10 Sa ra Cehennem Her Hakkı Mahfuzdur yi! İ Ka- Ka 2. Ş. “Kapının Önünde Bir Tefrika No, rakullukçu Göründü © Kahvenizde kaçak mal olduğu haber verildi aramaya geldik, dedi. Tehlike başlamıştı Bu adamların hepside, De- ğanın kahvesine devam eden gedikli müşterilerdi. Daima bu- rada toplanırlar, o gün yaptır- dıkları ve ertesi gün de yaptır racakları işler hakkında müza- kerede bulunurlardı. Doğana karşı büyük bir mü- habbetleri vardı. Onu da aralarına almak istiyorlar, ve kendisine sik sık teklifte bulunuyorlardı. Fakat Doğan, bu adamların şuna buna yaptıkları cebri muameleleri iyi bulmuyor; daha temiz bir kazanç ile saf bir hayat yaşamak istiyor; bunun için de onların tekliflerini kabul etmiyordu. Doğanın iki gündenberi kah- veye uğramaması, bu adamları meraka düşürmüştü. Onun hasta olduğuna hükmetmişler; evine bir adam göndererek hatırını sor- durmak istemişlerdi. Fakat, Do- ğanın evini kimse bilmiyordu... Üçüncü gün, kahveye geldikleri zaman Doğanı orada bulunca pek memnun oldular. Fakat Doğanın çehresi solgundu. Her zaman, — gayet şen ve şakacı olan Doğan, şimdi pek durgundu... Bu hal, onların nazarı dikkatini celbet- mişti. Derhal Doğanı ortalarına al- dılar. Sebebini sordular. O za- man Doğan, bütün macerasını başından sonuna kadar anlattı. itibaren, ne derseniz kabul ediyorum. Fakat.. siz de, benim öldüğüm yerde ölmek.. kaldığım yerde kalmak şartile. ğ i Dedi. Bu teklifi kabul etmek, esasen onlar için pek fazla bir fedakârlik o olmıyacaktı. o Çünkü hepsi de, hükümet kuvvetlerini hiçe sayan ve daima kendi yata- ganlarının kuvvetlerile yaşayan adamlardı. Kahve, yine Doğanın hesabına işliyecek; fakat o, orta- da görünmiyecekti. Ancak, vuru- şulacak ve çarpışılacak bir iş olursa © zaman Doğan'a haber gönderilecek; o da, kılıcını ka- pınca koşup gelecek; arkadaşla” rına yardım edecekti. Lâkin, herşeyden evvel, Doğan ile Fatoya emin bir yer aramak lâzım geliyordu. Bunun içinde şöyle bir karar verildi: Bu gece herkes mahallesinde araştıracak; etrafı duvarla çevrili, pencereleri çalışacaktı. * Doğanın kahvesini iki günden: beri tarassut eden ve fakat, me- yusen avdet eden Daz Ali; üçün- cü gün kan ter içinde Kara Ce- tan nefesi tutularak: — Geldi.. Şimdi, orada. Diyebildi. Bu haber, Kara Cehennemin tüylerini ürpertmişti. Birdenbire yerinden sıçıradı. Daz Aliyi istic- diği haber onu memnun etmekle beraber, derin. bir düşünceye de “sevketmişti. Doğanın, bütün o iyiye e : mazbut, küçük bir ev bulmıya | hennemin odasına girdi. Koşmak- vaba başladı... Daz Alinin getir- | namdar kabadayılarla başbaşa vererek görüşmesi, cidden düşü- nülecek şeydi. Bu adamlar kah- vede iken oraya hlicum etmek mümkün değildi. Eğer böyle yapılırsa, bir muvaffakiyet elde edilse bile, çok büyük bir vel vele koparılmış olmakla beraber bir hayli de can telef edilecekti. Şu halde yapılacak şey, Doğanı tenhada bastırmak ve onu ya” kalamıya çalışmaktan ibaretti. Kara Cehennem, en çevik ve en cesur topçulardan yirmi nefer seçti. İkindi ezanı okunduktan sonra bunları birer ikişer, Mısır çarşısı civarina gönderdi. Hepsi- ne de ayrı ayrı talimat verdi. * Tahtakale ve Mısır çarşısı havalisi ticaret merkezi olduğu için gündüzleri pek çok kalaba- hk olmakla beraber ikindiden sonra (birdenbire (o tenhalaşırdı. İkindiye kadar yaptıkları alış verişi kâr sayan mütevekkil ve kanaatkâr esn :#lar, dükkânlarım kaparlar; zembillerini omuzlarlar; konuşa konuşa mahallelerinin yo- lunu tutarlardı. Hele akşam ka- ranlığı çöktüğü zaman sokaklarda kimse kalmazdı. Bunun için, bü- tün o civardaki kahvehaneler gibi Doğanın kahvesi de kapanır; ş0- kaklar, derin bir tenhalık içinde kalırdı. O akşam da, artık müşteriler çekilip (gittikten sonra Doğan, ortağile üç günlük hesabı gör- müş.. avdete hazırlanıyordu. Ye- miş iskelesine inecek oradan ha- | reket edecek olan son pazar kayığına binecek. İstinyeye gide- cekti... Tam kapıdan çıkacağı zaman, içeri iri yarı bir kara kullukçu ile dört nefer girdi. Korakullukçu, selâm verdikten sonra: — Gümrük emini tarafından geliriz. Kahvehanenizde ( kaçak mal olduğunu ihbar etmişler. Arıyacağız. Dedi. Bu gibi şeyler ekseriya vaki olduğu için, Doğan aldırmadı. | Ortağına dönerek: — Çiy yemedik ki kanımız ağrısın. Cevabını verdi ve çıkıp git- mek iştedi... Fakat, karakulluk- çu, birdenbire elini Doğanın göğsüne dayadı: — Dur.. Evvelâ, seni” ariya- cağız. Diye bağırdı. Ve.. Onun bu | hareketi esnasında, kullukçu da Doğanın aldı. O anda, Doğamn gözlerinin önünden bir şimşek çaktı. Ken disinin bir pusuya düşürülmek istendiğini anladı. Kurulmuş bir yay gibi bir adım geri sıçradı: — Davranma... Diye haykırarak saldırmasını çıkardı. Başının üstünde savur- mıya başladı. Ü Arkasi very dört nefer | etrafını | 13 Eylal Çarşamba İstanbul — 18 Gramofon: Plâk > 19 Cennet H., 1945 Hüzım karagöz, 2030 udi Salahaddin B. ve kemani Nubar Ef © refakatile Hamiyet H.. 2130 gremolon: o Plâk neşriyatı, 27 Anadolu ajansı, oOboran haberi, shat ayarı, Viyana — 21.05 Kons Y54) ba- let musjkici ve valsler, gece konseri, Paris — 20.05 o Uramolon, 20.85 Lirik musikisi, 2180 orkestra konseri, 23.90 haberler. Tuluz — 2035 Senfonik orkestra, 20.00 şarkılar, orkestra, ohera komik parcaları armonik, 22.05 konser: Leha- na eserleri, 22.30 sesli filim parçaları, Viyana orkestrası, 24'06 opera komik parçaları, dans havaları, 1.10 tangolar ve orkestra, ypzig — 21.05 dans havaları, gene orkeğrası, Bükreş — 2025 Gramolonla milli havalar, 21.05 keman konseri, 21.50 piyano konseri, 22.20 viyolonsel kon” 29.35 Eski we yeni 35 piyes, 23.50 çin- seri, Belgrat — 2105 Şarkılar, İ çingene orkestrası. eşte — 2105 İpe konser: Vag nerin eserleri, | 22.50 haberler, 24.05 İngilizce konferans. Varşova — 22.05 Konser: Polonya musikisi, 28.40 dans havalari. 14 Eylal Perşembe Viyana — 19,30 Opera: “Valküre,, Vagnerin eseri, 24.10 gece konseri. aris — 20.35 Örkestra (konseri, 21.15 gramofon, 2135 konserin maba- di, 21.55 modaya dair bir musahabe, 22.05 konser. Tuluz — 2035 Sarkılar, operako- mik parçaları, 21,20 senfonik orkestra, 2150 Arjantin orkestrası, 22.05 operet, 2290 Viyana © orkestrası, 24.05 inşat, 24.20 dans havaları, 1,05 haberler, şar- kılar, armonik. Bükreş — 21,05 o Taganni, radyo orkestrası, 22.06 konferans, radyo orkestrası, Belgrat — 20. Gramofon, 20.50 viyolonsel konseri, 22.15 şarlalar, 22.45 dyo orkestrası, 23.35 dans havaları. Prag 90.35 oÖpera: Sir, 28.05 haberler. 23.20 küçük salon orkestrası tarafından konser. Peşte — 20,10 Orkestra, 2120 radyo orkestram. 