20 Eylül 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

20 Eylül 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tavukçuluk » Tavuklarınızdan Ölen Olursa . Ne Yapmalısınız? Tavuk besliyenlerin en mühim dikkat — edecekleri meselelerden biri de — temizlik — meselesidir. Temizliğe ne kadar çok dikkat edilirse zayiat, ölüm mikdarı da © nisbette azalır. Buna rağmen tavuklardan biri veya — bir kaçı birden ölecek olursa bunları ne yapmalıdır?. Sonbahara girdiğimiz cihetle bu mevsimde zaif kalmış tavuk ve piliçler iyi bakılamazlarsa gerek adi ve gerekse sâri hastalıklardan birine tutulabilir ve tedavi edil- mezse ölebilirler, Fakat ekseri- yetle sonbaharda ölen hayvanlar diğer mevsimlerden ziyade geçici ve tehlikeli hastalıklar neticesi ölmüş olabileceklerinden dolayı, ölen bir tavuğun hangi hastalık- lar neticesi öldüğünü anlamıya çalışmak geride kalan ölmiyenleri kurtarmak — için — yapılacak en ehemmiyetli bir — tedavidir. Binaenaleyh bir tavuğun hangi sebepten öldüğünü anlıyamıyan bir tavukçu için yapılacak iş ne olabilir ? Geçen seneler bu gibi işler Haydarpaşada Yüksek Baytar mektebinde yapılabiliyordu. Bu sene kime ve nereye müracaat edilecektir ? Fikrimizce en doğru hareket ne de olsa bir baytara müraca- attır. Baytar bulunmadığı veyahut gönderilmek — kabil — olamadığı takdirde ölen tavukları bahçenin tavuklarının gezmediği bir köşe- sine ( 70 - 80 ) santimetre kadar derince bir çukur açılmalı, bu çukura atılan ölü tavuğun üstü iyice toprakla örtüldükten sonra üzerine bolca toz halinde kireç | dökmelidir. Bu çukurun kedi veya köpekler tarafından açılma- masına dikkat olunmalıdır. Bahçede gömülecek bir mahal bulunmadığı takdirde ölen ta- vuğun Üzerine biraz petrol dö- kerek yakmak dahi en muvafık usuldür. Bu hususa bu kadar - itinayı tavsiye etmekliğimizin sebebi şu- dur: Sokağa, tarlaya atılan - ölü tavukların düşmanları pek çoktur. Kargalar, serçeler, kedi ve kö- nklıı. karıncalar ve — emsali yvanlar bunlara musallat olur- lar. Karga ve serçeler havadan, kedi ve köpekler karıncalar, fa- reler ayaklarile tavukların bu- handukları mahalle geldiklerinde felâket baş gösterir. Eğer ölü tavuk geçici gir hastalıktan ök memiş ise büyük bir tehlike yoktur. Fakat — kolera, difteri, veba, tifüs, kel gibi pek kolay- Ikla geçebilen hastalıklardan öl- müşlerse bunlarla tamas eden hayvanata da bu hastalıklar geçebilir. Karga ve serçeler ölen tavuklardan — kopardıkları deri veya bağırsak parçalarını hasta- hıktan salim tavukların bulun- dukları mahalle gelerek yemek isteyebilirier. Bu parçanın yen- mesi esnasında — buraya dngü- rülmesi pek muhtemeldir. Ete pek haris olan tavuklar biç bir y yemedikleri için hemen bunu apışarak yerler; hastalık derhal baş gösterir, telefat başlar. Kö- pek kedi ve fareler de ayaklarile yine salim tavukhanede dolaştıkları zaman veya tavukların su kapla- rından su içtikleri zaman bura- radaki — hayvanları — bulaştırırlar. Binaenaleyh —ölen — tavuklarınizı | baytara gösteriniz. Sokağa, tar- laya atmayınız, iyice gömünüz