'l Dünya Hâdı'se/îî— Bolivya e Paraguvay Muharebesi Cenubi — Amerika hükümet- Bir. Türtü | lerinden Bolivya Bitmek ile Paraguvay hü- LA kümetleri arasın- Bilmiyor | da Şako denilen büyük bir arazi parçasının aidi- yeti etrafında çıkan bir muhare- be, her geçen gün beklenmiyen bir şekil alıyor. Bundan evvel, bütün tahminler, muharebeyi Bo- livyanın kazanacağı — etrafında idi. Çünkü Bolivya nüfusu daha büyük bir memleket olduğu ka- dar ordusu da Paraguvay'a nis- betle hem kuvvetli, hem de hazır- hıklı idi. Netice aksi çıktı. Para- guvaylılar, düşmanlarının taarruz- larıma »muvaflakiyetle mulabele ettikten başka ayrıca mühim muvaffakiyetler de elde ettiler. Son gelen haberler, bu muvaffa- kiyetlerin daha geniş bir saha işgal etmek istidadında olduğunu gösteriyor. Çünkü — Bolivyanın asli ahalisinden olan kırmızı deri- lilerden birkaç bin kişi orduya alınacaklarını haber alır almaz, Arjantin hududundaki Pilkomayo nehrine atılmış ve Arjantin ara- zisine iltica etmişlerdir. Bu kır- mızı derilileri bilhassa firar ettir- miye sebep, Şako yaylasının son e soğuk olması imiş. Arjan- tin hudut muhafızları bu binlerce mülteciyi muhafaza altına almakla beraber hükümet merkezinden, haklarında yapılacak muamecleye dair malümat istemişlerdir. Maa- mafih kırmızı derililer Paragu- vaylılara karşı muharebeye git- memekte o kadar inat ve ısrar ediyorlarmış ki eğer memleket- lerine iade edilecek — olurlarsa ormanlara dalıp kaybolacaklarını söylüyorlarmış. Arjantin hükümeti elinde kalan bu binlerce mülteci ile şaşırıp kalmıştır. * Frııındı Bidel isminde bir eambaz komşusunun kızile evlenmek istemiş. Kızın — babasına Aldanmayın| müracaat — etmiş. Adam kızına danışmış, kiz. bü talebi reddetmiş. Çünkü cambaz- haneye her gittiği zaman orada daima bir İngiliz kadını görürmüş ki cambaz Bidel'den gözlerini ayırmazmış. Bu hal kızın kalbine Şüphe koymuş ve hükmetmiş ki cambazla İngiliz karısı arasında hususi bir münasebet vardır. K- zın babası, ret cevabının esbabı mücibesini soran cambaza bu wak'ayı anlatmış ve cambaz derin bir hayrete düşmüş. Çünkü böy- le bir şeyden haberi yokmuş. Nihayet iki taraf, cambazın ça- hıştığı bir gün İngiliz. kadınını takip etmiye ve cambazhaneye intizamla devamının sebebini sor- mıya karar vermişler ve sormuş- lar. İngiliz kadınının cevabı şu olmuş: “— Kocam öldü. Benim de canım sıkılıyor. Cambazın aslan- la boğuşurken me zaman parça- lanacağımı merak edip geliyorum. Ölümünü seyretmeyi merak edi- yorum. ,, Beğendiniz mi? Wt y ei SRG İ YA -— TAKVİM — Gün CUMARTESİ Hın? 31 19 AĞUSTOS 933 106 ğ Arabi Rumi Vakit | Ezani|Vasati| Vakti |Ezani Güneş ( 1000 ( 5- M Akşam l2 — (i 05 Öğle | 5 10 | 12 18 Yazaı ilelndi sSON PO STA e Dünyada Olup Bitenler — Golgont Elmasının Sebep ' Olduğu Kanlı Maceralar! İBu Meşhur Elma Nihayet İngiliz T s Elden Ele Dolaşarak Mücevhercilerine Geçti Kığmetli mücevherler yüzünden dünya üzerinde sık sık facialar vuku bulmaktadır. Geçenlerde Ameri- kada da böyle bir facia olmuştur. Bir haydut çetesi Şikagoda bir küyumcu dükkânını soymuş, şerirler çaldıkları mücevherleri şehir haricinde