yr - beynelmilel şöhreti varmış, bir Eskişehire İnen İngilizTayyarecisi! Neler Anlatıyor ? Beş defa dünyayı dolışın İn- giliz tayyarecisi Bakınğam Eski- şebhir tayyare meydanına indi. 26 yaşlarında, zarif bir adam. İnişte gösterdiği maharet tayya- recilerimizin — takdirini üzerine | topladı. Tayyarecilikte bu iniş Aarzını ihtiyar etmek pek kolay değil,zira motör pan yaparsa tehli- ke çok fazla, yüz metre irtifa- dan amudi iniyor motöre değil | kanada istinat ediyor. Londradan Bükreşe oradan İı- tanbul ve Eskişehire gelmiş. Tay- yaresi Dihavlant - Tayğa Ve tatbikat tayyareleri olarak kilometre mesafede kırk paralık benzin yakarmış. Gen Bakınğam sokulgan ve | Muğla valisi vi- munis, Londra - Marsilya - Roma - Si- “ilya yolile Bahrisefidi geçerek Tnusa, Tarablüsgarba, Bingaziye hireye, oradan çok vahşi ve rkunç gördüğü Arabistan çöl- ini aşarak — Basraya, oradan na ve iranın Ahvaz mımtakasın- ki kum çölünü gı:içue'kd'hh;::ı: , hava şera! mi _ uğundan b:ı ıqığ:t çok he- ııılı ve tehlikeli geçmiş. | Buü büyük seyahatlerinde ge- diği en büyük tehlikeyi anla- rken halen o heyecanı yaşıyar- muş gibi yüzünün çizgileri değiş- miye başladı. Anlatıyor: Bingaziden kalktım, 800 kilo- metreyi gece geçmek zaruri idi, tam bir çöl kün olsa bir dönü: ı:öly" hzılâ kâfi, haritama ve olan — bir mmâ?(r:dıyım. itiraf edeyim, — tehlikeyi — anlamakla beraber soğuk kanlılığımı bozma- dıııı İçinde bulunduğum büyük i ve onun dehşetini idrak edetek kadar kafam işlemiyordu. Bu —korkunç vaziyette talih harıka nevinden imdadıma yetişti. Tesadüfen bir otomobil geçiyordu, vaziyetimi anlamış, derhal projök-. törlerile ııım vermekle beraber bana ineceğim sahayı gösterdi, meğer burası Mısırın hug t köy- lerinden biri imiş. ve Türkleri çok '.[.İ:im ve :ındaıı(ı İ:İdl—. ulı;l'â eye ek kararı veril ıımı:: ıyıgâı;ıı soldan Türkleri ve Türkiyeyi sordum, hep menfi ve nahoş cevaplar verdiler. Buraya lince yanlış kanaatleri anladım, ürk olduğunuz, Türk ülkesinde bulunduğum için söylemiyorum. Türkleri çok mükemmel, samimi Tver ve ılicenıp gördüm, “Akramlarına hayret ediyorum, san- ki, bunu yapmıya mecbur imişler gibi insanı taltif ediyorlar, ancak şunu söyliyeyim ki harice karşı Türkleri ıylytmık için bir pro- paganda nezaretine — ihtiyacınız var. Bu teşkilât çok sevdiğim Türkleri bütün ıııılldiu: ve tanı- mıyanlara daha iyi tamtacak, bu- nu, Türk milletini sevmiş olan ve Türk gençlerini çok :ındın ve centilmen bulan genç bir İngi- Hizin duyduğu dostça bir his oş rak kabul ediniz. Benim Tayyare Türk gençleri- ımıded.ır beraber Türkiyeyi nin emrine yükselelim. | | yetinde — kakb “aygareci Bakinğam dim, fakat nerey Jârıek müm- Tütü Muğla Valisinin - Beyanatı nlerimiz Kırılmıya Başladı - Bir Senede Yapılan ihracat Miktarı Muğla (A.A.)— lâyet işleri hak- kında şu beya- natta bulun- muştur: “Vilâyette sıh- hi vaziyet eyidir. Merkezde kuduz tedavisi — yapıl- maktadır. Mah- sulât fiatleri ge- çen seneye na- zaran düşüktür. Fakat buna mu- kabil feyiz ve bereket fazladır. Köylünün vazi- yeti ve yaşayış tarzı da eyidir. Vilâyette yol faaliyeti gittikçe ilerlemektedir. — Bütün yolların uzunluğu 717 kilometredir. Bunun 100 kilometresi eyi, mütebakisi tesviyel — türabiyedir. — Yollarda l çılışııı ııılıellef amele nııktırı İ Bergama'da *$ | Cinci Hocanın Çaldığıl Paralar Bulunacak Mi? Bergama ( Hususi ) — Berga- ma'da Hacı Veli Ağanın şrız elli