veya yakınız, aksi takdirde hasta olmayan hem kendi tavuklarınıza ve hem de komşularınızın tavukla- rına hastalığı aşılatmağa sebep olmuş olursunuz ki bu memleke- tin iktısadi servetine karşı adeta bir cinayet işlemiş kadar maddi 'e manevi mes'uliyeti ağır bir iştir. Erenköy, Bereket tavuk çiftliği . Nurettin )) Tavuk Ti n Sit olan PS b eeet ipelllebareni o eli sevap verecektir. K | nelerce Tn a rağe M_Bğkri Bekri Mustafan SON POSTAD . M_ı;:t:afamn Me arında... —ar ın Mezarına Kocaman Bir Fare Dadanmış! z e Bu Kocaman Fare, Hergün Mezarı Beşip Deşip İçeri Giriyor, Toprağı Altüst Ediyormuş!.. Bizim hayli evliyalarımız var- dır.. Bunların kimi sarhoş, kimi nüktedan, kimi hoş, kimi de komiktir. Karagözden tutun da, İncili çavuşa, Nasreddin Hocaya, 4 boşt Bekri Mustafaya kadar, bu arada yine birçok ehemmiyetsiz simalar geçmiştir. Fakat “bugüne kadar, bize ve Avrupaya akseden yalnız bunlardır.. Karagözün — mezarı malüm — değildir. - Ya Bursada yatıyor, yahut hiç bir yerde.. Nasreddin Hoca Akşehirdedir. Mezarı bile insanı derhal güldüre- bilir. İncili çavuş Divanyolunda yatar.. Onu da bir gün ziyaret edebilirsek, ne mutlu bize.. Bekri Musta- faya gelince, bu bizim tarihimizde sarhoşluğu — ile meşhur, evliya- ullahtan sayılan bir adamdır. Se- rakı ve şarap — içmiştir. Durmadan sar- hoş gezmiş, ötede beride halka mucizeler göster- miştir. Fakat Osmanlı halkının cehaleti ve saflığı içinde bu meczup ve sarhoş evliya birçok uydurulmuş ve manevi çizgilerle çizilmiş dini bir çehredir.. Ona atfedjilen fıkralar çoktur ve en çoğu da evliyalığ saflığını tercüme eder.. Ne olursa olsun, senelerce halkı meşgul eden bu adam, herkesçe bir değerdir.. Meselâ halk arasına yayılmış en meşhur sözü şudur. Bekri Mustafa der ki: “ Bir adam rakı içer ve me- zesi de kavun olursa ve bu adam da bir gün ölürse hayret ederim!,, Ayyaşlığın ucu balâsına varan- Bekriy;î ustafa bu sözile kavunun ne bulunmaz — nafi ve tath bir meze — olduğunu nede - güzel anlatıyor.. Bundan başka yine halk dilinde dölaşan şu fıkraya bakınız: Bekri Mustafaya sormuşlar: — Ömründe kaç defa rakı içtin erenler? — Bir defa.. — Amma yaptın ha!.. Nasıl bir defa?.. San rakıyı her gün içiyorsun yal.. — Sonraki içtiklerim hep mah- murluğumu bozmak içindi. * Bekri Mustafayı en çok bizim kenar köşe mahallelerindeki ka- dınlardan — dinliyebilirsiniz.. — içki eski kadınlarımızın çekindikleri ve özledikleri bir nesneydi.. bu- nun için eski kadınlarımız ayyaş- lara karşı, daima bir sevgi bes- lerler.. hele Bekri Mustafa gibi, yarı meczup olursa, nazarları güı- bütün keskinleşir.. Bekri Musta- fayı bilenler onun evliya olduğu- nu söylerler.. meselâ, şu fıkrayı dinleyiniz: Bekri Mustafa birgün meyha- neye gitmişi. —- — Baka yoldaş.. şu fıçıdan bir şarap sun erenlere! Diye kö- şedeki şarap fıçısını göstermiş.. halbuki o fıçı bom boştur. Mey- haneci de Bekri Mustafayal — Ağam, bu fıçı boştur, sa- na başka fıçıdan şarap vereyim! demiş.. Ti ae öi aEb d llli ddi açi [ Bekri ayağını yere vurmuş!. — Nasıl olur be yoldaş? Hele