toprağa gömerlerken yakalanmışlar, takip müfrezelerinin kurşunlarile hepsi öl- müşlerdir. Müsademe esnasında polislerden de iki kişi ölmüş, yedi kişi yaralanmıştır. Bu resim, hâdisenin bir safhasını canlandırıyor. Meydana çıkışı ve elden ele dolaşışı bir hayli kanlı ve esra- rengiz maceraya sebep olan Gol- gönd isimli mücevher son zaman- da satılığa çıkarılmış, kıymetile mütenasip para veren olmadığı için bu mücevheri Londra mü- cevherciler birliği satın almışuır. Temizlik ve güzelliği fevkalâde olan bu elmas 76 kırat ağırlığın- dadır. İsminin Goölgond olması, civarında gayet meşhur elmas, ve yakut — madenleri - bulunan Golgond şehri yakınlarında bu- hunmasındandır. Bu taş, on altıncı asrın sonla- rmâ doğru bir İngiliz kumpanya- sında çalışan bir elmas arayıcı tarafından bulunmuştur. Bu adam bulduğu elmasi kumpanya me- murlarına teslim edecek yerde güzellik ve büyüklüğüne tamah ederek kendine alıkoymak - iste- miştir. Halbuki her akşam ma- denden çıkan amelenin üstü başı gayet dikkatli bir surette ara- nıyordu. , Bu amele bıçakla kaburgala- rının arasını yardı. ve bu taşı oraya sakladı. Bir, iki gün sonra da dayanamıyarak kendisi gibi ayni madende çalışan Turner adlı İngilize yaptığı hırsızlığı söyledi. Bu adamın maksadı Türner'le beraber bu taşı ortaklaşa sat- maktı. Fakat elmasın nefaseti Turner'in de “tamamı harekete getirdi. Münasip bir zamanda arkadaşını öldürüp elması - aşırdı ve kaçtı. Zabıta cinayetin sebe- bini bilmemekle beraber Tur- ner'in takibine çıktı ve yakaladı. Türner elması vermemek - için yuttu, fakat bir saat sonra feci ıstirap içinde öldü. Bu hâdise Turner'in kendi kendisini zehirle- diği zehabını uyandırdı. Çağıılan bir doktor fethimeyt yaptı, taşı buldu. Oda güzelliğinin cazibesine kapıldı. Kendine alıkoydu ve kısa bir zaman sonra oldukça ucuz bir fiata Henry Mekoll isminde bir İngiliz tacirine sattı. Bu adam, bu mücevheri bir tac haline koydu rup çok sevdiği metresine hediye etti. Bu kadın, çok meşhur bir dansözdü. Hindistandan - İngilte- reye gelirken vapurda, ortadan kayboluverdi. Bittabi — meşhur Golgond mücevheri de beraber kayboldu. Aradan epey bir zaman geçti. 1849 senesi idi. Bir gün bir İngiliz lorduna bir Fransız müracaat ederek gayet kiymetli bir taş satmak istediğini söyledi. Taş görüldü. Adam şüphe uyandırdı, aa Rize'de İl KEt e S işe zabıta parmak bastı. Polis adamın otelini sardı. Kendisini tevkif edeceği zaman yatağında ölü olduğunu gördü. (Elmasın sa- hibi esrarengiz bir el tarafından katledilmişti. Mücevher de ortada 'yoktu. Üç sene sonra bu mücev- her Amsterdamda Felemenkli bir elmasçının elinde görülüyor, nere- den almış, kim almış, nasıl satıl- mıştır? Buraları -belli 1870 senesinde bu zat, bu mü- cevheri Avusturya hanedanından bir arşidüke satmış ve bugüne kadar bu taş Habisburg haneda- nında kalmıştır. Elden ele nihayet bu hanedanın varislerinden — arşi- dük Jozefe intikal etmiş, o da parasız kalarak Londrada satılığa çıkarmıştır. Golgond elması 2,5 milyon franga, Türk parasile tak- rilen 250 bin liraya satılmıştır. Rizede gol faaliyeti Rize (Hususi) — Rize ve