Beypazarında 2 Liraya Bir Kat Elbise Beypazarı (Hususi) — Beypa- zarında dokumacıhk haylı inkişaf etmiştir. İş nisbeti eski tezgâh- lara nazaran dört beş misli art- mışlir. Halk bilhassa bu sene yerli dokumalara rağbet göster- miş ve yerli dokumalardan elbise yaptırmak moda — olmuştur. Evvelce yerli dokumalarının genişliği ancak 70 santim idi. Halbuki yeni gelen birçok tez- gâhlarla 120 santim eninde de kumaş — dokunabiliyor. — Yalnız silindir. olmadığından dokumalar biraz kaba düşüyor. Bu doku- maların metrosu 30-40 kuruştur. Bir iki lira ile mükemmel bir elbise yaptırmak kabildir. Mardin'de Köpekler Gündüz Şehir Haricindeki Mağaralara Kaçıyorlar Mardin (Hususi) — Şehrimiz belediyesi uyuz ve sahipsiz kuduz köpeklerle mücadeleye başlamış- tır. Köpekler zehir verilmek su- retile itlâf edilmektedirler. Bazı köpekler verilen et parçalarının zehirli olduğunu anlamakta ve yememektedirler. behemehal öldürüleceklerini his- setmiş olacaklar ki — gündüzleri şehir haricindeki mağaralara gi- dip saklanmakta, geceleyin şehre gelip yiyecek aramaktadırlar. Suruç'ta Bütün Bataklıklar Kurutuldu Suruç: Urfada (Hususi) — Ka- zamızın etrafı ön sene evvele ka- dar bir göl halinde bataklıkla çevrilmiş bir sıtma — yuvasiydi. Dört tarafa dikilen binlerce sö- gütler bu bataklığın kurumasına vesile olmuş, dolayisiyle havası da gdüzelmiş halkımız da sıtma mik- robundan kendisini kurtarmıştır. Rize'de Eski Bir Cinayetin Faili Yakalandı Çoruh, (Hususi) — Bozukkale köyünden Çipaaz oğlu Ahmet ismini taşıyan bir şerir iki sene mukaddem İzmirden motörlerile — yolculuk yapan tüccarların para- larına tamaan tüccarlar ile mo- tör kaptanı Portakallık mahalle- sinden Nevruz oğullarından Re- | cep reisi —öldürerek cesetlerini denize atmak ve motörü batır- maktan suçludı r. O zamandan beri izini kay- bederek şurada burada gizlen- miye muvaffak olan bu cani, şebhrimize gelmiş ve nihayet ya- kasını adeletin pençesine kaptır- miştir. , Muş'ta Cümhuriyet Bayramında Halkevi Açılacak Muş (Hususi) — Memleketini her tarafında büyük ve semerel bir mesai sarfeden Halk evleri teşkilâtı yakında şehrimizde de faaliyete geçecektir. Bu bususta lâzım gelen hazırlıklara başlan- mıştır. Halk Evi binasının küşat resminin Cumhuriyet bayramında yapılması takarrür etmiştir. '-.ı-- İ. oE ae ü y Bu köpekler | SON POSTA Adapazarının Genç Nesli Mektep İistiyor Adapazarı (Hu- susi) — Kasaba- — - mızda yedi İlk- * mektep — vardır. Bunların — altısı tam devreli birisi üç sınıflıdır . Mekteplerin kad- rosu - vaki olan kesretli —talebe akınından anide “domuş, pek çok talebe — açıkta kalmıştır. Mek- teplerin bir kısmı harap bir halde- dir. Maarif İda: resi tahsisatı ol- madığı için tamir edememekte- dir. Tamirin talebe velilerinden toplanacak para ile yaptırılması emredilmiştir. Fakat hali hazır vaziyete göre talebe velileride darlık içindedirler. Bunlar hükü- mete karşı mükellef oldukları borçlarını bile zorla tediye etmek- tedirler. Kasabamızın iki İlkmek- tebe pek çok ihtiyacı vardır. Hali hazırda mekteplerde mual- lim adedi de noksandır. Ortamektep — binası — talebe Yozgat'ta 'Bir Lise Açıldı Yozgat (Hususi) — 14-15 sene evvel kapatılan eski Sultani mektebi yerine şimdi bir lise bi- nası açılmıştır. Harbı umuminin felâketleri arasında boşalan sınıf- lar şimdi sonsuz bir neş'e ile ve ümidin fevkinde dolmuştur. Pa- rası olmayıp da herbiri birer dükkânda pinekleyen fakir yav- ruların derin sevinç ve neş'eleri bütün şehir halkına sirayet etmiş- tir. Cümhuriyetin onuncu yıl dö- nümile gelen bu haber şirin bel- demizde daha şimdiden bayram yapmıya vesile olmuştur. , Soma'da Yeni