İSTANBULDA: A SON POSTA asusun Gleri * Al'elei ı Bir Ölünün Hâtıra Defterinden ı l İNGİLİZ CASUSLARI | î Gretanın Mektuplarındaki Esrar Per- desini Yırtmak Lâzım Değil Midir? —29— Kened gittikten yarım saat sonra ( Greta ) salona girdi. Bir tey anlamak ister gibi gözlerimin içine baktı: — Yorğun değilmisiniz? Dedi. ( Yat) kulübün tenha — salo- nunda Grota ilo baş başa otu- ruyorduk. Vakıt on ikiyi geçiyor, iatizar içinde sabrım tükeniyordu. Masamızın kenarına kadar gelen ram garson, hürmetküârane bir reveranstan sonra: — Kirye ( Vasilâki ) sixi rica etmişler, dedi!, ( Vasilâki ) casus reisinin sahte ismi idi. Garson bizi casus şebekesi relsinin bulunduğu hususf odaya götürdü. Mister Corc'un tunç gibi yü- zünde çok hafif bir iltifat tebes- sümü vardı. Çok uzun parmaklı elile elimi genç bir sporcu kuvve- tile sıktı. Misler (Corc)un yanında (Greta) kadınlığının — bötün vekarından uzak, kumandanından emir bek- liyen bir emirber gibi muti du- tuyordu. Bana hiç bir gey söyle- meden evvel Mister ( Core ) Greta'ya emrettk — Dişerida bulununuz, vazl- fenizl yapınız. Greta - eğilerek çıktı. -Yalmız kalınca daha olurmadan sordu « — ;lı'ııılııııı. ne haber? Koltuğunun — yanına — kadar yanaştırdığı ortası — kadifeli san- dalyeye beni oturttu. — Söyleyiniz vaziyet nasıl? di. şebekesi — Variyet Iyi mister! fakatl.. — Evet. Fakat... Ne demek. — Bana endişe veren mühim bir mesele vardır. Beynimi Bur- guliyan dehşetli bir şüphe ile en mühim zamanda vazifemi terket- tim, buraya geldim. Hafif bir gök — görültüsüne benziyen şiddetli bir sesle sordu: — Ne gibi? — Siz benim haberim olma- dan madam (Greta)ya ayrı bir vazife verdinizmi? Casas — gözlerimin — ışığından yüreğimi okuyacakmış gibi baktı: — Madam (Greta) ya ver- diğimiz vazife yalnız size muavin olmaktan ibarettir. Bunu sormaya ne den lüzüm gördünüz? — Madam (Greta) nın sizden başka yakından alâkadar olduğu dostundan veya ahbabından ha- berdarınısınız? bu gibi vazife ha- linde kimlere mektup yazması Jâzımdır. — Madam (Greta)nin bizim tanımadığımız kimselerden de ab- Döki eti Ka babı olabilir. Vazife halinde mek- tüp yazması meselesine golince, bunu tetkik etmek lâzımdır. — İki günde bir defa yazılan ve gizli mürekkebimizle — lâvesl yapılan mektuplardaki esrar per- desini yırtmak lâzım — değilmidir mister? dedim. Casusun yüzü, bir anda bir- kaç renk değiştirdi. Gözlerinden yeşil bir alev fırlar gibi oldu. Maden! bir tınnetle çıkan — sesl büsbütün kısıldı. Söylediklerimi iyi anlıyama- mış gibi bir daha tekrar etti: — İki günde bir defa.. Mok- tup yazıyor.. Husus! mürekkebi- mizle bunların ilâvesini de yapı- yor Öyle mi? — Evet Mister öyle |.. — Bunda dehşetli bir sır var. Casus murakabeye varır gibi bir müddet düşündü. Sonra tek- rar etti: — Evet bunda bir sır var. SON FOSTÂ stanbul BORSASI 6 -3- 1933 Paralar (satış) kuruş Tüü,— * 21300 170,00 dUT — | 117,00| 25,50 | en—| 25400 Ü Çekler 719050 — | Prag 0,483230 / Viyana 1208 — | Madrit 9BIZI | Berli 3440 018175 ZAĞM 648475 | 1,1860 - | kuruş I— 2600 W 1 Yatarlim ! dolar 20 fr. Fransa 20 Bret 20 fr. Belçika 20 drahml 20 tr. İeviçra 20 leva 1 flarim 20 kuron I şilin Avus. 1 pereta 1 Mark 1 aoti 1 Pengö 20 ley 20 dinar ! Çervoneç l D— el 1547 42082 BŞ0DAS 2,00950 4Z 2493235 Bo, 343025 “1044, Loodea Nev * yerk Purla Milane Brfiksel Atlaa Cenevre Sofya Amatardam Hisse Varşova Peşte Bükreş Belgrat Moskova senetleri Lira Lira İşBank.(Nama) TOÇİS | Anadelu $i I00V, 37,50 » (Hümile) İl,— Şark DY — * 4835 B uıı-ı-ı_)l_"!.-— lst. Tramvay — 51,30 2:::":' ö “5as | Üsküdarsı — rişto | Şirketi Hayriye 15,00 | Terkos x800 | Hal 090 | Hevagasl A | Anadolu 6GÖV. T5, “Telelor 58) » KĞ0 P. 23785 | Bomoati Ka Esham ve Tahvilât Lira | Katikrası Dahilt 03,75 Düyunü Mu. — * 6000 Gümrük 550 Saydi maht — 660 Bağdat tertip | 025 | Terkos ” » MALT| Elektrik — * BORSA HARİCİ Tahvilât. Meskükal Lira 1,10 « | 1870 | iM0, — | 41,50 [ a | Reji Tremvay Rihiti a Üsküdar su Lira $32,00 10,42 Lira | (Reşat) ,30 (Vahit) 4528 İnce beşibirlik altım | (Cümhuriyet) çüe (Hamit) acmalı 50,)) (Reşat) » 02 (Vahlt) 480v Miasir Ka Fo, 1886 183, « » SI OÜU A0Lİ 95v0 €) Yildiz işaretiller bugüs muamsle Türk Altımı Bankadt (Os. B.) 228 Kalın beşibiriik altın TOümhurtyet/ dez5 (Asiz) «5 | . VHamalt) 25 | Fakat bu mektupları siz nasıl gördünüz ? — Dovamlı bir tecesslisle. — Mahiyetini anlamıya uğ- raşmadımız mı 7 — Kendisine sordum. — Ne cevap aldınız ? — Arkadaşıma — yazıyorum, dedi. — Arkadaşına mı? —Husust mürekkeple yazmıya noden lüzum görüyormuş? — Atlatmak istediğini anla- dığım için sorgu Üzerinde fazla durmadım. - — Bütün bildikleriniz bu ka- dar wi ? — Bu düğümü çözmek için mektubun — gönderildiği adresl öğrendim. Casusun gözleri memnuniyet ve takdirle doldu: — Mektubun gönderildiği ad- resi Öğrendiniz mi ? Sükünetle cevap verdim : — Evet.. Şişli « Bomonti tram-« vay iştasyonunda No, ... da M. Kalifadis. Casus şebekesinin reisi don- muş gibi kaldı. Düşündü, düşün- dü.. Büsbütün morlaşan dudak- | ları hafif kımıldanarak: — Bravo... Bravo.. Dedi. Casusun bu durgunluğundan bir. netice çıkum m=knn değildi. Demek ki (Gretajnın bu mektupları, şebeke reisini bi- le hayret ve derin bir endişeye düşürecek kadar mühimdi. Mister (Corcaja sordum: — Müşterek mesaimizde ce- reyan eden bu gizli ve esraren giz muhaberenin mahiyetini am- lamak için buraya döndüm. Tak- dir edersiniz ki Mister, bu, mü- bim bir şüphedir. Bunda istikbal değil, hayat mevzubahatır. — İşte bu sırrın düğümünü çözmek İçin ben vaki hali yalnız size söy- ledim. Tecrübell casus, en tabil ha- | Uni almıştı. Her zamanki sükü- netini takınarak söylemiye baş- | ladı: — Sizin için bunda bir hayat | we istikbal meselesi yoktur. Çün- kü Madam Gretanın muhabere ettiği adam, bizim için tehlike teşkil etmez. Mösyö Kalifadis mesloktaş bir yunanlıdır. Yunan kânı harbiyesinin kıymetli bir istihbarat memurudur. Epeyce bir zamandanberi burada çalışıyor. Olduğum yerde titredim ve sarardım. Bayaim ani bir darbe yemiş gibi birden durdu. tahnin ve tasavvur edemediğim bir ha- kikat ve netice müvacehesinde kalınıştım. Casus şebekesi reisine: — Madam Greta Yunan ir tihbaratında mı çalışıyor ? Diye sordum. — Madam bizim memurumuz- dur. Ayni zamanda oraya hizmet ettiği de görülüyor. Evvelce geç- miş bazı hâdiseler, vakınlar bize zaten bir şüphe vermişti. Fakat Gretanin aynı zamanda Yunan kstihbaratında da çalışması, bizim aleyhimize bir notice veremeyeceği için, bu şüphemiz Üzerinde fazla durmak istememiştik. * ( Arkanı var) Mart T| A S DAT Te e eee eee C HİKÂYE Bu Sütunda Hergün UĞURLU Bazı kimseler iddia ederler ki eşyanın ruhu vardır. Ben bu tavsifte - itiraf edeyim - kuvvetli bir istiare ve mecaz olduğuna kaniim, — Teorimi — ruhiyatçılığa vardırmamakla beraber görüyo- rum kl - ve bu görüşte yalnız değilim - bazı oşyada, sihre mütoallık fevkalâde bir kuvvet ve tesir var.. Şüphesiz bu müşa- hedeler, en iptidat beşeriyetin dinlerini teşkil eden sebeplerden biridir. Exzminel kadimede " To- | tem, lerden tutunuz da Afrikalı | zencilerin “ grisgrls ,, leri ve te- | | meddün etmiş biz — İmsanların | “ uğur , dediğimiz kelimeye ge- linceye kadar, pek çok xzaman geçmiştir. Fakat bunlar arasında Spritualit& noktainazarından bü- yük bir fark yoktur. En ciddt ve insanın künh ve hakikati eşyaya vâkıf olmasını mubal addeden muasırlarımızdan bazıları, meselâ kıravat iğnesini; bazıları filânca yüzüğü kat'iyen yanlarından ayırmarzlar. Bana gelince; ben de şemsi- yemin esiriyim. Bu şemsiye güzel değildir. Fakat herşeye rağmen severim. En iyi habetleri aldığım zaman, ©, dalma elimde idi: Kızımın doğumu, büyük bir memuriyete tayinim, Hâ... Hakikaten uğurlu bir şemsiye idi. Hava güneşli olsun, yağmurlu — olem, — onu, kat'iyen kolumdan ayırmazdım. Haziranın en parlak bir. gü- nü idi. Dışarda yapılacak birçok işim vardı. Şemsiyemi koluma tak- tım ve sokağa çıktım. Evvelâ ban- kaya uğrayarak sekix yüz liralık çekin mukabilini alacaktım. Ya- yan gidiyordum. Yolda iken or« talığa bir serinlik bastı; hava bozuyordu. Biraz sonra yağmur dökülmiye başladı. Şemsiyemi aç- tım, ve böylece bankanın önüne geldim. Kapıda bir hademe müş- terilere şemsiyelerini koyacak bir yer gösteriyordu. Zira, bankanın içi halı döşeliydi. Şüphesiz yağ- murlu, ıslak şemsiyeler, hem ha- lıyı, hem de orasını burasını kir- letecekti. Hademenin İsrarı Üze- rine şemsiyemi mavli fayanstan büyük bir vazonun İçerisine yer- leştirdim. Gişeya giderek çekimin mu- kabill sekiz yüz İirayı aldım. Cüzdanıma koydum 've yüzümü kapıya çeverdim, yürüdüm. Şem- siyemi aradim, bulamadım, Doğ- ru kapıcıya koştum, belki aşırık mış olduğunu söyliyerek beraber aramamızı teklif ettim, ehemmk- yet bile vermiyordu. Adeta kafa tutmıya başladı. Ben de bağırmıya çağırmıya başladım. Müdürlerine şikâyet edeceğimi söyledim. Lâ- kin birdenbire saırtıma kuvvetli bir cismin çarptığını hlssettim, İleriye fırladım. Önümden geçen bir zatın kolları arasına düştüm. Fakat gülerek uzaklaşan — zatın kolları arasına düştüğüm zaman, göğsümde bir elin dolaştığımı duymuştum. Elimi derhal caketi- min iç cebine attım.. biç birşey yoktul Cebim boştu... Cür- danımı çalmışlardı. Bir - çığlık kopardım, bankanın merdivenle- rinl dörder dörder atlıyarak in- dim ve kaldırımı geçerken, beni © kadar agezaketle kollarının ara- Nakili: Hüseyin Zekl - ŞEMSİYE sına alan zalt gşerifi görür oldum... Bütün kuvvetimi to; varak bağırmağa başladım: — "“Hırsız var!,, Peşinde şarken yolculara da bir taral işaret ediyordum. Şüphesix keşfetmişim. Zira, öndekl tabanları yağladı fakat iyl yı madı. Önden gelen birkaç koştuğunu görünce İşaret etti; adamın o olduğunu derhal dilar ve üzerine hücum eti ve beni nezaketle karşılıyan © grupun arasında kala Kalabalığa iki polis te gelmi Derhal yakaladılar. Hemen lerini aradılar. Fakat — üzerli benim cüzdan bulunmadı. muslu bir adam olduğuna, kaya katiyon girmemiş oldu; koşmasının sebebi ise kork olduğundan ileri goldiğine y etti. Buyurunuz! Ne cevap Her halde kaçarken bir t fa Arlatınış atmıştı. Ben tahmin ediyordum. Bu tahminli açıktan açığa söyliyecektim. kin beni nezaketle kollarına zatla yalnız olmalıydım. Çi kalabalık, batta polisler yüzüme fona fena bakmıya, « ra da homurdanmağa başladı Başımı öne eğerek köz içimi çekiyordum. Kendi kendi! paranın — aşırılmasındaki doğrudan doğruya, uptâl gının uğurlu şemsiyemi yııııdd ayırmasında — buluyordum. Hof şemsiyemden, hem de paramd olmuştum. İhtiyar bir kadın, ki kıcıya anlatıyordu : — İşte benimkil.. — diyord Yanlışlıkla aldığım — şemsi; l:do c:ln:luı. *d=.ııkı. ığım gemsiye , ben ldâ lı::nı':llıdıı kaparcasır aldım. Kadıncağızı ni ğından dolayı tobrik ettim... Şemsiyemi —alışkın — olduğuf bir. hareketle koluma takarkı kumaşın kıvrımları arasında bir şey hlssettim... Şemesi: açtım.. Ve cüzdanım İçerisind yere düştü! Evet Beyler, evet hanım diler... Cüzdanım — şemsiyen içinden yere düştü ve her$ş halledilmiş —oldu. Hırsız İ edildiğini —anlayınca — kaçarkı etizdanımi, İhtiyar kadının elind adeta açılmış gibi duaran şe: siyemin içine atmıştı ve kad cağız, şemsiyemi bankaya gel riı'k'ıı. ..Hıd’. cüzdan znlıı gonu kat'iyen farkedememişti. Ben neş'eli neş'eli teşekki ederken ihtiyar kadın acı gülümsiyordu... Uğurlu şemsiyem bulunur b lnnııağ:' bırı kyıybolıı cüzd nimı da bulmiya — vesile olduği için, daha büyük bir kıymı almış oldu. Şimdi, anlıyor m sunuz, şemsiyemden ayrılmamı mın sebebini |.. Esirgeme Derneği Balosu Türk Hanımları Esirgeme Def neği menfaatine Tokatlıyan Tonlarmda tertip edilen be memleketimizin mümtaz ve nevver bir. Hanım heyetl t biyesi — tarafından Idare — edi cektir. - Bu balo meysimin parlak Tolarından birisi olacacaktır. .. rsoymrra