundurluğunu ilân eder. Metro Han, Tünel meydanı, hane caddesi No. 83 Kadı- | Üsküdar 23 Nisan caddesi | 19 Büyükada. (2289) Beyoğlu Elektrik evi-Be- yazıt, İstanbul Muvakkit- - köy İskele ceddesi No. 10; v& Ğ A.__—MWM

Bu sayıdan diğer sayfalar: