8 Saşta SON FOSTA Mart T KIZIL KILIÇLI ASLAN Yazan; Ömer Rıza ceralan 'ı üthiş Bir Fırtına Koptu Ortalık Zifiri Birîarâgiiğa_Boğuldu Tekin Ne Olmuştu ? Çiçek'le Babam ağaların Tekinle konuş- malarını emretti, onlar da ba- basının neler - bıraktığını — anlat- tılar. — Servetinin — büyüklüğünü anlata anlata bitiremediler. Savgilimin babası bu tafsi- lâtı can — kulağile — dinliyor ve İştihası kabardıkça kabarı- yordu. Hatta bir aralık Ata Bey Tekin'le lâtife ettir — Ayol ne duruyorsun? Niçin kızımı istemiyorsun? dedi. Sonra kendine gelerek babamıa döndü ve ilâve ettir — Şu oğlunla kızımın düğü- nÜnü çabuk -yapalım. Yoksa bir mani çıkması muhtemeli . —A4A— Seyyahın Mezarı Ertesi gün erkenden uyandım, Zaten gözüme uyku girmemiştl Bütün geceyi Çiçeğin güzelliğini gözümün Önüne getirerek geçir- dim, Çiçek, gittikçe — güzelleşi- yordu. Yataktan sıçradığım za- man Tekinin ağalarla konuştuğu- su daydum. Ağalar, onun başla- rına geçmesini, işlerini idareye başlaman nı rica ediyorlardı Tekin kabul etti. Fakat on gün sonra gelip kendisini götürmelerini ls- tedi. Ağalar razı olmadılar: — Oa günde neler olmaz, belki bir takım türediler sizin makamınıza göz dikerler, serve- tinize konmak isterler! Dediler fakat Tekin ısrar etti ve on gün geçmeden gitmiyeceğini söyledi. Ağalar da kalkıp gittiler. Bu sıralarda bir gece dola- girken —© yüzlerce sene evvel öldüğü söylenen seyyahın haya- letini mezarının Üstünde görür gibi oldum. . Yalnız değil fakat Çiçek Ha- nımla beraberdim. Konuşa, ko- nuşa, sevişe sevişe dolaşıyorduk. Arada Çiçek H. sözü değiştire- rek bizim evlenmemizden sonra babası Ata Beyin komşu kabile- lerin banlarile muharebe etmek istediğini, onun için babamla bir- likte barekate haheşker olduğunu anlattı. Bense harp lehinde değil aleyhinde idim. Çiçek benim gibi düşünmüyordu. Harbi ve kan dökmeyi sevmememi, tuhaf ;ö- rüyor, dövüşmeyi ve kan dökme- yi sevmiyen bir. erkeğin erkek sayılmıyacağını #öylüyor? Onun hunharlığı benim içimi titretiyor- du. Bu dakikadan itibaren gönül- | lerimiz arasına bir. perde çekil- | diğini hissettim. Gerçi Çiçeğin güzelliği beni hâlâ cezbediyordu, onu seviyordum, fakat ruhlarımız ayrı'mıştı. Döndüğümüz zaman Tekinle karşılaşmıştık. Tekin benden rica etti: — Çiçek H. tepenin başından görübu seyretmek istediğini söy- lemişti. Müsaade edersen onu tepeye Ççıkarıp gürübü göstere- yim Ben bir şey demedan Çiçek H. atıldı: — Aslandan ne diye müsaade istiyorsun? Ben henliz onun em- rile hareket edecek hale gelme- dim, Haydi Tekin gel, gurubu birlikte seyredelim ! Ben dona kalmıştım. Fakat kendimi topladım ve: — Pekâlâ! — gidiniz, — yalnız dikkat edin de üşümeyin! dediri. Gittiler. Fakat bir saat geç meden müthiş bir fırtına koptu. Ortalık zifirt karanlığa boğuk muştu. Gök gürlüyor. dolular yağıyor, acı ve sert rüzgürlar herşeyi kamçılıyor, herşeyi sar- sıyor, yıkabileceği herşeyi yıkı- yordu. Çiçekle, Tekin henüz dönmemişlerdi, dönemezlerdi. Maraklandım ve süt nineme ne yapacağımı sordum : — Git, ara, yardım et! dedl. — Peki, dedim. — İstersen, ben de sana re- fakat ederim! — İyl olur nineciğim! Birlikte çıktık. Onların çık- ftıkları tepeye varmak için iki yol vardı. Ortalık, karanlık olduğu için, kestirme, fakat dağlık yolu takip ettik. Gide gide kendimizi seyyahın merzarı civarında bulduk. Süt ninem: — Burada bekliyelim! dedi. Fırtına dinmiş, dolu kesilmişti. Birazdan ay doğacaktı. Ben bek- lemek İstemiyordum. Tepeya ka- dar çıkacağım, fakat ansızın ça« kan bir şimşek şığı ile bir er- kek ile bir kadımın bize yakın bir yerde durduklarını gördük. Yüzleri birbirine — bitişmiş gibi olan bu kadınla erkek hızlı hızli konuşuyorlardı. Bunlar Çiçekle Tekindi. Biz onları çördüğümüz anda — onlar da bizi — gördü- ler. Tekin şaşırmış, yulkunmuş, ne diyeceğini bilmemiş, ne yapa- cağını kestirememiş, fakat Çiçek hemen bizim tarafımıza koşarak: — İyi ettin de geldin Aslan! demiş, ve devam etmişti: — Bir fırtınaya Yyakalandık, civardaki bir mezara iltica ettik. Seni meraka düşürmemek için yola çıkdıksada yolu kaybettik, — Öylemi?! Fakat Tekin bi- tün bu yolları karış karış bilir, Karanlıkta daher yeri tan:t! her- neyse şaşırmış olacak. — Tekin, sahiden - yolları iyl Yarın akşam biliyor. Fakat ortalık © kadar ka« rardıkk.. — Asıl en — mühimmi o değil, Tekin bana buruda bir hayaletin dolaştığını söyledi. Ben ömrümde bir hayalet görme- diğim için bunu görmek istedim' Acaba görebilir miyiz, süt nine! — Belkil. Onu görenler 'yok, değil.. İsterseniz biraz bekliyelim. Belki görürüz. Çok geçmeden bulutlar dağıl- mış ve ay görünmüştü. Ay doğduktan sonra siltninem gitmemizi tavsiye ett. Çünki hayalet ay ışığında görünmezmiş! Halbuki ben bir şeyler gör- miye başlamıştım. Hepsinin nazarı dikkatini celbettim: — Şu gölçelere bakınız! Ora- da bir şeyler kımıldanıyor. İşte bir adam, . Göründü. Bakınız, Çiçek Hanım | Çiçek baktı, baktı, ve bir şey göremediğini söyledi. — Tekrar bak! dedim. Ben görüyorum, hayalet tapeye çıktı, Şimdi bize döndü. Ay yüzünde ışıldadı. Çiçek yine bir şey göremedi. Benden başka bir şey gören yoktu. — Rüya Aslan.. Ben usrar ettim ve hayaleti tarif ettim : — Rüya görmüyorum. Her- şeyl ayat beyan — görüyorum. Uzun boylu, asil yüzlü, ihtiyar bir adam! Srtında küflü ve köhne zırhlar var. Elinde kırmızı bir kılıç taşıyor. Kılıcile evvelâ sana, sonra Tekine işaret ediyor. İkinizl de — öldürmek — İstiyor. nedense ikinize do düşmani. (Arkası var) ÇARe AŞT Bu akşam Btunbul Ertediyesi 21,30'da — Sehir Tiyafrosu mı — görüyorsun ? RENKLİ FERER ÜN Talebe gecesi m .J" Perşembe gününden y Muallim ve itibaren Büyük ikramiye Ki OPERA'da TANNENBERG- HARB Filmini görmiye hazır olunuz. Yarın akşam MELEK Sinemasında Candan - zevkle * katılarak güleceksiniz. FERNAND GRAVEY-FLORELLE tarafından temsil edilen Fransızca sözlü, şarkılı YAVRUM musikili komedi, mevsimin görülmemiş muvaffakiyeti olacaktır. İçki Aleyhtarları Güzel ELiÇ $ Bir Müsamere Vçrdiler Dünkü Müsamareyi Hazırlıyan Gençler Yeşil Hilâlin yıl dönümü münasebetile İçki Aleyhtarları Gençler Cemiyetl dün saat 16 da, Darülbedayide — senelik müsamerelerini vermişlerdir. Müsamereye evvelâ Fahrettin Kerim Beyin içki aleyhtarlığı hak- kında verdiği bir konferansla başlanmış, müteakiben * İçki belâsı , mevzulu şiirler okunmuş, tablolar gösterilmiş ve ikl perdelik bir temsil verilmiştir. Temsil Beyoğlu Gençler Mahfelinin bir kısım azaları tarafından muvaffakiyetle oynanmıştır. Dünkü müsamere çok temiz ve samimi bir hava içinde cereyan etmiş gençler şiddetle alkışlanmıştır. “AR 0ak NS AA E ı Almanyâa'da MühimHâdi- sata İntizar Ediliyor ( Baştarafı 1 incl sayfada ) kiyetin kabinenin mesaisi ve bik hassa başvekilin şabsiyeti saye- sinde elde odilmiş bulunduğunu beyan etmektedir. Nasyonal sosyalist — fırkanın matbuat idaresi, Hitlercilerin ge- rek Almanyada ve gerek Prus- yada büyük ve kat'! bir muvaf- faklyet elde etmiş olduklarını beyan etmektedir. Bu idare, şunu ilâve ediyor; Hitler kükümetine milit kak- kınmayı temin edecek olan proğ- ramını tatbik etmesi için kanunu esasiye müstenit salâhiyetler veren Millet, ayni zamanda nasyonal - sosyalist fırkaya olan itimadıni izhar etmiş bulunuyor. İlk defa serbestçe vs hiç bir zorluğa tesadüf etmeksizin nasyo- nal sosyalist propagandasının ya- pılabilmiş olduğu bu iatihabat, Nazilerin — tefevvuklarını — parlak bir aurette göstermelerine — vesile vermiştir. Berlin, 7 ( Hususl ) — İntiha- bat günü birçok şehirlerde gü rültülü hâdiseler olmuştur. Fakat bu hâdiseler arasında en mühim- mi Breslâv şebrinde vukua gek mişlir. Burada komünistlerle xa- bıta arasında müsademeler olmuş, birçok kimseler yaralanmışlardır. Komünistler — evlerin damlarıne çıkarak - polislere ateş açmışlar- dır. Yüz kişi tevkif edilmiştir. Hamburg, 6© — (A. A.) — Saat 22 ye doğru 300 kişilik bir Hitler kıtaası belediye dairesine gelerek binayı işgal etmiştir. Berlin, /7 (Hususi) — Prusya Diyet Meclisine —ait meticeler şunlardır. Hitlerciler 211, Sosyal De- mokratlar 83, Komünistler 63, Merkezciler 68, Milliyetpervarler 43, Hiristiyan — Sosyalistler ve Halkçılar 4. Çinliler Geri Çekiliyor ( Baştarafı Sincl tayfada) kaptırmaması lâzimgeldiğini «söyle- miş ve demiştir ki: Bu mücadele, bu tecrübe ve İmtihandân çok kuvve ll çıkacak olan ml letin yeni.mez şeca- atinl kuvvetlendirmiştir. Çünkü br memleketi zameti kan ve allâh özerine bi Japonya Ve Milletler Cemiyeti Tokyo 6 — Tokyo hükümetinin Milletler Cemiyetine göndereceği covap çu esası İhçiva edecektir: lîıpoıyınm Uzak Şarkta sulhu yeniden ihya ve tes « etmek hususun- da kulları k asüller baxkınca, Milletler iyetl ile arasında çık' miş ola: lâfa rağmen Japonyanın «h n sulhunu muhaf ga bususunda diğer cevletlerle — teşriki mesaiye devam tazavvurundadır. Jehol Hezimaeti Ve Bir Beyanname Şanghay,6 — (lera komitesi rels veklil olan M. Sung, bir beyanname neşretmiştir. Bu beyannamasinde di- yer kit Bellerinde sarı meşin kemer ok duğu halde çalım satan Çin Jenes nl!ul, * Askerler, Nıı.lılı l;liı ;ı bi rürl inız bie gün :;: y':ıu'lııı:.:un'ı'hğıu eski tlı mesce İnl ga. lba unutmuşlar. Jehel hezimeti, hükümetia muha- rebe etmekle yanlış hareket ett ginl göstermez. Çünkü hükümet bu ha. veketi Üa Jeholun Çin toprağı oldü- ğunu teyit eylemiştir. Ahal m tayin edilmesini İstiyecekti hezimetten her şeyden mahrum olan orda| en asri ellâkları kullanan ordularıa karşı korşıya bulunmasına vermek Tâzımgeleceği düşünülmelidir. M. Sung doğan mes'ul teşkâl elmekte bulunduğunu etmiştir. Bir Kız İçin On Ölü 80 Yaralı Var Berut, 5 (Hususi) — Burada kız kaçırma vak'aları yüzünden çok feci ve kanlı hâdiseler ol maktadır. Geçen Yusuf Ahe met isminde bir adam eski Şam- da Basri lsminde bir adamın kızı Cemile Hanımı kaçırmış, bu kas a neticesinde de kanlı bir olmuş, naticede iki taraftan 10 ölmüş, 80 kişi hafif ve ağır surette yaralanmıştır. g