lirası ça Hacı Veli Ağa, paranın kaybolduğunu gö- rünce komşusu Remzi Efendinin | çocuğu Hasan'dan şüphelenmiş, | hâdisenin meydana çıkarılması için de seyyar bir cinci hocaya müracaat dııım Seyyar cinci, ihtiyar Hacıyı ıııtılıldı istintak etmiş ve besinin Hasan ismindeki çocıı% oldıığıınu anlamış ve bunun üze- rine — cinlerini davet Bundan sonra da; — Senin paranı inçir ağacın- dan 10 yaşındaki Hasan isminde bir çocuk çaldı. Bana 10 lira verirsin. Sana bir nüsha yaza- rım. Bir de ekmek okurum. Ekmeği çocuğa yedirir. Nüshayı boynuna asarsın. Çocuk ya pa- rayı sana verir, ya da şişerek patlar!.. Demiştir. Veli Ağa, bu kıymetli nüshayı ve :kmegı alınca, küçük Hasanı etmiştir. Muğlada vali konağı 17 bini geçmiştir. 932 senesinde vilâyetten 204,089 ton kurom, 6,600 ton manganez, 3250 ton zımpara ihraç edilmiştir. Bunlardan 97,000 küsur lira resim alınmıştır. Mersin'de Tren Kazasında Bir Me- | Adliye Emanet Dairesinden murun İki Ayağı Kesildi | Mersin ( Hususi ) — İstasiyon- da tüyler ürpertici bir kaza olmuş ve bir memurun bir ayağı di kapağı altından tamamen, diğer ayağının da bir kısmı kesilmiştir. ki Jokomotif manevra yapar- ken elektrik ustalarından Hamit oğlu Sabri Efendi makasta gerzi- yormuş Kıqıdın gelen — trenden sakınmak için bütün dikkatini sarfedip başka hatta geçerken diğer bir lokomotifin arkadan ge- lişinden haberdar olmadı ve ©o lokomotif sinyalda v:rıc- diğinden birdenbire düşmüş, s0l ayağı diz lupıklın altından tımı— men kesilmi; yakalamış — ve ekmezı çocuğa zorla yedirmiş, nüshayı da boy- nuna asmıştır. Hasan bu muameleden fena halde korkmuş ve hâdiseyi ba- basına anlatmıştır. Remzi Ef. de hâdiseden — zabıtayı — haberdar etmiştir. Zabıta şimdiki halde asıl hır- sız olduğu zannedilen cinci ho- cayı a aramaktadır. »* Tütünlerin kırılması bitmiş ı Müsahabe | Edebiyatımız Ve Kıraat Kitapları Naruallah Ata Mektepler — açıldı; — kitapçılar ders kitapları ile meşgul. Doğru- su birkaç seneden beri gerek Müarif Vekâletinin Devlet mat- ve denklere basıl- | hımndu. gı:ıek başlıca naşirle- —— ya başlanmıştır. Kumpanya me- murları gelip git- sada henüz bir hareket yoktur. * Vilâyetin muhtelif — iskele- lerinden — harice 485 kara — sığır, 1702 koyun, keçi, 13 manda, 1345 kümes hayvanı, 198 kilo kil, 600 kile yapağı, 2432 kilo deri, 210 kilo sünger, 15 bin kilo gübre ihraç edilmiştir. * Muğla, 18 (A. A.)—Havalar deyişti. İki gündür souk var, sa- ! bahları derece ona kadar düşüyor. Adana'da — Silâh Çalanlar Yakalandı Adana ( Hususi ) — Adliye Emanet dairesinde bir barsızlık olmuş ve on sekiz tabanca ça- hnmıştır. Bu husustaki tahkikat neticelenmiş ve failler Tarsusta | bulunarak yakalanmışlardır. Emniyet Müdürü Memduh ve Serkomiser Şükrü Beyler bu tahkikatla bizzat meşgul olıııur lardır. Adliye kapısı ayran satan il isminde bırhıın ortadan kaybolması nazandikkati telbetmiştir. Cemilin Tarsusa gittiği Ve orada bulunmakta olduğu anla- şıldıktan sonra Tarsusa gönderi- len sivil memturlar Cemili takip ——— | etmiştir.Şüpheler kuvvet bulduktan sonra Cemilin üzeri arandığı vakit Adliye Emanet dairesinden çalı- nan tabancalardan birisi bulunmuş- tur. Bunun üzerine oraca yapılan tahkikatta arkadaşı Mehmel is- mindeki şahısla ayrancı Cemilin birleşerek Emanet dairesini soy- dukları ve çalınan tabancalardan altısını Tarsusta berber Yaşar vasıtasile sattıkları anlaşılmıştır. Suçlular Adanaya getirileceklerdir. — Her Tarafta Kurtuluş Şenlıklerı.. 30 ağustos zafer bayramlarını yer yer yapılan kurtuluş bayıımlın takıp etmektedir. — Bilbassa Bursa Yenişehrinde yapılan kurtuluş tezahüratı yararlıklar gösteren Gazi Eşref Bey halka kurtuluş seksen yavrunun sünnet düğünleri k muazzam olmı savaşının harıl icra edilmiştir. Bîılh Yenişehir v. Kurtuluş da İğe ee fediy, yi arlerir e vuluş gününün beyecanını ve onu takip eden meserreti yaşamıştır. Resimnilerimizden 1, 2, 3 ve d numaralar Yenişehir kurtuluş bayramına ait ıntıhalın. 5 numara merasimini ıünmlıtedıı Gazi l-.ııı[ Beyi, 6 numarada M Kmılpuıdı yıpılııı kurtuluş bıymnı mektedirler. Piya.| mahduttur; zaten | rin hususi matbaalarda bastır- İnhisar idaresi eks-| dıkları kitaplar, şekil itibarile, perleri tütünler çok| eskilerine nisbetle çok güzel, çok ») nefis olduğuna dair| temizdir. Hiç birinin muhteviya- “ / rapor vermiğlerdir. | tma karışacak değilim; Çünkü çoğununkinden anlamam. Edebi- yat ve kıraat kitaplarımız da pek hiç biri için iyidir, kusursuzdur. denemerz. Şimdiye kadar ne küçük, ne de büyük sınıflar için kıraat kitabı yazmağa kalkmadım; fakat bu işin ne kadar zor olduğu aşikâr- dır. Çocuklara dilleri, memleket- lerinin büyük muhbarrirlerinin, şa- irlerinin yazılan öğretilir. Fakat kıraat, edebiyat dersinin gayesi sadece — dili öğretmek — değil, talebeyi düşünmeğe, güzeli çir- kinden ayırmağa, hattâ hak ile bâtılı seçmeğe alıştırmaktır. Ço- cuğun iç şahsiyetini bilhassa kıraat kitabı yoğuracaktır. Bunlar düşüdüldükten sonra Türk ede- biyatının gerek dünkü, gerek bugünkü hâli göz önüne getirile- cek olursa bizde iyi değil, şöyle ortahâlli bir kıraat kitabı yarz- manın imkânsızlığı anlaşılır. Dili- mizin daima değişmekte olma- sından çıkan zorlukları da hesaba katmıyorum. Fransız, İngiliz, Alman ço- cukları yalnız liselerde — değil, bizim ortamekteplerimize tekabül eden müesseselerde de büyük müharrirlerin düşünce âlemi ile az çok istinas peyda ederler. Hem ©o — mubarrirlerin — eser- lerinde — yalmız — şekil - güzelliği yoktur, umumi — veya “şahsi fikirler vardır. Bizimkilerin ise şürleri bomboştur. Bütün gü- zellikleri ancak şekilde, ancak lâfızdadır. Bazan, Ziya Paşa gibi manrzum vecizeler söylemeğe heves etmiş şairlerimiz de vardır; fakat bunların — yazılan da darbimesel hududunu, yani gayet basit ok- maktan kurtulımaın bir düşünce âlemini aşamaz. Hem Türk ede- biyatı hemen hemen yalnız nazım- dan ibarettir; nesri olmıyan bir edebiyat, — kıraat kitapları için kâfi bir malzeme değildir. Başka memleketlerde gençler ciddi münakaşalara girişebildik- leri, hattâ yeni cereyanlar aça- bildikleri hâlde bizde çoğunun basit kafalı insanlar olması hassa — kıraat — ve derslerinin — bu perişanlığından , Kendisine güzel söz nümu- nıı dıye Fuzuli'nin, Baki'nin, 'in beyitleri terilmiş bir mn büyük bir hevesi ebilir mi? Bizde de garp milletlerininki gibi yani sadece kelime canbar lığından ibaret olmuyan bir edes — at di cıya kadar iyi b',hnı( W y bimiz - olamıyacaktır. Belki imüınz yazılara şimdikin” den daha ziyade yer verilirse söylediğimiz noksan biraz olsun telâfi edilebilir. Sadece Avrup3 muharrirlerinden tercüme © yazıları toplyan bir karaat kitabi demiyorum; bu hayli manasız şey olur. Fakat çneukll""” düşündürmeğe yapılacak kitaplarda Mmütefekkirlerinin yazıları K masında hiç bir mahzur yoktur. edebi, «l . ı.um. dnııı' - bulun”