21.50 çingene orkos- trası, 23.05 konser, 24.05 gramofonla dana havaları, Varşova — 20 latif musiki kon- seri, 91.05 orkestru konseri, 23.05 ka- fo konser havaları, 45 21 —— Spor Hareketleri İtalyan Güreşçileri Bugün Geliyorlar İtalyan güreşçileri bugün şeh- rimize geleceklerdir. Türk güreş- çileri ise İtalyanlarla yaptıkları müsabakadan sonra 26 Eylülde Macaristana gideceklerdir. Hami yoğlu Askerlik Şubesin.: den: 323,924 Doğumlulardan Sili hizmetini bitirip te terhis edilen elfrat- tan şubeye terhis vesikasım kaydettir ,miyenler | terhis vesikalariyle birlikte hemen şubeye müracaatları. Istanbul Dördüncü HİKÂYE | Bu Sütunda Hergün Tercüme eden: Hatice Hatip Sukutu Hayal Küçük postane köyün nihaye- tinde, büyük yolun üstünde kâin- di. Bu bir katlı ufak bir evdi, yanında gayet güzel çiçeklerle süslü bir bahçesi vardı. Postane- nin memuru madmazel Alice Four- nier işte bu binanın arka cihe- tindeki odalarda, kendinden bü- yük olan hemşiresi Louise ile beraber yaşamakta idi. İki kar- deş son derecede iyi anlaşıyor- lardı. Louise hastalıklı ve zayıf bir Okızcağızdı. O ev eşyasile meşgul olur, ve. boş saatlerinde de Alice'in çeyizini işler du- rurdu. > Alice gelince, o bütün gününü küçük gişenin önünde geçiri- yordu. Böylece çalışarak hem kendi- nin ve hem kardeşinin hayatını kolaylıkla kazanıyor, ve sakin ra- hat bir ömür sürüyorlardı. A Bugün Alice içinde büyük bir meserret hissediyordu. Zen- gin fabrikatörlerden o Sehererin oğlu, henüz birkaç gün evvel Amerikadan avdet etmiş bu- lunan Maurice pul almak için pr gelmiş ve uzun uzun endisile konuşmuştu. Delikanlı iki üç gündür mun- tazaman postaneye gelmekte idi. Alice'in hoşuna gitmiş olduğu aşikârdı. Genç kızı çok buluyordu. Bu küçücük ve kendi tabirile “vahşi, memlekette böyle enfes bir kıza tesadüf edebilece- ğini hiç te ümit etmemişti. Maw- rice genç kızın kırmızı saç- larını, lekesiz beyaz tenini, açık mavi gözlerini “yerlilerin aksine, pek buluyordu! Alice ise daha ilk gördüğü gündenberi istemeden mütemadiyen delikan- kıyı düşünüyordu. * Alice artık sabahları daha fazla bir itina ile giyinmiye baş- lamıştı. Gişesini açmadan evvel saçlarını oihtimamla (düzeltiyor, yakasının dantelleri, belinin ke- meri, bulüzünün kollarile bir müd- det meşgul oluyordu. Maurice artık hergün postaneye Icra Memurluğundan: Emniyet Sandığı mamma birinci derecede ipotekli olup tamamı 11100 lira kıymeti muhammineli Babicaferide Ehiçelebi ma- hallesinde Limon iskelesi caddesinde eski ve yeni 7 numaralı kâgir muş mağaza ve olup şartnamesinin hanın oOtamam 14/9/933 tarihinden itibaren odairemiz- artırmaya (O kon- açık de herkes tarafından görülebileceği gibi 16/10/933 tarihine mü- sadif Pazartesi günü saat 14 den 16 ya kadar dairemizde açık arttırma ile salılacaktır. Artırma bedeli muhammen kıymetinin yetmiş — beşini taahhüdü baki bulmadığı kalmak üzere 31/10/933 tarihine müsadif Salı takdirde en son arttiranın günü yine saat 14 den 16 ya kadar dairemizde yapılacak olan arttırmasında gayrimenkul muhammen kıymetinin “© 75 ini bulduğu takdirde en son arttırana ihale edilecektir. bulmadığı takdirde ihaleden sarfı nazar edileceğinden taliplerin muhammen kıymetin yüz- nisbetinde mektubunu de bankanın yedi buçuğu teminat pey akçesini mili bir lâzımdır. veya hâmil © bulunmaları Müterakim vergiler ile vakıf icaresi ve Belediyeye ait tenvirat ve tanzifat rusumları müşteriye aittir. 