Fon Posse Fikirlerini İzah Etti Londra Cihan İktısat Konferan- sında dünya buhranı hakkında fikir- lerini anlatan Alman İktısat Nezareti Müsteşarı Fon Posse, bu bubranın sebeplerinden biri olarak Türkiyenin sanayileşmesini gösterdi. Malümdur ki bubranlar, istihsal ile istihlâk ara- sındaki muvazene bozukluklarından doğar. Dünya bulhramı ise, böyle bir müuvâzenesizlik — mahsulüdür. — Fon Posse, bir zamanlar iyi bir müstehlik olan Türkiyenin bir kısım istihlâkâ- tını kendisi temin etmekle bu muva- zeneyi bozmuştur, demek uıııı:îı Ba be 1 İlkar, Gedesa ' oR Toama bakerardari alelâcele ayrılmıya mecbur olduğu için fikirlerini izaha imkân bulama- mıştı. Şimdi Wolf Ajansı vasıtasile bu fikrini anlatıyor ve diyor ki: * — Zirai bir sistem sahibi olan Türkiyenin bu sistemle muvazi bir #anayi tesis etmesi zaruri idi. " Fikrim yanlış anlaşılmıştır. » v Fo: hiraz kalan Türkei Rizeda Hellikdi ....ı..ıı"'_'lı desinin le — tavzil man =l=-lınnl' -.r:.:u.ıı.ılıııle karşılama- ü dir. m.ı'Bu_lî:q,k u:wd:ıgluloüı hareket ser- bestisini etmek noktasından hususi bir mahiyeti baizdir.— Süreyya Fransız Reisicümhuru Bir Kaza Geçirdi Paris, 14 — Roisicümhur M. Löb. rön, doğduğu köyde tatil zamanını irirken, mütenekkiren Meç'e git- Sişir Burada Relsieüinbara bilik letli birisi çarpmış, Reisicümhur bu sademenin tesirile düşüp devrilmiştir. Bu küçük hâdise fena bir neticeye sebebiyet vermemiştir. Sıhhati çok iyl olan Reisicümhur dün uzun bir seyahate çıkmıştır. Hitler Ne Yapmak İstiyor? Londra, 14 — Tanınmış - İngilix tarihçilerindea M. Raymond Bazley, mya'ya yaptığı seyahatte edin- diği intibaları İıı mektupta şu- su- retle anlatıyor: Almanya'da tatbik edilmekte olan yeni idare tarzının temelleri başlıca milli birlik, yurt sevgisi, çalışma, dirlik d " vücutluluk, beden ve ahlâk temizliği, devletin, ve fertlerin vefahı ülküle- silelerin ibarettir. rinden Bir Rekor Londra _:â î Iaodrı;ılı oturan iki ün sökülüp dağıtılm: lnııiiı: bir kanoya lhpınl $ _.: $8 dakikada Pa dö Kale bogazım Zeçmişler, bu kabil kanolara mahsus Tekoru bu suretle kırmışlardır. ei ee ğ ea BeL ı Radikaller Kongresinde Yuvanı Yıkmıya Hakkın Yoktur, Kızım! İzmirde oturan genç bir ka- 'M. Heryo Tarifeler Meselesi Buhranın « ©©t tum t Solya 14 — Radikal ve Demokrat fırkalar beynelmilel —anlaşma kon- gresinin ikinci celsesi dün Fransız murahhas — M. Borel'in riyasetinde toplanmıştır. M. Heriyo celsede hazır bulunmuştur. Muhtelif devlet murah- hasları işsizlik ve gümrük duvarları hakkında raporlar vermişlerdir. Mu- rahhaslar, gümrük manlalarının kal- dırılması leglnge sözler söylemişlerdir. Bulgar murahhası, A güm- rük birliği ve tek paralı beynelmilel! bir banka yapılmasını “Ayrupa fede- :ınyo_—zliı' ikii merhale, olarak tav- ye etmiştir. Fransız muşahhası, herkesin dik- katini çeken bir nutukta istihsalât küçük tedbirlerle ve bü; iktısadi karışıklıklar - yapılarak tetkik edilmiş tedbirlerle tanzim edilmesini söylemiş, bu tedbirlere misal olan Fransız Meb'usan ve Âyan Meclislerinin kabul ettikleri buğday ve bağcılık nizamnamelerini göstermiştir. Fransız m:;ılılıııı. baftada kırk saat iş, ücretli tatil usüllerini ve İşçilerin alım ka- biliyetini artırmakla beraber istihsal kuvvetlerini azaltmayı tavsiye etmiş- tir. Bundan başka İşsizlerin sayısını azaltmak üzera fabrikalara girme yaşlarının — geciktirilmesini, — tekaât yaşlarının ilerletilmesini söylemiştir. Huriyonun Nutku Radikallik öyle bir akidedir ki, metot olarak fenni ve gaye olarak ta ahlâkı ele alır. Bugün meveut iktısat buhranını halletmek için takip olu- nacak usul analitik olmalıdır. Bunu bir tarifeler meselesi yap- mak yanlıştır. Çünkü terifeler mese- lesi sebebi değil | fakat —aonun bir - tezahü- rüdür. Yapılacak şey irstihsal ile is- tihlâki bir teşkilâta tabi tutmak ve para meselesini halletmektir. — — Firari Relisicümhur Havana, 14 — Kübadaki ihtilâl ve grev hareketi üzerine bir tayyare ile kaçan Reisicümhur Makado ile arka- daşları Providans adasına gelmişler- dir. Bir Mihrace Öldü Viyana, 14 — Sirmoar Mihracesi, Viyana hususi hastanelerinden birinde ölmüştür. Mihracenin cesedi yakıla- cak ve külleri Hindistana götürü- lecektir. buhranın — asıl Sebebi Değil Neticesi FZAN E Bir yahudi müderris: — Ne yine hii hvlı mi geliyorlar? dir Diyor Diğer bir yahudi müderris — Hayır hayır her şey yolunda bu profesör Ayoştaya'ın yerine gelen profesördür ! maati Musolini, Hava Kahra- manlarını Kucakladı ! Tayyarecilerin Geçeceği Yollar Defne Yapraklarile Döşenmişti Roma 14 — Jeneral Balbo ve ar- kıdn;h(ı dün Kıral tarafından kabul umum kâtibi ve birçok zevat bekliyorlardı Azim bir halk kütlesi Bahrımuhit kahramanlarının abidenin altımdan U alkı; SA Mllaet NTT PalşalA gitmişler ve Balbo tarafından M. Musoliniye — takdim — olunmuşlardır. M. Musolini bu münasebetle söyle- diği nutukta demiştir ki: —"Bahrimuhitçiler tam bir klasik sahada Romalıların zaferini haket- Dünkül»rin Romanı Burhan Diyor, Sonra bu işi devlet na- Zariyelerinden ayrı tutarak memle- ket kapılarını ecnebi sermayeye, €cnebi mala, ecnebi müteşebbise açık bırakıyor. Bir yandan: — İleri gidelim. — Avrupaya yelim. Geç kaldık! Diyor. Sonra bâbımeşihat: — “Müslüma hanımların te- Settüre riayetleri i; 1 haddişer'i mucibince çarşaflarının tayini Vâ- zım geldiğinden...,, Diye fetvalar çıkarıyor. Devlet kuvvetli bir. (merke- ziyet) siyaseti takip ediyor. Ha buki Anadolunun iç taraflarında öbek öbep şeyhler, derebeyleri, ağalar karargâh kurmuşlar hükü- mete danışmadan haraç alıyor, adam — kesiyor, hüküm veriyor, meydan okuyorlar. Bir sakatlık var, Ya ittihat ve terakki erkânı bile bu kervanı yürütmek - isti- a SÖ S ( Ed.bi Foman A — 4A seeanaı “ahit — Adam sen de, şimdi ikti- dar mevkündeyiz yal. Diye kendilerini birkaç gün lük tatlı ömrün keyfine kaptırı- yorlar. Yahut vaziyeti kavrıya- mıyorlar. Ben onların memlekete karşı kadar edecek — olursa onu da tekzip etmem. Kendini iktidar — mevkiinde kuvvetli ve yıkılmaz gören zümre yine kendi havasının — süküneti içinde — sörüp geçmiye, mah- t Hükümet İstanbulda olduğu kadar Vanda, Şamda ayni derece otorite sahibi olmadıkça kendisini memleket mukadderatına bâkim telakki edeııeı.ü_ BEROY a e bi a 'arın b'ı-ıı:* dızk cenup - istikametine idi! n, Mardine kadar w ğ anaeem İstanbuldan bizim Ahmet Rıf- kıdan arasıra mektup - alıyorum. Onun yine zengin olmak hevesi alacakmış diye rivayetler - var. Fakat inanma.. — Ahmet Rıfkı hırslanır, hiddetlenir, hayatta her şey paradır, diye söylenir. Fakat zengin bir kızın nikâhı altına gi- receği dakika gururu tepreşir ve bu işten vazgeçer. Bana Parise ait birkaç kart- postal olsun gönderirsen buralar- da benim için en büyük değişik- lik olur. Gözlerinden öperim. Rulkıdan Pariste Ahmet Reşide İA İsanbul 100 Boojur Monşer bey. Yahu Parise gittin gideli hâlâ şöyle monşerce bir mektubunu alamadım. K buHP ( Paris ;hnlıhn:o idenleri el el tuplarının her satırında belli olur. Senin S:ıel:l: dy:dığın mek- öğle alima bi öyle alimane ki insan rin Pariste 23 yaşında bir gençten mişlerdir. Bunlar — İtalyamın, inkılâbın ve tayyareciliğin şükranını kazanmış- lardır. İtalyanın mışlardır. İnkılâbın kazan- mi . kü bu e Dd VA Te aa lar ai ğ yareciliğin şükranımı kazanmışlardır. Çünkü diğer memleketlerin bizl geç- meleri için değil bize erişebilmeleri için daha bir çok seneler geçecektir. Tzt EEK Z ve ni en de rin l lerimi derim. Kumandanınız ku- mubit kahramanlarının — hepsir: kas caklaşmış oluyorum.,, ve satırlarının arasında bir aile faciası ile karşılaştım. Benden nasihat isteyen genç kadının va- ziyeti şudur: Bu hamım sekiz senedenberi evlidir, biri erkek, diğeri kız iki çocuğu vardır, bu müddet zar- fında da hayatı mes'ut geçmiştir, fakat şimdi aile yuvasını ufukta beliren bir kara bulut tehdit etmektedir. Bu Kara bulut bir ka- dındır. Bu kadın erkeğe musallat olmuş, onu yuvasından ayrılmıya, karısı ve çocuklarını bırakmıya teşvik etmektedir. Karüm hâdi- seyi sezmiş, fakat ses çıkarmamış, sabretmiştir. Yalnız şimdi sabrın dır. " Vakiiea bagina kader şüdeke diğin sabrı devam ettirmektir. Kocanın münasebetini | ! | İ H H ! l rH$ & “ Monşer Kadri. Dün gece Monmrterde bir kabarede sa- bahladık. Reveyon vardı. Nefis bir muzik. Elegant kadınlar. Manyifik içkiler. Sorma monşer insan burada herşey karşısında epate oluyor. ,, Nasıl.. Senin mektuplarında bir tek frenkçe bile yok. Tüzum hasıl olmadıkça — ecnebi kelime bile kullanmıyorsun.. Bu kadar zaman Talât Paşanın yemeğe davet ettiğini yazmıştım değilmi? Bu yemek çok enteresan oldu. Bak sen ecnebi kelime kullanmıyorsun amma ben dayanamadım. Ne ise Talât Paşa çok özlü bir adam azizim... Tam lr lı:::vı—*lı başma gelmekle her P bittiğine —inanan — ahmaklardan Yemekte yalnızdık. Beni bir nazır gibi değil, tek- lifsiz bir misafirini kabul eden terbiyeli ve botta kalender bir ev sahibi gibi kabul etti. Daha rakı içerken iki eski dost gibi konuşuyorduk. Talât Paşa iktidar mevkiine Eıı öteki inkılâpçılar gibi kılık yafetlerini, âdetlerini, Cavit Bey için de inkılâk akıl hocahğını aldı. Kimseye ı’l,i-f söyletmiyor diye rivayetler var, CE:ı.Zl Paşanın teferrüt etmek iddiasında olduğuna şüphe yok. Fakat Talât iddi: AD e v — Paşam, bu; iyasi teşek- küller muayyen bir —i:tikııem. m’. bunun şıarı da milliyettir. a bu temel üzerine mey- dana çıktı. İtalya ayni mefküre ile toparlandı. İstiklâlini temin etti. Diğer küçük zümreler de hep si bu yol üzerindedirler. Balkan- ların vaziyeti en taze bir misaldir. Bir zamanlar dini vahdet et- rafında — birleşmek 'ıııııynnaı duyguları — buna be Şizda Dğm Cryeni” SaaKlönr vardı, fakat ak — ve milliyet hep bu fikirle besleniyor. Bizim için bu umumi cereyana girmek zamanı henüz gelmedi mi? ÇArkan var)” . — SA ç