ci- varı tamamen dağlık olduğu için bütün nakliyat arka ile ve bazan da at ve katırla yapılıyor. Hiçbir köye araba işlemez. Ardeşen na- hiyesinin (Öçe) köyü ahalisi ken- di gayretlerile sahile doğru dört beş metrek genişliğinde bir yol vü 5 Ai KA ai eli yapmış ve bu yolda bizzat y ıptık- ları arabalarla nakliyata başlamış- lardır.Bu köy halkı aynı zamanda köylerinin imar ve hayır işlerine sarfedilmek üzere cenazesi olan- ların gözden çıkardıkları »skat paralarını da köy sandığına tes- lüm etmiye başlamışlardır. değildir. * 0 Mastos 19 — ee Kari Mektupları Kahve Yerine Karpuz Kavun Hayraboluda bu sene karpuz pek çoktur. Geceleri kahveye çıkan gençler kahve, çay yerine karpuz kavun yeyiyoruz büyükle- rimiz de bunu yapsa çok eyi olur ve karpuzlarımız çabuk sar- folunur köylü de malını satmış olur. Çocuğumu Tedavi Ettiremedim Bendeniz mutcvazı bir ada- mim, Yalnız bir tek manevi ço- cuğum var. Bu çocuk bir müddet evvel hastalandı. ve fakruza- rüret yüzünden tedavi edilmek üzere Edirnekapı Bakım Evine götürdüm, Bakım Evi hemşirelc- rinden biri bana: Sâât 10 da ge- linir mi?. Erken gelseydin de, çocuğuna baktırsaydın.. Dedi, Bu suretle çocuğumu tedavi ettire- medim. ( Aciçeşme Tramvay — öaddesi Hucı Hasan EL hanesinde mütekait binbu- şı Nedim Bey.. Resminizi Bize Gönderinz K 14 Size Tabiatinizi Söyliyelim Resminizi kupon ile gönderiniz. Kupon diğer sayfamızdadır 30 L, M. H.: (Fotoğrafının der- cini istemiyor.) Bakışları zeki ve manalıdır. Güzel ve zarif giyinir. Ve giydiklerini yakıştırır. Muhiti- * nin nazarı dikkatini celbeder ve etrafını meşgül — edebilir. Dili çapkıncadır. Şakalaşır, — sözleri batmaz, bu hali daha ziyade et- rafına neş'e saçar. Cinsi cazibesi- le en müşkülpesent olanları dahi tesiri altına alabilir. ı 22 S. N H.: (Fotoğrafının dercini istemiyor.) Güzel söz söyliyebilir ve etrafını meşgul edebilir. Sade giyinir kibar bir tavrı vardır, Muhatabına emniyet ve itimat telkin eder. Herkesle samimi ve ehbap olmiya taraftar değildir. u ; 9 İstanbul'da Zekiye H,: (Fotoj- rafının dercini istemiyor.) Süse, elbiseye düşkündür. cere- anlarını takip ve artistlerin gi- tarzlarını taklit eder. Güzel- Eğıl?.etrıfındı münakaşaya taham- mül edemez, Güzel ve zarif gö- rünmek için en küçük şeyleri ih- mal etmiyebilir. Giydiğini yakış- tırır. Arkadaşları tarafından sevi- lir ve kıskanılır. B 20 M. Suat B.: (Fotoğrafının der- cini istemiyor.) Kısmen mütehak- kim ve mağrurdur. İtiraza, ten- kide tahammülü kuvvetli değildir. yaptığı işlerden muvaffakıyetlerder dolayı daha ziyade takdir bekler, iyi ve temiz giyinir, usul, mera- ı?m ve intizam kuyudatile alâka- B 17 Boğaziçinde Kerim EL (Ticet le meşgul). (Fotoğrafının dercini istemiyor,) Çok söyler fakat bik- tırmaz, menfeat bahsinde pek fe- ragatkâr olmak istemez. Para daha ziyade biriktirmiye meyyal- dir. Elbise ve eşyasını hüsnü is- timal etmesini bilir. Para sarfını mucip eğlencelere rağbet etmez. Meselâ: bir gazinoda oturmaktan ziyade bir ağaç gölgesinde hava- dan istifade etmesini tercih eder. Her şeyi ucuza mal etmek sım- na aşinadır. — | dar olur. gee e p ee B ea