doldur camı bize.. Hele git doldur.. — Canım Mustafa Ağr o fıçı ür,. Bekri Mustafa kızmış derhal ayağa fırlamış.. Şarap kadehini kapınca fıçının musluğuna koş- muş ve musluğunu açmış. Hay- ret!.. Musluktan şarıl şarıl şarap akıyor!.. Meyhaneci — hayretten dona kalmış.. Bekri şarabını içip tekrar yanaşmış. Bir de ne bak- sın! fiçi bombeş!. İşte bu fıkradan da - anlıyor- sunuz ki, Bekri Mustafa, halk nazarında bir evliyadır. Tıpkı şu dini bütün, başını kurandan ayır- mamış, ağr' 1 ve eline bir kat- re haram surmemiş evliyalardan biri gibi.. * Bekri Mustafanın mezarı nere- dedir?. Bunu bilenlerimiz pek az.. hemen hemen kimse Bekri Mus- tafanın nerede yattığını bilmez.. bende bunu bir tesadüf eseri olarak öğrendim ve gittim.. Eminönünden Yemişe giden caddeyi geçiniz ve tam Yemiş sırasında — Çerezciler — sokağına sapınız.. dört beş adım atmadan 5 numaralı yemişçi Osman Efen- dinin dükkânı önünde durmuz.. işte Bekri Mustafa burada yatar., hayır, şaşmayın.. sokak ortasında değil.. yemişçi Osman Efendinin dükkânı arkasında.. Genç bir esnaf beni ceviz, Ressamımız Ercümendin gördüğü Bekri Mustafa * a l l l 7 RNE Yemişte Bekri Mustafanın içinde yattığı gemişçi dâkkânı gittikten sonra meyhaneci fıçıya | de iri iri delikler hasıl olmuş, | kayısı, üzüm, fındık ve fııt.ık sandıkları içinden geçirerek, dük- kâna soktu ve karşı duvar dibin- deki pençereyi gösterdi: — İşte dedi. Bekri Mustafa orada yatıyor !.. Bu kırmızı kapıdan, arkası “ancâk şöyle büyücek bir sandık büyüklüğünde.. Dasdaracık bir yer.. Oldukça loş.. Ve yüzü bir tarafa çevrilmiş, kısa bir mezar taşı var.. Üstünde şunlar yarılı: Küvelbaki Bekti — Mustafa Babanın ruhtna elintiha sene 1818 Yanımdaki genç yemişçi izah etti : —O tarih, mezarın — tamir tarihidir. — Asıl İ | tarihi kayboldu gitti.. Bu dört kö- şe, — dasdaracık yere gönlü, vücu- dü ve ruhu geniş olan Bekri Mus- tafa baba nasıl “«ğmış?. — Hele | toprağın Üstünde ) | | Üstünü de tenekelerle kapamışlar. — Sormayın beyim, babanın mezarına koca bir fare musallat oldu.. Görseniz ne büyük... İri bir kedi gibi... Mezarı :ıeqııııı de- ip içeri giriyor, topra itüst :îiyu.. knxıık olmadı, içeride kedi bıraktık yine o- madı.. Mezarı deliki etti.. Bakın şimdi tenekeleri bile ber- bat etmiş... Allah Allahl, Ben Çinlilerin “ruh,, — faraziyelerine — inanmıya başladım.. Öyle ya, her insan, ceza ve sezasına göre, öldükten sonra, yine bir mahlükun vücu- düne girermiş.. meselâ köpek olan, ayı olan, domuz olan ruhlar çok- müş. Desenize ki, Bekri — Mustafa babanın ruhu da; bir fareye gitti.. tevvekkeli değil böyle sık sık mezara gelip te eski vücudü üze- rinde gözyaşı döküyor!.. Zavallı Bekri Mustafa “Canabı- hak, hiç olmazsa, onun ruhunu bir kedi canına soksaydı.. Öyle ya, kedi de bir nevi sarhoş sayılmaz mı?,, Uyudu mu sabahtan akşama kadar uyur, birnevi sızmaktır bu. Genç yemişçi izah etti: — Siz buramın ufaklığına, darlığna bakmayın.. İçerisi bir eser bir eserki.. Ağustos sıcakla- rında biz dışarıda ter dökerken Bekri Mustafa babanın mezarı yayla gibi serin