2004 numaralı İcra ve İflâs ka- nununun (126) ıncı maddesinin dördüncü fıkrasına tevfikan bu gayrimeni kul üzerinde ipotekli alacaklılar ile diğer alâkadaranın ve irtifak hakkı sahiplerinin bu haklarını ve hususile faiz ve masarife dair olan iddialarını, ilân tarihinden itibaren ( 20) gün içinde evrakı müsbitelerile bildirmeleri, aksi halde t sabit olmadıkça satiş bedelinin paylaşmasından hariç hakları tapu sicillerile kalacakları cihetle alâkadaranın işbu maddenin mezkür fıkrasına göre hareket etmeleri ve daha fazla malümat almak istiyenlerin 933-323 dos- ya numarasile müracaatları ilân olunur. — (4874) 2 geliyordu. Ve çok az bir zaman içinde iyi abbap oldular. O za- man genç adam postane kapan- ktan sonra gelir, bir iki saat enç kızların ük ve çiçekli bahçelerinde ——. Denki oturur ve giderdi. Hatta bu ziya- retleri bazan da gece e e yalm e ale el e iyor ve yarısına doğru babasının köşküne avdet ediyordu. Yalnız bu son zamanlarda (“ıksık işleri için Parise gitmiye başlamıştı. Fakat köye avdet ettiği zamanlarda da yl nl A ziya, olu: Nihayet bir gece avdet pdr b kapısınm önünde genç kızın elini uzun uzun öpmüş: —“Alice sizinle yalnız görüş- mek istiyorum, buna ihtiyacım var, ,, diye mırıldanmıştı. » Maurice gittikten sonra Alice kardeşinin yanına koşmuş ve ona kalbinin bütün o tatlı sırrını ve ümitlerini itiraf etmişti. — O da beni seviyor, diyor- du. İşte bu gece benimle konuş- mak istediğini söyledi: Oh emi- nim o da beni seviyor! Louise bu şeye Alice kadar kani değildi! Mahzun bir tebes- sümle: — Yavrucuğum, dedi. Saade- te bu kadar çabuk inanma! Bel ki de yahılıyorsun!.. Maurice bizim muhitimizden değildir! O zengin bir çocuk.. sen fakir bir kızsın! Onun bir oyuncağı olmaklığımı istemiyorum! * Alice bütün geceyi uykusuz geçirdi. Hâlâ m üstünde Mawrice'in obusesinin sıcaklığ hissediyordu, Evet yarın çim elecek, ona aşkinı itiraf edecek, endisile evlenmek istediğini söy- liyecekti. Sonra nisanlanacaklar evleneceklerdi! ” Bütün gece uyumadığı için ertesi sabah biraz yorgun kalktı. Ye gayet büyük bir ihtimamla süslendi. İçeride iş gören (kardeşinin ayak seslerini dinliyerek gişesinin önünde posta pulu satmağa, pa ketleri düzeltmeğe Bu işleri alışkın bir el ile yapar- ken hep onun gelmesini bekli- yordu. Bi telgraf zili çaldı. Alice makineye koştu ve verilen telgrafı (oOkaydetmeğe (o başladı. Yazdığı kelimeleri okudukça çeh- resi sararıyordu. Kalbi şiddetle çarptı, bayılacağını zannetti. Bu telgraf Maurice içindi: i —“ Annem hastalandı. Geli- niz. Müteessirim, izdivacımızın eri kalacağından * korkuyorum. Küçük i z Alice titriyen elile (telgrafı yazdı. Boğuk bir'sesle kız karde- şine seslendi. — “Rica ederim küçük Janı yolla”“hemen gidecek bir telgraf var, Ve yüzünün perişanlığını termemek için gayet veli tavırla kâğıtların üzerine eğildi. Ancak yalnız kaldıktan O sonra ellerile yüzünü kapıyarak hüngür mn ağladı. aha geç Maurice geldiği zaman Alice'in gözleri ağlamak- tan kızarmış fakat artık © yaşlı değildi. Kendisine uzattığı kâğıdı aldı ve telgraf makinesinin önün- de Parise şu telgrafı çekti: — “Ben de çok müteessirim e