Sene Tütünü İstihsal Edildi Soma, (Hususi) — Tütünlerin kırma ameliyesi bitirilmiştir. Bu sene havalar iyi gittiği için istih- sal her senekinden daha evvel yapılabilmiştir. Tütünlerin denk yapılmasına* başlanılmıştır. Tütün mahsulü bu sene pek - nefistir. Muhtelif kumpanyaların ve İnhi- sar İdaresinin eksperleri tütünle- rimizi beğenmişler, mübayaf fiat- lerini tespit etmiye başlamışlar- dır. Pancar Mahsulü Eskişehir, (Hususi) — Şeker fabrikası Bilecik, Osmaneli, ve civarındaki pancarları çıkartmı- ya başlamıştır. Yakında Pazar- cık, Karaköy, Bözüyük civarın- da dahi pancar — çıkarılmıya başlanacaktır. Çıkarılan pancar- lar şimdilik Uşak şeker fabrika- sına sevkedilmektedir. Bu sene havaların yağışlı git- mesi pancar ziraatinin güzel ok masına yardım etmiştir. Şimdiye kadar yapılan tecrübelerden zür« ra memnundur. Adapazarından bir manzara kadrosuna müsait olmadığı için Maarif Vekâletine müracaat edil- miş —bir yenisinin inşası için müsaade istenmişti. Vekâletçe bu müracaat — kabul edilmiş, inşa için emir verilmiş, tahsisat kon- muş, projeri yapılmıştır.)| Fakat mektep inşası (için inti- hap edilen yer Belediyeye aittir ve Belediye bu yeri para ile Maarif İdaresine satmak - iste- miştir. Bunun için inşaata da baş- Janmak imkânı bulunamamıştır. Civar kazala- rın ilkmektep me- zunları da bura- ya müracaat et- mektedir. Mek- tep idaresi bütün müracaatları ka- vul etmiye gay- ret etmektedir. Fakat bina da- hilinde bu kadar talebeyi okutm- ya imkân yoktur. Bu cihet Maarif Vekâletine — de arzedilmiştir. E- ğger daha büyük bir bina veyahut ayrıca bir pavyon mektep idare- sine verilmezse pek çok talebe açıkta kalmış olacaktır. * Kasabamız büyük ve nü- fusça kalabalıktır. Buna rağmen muntazam bir sinema binası yok- tur. Mektep ve sinema binaları kasabamıza bir su ihtiyacı gibi elzemdir. * Kasabamızda buğday piya- sası gittikçe düşmektedir. Buğday 2, mısır 3, yulaf 1 kuruş, arpa 60 paradır. Çiftçi parasızlıktan çok muztarip bir haldedir. Diyarıl;ekir'de Un Fabrikası Yapıldi Yüz bin liraya çıkan un fabrikası K Diyarıbekir, (Hususi) — Şeh- rimizde yüz bin lira gibi bü- yük bir para sarf edilerek 931 senesinde inşasına başlanan, son mücehhez olan un fabrikası ikmal edilmiş- tir. Bu fabrika günde yü çuval Şimdilik üç sistem — makinelerle un çıkırmılîiıdır. Rize'de İki Köyde İki Cinayet Yapıldı yünden ... Rize !Hıııuıî) — Kendirli kö- | Ahmet oğullarından | Mehmet oğlu Hüseyin isminde yıldız. alâ unun bir çuvalı altı liraya satılmaktadır. Bu fabrika- nn unları Elâziz, Mardin, Erga- ni madeni, Urfa, Bitlis Cerablus, Viranşehre kadar sevkedilmete ve rağbet bulmaktadır. Bu fab- rika elektrikle mücehhezdir ci- varını da elektrikle tenvir ede- cektir. Soma'da Bir Adam Çayda Boğula- rak Öldü Soma ( Hususi ) — Kınıklı Ali, ayni köyden uzun Ali-oğul- | sas'alı bir adam İdris değirmeni larından Hüseyin oğlu Mehmedi 50 kuruş alacak yüzünden bıçakla yaralamış ve öldürmüştür. Katil lemediği için kurtarılamamış, a | Bçare lsda i yakalanmıştır. * Ballı köyünden Emin civarında ve Soma çayında ça- maşırlarını yıkarken sar'ası tut- muş, bu esnada kimse tarafından adam boğulup gitmiştir. Mehmet te yayla meselesinden | Ceset bilâhara bahçıvanlar tara- çıkan bir kavga neticesinde br- fından görülerek çaydan çıkarıl- çakla öldürülmüştür. Katilin hü- | mış, keyfiyet müddei umumiliğe viyeti anlaşılamamıştır. ve tahkikat yapılmaktadır. Eskişehir'de Otomatik Telefon Eskişehir, (Hususi) — Şehrimiz- de otomatik telefon tesisatı ya- pılmaktadır. Tesisat ay nihaye- tinde ikmal edilecek ve muh, berata başlanacaktıı Takibat bildirilmiştir. Buğday Mübayaası Eskişehir, (Hususi) — Ziraat Bankası buğday mübayaasına de- vam etmektedir. Mübayaatı kon- trol etmek üzere banka şeflerin- den Vehbi Bey Ankaradan bu- raya gelmiştir. .hepisi hazırdılar.. Fylül 14 Tarihi Fıkra Bizdeki Edebiyatın Varlığı... Bu mesele ara sıra bizde patlak- verir. Matbuattan tutunuz da en büyük edebi mahfillere, genç toplan- tılarına ve kenmar köğe sohbetlerine kadar her yerde bu konuşulus, bunun münakaşası yapılır ve ekseriya “Tür- kiyede edebiyat olmadığına , karar verilir. Bu mütbiş kararı verenler, yazıcılardan — ziyade — okuyuculardır. * Hücumun müdafileri de yine kalöm sahipleridir. Derhal harekete geçip bin türlü dereden su getiren ediple- rimiz, İmaen demek isterler ki: — Bizi görmüyor musunuz?. Biz şa kadar eser yardık.. Bunlar e 7 »bi sayılmaz mı?. Bizim yaptığımız &de- biyat değil midir? * Kemankeş Ali Paşa sarığa pek düşkündü. Sadaretinin hemen beğ altı ayını hep sarık sardırmak, nadi- de kumaşlarla sarık vaptırmakla ge- çirmişti.. Pir Mehmet Paşayı bile bu yüzden katlettirmiş, harsının ve ipti- Lâsının cezasını bu yüzden çekmişti.. Koca sadrazam, Atmeydanındaki sarayında hergün sank sarma talim- leri yapar, ber kim güzel sarık sara- bilirse ihsanlar ve nimetlere garke- derdi. Kemankeşin salgın halindeki ipti- lâsını bütün şehir biliyordu. Birçok san'atkârlar Paşakapısından, sırf en- fes sarık sarabilmek kudretile, kese kese altınla çıkmışlardı. O sırada Pir Mehmet Paşa ile Mısırdan gelen ve paşasının katline dayanamayıp bir köy evine kapanan * ketbuda Ali Ef., sindiği yerden fır- lamış, Kemankeşin sarayına dayan- mıştı. Paşaya güzel sarık sarabileceği iddiası derhal içeri haber verilmiş ve Kemankeş te kethuda Ali Ef. yi hu- zuruna kabul etmişti. Büyük kabul odası tıklımı tıklımdı. Birçok kazaakerler, ulema ve zurafa, Kethuda Ali ER içeri girince boyun kırıp etek öptü: — Devletlüm, kulunuz sultanımın başına âlâ sarıklar sarmıya geldim.. ve lâkin huzurunuzda her kim “piç, ise o sarığı göremez!.. Ruhsat buyu- run, san'atımızı gösterelimi! Kemankeş sordu: ( —Anlamadım.. demek “ piç , olan- lar senin sardığı sarığın göremezler | öyle mi? — Beli devletlüm.. buyurduğunuz bi.. lükin sarığınızı ancak kırk gün- le itmam edeceğim.. — Pekâlü.. başla bakalım.. Kethuda Ali Efendi başladı. Amma neye?. Hiçbir şeye. elile koca sadra- zamın çıplak kafası üstünde - birkaç hareket — yaptı. Ve — huzurdakilere döndü: y — Nasıl?. Güzel olmuyor mu? — Maşallah, maşallah.. Allah na- zardan — saklasın.. vletlümuza bu sarık pek te yakıştı.. Halbuki ortada ne sarık vardı ne de bir şey.. Herkes “piç,, olmamal için Kemankeşi alkışlıyor, sadrazam- da sarıksız başındaki çıplak fesini sıvazlıyarak: — Aman ne âlâ n& rânü, ne müs- tesmna sarıkl. Diye — şaşkın — şaşkın lüyordu.. 'mB,ıoböykcı kırk gün devam etti.. Kethuda Ali Efendi hergün yeliyor, yine boş hareketler yaparak, huzur« dakileri aptallaştırı. ha. Nihayet bir gün Rumeli kazaskeri Bostan zade, cesaret öderek yari şaşkın, yarı öfkeli bir seslet: — Devletlüm, bu ne haldir? dedi. Seribülendinizde ne sarık var, ne de bir şeyli. Acep ben mi böyle görü- yorum ?. Bu söz odada derin bir akis yap- mıştı.. Herkes kulaktan kulağa Bostan zadenin piç olduğunu söylüyor, düş- manları mal bulmuş mığrıbi gibi atıp hılıııZ:rlınh. Si GrreRR mankeş ısıltii duyunca — yavaşça .&ıı.ı zadeye yaklaştı; ve gayet hafif bir sesle: Biliyorum — efendi — hazretleri, - ben de biliyorum.. Ne çare, “ yok! , demek hesabımıza gelmiyor e - dedi. * Acaba bizim edip arkadaşlarımız da, Kemankeş Ali Paşa gibi : — Ne çare edebiyat yok demnek hesabımıza gelmiyorl. 1m diyecekler?. — *«& *