olur. Rakı içmenin haram olduğuna artık ister inan, ister İnanma. Baksanıza, Bekri Mustafa baba senelerce içmiş, içmiş te, bağrı susuzluktan, ateşten yanmıştır.. Şimdi Tanrı bu ayyaş evliyaya lütfedip bâdıseba - estiriyor. Ne büyük nimet değil mi? Yemişçilerden biri anlattı: — Tuhaf değilmi beyim, de- di.. Bir zamanlar Mustata baba- nın mezarı — açılmış, — etrafında hiçbir şey yokmuş.. Sonradan bir Rum gelmiş, mezarın üstüne bir ardiye yaptırmış.. Aradan birkaç gün geçmiş.. Bir gün elli atmış hammal, ardiyenin içinde oturur- I Kari Mektupları Adapazarı Köylerinde Sigara Yok Sarıcalardivanı, — Aramandi - vanı, Anbarcıdivanı denilen 75 parça köyde sigara bulmanın imkânı yoktur. Söylendiğine göre İnhisar — idaresinin bu köylere verdiği sigaralar mutemetler ta- rafından başka köylerde satıl- makta, bu köylere ancak ikişer kilo sigara gönderilmekte imiş. Nazarı dikkati celp etmeniz rica olunur. Adapazarı: A, Tevfik Karanlık Bir Sokak Efendim, Kınıltoprakta nahiye merke- zinin bulunduğu ve yolcusunun çok olduğu sokağımız, — geceleri önümüzü — görmiyecek — şekilde kapkaranlıktır. Belediyeden, bu sokağı aydınlatmasını rica edi- yorum. Kızıltoprak Iİtridede sokağı 18 numarada Hamdi ' Cevaplarımız ı Adanada M. Fevzi Beye: — Bahsettiğiniz hastalığın te- davisi mümkündür. Sigarayı ve içkiyi terketmek lâzımdır. Dahi- liye mütebassısları her hastanede tedavi yaparlar. Sarfedeceğiniz para gideceğiniz hastanenin ve- yahut tercih edeceğiniz doktorun şeraitine bağlıdır. * Samatyada Agopyan Kfendiye : — Profesör Pikard'a ve te- şebbüslerine ait yakında yeni neşriyat yapacağız. Gazetemizi takip ediniz. efendim. larken, birdenbire bir gürültü, bir sarsıntı, ardiye yerinden oy- namış.. Hamallar avaz avaz di- şarıya fırlamışlar.. Haftasında da ardiyeyi yaptıran Rum ölüvermiş.. Ondan sonra, ardiyenin bir kis- mını yıkmışlar, mezarı böylecesine açıkta bırakmışlar. Etrafa bakıyorum da Bekri Mustafanın - evliyalhığına inanasım geliyor.. Evet, muhakkak ki, Bekri Mustafa, ermiştir, o büyük bir evliyadır.. İstikbali keşfeden ve istediğini yaptıran bir evliya... Neden mi?.. Pek basit.., Bir - kere buranın ismi Yemiştir.. yani bütün mezeler yemişten çıkar: Kavundan tutun cevizine, fıstığına salatasına, portakalı ve kirazına kadar.. Akşamcı olanlar bilir: Mezeler hangi çeşit sebzeden ve meyvadan yapılırsa, hepsi de bu- | rada vardır.. Sonra, Bekri Mustafa, kafayı dinlendirecek yeri de güzel inti- hap etmiş: Mezarının dört tarafı yemişçilerle kaplı. Her halde pirin içtiği rakı o kadar meze- siz. gitmiştir. ki, şimdi —bütün E bu mezelikleri yese, yutsa az gelir.. Yemişçilerden biri dedi ki: — biz burada gencir, öyle dini hurafelere inanmıyoruz.. Fakat bizden evvelkiler, ihtiyar- lar, Bekri Mustafaya çok — inanır- lardı.. Onlar olsa da, size söyle" seler.. Bekri Mustafa işte böyle âlâ mezeler içinde yatıyor.. Acaba o iri fare, Bekri Mustafa babanif ruhile gezen fare aşırdığı yemiş: leri —mezera, Bekri Mustafanın S sağ ! SS Te * yaürükli düeedidin d ünalü l

Bu sayıdan diğer sayfalar: